Ilısu: İlerlememe raporu

19 Ocak 2007

Hiçbir aşamada değil.İnşaat faaliyeti temelin atılmasıyla başladı ve bitti.Baraj tamamlandığında sular altında kalacak Hasankeyf kasabası Belediye Başkanı Abdulvahap Kusen, "Herhangi bir fiziki inşaat faaliyeti görmüyoruz biz" dedi. Baraj inşaatına başlanamıyor, çünkü Milliyet sayfalarında o günlerde birkaç defa yazıldığı gibi finansman yok.Devlet Su İşleri Genel Müdürü Prof. Veysel Eroğlu'nun "Projenin tüm finansman ihtiyacı işin yapımını üstlenen konsorsiyum tarafından sağlanmıştır. Bu hususta ihracat kredi kuruluşlarıyla mutabakat sağlanmıştır" iddiası da doğru olmamaya devam ediyor. Başbakan'ın neredeyse altı ay önce temelini attığı, Dicle üzerindeki Ilısu Baraj Projesi ne aşamada diye merak ediyorsanız söyleyeyim. Ilısu Barajı için, ilk aşamada, finansman giderleri hariç 1.2 milyar euro'luk krediye ihtiyaç var. Bunun 750 milyon euro'luk bölümü ticari bankalar tarafından sağlanacak. Ankara'daki resmi kaynaklardan öğrendiğime göre, Hazine kredinin bu kısmını bugünlerde onaylayıp kesinleştirecek.Kredinin geriye kalan 450 milyon euro'luk kısmı barajın makine ve ekipmanını sağlayacak Almanya, Avusturya ve İsviçre'nin ihracat kredi kurumları aracılığıyla gelecek. Bu kredi, aradan

Yazının Devamı

Büyük Türk Palavraları

17 Ocak 2007

Seçmeni kandırmak için olanaksızlıkları vaat etme yarışı başlayınca absürdlük sınırları kâinat gibi her yöne doğru genişler. Başbakan, plaka sınırlaması getirip İstanbul'un trafik sorununu halledeceğini söyleyerek sezonu açmış oldu.Bu proje herhalde Nasreddin Hoca'nın ölümünden sonra göle çalınan en büyük mayalardan biri olsa gerek.Herhangi başka bir Avrupa ülkesinde bir başbakan böyle absürd bir öneride bulunamaz, çünkü alaya alınmaktan çekinir. Bizde hiçbir iddia ciddiye alınmayacak kadar saçma değildir. Havanda su dövmek ata sporlarımızdandır. Her Türk çocuğu havanıyla doğar. Bu kadar çok havan boş bırakılamayacağı için ona su sağlamak lazım. Büyük Türk Palavraları bu havanların suyudur. Seçim yılları Büyük Türk Palavraları koleksiyoncuları için en bereketli zamandır. İstanbul'a plaka sınırlaması uygulaması getirmek, İstanbul'da satılan araba sayısını kısıtlamak, kotaya bağlamak demektir. Kotayı kim tespit edecek ve bu kota araç markaları arasında nasıl bölüştürülecek?İstanbul'daki "kota" dolduğunda Kızılçakçak'tan bir araba satın alıp İstanbul'da kullanmama kim mani olacak? Belki "kota" ile birlikte İstanbul'da İstanbul plakalı olmayan arabaların seyrüsefere çıkmasına da yasak

Yazının Devamı

BOTAŞ neden borçlanıyor?

15 Ocak 2007

Aklımı kurcalamaya başladı. Acaba bu defa yaşayacağımız kriz enerji sektöründen mi çıkacak? Boru Hatları ile Petrol Taşımacılığı Anonim Şirketi (BOTAŞ) kısa vadeli borçlarını uzun vadeli hale getirmek ve Türk lirasından dövize çevirerek bankalardan 1.4 milyar dolar borç almak için piyasaya çıktı.Borç üç yıl ödemesiz sekiz yıl vadeli olacak. Bankacılık çevrelerinde kredi sağlayıcısı olarak bu tür işlerde Türkiye'de en büyük piyasa payına sahip Ak, Citibank, Garanti, İş gibi bankaların adı geçiyor.BOTAŞ bu iktidardan önce kârlı bir kuruluştu. AKP iktidarında, büyük oranda devletin elinde olan enerji sektörü gittikçe artan bir oranda keşmekeşe düştü. Kamunun elektrik kuruluşları zarar etmeye başladı. Düşünecek olursanız, BOTAŞ'ın zarar etmesi Merkez Bankası banknot matbaasının zarar etmesi gibi akıl almayacak bir iştir. BOTAŞ sahip olduğu boru hatlarıyla dışarıdan petrol ve gaz alır, içerideki müşterilerine satar. Petrol ve gaz, ekmek ve su gibi "Hayır, teşekkür ederim, kalsın" denemeyecek mallardır. O zaman petrol ve gaz taşıyan bir şirket neden zarar eder? Türk ekonomisi düş kalk bir ekonomidir. Belirli aralıklarla krize duçar olur. Her krizin de bir ana tetikleyicisi vardır. İçi

