Güzel memleketimizde ortalık ünlüden, sahte yıldızdan geçilmiyor. Gerçek anlamda her yaptığı işte başarılı olan ‘doğuştan yıldızlar’sa çok az. Bunlardan biri de Beyazıt Öztürk
Beyazıt Öztürk, Gülse Birsel
Uzun yıllardır yaptığı ‘Beyaz Show’ vazgeçilmez bir ekran klasiği, “Cuma gecesi evde otursam sıkılır mıyım?” diye düşünmez kimse, zira biliriz ki Beyaz Show’la gecemiz neşeli geçecek. Dışarıdan bakarken çok da düşünmüyoruz belki ama böylesine bir başarıyı yıllar boyu korumak çok zor ve stresli.
Rıza ve Nurhayat
Radyoculuk, stand-up, talk şov, sahne sunuculuğu, reklam-dizi-sinema-müzikal oyunculuğu... Bir insan hepsinde mi parlar be kardeşim? Haa ne kadar güzel şarkı söylediğini unuttum pardon. Şu anda oynadığı ‘Yalan Dünya’ dizisindeki ‘Rıza’ karakteriyle yine başarılı, yine düşman çatlatıyor! ‘Nurhayat’la ilişkisi, dizinin en büyük bombası. ‘Nurhayat’ demişken Gupse Özay’dan da bahsetmek gerek. Sanatçılığın doğuştan geldiğinin bir kanıtı da o, yılların oyuncularıyla rol aldığı dizide bu derece sivrilmesi büyük başarı.
Beyaz’ın “Helal olsun” deyişine bayılırım, helal kelimesindeki a’yı kısa tutar. Ona aynı şekilde “Helal olsun” diyorum. Eksikliği bütün memlekette
Yapımcılar reytinglerini düşündükleri gibi insanların dizileri izlediklerinde ne kadar çok etkilendiğini de düşünmek ve söylenen her cümleye veya eyleme dikkat etmek zorundalar. Şakası olmayan bir konu bu!
Dizilerin izleyenler üzerindeki etkisi bu kez de ‘polisiye diziler suçlulara örnek olup yol mu gösteriyor?’ konusuyla gündeme geldi. Uzmanlar ‘suç işlemeye meyilli kişilerin bu dizilerden kendine ders çıkarttığını’ söylüyor. Gazetelere, televizyonlara şöyle bir bakın; suç işlemeye meyilli ne çok insanımız olduğunu görürsünüz! Dolayısıyla çoğumuz için ‘günlük hayattan uzaklaşıp kafa dağıtma’ sebebi olan dizilerin aslında çok daha büyük sorumlulukları var.
Fatmagül’den ‘asker’ vurgusu
‘Fatmagül’ün Suçu Ne?’ dizisi bu sorumluluğunu ilk günden beri başarıyla yerine getirerek ‘Kadına karşı şiddet’ konusunda çok yararlı bir ‘toplumsal sorumluluk’ hizmeti verdi. Son bölümünde de bir başka önemli fakat toplumun maalesef ‘alışarak unuttuğu, gözden kaçırdığı’ çok önemli bir başka noktaya dikkat çekti. ‘Bizler rahat köşelerimizde oturup ufacık sıkıntıları büyük dertler haline getirirken; terör bölgesinde, soğukta bizim rahatımız için nöbet tutan, çatışmalara giren
‘Şahane Misafir’de Cem Yılmaz’a bir kez daha hayran oldum; bulunduğu yeri ‘her bir hücresiyle’ nasıl da hak ettiğine yeniden şahit olacaksınız izleyince. Oyun gücü ve hiçbir şekilde sırıtmayan İtalyancasıyla gerçekten çok başarılıydı
Ferzan Özpetek’in ‘Şahane Misafir’ filmini uzun süredir beklediğim için perşembe akşamı koşarak, uçarak ve büyük bir heyecanla Kanyon’daki galasına gittim. İtiraf ediyorum ki filmle ilgili en büyük heyecanım Cem Yılmaz’ın oyunuydu çünkü ‘kusursuzun peşinde olan’ Özpetek de; Cem Yılmaz’ın oyunculuğunu ne kadar beğendiğini sık sık dile getirmekteydi.
