RUHLAR SERSERİ, KALPLER PAMUK!

27 Temmuz 2016

Geçtiğimiz pazar dünya çapındaki en önemli chopper grubu Hell Angels’ın düzenlediği ve gün boyu süren Poker Run motosiklet sürüşü etkinliğine ben de İstanbul’un en beğenilen chopper gruplarından Old School’la birlikte katıldım. Beni yanlarına aldıkları için başta Old School’un başkanı Bahadır İmay olmak üzere tüm ekibe bir kez de buradan teşekkür ediyorum. Benim için unutulmaz bir deneyim oldu. Onların cool ötesi tarzlarının yanında, hazırlıksız gittiğim için şort ve tişörtümle biraz turist gibi kaldım ama olsun!
Bütün o birbirinden muhteşem chopper’ların grup halinde sokaklarda dolaşırken nasıl etkileyici göründüklerini anlatamam görmeniz lazım. Herkes durup bakakalıyor zaten!
Ben de hayranlıktan ağzım beş karış açık onlarla birlikte etkinliği tamamlamak için uğrayıp birer kart çekmeleri gereken beş noktayı gezerken, dev etkinliğin amacını öğrenince chopper gruplarına olan sevgim bin kat daha arttı.
Bir kere Poker Run kesinlikle bir yarış değil, hız yapmak veya varış noktasına herkesten önce gitmek falan gerekmiyor. Sadece katılımcılar uğradıkları noktalarda birer kart çekiyor ve gün sonunda en iyi poker eline sahip olan katılımcı birçok
ödül kazanıyor. Uğranılan noktalarda

Yazının Devamı

Hedefimiz duygusal zeka

23 Temmuz 2016

Zeka dediğin Allah vergisi, IQ seviyemiz neyse o, değiştiremiyoruz. Ama hayatımızın çoğu alanında büyük etkisi olan duygusal zekamızı geliştirmek ve bu sayede hayatımızı değiştirmek elimizde... Bunun için de yeni düşüncelere dayalı alışkanlıklar edinmemiz gerekiyor.

Bu noktada ‘21 gün kuralı’ndan yardım almak lazım! Duymuşsunuzdur; 20 gün boyunca aynı şeyi yapınca 21’inci günde alışkanlık kazanıyoruz, yani o yaptığımız şeyi otomatiğe bağlıyoruz. 21 gün dişimizi sıkmaya değer valla!

Duygusal zekası yüksek kişilerin başlıca alışkanlıklarına bakalım...

Olumlu şeylere odaklanırlar: Her koşulda enerjilerini ‘bilinçli olarak’ olumlu şeyler düşünmeye harcarlar. Böylece olumlu insanları ve olayları çağırdıklarına inanırlar.

Geleceğe bakarlar: Geçmişe takılmaz, yaşadıklarından ders çıkarır ve iyimser bir tavırla ileriye bakarlar.

Sınırlarını korurlar: Başkalarının kendilerini suistimal etmesine, ezmesine izin vermezler. İstemedikleri durumlarda kibar ama kararlı bir şekilde reddetmeyi bilirler.

Sürekli öğrenirler: Hayat yolculuğunu bitmeyen bir öğrenme ve büyüme fırsatı olarak görüp; karşılarına çıkan her insandan öğrenecekleri bir şeyler olduğuna inanırlar. Öz güvenli ama alçak gönüllüdürler.

Hay

Yazının Devamı

ISSIZ ADA SENDROMU

20 Temmuz 2016

Fransa Ulusal Günü kutlamaları sırasında Nice’te binlerce kişinin arasına dalıp masum insanları ezen terör kamyonunun dehşetini yaşıyorduk ki, milletçe tarihi bir kabusla yüz yüze kaldık geçtiğimiz cuma akşamı...
Bugünün kötülük ve hainlik dolu dünyasında yaşamak giderek daha da zorlaşıyor. Her an ‘başımıza ne zaman, ne geleceği belli değil’ duygusuyla yaşamaya çalışmak eziyete dönüştü. Hele ki hayalleri, umutları ve normal şartlarda önlerinde uzun bir gelecekleri olan genç insanlar için her şey daha da zor. Hayatlarının en güzel çağı hep şoklarla, ürkütücü olaylarla ve terör haberleriyle geçiyor.
Bu kadar çok ve arka arkaya gelen stresi, bir ülke ve insanları daha nereye kadar kaldırabilir? Ne zaman rahat nefes alacağız? Şehit vermediğimiz, insanlarımızı kaybetmediğimiz huzurlu günleri ne zaman göreceğiz?