Yazının Devamı

Güneşte otlara uzanmış

14 Ocak 2007

"Öğrendin artık bunu" diyorlar bana. "Her şey, her zaman değişim içindedir. Bunu kabul et. Buna teslim ol."Kışın en soğuk günlerinde bile adada güneşli, kuytu yerler sıcacıktır. Lisedeyken, havanın açık olduğu kış günlerinde, bazen sandalyeyi sokağa çıkarır, evimizin önünde veya yanında, rüzgâr almayan bir yerde oturarak güneşin keyfini çıkarırdım. Sandalyeyi iki arka ayağının üzerinde duvara dayar, başımı yukarı çevirir, şimdi yaptığım gibi bulutları seyrederdim. İlkbaharda, oluklarda ve kiremitlerde biriken toprağın içinden yağmur suyu içerek çıkmış çiçekler olurdu.Kardeşim Ziya, o yıllarda Lefkoşa'nın özelliklerinden biri olan bu dam çiçeklerini âşık olduğu kıza benzeten bir şiir yazmış, adını Kelebekler Eksilmesin Başından koymuştu. Dün onu gördüğümde bu şiiri hatırlattım ve yeniden okumak istediğimi söyledim. "Kayboldu" dedi.Güneşin önüne bulut geldi mi gölgesi üstüme düşer, anında soğuk içime işlerdi. Bulut tutamı ufak olunca serinlik birkaç dakika sürerdi. Büyük ve yavaş hareket eden bir bulut gelince sandalyeyi sırtlayıp içeri girmek zorunda kalırdım. Evler ısıtılmadığı için içerisi de dışarısı kadar soğuktu, o ayrı hikâye.Bazen uzun süre güneşin önünden bulut geçmezdi.

Yazının Devamı

Elektrik benim

13 Ocak 2007

Birkaç gün önce Başbakan, ayaküstü, devlet eliyle elektrik dağıtımı yapılan 20 bölgeden ilk üçünün özel sektöre satılması için bu ay yapılacak ihalenin iptal edileceğini açıklamıştı. Konu geçen pazartesi günkü Bakanlar Kurulu'nun gündemindeydi. Toplantının, Başbakan'ın ani ve beklenmedik kararına bir açıklık getirmesi bekleniyordu. İhale iptal mi ediliyordu? Erteleniyor muydu? Ne zamana kadar? Hangi amaçla? Bundan sonraki adım ne olacaktı?Toplantı bitti. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek açıklamasını yaptı. Telefonum çaldı."Ne anladın diye sordu?"sektörden bir arkadaşım. "Ben bir şey anlamadım.""Ben de bir şey anlamadım" dedim. "Ama bu konuyu çok iyi bilen bir işadamını tanıyorum sektörde. Onu arayıp soracağım." Enerjiyle ilgilenen herkes sabırsızlıkla Bakanlar Kurulu toplantısının bitmesini bekliyordu. Konuyu çok iyi bilen işadamını aradım. "Ben de pek bir şey anlayamadım" dedi. Biraz bilgi alırım diye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda bir genel müdürü aradım. "Sen ne biliyorsan, ben de o kadar biliyorum" dedi.Ne cici değil mi?Ama daha bitmedi. Dağıtım ihalelerinin iptal edileceğinden özelleştirmeden sorumlu Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın da haberi yoktu. Çok iyi bir kaynaktan