Film kruvasancılık yapan ve oyunculuk hayalinin peşinde koşan, saf, iyi kalpli ve kuzeni Maria’yla olan dostluğu dışında yalnız bir adam olan Pietro’nun hikayesini anlatıyor. Kuzeninin evinde misafir olarak kalan Pietro sonunda kendi evine çıkarak ‘yalnız yaşama isteğini’ gerçekleştirdiğini düşünürken; aslında yeni evinde hiç de yalnız olmadığını ve bir ‘hayalet aile’yle birlikte yaşadığını fark ediyor.
Korku filmi sandım
Pietro’nun hayaletleri fark etme evresinde bayağı bir tırstığımı belirtmeliyim, hatta yanımdaki arkadaşımla “Acaba Özpetek korku filmi mi yapmış?” diye bile konuştuk. Korkarak
Metin?Yıldız ‘ dayakçı koca’ olarak tepki çekmemek adına yaptığı açıklamalarla, hepimizi gerizekalı yerine koyuyor
Metin?Yıldız?‘Alemin Kıralı’ dizisinde sürekli eşini döven bir karakteri canlandırıyor.
‘Çok Güzel Hareketler Bunlar’ kadrosunda beni en çok güldürenlerden biri Metin Yıldız’dı. ‘Alemin Kıralı’ dizisindeki oyunuyla da hepimizi güldürmeye devam etti. Ta ki ‘kendini rolüne kaptırana ve gerçekten de karısına şiddet uygulayana kadar’! (Kimbilir belki bu tür rollerin dizilerde bile iyi düşünülmesi lazım. Neden yabancı dizilerde yok?) Şu saatten sonra ben bu adama değil gülmek ‘en ufak bir sempati’ dahi duyamam! Gerçi “Eşimi dövmedim, o sinir krizi geçirip kendini yerden yere attı, ben kendine zarar vermesine engel olmaya çalıştım” açıklamasıyla ‘komik’ olmaya devam ediyor ama!
Eşi Elvan Hanım şiddet gördüğünü açıkladı zaten.Beni iyice delirten iki nokta var: Birincisi sırf ‘dayakçı koca’ olarak tepki çekmemek için eşine toplum önünde ‘kendi kendine zarar verecek kadar sorunlu’ bir kişilik portresi çizmesi, ikincisi de bu yaptığı açıklamalarla hepimizi gerizekalı yerine koyması! Gerçi geçilecek tarafı yok ama haydi bütün bunları geçtik diyelim. Tut ki dediği
Dizileri uzatmak için eklenen alakasız konular, işlevsiz karakterler izleyicileri uzaklaştırıyor
Zoraki şekilde uzatılan diziler artık çekilmez bir hal aldı. Ben şahsen en sevdiğim dizileri bile izleyemez durumdayım. Ya karşısında uyuyakalıyorum ya da ister istemez olan bitenle dalga geçiyorum. Diziyi uzatmak için o kadar alakasız konular yaratıyor ve işlevsiz karakterler ekliyorlar ki inandırıcılıkları yok oluyor.
İnandırıcılığı yok eden bir başka olay da, özel hayatlarıyla çok fazla gündeme gelen oyuncular... Her Allah’ın günü gazetelerde, te-levizyonlarda gerçek hayatıyla gördüğümüz oyuncunun dizideki karakterine konsantre olamıyoruz. Bu sebeplerle bayıla bayıla izledikleri dizilerden vazgeçen çok kişi duyuyorum...
Birçoğumuz bu dizilerle birkaç saat de olsa dertlerimizden, sorunlarımızdan uzaklaşıp bir anlamda deşarj oluyoruz. Bu keyfimize limon sıkmamak için yapımcılar ve senaristler her şeyi tadında bıraksalar süper olacak!
PARAYLA ZEVK ALINMIYOR!
Yakın bir arkadaşım kısa bir süre sonra evleneceği için harıl harıl ev bakıyor. Geçen gün ben de ona eşlik edeyim dedim, vallahi gördüklerimden hâlâ kendime gelemiyorum! Lüks villaların bulunduğu çok büyük bir sitede
İçimizi karartan, canımızı sıkan haberleri izlemekten bıktıysanız hafta içi her gün saat 19.45’te Turkmax’te yayınlanan ‘Heberler’e mutlaka göz atın. Başarılı oyuncular Memet Ali Alabora, Serhat Kılıç, Levent Kazak ve Mahir İpek’ten oluşan ‘Heberler’ ekibi Türkiye ve dünya gündemini ince ince ti’ye alırken izleyeni de gülmekten yoruyor.
Alabora ve Kılıç müthişler!