Kendini zorla zorla, nereye kadar?
Tüm bu korkunç olaylardan sonra normal yaşamımızı sürdürüyor gibi görünsek de, hepimiz kendimizi zorlayarak, sürükleyerek devam etmeye çalışıyoruz. Ne keyif var, ne mutluluk kırıntısı... Bir şeye gülümsediğimizde bile suçluluk duyar hale geldik.
Hani insan çok bunaldığında ve dayanacak gücü kalmadığında ıssız bir adaya kaçıp gitmek ister

Yazının Devamı

‘AŞKLA İŞ BİR ARADA YÜRÜMÜYOR’

19 Temmuz 2016

Ayşegül Aldinç’in sesine olan özlemimize nokta koyan ‘Sek’iz’ albümünü dinlemeye doyamıyorum. Onu son olarak rol aldığı ‘Pis Yedili’ dizisinde izlemeye de doyamıyordum. Türkiye’nin her daim en beğenilen sanatçılarından olan Aldinç, kalbimize hep dokunuyor, özel yerini hep koruyor. Büyük ses getiren ‘Sek’iz’ in yeni klibinin ilk röportajında müzikten oyunculuğa, aşktan güzellik sırlarına kadar her şeyi konuştuk.

- ‘Sek’iz’ dinlemeye doyulmaz bir albüm olmuş. Nasıl ortaya çıktı?

Bir proje albümü yapmayı düşündük. Sekiz uğurlu rakamım olduğu için, sekiz kişiyle sınırladık. Kelime oyunu yapıp ‘Sek’iz’ dedik. Hem sekiz olarak okunuyor, hem de hayata karşı sek duruşlarıyla gönüllerde iz bırakan sanatçılar olarak onlarla kurduğum gönül birliğinin altını çiziyor. Eflatun’la hep temasımız vardı, ondan hit şarkılar kaçırmışlığım da oldu. Arada şarkılar dinletiyordu, o sıra albüm düşünmediğimden parçalar başkalarında hitleşti. Ama bu seferkini kimseye kaptırmadım!

- Kaçırdığınız şarkılar için sonradan pişman oluyor musunuz?

O sıra albüm yapıp, o şarkıları almasam pişman olurdum ama yapmadığım için onlar başkalarına zaten verilecekti. Bu yüzden gözüm arkada kalmadı. Yine de tuhaf bir ilişki

Yazının Devamı

CENNETE DÜŞTÜM!

16 Temmuz 2016

Kaş’a daha önce bir kez gelmiş ve hayran kalmıştım ancak bu defa seçtiğim otel sayesinde cennete düşmüş gibi oldum! Çukurbağ Yarımadası’nda yamaç üzerine kurulmuş butik otel Peninsula Gardens’a doğru yol alırken, “Umarım fotoğraflardaki gibidir de hayal kırıklığı yaşamam” endişesi vardı içimde. Allah’tan daha kapısından girdiğim anda fotoğraflardan anlaşılamayacak kadar etkileyici bir otelle karşılaştım. Zaten sonradan öğrendim ki, İngiltere’nin The Times dergisi burayı ‘Akdeniz’in en iyi butik oteli’ seçmiş.

Tek kelimeyle büyüleyici...

Doğayı bozmayacak şekilde taş ve ahşapla inşa edilen otelin, odalarının çoğu yüzme havuzlu. Nefes kesen bir deniz manzarasına karşı özel havuzunuza girince hayal görüyor gibi oluyorsunuz.

Ferah dekorasyonlu odalar bu kadar efsane olunca, odadan çıkası gelmiyor insanın ama otelin denizine inince yine büyüleniyorsunuz. Bir kez girince bu kez de denizden çıkılmıyor! Yemeklere gelince en iyi restoranlara taş çıkaran zenginlikte ve lezzette bir menüsü var.

Sabah kahvaltıları masanıza konan serçeler eşliğinde ayrı keyifli... Otel personeli dünya tatlısı, sizi rahat ettirmek için gözünüzün içine bakıyorlar.

Benim için tatilde sessizlik ve huzur önemlidir.

Yazının Devamı

YAKARIZ ROMA’YI DA YAKARIZ!

13 Temmuz 2016

Yıllar önce İtalya’nın birkaç şehrini kapsayan tatilimde Roma’yı da gezmiştim, her turistin gittiği en bilindik yerlerini tabii... Eh haliyle kendimi Roma’yı görmüş sayıyordum. Ta ki Mastercard’ın ‘Paha Biçilemez Şehirler’ projesi kapsamında o büyülü şehire bir kez daha ayak basana kadar!