Yazının Devamı

Akbank - Citi ortaklığını kâra çevirme planları

12 Ocak 2007

Leasing ve yatırım bankacılığı sahalarında faaliyet gösterecek ve mart sonuna kadar tamamlanacak olan şirketlerde Akbank ile Citigroup % 50-% 50 ortak olacaklar.Bu konudaki haberi, geçen gün konuştuğum Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Erol Sabancı'dan aldım. "Her ikimizin de Türkiye'de iş yapan leasing şirketleri var" dedi Sabancı. "Yarı yarıya esası üzerinde birleştirme olasılığı nedir? İkincisi, brokerage (aracı kurum) faaliyetleri çok gelişme potansiyeli gösteriyor. Birçok yabancı yatırım bankası Türkiye'ye geldi. Her ikimizin de faal olduğu bu konuda da da elli-elli işbirliği olanaklarını araştırıyoruz. Akyatırım içinde veya dışında olabilir." Sabancı bu işleri "Mart sonuna kadar neticelendirmek arzusundayız" dedi."Bunların dışında başka bir finansal sahada joint venture (ortak girişim) kurmak gerekirse iki taraf da bunlara açık. İşbirliğini daha yaymak istiyoruz. Genel stratejimizin içinde Akbank'taki ürün çeşidimizin çoğaltılması ve satışı, bölgeye yayılma ve uluslararası risk alma durumları var."Yeni ortakların Türkiye'deki en büyük girişimi Halk Bankası'ını satın almak olabilir. Akbank, dünyanın en büyük finans topluluğu olan Citigroup ile gerçekleştirdiği stratejik

Yazının Devamı

Talat, zıtlaşma yerine konsensüs aramalı (2)

10 Ocak 2007

YAZARIMIZ METİN MÜNİR, KKTC'DEKİ ÜSTGEÇİT TARTIŞMASINI DEĞERLENDİRDİ: Başbakan, Dışişleri Bakanı ve Genelkurmay Başkanı'yla görüştü. Başbakan ve Dışişleri Bakanı, Talat'ın isteğini anlayışla karşıladılar. Nitekim Dışişleri Bakanlığı pazartesi günü yaptığı açıklamada, "Nihai karar ve inisiyatif KKTC makamlarına ait bir husustur" diyerek AKP'nin tutumunun askerlerinkinden daha ılımlı olduğunu gösterdi.Genelkurmay'da KKTC'nin kurulmasından bu yana asker ilk defa KKTC anayasasının geçici onuncu maddesini Talat'ın önüne koydu. Buna göre: Yurt savunması, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Silahlı Kuvvetleri'nce değil, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından sağlanır.Bu çerçevede, Lokmacı Kapısı "askeri yasak bölge"dir ve Türk Silahlı Kuvvetleri'nin kontrolündedir. Yani?Talat'ın iradesinde değildir. Talat'ın bu konuda tek başına karar alması için anayasal bir yetkisi yoktur.5 Ocak tarihli görüşmede Genelkurmay Başkanı ona bu yetkiyi verdi mi?İstemeye istemeye. Dün köprünün sökümüne başlandı. Bir KKTC yetkilisinin ifadesiyle bu karar, "kurumların daha fazla zarara uğratılmaması için alındı." Bundan sonra kurumlar "özellikle askeri konularda ve güvenlik konularında yoğun bir diyalog içinde

Yazının Devamı

'Lokmacı krizi' böyle ortaya çıktı

9 Ocak 2007

YAZARIMIZ METİN MÜNİR, KKTC'DE BÜYÜK SORUN HALİNE GELEN ÜSTGEÇİT OLAYINI DEĞERLENDİRİYOR Bütün ayrıntı ve gürültüyü ayıklarsanız, Kıbrıs'ta patlak veren "köprü krizi"nin anlamı budur.Ayrıntıya geçmeden önce, krizin kurbanının da kim olduğunu da söyleyim: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti. Türkiye yıllardan beri büyük bir gayret ve masrafla KKTC'yi dünyaya bağımsız bir devlet olarak kabul ettirmeye çalıştı. Genelkurmay'ın geçen cumartesi günkü açıklaması bunun tersini iddia edenlerin eline bir koz verdi. KKTC'nin bağımsız bir devlet değil askeri bir bölge olduğu izlenimini yarattı. Ve KKTC Cumhurbaşkanı Talat'ı da "beş metrelik bir köprüyü yıktıramayan bir lider" olarak tescil etti. Mehmet Ali Talat Kıbrıs'ı askerin vesayetinden kurtarmak istiyor. Asker "O kadar kolay değil" diyor. Demokrat Parti lideri Serdar Denktaş'a göre "Çok büyük zemin kaybettik. Kıbrıslı Türkler olarak köprü yıktırmaya bile yetkimiz yok. Bu ortaya çıktı."Gazeteci Hasan Kahvecioğlu ise "Bu Kıbrıs Türkünün dibe vurmasıdır" dedi.Lefkoşa'nın surlar içindeki bölgesini ikiye ayıran bir duvar var. Bu duvarın uzunlamasına ikiye böldüğü sokaklardan biri Ledra Caddesi veya Türkçe adıyla Uzun Yol'dur. Bu, pek de uzun

Yazının Devamı