Muhittin Akbel

AK Parti’nin “35 İzmir’e 35 ilçe” sloganından yola çıkarak yeni ilçeler açma fikri, pek çok kişi tarafından hoş karşılanmadı.
Bunun oy avcılığından başka bir amaç taşımadığını söyleyen de oldu, oluşumun AK Parti’ye bir şey kazandırmayacağı yönündeki görüşümü destekleyen de...
Beldeleri kapatan AK Parti’nin, yeni ilçeler açmaya kalkışmasını manidar bulanlardan biri de, Seyrek Belediye eski Başkanı Nurgül Uçar.
Kapatmanın doğru olmadığını söyledi, yerinden yönetimin gerekliliğini anlattı ama dinlemediler Nurgül’ü...
O da kapatılan 283 belediyenin 243’ünün başkanının imzasını alarak konuyu yargıya götürdü.
Bizim mahkemelerden sonuç alamayınca, dosyayı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdı.
Uçar, AİHM’den lehlerine bir karar çıkacağını umuyor.

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, her ne kadar “Karşıyaka, bizim yaka olmaya karar vermiş” dese de başka bir Karşıyaka’yı görüp böyle bir laf ettiğini düşünüyorum.
Bizim bildiğimiz Karşıyaka, dünya yıkılsa, AK Parti’yi ilçede iktidar yapmaz.
Bu yüzden de AK Partili kurmaylar, Karşıyaka’yı bölüp, hiç olmazsa Karşıyaka’nın kıyısında, Bayraklı’da iktidar olmayı hayal etti.
Yeni ilçe, yeni hüsran...
Yine aynı şekilde Konak’ta topun yıkamayacağı bir CHP iktidarı varken, orayı da tırtıklayıp bir Karabağlar yarattılar.
Yeni ilçe, yeni hüsran...

Buca CHP’de yeni ilçe başkanı Bektaş Gül...
150 oyu olduğunu söylüyordu, 132 oy alabildi.
18 eksik kaldı ama sonuçta kazandı.
Bahri Dal da 150 oyu olduğunu iddia ediyordu, 89’da kaldı.
Arkasında belediye desteği olduğu halde büyük yarışta üçüncü olabildi.
Yarışın ikincisi 122 oyla, Güldal Mumcu’nun omuz verdiği Umut Orkun Uğraş...
Sonuncu Ali Hıdır Uludağ, 53 oy alabildi.

2011 yılı verilerine bakılırsa, Türkiye’de kitap, ihtiyaç sıralamasında 235. sırada...
Kişi başına 5 saat televizyon seyrediyoruz ama kitap okumak için koca yılda sadece 6 saat ayırıyoruz.
8 milyon nüfusa sahip Azerbaycan’da bile kitaplar ortalama 100 satarken, 75 milyona dayanan canım ülkemde bu rakam ortalama 2 bin ile 4 bin arasında değişiyor.
Türkiye’de kitap okuma alışkanlığına sahip kişi sayısı, 70 bin dolayındaymış.
Nüfusumuzun yüzde 44’ü hiç kitap okumuyor.
Japonya’da toplumun yüzde 14’ü, Amerika’da yüzde 12’si, İngiltere ve Fransa’da yüzde 21’i düzenli kitap okurken, bu oran bizde... Sıkı durun... 10 binde bir...
Bir Japon yılda ortalama 25 kitap okurken, İsviçreli 10 kitap deviriyor.

İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmirlilerin denizle daha iç içe olmasını sağlamak amacıyla muhteşem bir proje geliştirdi.
Sasalı’dan başlayıp, İnciraltı’nda biten 40 kilometrelik sahil şeridi, baştan sona yeniden tasarlandı.
Birbirinden değerli hocaların, uzmanların açıklamalarını huşu içinde dinledik.
Görselleri, “Ah İzmir’i böyle görmeye ömrümüz yeter mi acaba” diye diye seyrettik.
Fikirden eyleme geçişte tam üç yıl harcanmış bu proje için...
Dile kolay, tam üç yıl...
100’den fazla uzman, üzerinde çalışmış ve ortaya muhteşem bir eser çıkarmış.

İzmir’de baz istasyonu terörü, rezalet ötesi bir hal aldı.

İster inanın, ister inanmayın, iki baz istasyonu arasındaki mesafe 50 metreye indirildi!

Geçenlerde köşemde yazmıştım.

İnönü Caddesi’ndeki evimin giriş kapısının önüne dikilen baz istasyonuna sadece apartman değil, yüzlerce, binlerce mahalle sakininin tepkisi devam ederken, adamlar alay eder gibi, 50 metre öteye sabaha karşı bir baz istasyonu daha konduruverdiler.

Utanmasalar, sıkılmasalar, baz istasyonlarını, dekoder gibi evlerimize sokacaklar.

* * *

Şimdi baz istasyonu rezaletinde ikinci perde oynanıyor!

Karabağlar Belediyesi, apartman çatılarına kaçak yapılmış baz istasyonlarını, encümenin aldığı karar doğrultusunda, kaçak yapı mualemesi yaparak kapatıyor.

“İzmir’de 7’nin üzerinde bir deprem olması halinde binaların yıkılmasıyla daracık sokaklar enkazla dolacak, ulaşım duracak, yangın çıkacak. Apartmanlar üst üste yığılınca, kurtarma çalışmaları da yürümeyecek.”
Bu sözleri, “İzmir depreme hazır mı?” konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Arama ve Kurtarma Derneği (AKUT) İzmir lideri Ömer Karaca söyledi.
Karaca, İzmir’in depreme hazır olmadığının altını çizdi özetle...
Doğrudur. Ne evlerimiz dayanıklı, ne de İzmirliler olası depreme hazırlıklı...
Ömer Karaca, kapıda bekleyen felaketi anlatmaya ve uyarılara devam ediyor:
“Alsancak’ta, Konak’ta, Göztepe’de, Karşıyaka’da, Bayraklı ve Bornova’nın bazı bölgelerindeki tüm yollar, enkaz yüzünden kilitlenir. Bu kilitlenme, 1995’te Japonya’da meydana gelen Kobe depreminde olduğu gibi yangınları beraberinde getirir. İzmir’deki en büyük tehlike işte bu. Yollar kilitlenecek, yangınlar olacak ve kurtarma olmayacak. Göztepe’nin herhangi bir sokağında, Karşıyaka’nın herhangi bir mahallesinde yollar kapanınca, oradaki enkaza kim ulaşacak? Bu sebeple her apartman, sokak ve mahalle, kendi arama kurtarma ekibini kurmak zorunda.”

İstabul TEM Otoyolu’nda bir trafik kazası yaşandı, 14 Nisan 2006’da...
Ateşi İzmir’e düştü.
Batıçim Genel Müdürü Necip Terzibaşıoğlu ile eczacı eşi Serpil Hanım’ın kızları Övgü, henüz 28 yaşındayken trafik canavarına kurban gitti.
Makine Mühendisi Övgü Terzibaşıoğlu, özel aracıyla işten evine dönerken Avcılar Kavşağı’nda bariyerleri aşıp karşı yönden gelen TIR’a çarptı hayatını kaybetti.
Uzmanlar, fren izlerinden Övgü’nün sıkıştırıldığı kanaatinde.
Övgü’yü ölüme götüren aracın plakası da sürücünün kimliği de hala belirsiz.