Mastercard Türkiye ve Azerbaycan Genel Müdürü Yasemin Bedir’in ev sahipliğinde (Dünya çapındaki böylesi önemli bir şirkette bu kadar başarılı noktaya gelmiş olan Yasemin Hanım’la bir Türk kadını olarak gurur duydum), Berna Sağlam ve ekibinin kusursuz organizasyonuyla Roma’da iki gün geçirince, orayı görmek değil de yaşamak neymiş, işte onu anladım.

Roma zaten her köşesiyle, yürüdüğünüz her sokağı, her meydanıyla insanın aklını başından alıyor. Dört bir yanı tarih kokan bu şehri bir de herhangi bir turistin ve hatta bir Romalı’nın bile göremeyeceği şekilde keşfettiğinizi düşünün...

Bu deneyimlere paha biçmek imkansız!

Turumuza dünyaca ünlü İtalyan sanatçı Angelo Bucarelli’yle birlikte, Mussolini’nin 1942’de inşa ettirdiği, göz alıcı mermer binalardan oluşan Eur Bölgesi’yle başladık ve Bucarelli’nin neşeli anlatımıyla bölgenin tarihini özel ayrıntılarıyla öğrendik.

Bir sonraki durağımız beni en çok

Yazının Devamı

BODRUM GÜNLÜĞÜ

9 Temmuz 2016

Önceki yazımda “Bayramda İstanbul cennet” dedim ama Bodrum’da olan lokum yeğenim Kaan’ın özlemine dayanamayıp iki günlüğüne onu görmeye gittim. Ve tabii ki bu iki günde gezip gördüklerimi de sizinle paylaşmadan edemem. Buyrun Bodrum’a yolunuz düşerse mutlaka uğramanız gereken plajlara...

Mufla Plaj...

Yalıkavak’ta geçen sezon açılan Mufla Restoran’ın müdavimi olduğumu bilmeyen kalmamıştır! Denizin üzerindeki rüya gibi iskelesi, muhteşem müzikleri ve tek kelimeyle efsane Akdeniz - Girit mutfağı yemekleriyle Bodrum’un en keyifli mekanlarından biri Mufla... Ekibi de A’dan Z’ye bir harika, kendinizi müşteri gibi değil Mufla ailesinden biri gibi hissettiriyorlar.

Mufla’nın bir de plajı açıldı bu yaz. Yalıkavak’taki butik konseptli plaj bildiğimiz gümbür gümbür müzikli, bol curcunalı plajlardan çok farklı. Bütün bir gününüzü dalgasız harika bir deniz ve lounge müzikler eşliğinde sakin ve huzurlu geçirebilirsiniz. Manzarası süper olan restoranında Akdeniz mutfağı seçmelerinden ve Trabzon’dan özel getirtilen taş fırında hazırlanan pide ve lahmacunlardan tadabilirsiniz. Mufla Restoran’dan sonra Mufla Plaj’ın da müdavimiyim artık!

La Plaj...

Hadise’nin dünya tatlısı ablası Hülya Açıkgöz’ün

Yazının Devamı

BAYRAMDA İSTANBUL BİR CENNET!

6 Temmuz 2016

Dokuz günlük bayram tatilinin başlamasıyla İstanbul bir anda bomboş kaldı. İyi ki de kaldı, hem İstanbul biraz nefes aldı hem de benim gibi şehirde kalanlar... (Gerçi bugün İstanbul’da değilim ama yarın dönüp keyfini çıkarmaya devam edeceğim.)

İstanbul yollarında az sayıda araç olunca, gideceğiniz yere ulaşmak öylesine kolay oluyor ve kısa sürüyor ki trafik çilesi çekmeye programlanmış bir şehirli olarak, ferah ferah araba kullanınca rüyada gibi hissediyorum kendimi. Bir de; normal zamandaki yoğun trafiğin hayatımızdan ne kadar çok zaman, bizden ne kadar çok huzur çaldığını ve hepimize nasıl stres yüklediğini fark ediyorum. Her geçen gün trafiğe bin küsür yeni aracın çıktığını hesaba katarsak, çilemiz katlanarak büyüyecek!

Emniyet şeridinde piknik sefası!

Hazır bayram demişken, hepinize keyifli, huzurlu ve kazasız belasız bir bayram diliyorum. Biz her bayramda olduğu gibi Barış Manço’nun ‘Bugün Bayram’ şarkısını fon müziğimiz yapacağız ailece. Bu şarkı bana bayramların sadece tatil olarak görülmediği ve geleneklerle yaşandığı, değerinin bilindiği eski zamanları hatırlatıyor, size de tavsiye ederim... Umarım trafik kazalarının olmadığı bir bayram geçer. Bunun için de herkesin

Yazının Devamı