İran ve PKK sorunu

30 Mayıs 2017

Pazar günü, İran medyası sınır muhafızlarının Türkiye sınırına yakın bir bölgede PJAK militanları tarafından pusuya düşürüldüklerini, çıkan çatışmada iki subayın hayatını kaybettiğini, beş erin de yaralandığını açıkladı. Sınır muhafızlarından sorumlu general yaptığı açıklamada saldırganların Türkiye’den girdiğini ve sınırı koruma sorumluluğundan söz ederek suçlamada bulundu. Ardından da benzeri eylemlere sert cevap vereceklerini açıkladı.

Eğer, söz konusu çatışma “tesadüfen” yaşanmamış ise önümüzdeki günlerde eski bir hikâyenin yeni versiyonunun gündeme gelmesi kaçınılmazdır. Özellikle Türkiye ve İran’ın PKK sorununa yeni yaklaşımları, konunun uluslararası boyutunun ne yönde gelişeceği ana tema olacaktır. Muhtemel gelişmeleri sağlıklı biçimde öngörebilmenin yolu, geçmişi hatırlamak, İran’ın PKK ve benzeri konuları yönetme kapasitesi ve kültürünü göz önünde bulundurmakla mümkündür.

İran’ın vatandaşı Kürtlerle sorunu yüzyıldan daha eskidir. Ancak Kürtler ister PKK, ister Barzani, isterse Talabani kontrolünde olsun, İran için bir beka sorunu olmamıştır. Sadece can sıkıcı ama yönetilebilir bir sorun olarak görülmüştür. Bu, Kürt nüfusun azlığı, merkezden uzak coğrafyası ve İran

Yazının Devamı

İngiltere’de terör saldırısı ve NATO

26 Mayıs 2017

İngiltere canlı bomba eyleminin hedefi oldu. Çok sayıda çocuk, genç hayatını kaybetti. Benzer yöntemleri kullanan teröristler, başta Ortadoğu olmak üzere, dünyanın çeşitli yerlerinde benzer eylemler yapmaya devam ediyorlar.

İngiltere’nin bir ada ülkesi olmasının güvenlik açısından avantaj sağladığı düşünülebilir. Ülkeye giriş ve çıkışların kolaylıkla kontrol edilebileceği, teröristlerin dışarıdan giremeyeceği öngörülebilir. Yine İngiltere’nin terörle mücadele konusunda tecrübeli olduğu, halkın siyasi ve güvenlik kadrolarını desteklediği de biliniyor. Özellikle polis ve istihbarat kurumlarının güçlü ve işlerinde ciddi olduğuna inanılır. Ancak bu güçlü ve avantajlı konuma rağmen İngiltere de terörün hedefi olmaktan kurtulamıyor.

Nitekim terör örgütlerinin üzerinde baskı arttıkça, dengeler değiştikçe teröristler yeni taktikler geliştiriyor, etkili yöntemler arıyorlar. Karar kıldıkları en etkili taktiklerden biri de “canlı bomba”. Bir de teröristler yurt dışından gelerek değil de ülke içinden bir vatandaş olarak eyleme girişiyorsa işler daha da zorlaşıyor demektir.

Diğer terör taktikleriyle kıyaslandığında, canlı bombanın ucuz ve etkili olduğu görülüyor. “Bombaya” dönüşmüş bu caniler

Yazının Devamı

Trump’ın ziyaretinin öğrettikleri

23 Mayıs 2017

ABD Başkanı Trump iç politikada zor günler geçiriyor. Açıkça başkanlıktan “azledilebileceğine” dair senaryolar konuşuluyor. İç politika gündeminde böylesine ilginç tartışma sürerken, Başkan Trump ilk yurt dışı ziyaretine Suudi Arabistan ile başladı. Ziyaret İsrail ile devam edecek. Ardından da Vatikan’a geçilecek.

Bizim açımızdan ziyaretleri önemli kılan önümüzdeki dönem ABD dış politikasının önceliklerini öğrenmek, ana hatlarına dair fikir edinmek. Nitekim ziyaretin daha ilk ayağında, Trump seçim döneminde dile getirdiği “radikal ve çarpıcı” fikirlerini hızla terk etmiş görünüyor.

Trump’ın Suudi Arabistan ziyaretinin merkezinde “güvenlik ve ticaret” damgasını vurdu. Güvenliğin iki ayağını terörle mücadele ve İran oluşturdu. Trump, Arap, İslam, Amerikan Zirvesi’nde 55 ülke liderine “terörle mücadelede birlik olma” mesajı verirken, ‘aşırıcıları ülkelerinde barındırmamaları’ çağrısında bulundu. Dahası, değerlerden, insan haklarından, kadınların durumundan, demokrasiden hiç söz etmedi.

