Geçen hafta sokakların, terk edilmiş köpekler için doğal yaşam alanı olamayacağını, mutlaka barınaklarda toplanıp orada ömürlerinin sonuna kadar iyi bir şekilde yaşatılmalarını savunan bir yazı yazmıştım.
Tepki mesajları aldım. Bir o kadar da destek mesajı geldi.
Eleştirilerin bir bölümüne hak vermekle beraber, insanlar için tehlike arz eden sokak köpeklerine bir çözüm bulunmasından yanayım.
Malum, yaz aylarına girdik.
Ege Bölgesi Sanayi Odası, 120 üyesiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ziyaret etti.
Amaç, iş bağlantıları yapmaktan çok, 1 Temmuz’da AB Dönem Başkanlığı’nın Kıbrıs Rum Kesimi’ne geçecek olmasından dolayı, KKTC’ye “Yalnız değilsiniz” mesajı vermekti.
Bu mesaj, en güzel şekilde verildi.
Malum, bu ziyarette en çok konuşulan konulardan biri, İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş’ın, 23 Nisan’da Kıbrıs Rum Kesimi’ni ziyaretiydi.
İzmir’de vatandaşın sesi haline geldi avukat Arif Ali Cangı...
Mahkeme salonlarından çıkmaz oldu son zamanlarda...
2005’ten beri bir bakıyorsunuz İzmirlilerin ulaşım kavgasını veriyor.
Suyun peşine düşüyor.
Birbirinden harika doktorlarımız var!
Önce, doktorlarımızı “harika” kılan buluşlarına bir bakalım:
* Harvard Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Gökhan Hotamışlıgil, obezite ve şeker hastalığına sebep olan geni buldu.
* Goethe Üniversitesi cerrahlarından Prof. Tayfun Aybek, kalp krizini önceden haber veren ‘çip’ geliştirdi.
* Houston Methodist Hastanesi Sindirim Hastalıkları Tıbbi Direktörü Prof. Atilla Ertan, “ABD’nin en seçkin 10 hekimi” arasına girdi.
* İstanbul 70. Yıl Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Eğitim Araştırma Hastanesi cerrahlarından Dr. Cengiz Türkmen, ameliyat sonrasında kırılmayı ve ağrıyı önleyen ‘omurlar arası sabitleyici’ geliştirdi.
Baştan söyleyeyim; iyi bir hayvansever sayılmam.
Düşman da değilim.
Çünkü çocukluğumda beni de bir köpek ısırdı.
Bugün, ısırmayacağını bildiğim halde cicili bicili minik bir köpeği severken bile tedirgin olurum.
Bu korku, sadece bana mahsus değil elbette.
Konak Belediye Meclisi’nin AK Partili üyesi Ertuğrul Doğuç da sokak köpekleri yüzünden çok acı çekmiş birisi.
Bir fabrikada yıllarca bekçilik yaptıktan sonra sokağa terk edilen, bu yüzden psikolojisi bozulan bir kangalın ısırması sonucu ölümden döndü.
İzmir’deki su savaşlarının biri bitiyor, yenisi başlıyor.
2012 Ocak’ta yapılan zam ve sonrasındaki yargı kararı gündemden düşmemişken...
Yeni bir zam geldi, yeni bir tartışma başladı.
Üç büyük kent arasında en pahalı suyu İzmir’in kullandığı açık.
Rakamlar ortada...
Hal böyleyken; kelime ve rakam oyunlarıyla, “Yok yanlış biliyorsunuz. Biz Ankara’dan, İzmir’den daha ucuz su veriyoruz” diyenlere artık kimse inanmıyor.
İzmir’de konutlar için hazırlanan kademeli tarife, 13 tona kadar su kullananlar için çok cazip olabilir.
26 Kasım 2011 tarihli yazımın başlığı, “EXPO’yu unutalım” şeklindeydi. Aynı başlığı tekrarlıyorum.
İzmir ekibi, 23 Kasım günü, ilk adaylık sunumu için Paris’teydi.
Aynı gün İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyon yapıldı.
İlk golü o zaman yemiştik. Üstelik golü kendi kalemize atmıştık.
O zaman Başkan Aziz Kocaoğlu, apar topar İzmir’e dönmek zorunda kaldı.
Bu olayın, rakiplerimiz Sao Paolo, Ayutthaya, Yekaterinburg ve Dubai’ye malzeme olacağını, BIE üyelerinin İzmir’e olumlu bakıyor olsa bile söz konusu gelişmeden sonra yeniden durum değerlendirmesi yapacağını dile getirmiştim. O günden sonra karamsarlığımı giderecek pek çok olumlu gelişme yaşandı EXPO’da...
Yürütme Komitesi Başkanlığı’na Mahmut Özgener, yardımcılığına Ender Yorgancılar getirildi.
Biz bu filmi daha önce de görmüştük.
Taa Ankara’dan İzmir’in suyuyla uğraşan Melih Gökçek vardı başrolde...
Şimdi de Uzman Dr. Bediha Türkyılmaz...
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek’in amacı, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni arsenik iddiasıyla yıpratık AK Parti’ye oy kazandırmak, İzmir kalesinin yıkılmasına küçük de olsa katkı koymaktı.
Ne oldu? Ters tepti.
İzmirliler, “Arsenikli suyu da içeriz, yine AK Parti’ye oy vermeyiz” deyip sandıkta bu oyuna en güzel cevabı verdi.