26 Kasım 2011 tarihli yazımın başlığı, “EXPO’yu unutalım” şeklindeydi. Aynı başlığı tekrarlıyorum.
İzmir ekibi, 23 Kasım günü, ilk adaylık sunumu için Paris’teydi.
Aynı gün İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyon yapıldı.
İlk golü o zaman yemiştik. Üstelik golü kendi kalemize atmıştık.
O zaman Başkan Aziz Kocaoğlu, apar topar İzmir’e dönmek zorunda kaldı.
Bu olayın, rakiplerimiz Sao Paolo, Ayutthaya, Yekaterinburg ve Dubai’ye malzeme olacağını, BIE üyelerinin İzmir’e olumlu bakıyor olsa bile söz konusu gelişmeden sonra yeniden durum değerlendirmesi yapacağını dile getirmiştim. O günden sonra karamsarlığımı giderecek pek çok olumlu gelişme yaşandı EXPO’da...
Yürütme Komitesi Başkanlığı’na Mahmut Özgener, yardımcılığına Ender Yorgancılar getirildi.
Seçkin isimlerden bir komite oluşturuldu.
Sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra İzmirli bakanlar Binali Yıldırım, Ertuğrul Günay, bu iş için çok büyük emek harcadı.
Cumhurbaşkanı, Başbakan, her yabancı konuğuna İzmir’in EXPO’ya aday olduğunu anlattı, destek istedi.
Umutlandım, umutlandık.
Ve beklenmedik bir anda başa döndük.
Mahmut Özgener’in ardından, Ender Yorgancılar ve Işınsu Kestelli de istifa etti.
Bu gelişme üzerine, büyük yarışta rakiplerimiz karşısında 2-0 yenik duruma düştük.
Bu golü de kendi kalemize attık maalesef...
Sanırım bugünden itibaren EXPO’yu tümden unutacağız, unutmak zorunda kalacağız.
HHH
Çünkü bu iş, istifa eden üç kişinin yerine yenilerini atamakla düzelecek bir iş değildir.
İstifa gerekçeleri, “Vali ile çalışma anlayışından kaynaklanan fikir ayrılıkları” şeklinde özetlenmiş.
Kimse yarayı deşmiyor, esas soruna işaret etmiyor.
Çünkü EXPO sürecine zarar vermekten çekiniyorlar.
Ortada bir gerçek var; o da içeride ciddi bir sıkıntının yaşandığı...
Ne tuhaftır ki, krize sebep olan sorunu çözmek, çalışmaların daha sağlıklı yürümesi için zemin hazırlamak varken, “Giden gider, kalan sağlar bizimdir” mantığı hakim.
HHH
2015 EXPO adaylığımızda bile böyle bir olay yaşanmadı.
Kavga da oldu, kargaşa da çıktı ama hepsi orada kaldı.
Kan kustular, “Kızılcık şerbeti içtik” dediler.
O zaman para yoktu, pul yoktu.
İşin ucunda acemilik de vardı.
Ya şimdi?
EXPO için hükümet, ne gerekiyorsa yapıyor.
Sivil toplum kuruluşları da öyle...
Yasası çıktı, 50 milyon lira gibi para var.
Eee artık tecrübeli de sayılırız.
İlk deneyimden çok farklı olduğumuz halde bir çuval inciri berbat ettik.
2015’i acemilikten kaybettik; korkarım 2020’yi de kendi hatalarımızdan kaybedeceğiz.
HHH
Bundan sonra ne yapmak lazım?
Konuyu, 2015 EXPO’sunda Genel Sekreterlik görevini yapan, Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer ile görüştüm.
Çalışmalar sırasında 70 küsur ülkeyi gezen, yüzlerce üyeyle temas kuran Soyer, rakiplerimizin bu olayı fırsata dönüştürmek için ellerinden geleni yapacağını söylüyor.
Dostane bir öneride bulunuyor Tunç Bey:
“Hükümetin, kurumların, bakanların, Valiliğin, çok hızlı bir şekilde hareket ederek konunun muhasebesini yapması, kamuoyuna da doyurucu bir açıklamada bulunması lazım. İstifa eden kişiler, ağırlıkları olan insanlardır. Onların EXPO’dan hiçbir beklentileri, çıkarları söz konusu değildir. O halde ortada ciddi bir sıkıntı var demektir. O sorun neyse, ortaya konmalı ve çözüme kavuşturulmalı.”
Gelişmelere bakılırsa, sanırım izmir olarak dilimizden düşürmediğimiz o şarkıyı seslendirmeye devam edeceğiz:
“Kendim ettim kendim buldum.”