“Nazik ve kibar” bir biçimde amacının ders vermek ya da Amerikan yaşam tarzını aşılamak olmadığını söyledi. Aşırıcılıkla mücadelenin farklı inançlar arasında bir savaş değil, iyi ile kötü arasında bir

Yazının Devamı

Türk-Alman gerilimi ve İncirlik konusu

19 Mayıs 2017

Türk-Alman ilişkileri gerilimli bir dönemden geçiyor. Gerilim iç ve dış politikanın iç içe girmesinin ilginç bir örneği. Türkiye, Almanya’yı, PKK terör örgütüne toleranslı davrandığı, FETÖ’cülere kucak açtığı, bir kısım Türk vatandaşları üzerinde baskı kurduğu için eleştiriyor. Almanya da Türk hükümetini, insan hakları, eksik demokrasi, idam cezasının geri getirilmesi tartışmaları, MİT’in bu ülkedeki faaliyetleri nedeniyle eleştiriyor. Sonuçta, iki ülkenin iç politikasında tartışılanlar dış politika kararlarında da etkili oluyor.
Bu aralar tartışmanın merkezinde İncirlik üssü yer almaya başladı. Almanya’nın İncirlik üssünde DAEŞ’e karşı yürütülen hava harekâtına katkı veren keşif uçakları ile 260 kadar askeri var. Alman parlamentosundan bir grup milletvekili İncirlik’i, askerleri ziyaret etmek istiyor. Ancak Türk hükümeti “mütekabiliyet” esasına dayanarak ziyareti uygun görmediğini açıkladı. Bu karar, eylül ayında seçime gidecek olan Almanya’da, Başbakan Merkel’i zor durumda bıraktı. Sorunun üstesinden gelmek isteyenler iki konuya odaklanmaya başladılar. İlk akla gelen, üçüncü bir tarafı, ABD’yi devreye sokarak sorunun üstesinden gelmek veya alternatif yeni bir üs bularak,

Yazının Devamı

ABD-PKK ilişkisi her şeyin sonu mu?

16 Mayıs 2017

Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın ABD ziyareti önemli. Çünkü ziyaretten çıkan sonuç, Türkiye’nin önümüzdeki dönem dış politika, uluslararası konum ve güvenlik sorunlarını etkileyecek, strateji ve araçları üzerinde belirleyici olacak gibi görünüyor.

ABD’nin PKK’ya ağır silahlar vermesinin askeri, psikolojik ve siyasi çıktıları olacaktır. Bu, sadece Türkiye’nin sorunlarını daha karmaşık hale getirmekle kalmayacak, bölgede birçok aktörü, ittifakı, sorunu ve dengeyi de etkileyecektir. Bu nedenle, ABD’nin izlediği politikanın ne gibi riskler ve fırsatlar yaratacağını şimdiden tam olarak öngörmek mümkün değildir.

Suriye ve Irak’ta devam eden çatışmaların, sorunların kısa sürede bitmeyeceği aşikâr. Çatışmalar, doğası gereği, daha uzun yıllar gündemde kalacaktır. Bunun anlamı, bölge ülkelerinin bu sorunlarla yaşamak zorunda olmasıdır. Ancak çatışmaların tarafı haline gelen bölge dışı büyük aktörler, böylesine uzun süreli çatışmaları yürütecek sabra sahip değiller. Bu durum, geçmişte görüldüğü üzere, politikalarının hızla değişmesine veya sanal bir “zafer” ilan ederek hızla bölgeyi terk etmelerine neden olabilmektedir.