Memet Ali Alabora’nın ana heberleri, Serhat Kılıç’ın spor heberlerini sunuş tarzları, yaptıkları vurgular, kameradan kameraya dönüşleri, heber bandına geçmeden önceki cümle sonlarında donakalışları; yani her bir hareketleriyle gerçek spikerlerle dalga geçişleri o kadar komik ki izlemeye doyamıyorum. Bir sürü saçma sapan, salakça programa maruz kaldığımız televizyon ekranında böyle ‘zeki ve eğlenceli’ bir ekibi görmek günün bütün stresini üzerimden atıyor. ‘Heberler’in büyük hayranıyım, izlemeyen çok şey kaçırır!
FOUR SEASONS’DA PAZAR KEYFİ
Hiç bitmeyecek gibi gelen ve hepimizi depresyona sürükleyen karanlık kıştan sonra çok şükür bahara ve güneşe kavuştuk. Bu beklenen buluşmayı kutlamadan olmaz tabii, biz de geçen pazar ailece “Keyif yapalım, farklı bir gün geçirelim” diye Beşiktaş’taki Four Seasons
Geçen cumartesi ‘Yılın Enleri’ni seçen Galatasaray Üniversitesi öğrencilerine özenmiş ve hemen kendi listemi yapmıştım. Şimdi ‘Hayalet’in Enleri’nin ikinci bölümüyle karşınızdayım
En sürpriz ilişki: Kenan Doğulu-Beren Saat. Bunda herkes hemfikirdir sanırım!
En ilgi çeken evlilik: Cem Yılmaz-Ahu Yağtu. Her bir adımları takip edilen çiftin düğünü de magazin dünyasının en çok konuşulan olaylarından oldu.
En can sıkıcı boşanma: Ali Sunal-Gökçe Bahadır. Çiftin düğündeki mutluluk pozları daha kafamızdan silinmemişken boşanıverdiler. Üstelik basında iki tarafın da ihanet ettiği iddiaları yazılıp konuşuluyor, moralleri fazlasıyla bozuluyordur kanımca... Hemen evlenip hemen boşanmalar çok fazlalaştı son dönemde, evlilik eskisi gibi ciddiye alınmıyor, bu da biz gençler için can sıkıcı bir durum!
En antipatik ünlü: Tolga Karel. Magazincilerle yaptığı konuşmalarındaki tavırları, evli olmasına rağmen sürekli gecelerde başka kadınlarla dolaşması, ‘sorunlu çocuk’ imajıyla bu alanda rakip tanımıyor.
En sempatik ünlü: Hürrem Sultan’ımız Meryem Uzerli. Her zaman, her yerde aynı sevimlilik ve içtenlikle karşımıza çıkıyor. Onu izlerken yanaklarını sıkasım, sarılasım öpesim geliyor valla!
Merak edilen evliliğini, ‘hanım’ını ve bebek konusunu es geçmedi, ara ara esprilerini patlattıCem Yılmaz şovunda. Bir ara seyircilerden biriyle girdiği diyalogsa, ‘erkeği ihanete teşvik’ eden düzeni göstermesi açısından önemliydi
Balayı dönüşü ayağının tozuyla sahneye çıkan Cem Yılmaz, yine tam formundaydı ve TİM Show Center’ı hınca hınç dolduran seyircisini gülmekten bayılttı. ‘Bayılttı’yı mecazi anlamıyla kullanmıyorum ha yanlış anlamayın, bir ara benden birkaç koltuk uzakta oturan babama bakınca korktum, gülen vaziyetteki suratı kasılmış, suratı kıpkırmızı olmuş, elleriye kulaklarını tıkamış vaziyette gülmekten katılıp kalmıştı! Vallahi endişelendim bayılacak oracıkta diye!
Ama Allah’tan Cem Yılmaz şovun başında “Gülmekten fenalaşacaklar için kapıda ambulans bekliyor, rahat olun!” açıklamasını yapmıştı. Sonradan babama sordum, “Kulaklarını niye tıkadın?” diye; “Gülmekten katılmıştım, o an anlattıklarını daha fazla duymak istemedim!” şeklinde bir açıklama yaptı! Bu tek örnekle, siz düşünün Cem Yılmaz’ın şovunda nasıl bir eğlence döndüğünü!
Cem Yılmaz merak edilen evliliğini, ‘hanım’ını ve bebek konusunu da es geçmedi, ara ara esprilerini patlattı. Bu arada