Kısa vadeli çıkarlar için tartışmalı grupların silahlandırılması,

Yazının Devamı

PKK’ya ağır silah vermek, ne istediğini bilmek

12 Mayıs 2017

ABD Başkanı Trump’ın halefi Obama’nın yolundan giderek PKK/PYD’ye ağır silahlar vermesi bir dizi yeni tartışmayı başlattı. Kararın Türk heyeti Washington’da iken açıklanması konuyu daha da hassas hale getirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapacağı ABD ziyareti öncesi bu husustaki tepkilerini açıkça ortaya koydu. ABD yönetimi aldığı kararın doğuracağı reaksiyonu bildiği için Türkiye’yi sakinleştirmek, “krizi yönetmek” amacıyla yumuşak açıklamalar yapmayı sürdürüyor. Örneğin, ABD Savunma Bakanı Türkiye’nin güney sınırının güvenliğinin sağlanmasından söz ediyor.
ABD’nin PKK/PYD’yi silahlandırma kararının sorunu yeni aşamaya taşıyacağı ve çeşitli çıktılarının olacağı açık. Öncelikle PKK’nın askeri kapasitesinde ciddi bir artış olacak. Bu sayede PKK, ateş ve manevra kabiliyetini artıracaktır. Özellikle örgüt envanterine girecek, mürettebatla kullanılan ağır silahların etkisi, yükselecek eğitim seviyesi, planlama için kapasite inşası, teknik ve operasyon kabiliyetinde artış dikkate alınması gereken hususlar. Bütün bunlara DAEŞ’in coğrafi temizliğinin ardından PKK’nın eline geçecek askeri ekipman da dâhil edilince, ortaya üzerinde düşünülmesi gereken yeni bir tablo çıkıyor. Sonuçta,

Yazının Devamı

Suriye cephesi, Türkiye için her şey mi?

9 Mayıs 2017

Yedi yıldır devam eden Suriye iç savaşında taraflar yorgunluk emareleri göstermeye başladılar. Sivil nüfusun yer değiştirmeleri, silahlı gruplar arasında transfer, alan kontrolü hız kesmiş görünüyor. Bu durum, iç savaşın yeni bir aşamaya geldiğine, askeri tabloya bağlı olarak siyasi tablonun yeni bir şekil almaya başladığına işaret ediyor.
Fırat’ın batısına odaklanmış olan Rusya’nın Türkiye sınırı boyunca iki girişimi dikkat çekiyor. Bir yandan, PKK/PYD ile birlikte hareket ederek Türkiye’nin olası hamlelerine karşı Afrin’i koruma altına almaya çalışıyor. Öte yandan, İdlib’de minimum askeri çaba harcayarak radikal grupları elimine, diğerlerini ise pasifize etmeyi hedefliyor. Bu amaçla Türkiye ve İran’la birlikte “çatışmalardan arındırılmış” bölgeler ilan etmiş durumda.
Böylece İran’ın Suriye’deki varlığı yeni bir görünüm kazanmış Türkiye’nin bölgeye ilgisi de içerik olarak dönüştürülmüş olacak. Planın nasıl işleyeceğini ve sonuçlarını önümüzdeki günlerde görebileceğiz. Eğer anlaşma uygulanabilirse, sadece çatışmaların hız kesmesini sağlamayacak aynı zamanda insani yardımların artması ve rejimin elinin rahatlaması da sağlanacak.
Fırat’ın doğusunda, DAEŞ PKK/PYD cephesinde ise

Yazının Devamı

Putin, terör ve turizm

5 Mayıs 2017

Türk-Rus ilişkilerine ivme kazandıran Soçi görüşmelerinin ardından Putin’in yaptığı açıklamalar arasına sıkışmış dikkat çekici iki cümle vardı. Putin, “Türkiye’deki Rus turistlerin güvenliğinin sağlanması önemli. Rus istihbarat ajansları bu konuda Türkiye’ye yardımcı olmaya hazır” dedi.
Cümlelerin arka planında Putin’in istihbaratçı kimliği kadar, ülkesinin tarihi tecrübeleri, terörizmin değişen karakteri, bölgesel gelişmeler ve Rus istihbarat örgütlerinin analizlerinin olduğu açık.
Terörizm tarihinde Rusya, hem hedef, hem de “vekil” atama yetenekleriyle özel bir yere sahiptir. Rusya, bu gün de çeşitli terör örgütlerinin hedefinde. Özellikle Suriye’ye savaşmaya giden kendi “yabancı terörist savaşçı” vatandaşlarının yanı sıra eski Sovyet cumhuriyetlerinden gelenlerin hedefinde.
Nitekim vatandaşlarının %20’si Müslümanlardan oluşan Rusya’da, terör örgütleri yeterince “radikalleşmeye hazır” aday bulabiliyorlar. Öte yandan, Rusya’nın güncel politikalarının bu “radikalleşmede” etkili olduğu da bir gerçek. Özellikle de Suriye politikaları bağlamında. Nitekim 3 Nisan günü St. Petersburg’da gerçekleştirilen ve 10 kişinin hayatını kaybettiği terör saldırısının failinin geçmişi,

Yazının Devamı