Gıbrız elden giddi be gardaş!

10 Şubat 2007

Resmi olmayan tahminlere göre Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyet'i nüfusunun % 68'i Türkiye'den gelip adaya yerleşenlerdir. TC kökenliler artık çoğunlukta ve sayıları hızla artıyor. İstanbul'un yerlilerinin İstanbul'da marjinal hale geldiği gibi Kıbrıslılar da kendi vatanlarında yavaş yavaş kaybolacak. Kıbrıs birçok 1950 sonrası Türkiye kenti gibi Anadolulaşacak. "Anadolulaştı bile, sen uyu," diyen ressam Emin Çizenel'in sesini duyar gibiyim.Yeni Cami sokaklarında lingiri* ve pirilli** oynayan çocuklar çoktan kayboldu. Her sabah el arabasını iterek geçen kör çörekçi, öğleden sonra bisikletiyle Türkiye gazetelerini dağıtan Avrayimi, "Dişlerinize trrrrr trampet çaldırırım" diyen bağıran ayrancı, "Allı dondurmam, güllü dondurmam" diye çağıran güllü dondurmacı, birçok Lefkoşalı gencin tanıdığı ilk kadın olan Abbas'ın Şerif, alkolik Süt, Saray Önü'ndeki minik dükkânından herkese laf yetiştiren Çoronik çoktan öldüler. Aynalı, sokak sokak dolaşıp evinde yaptığı tatlı leblebi tozunu satarak destan okumuyor. "Paça kafalı, şalvar ağızlı Heşa" ortadan kayboldu.Yaz siestalarından sonra belediye arabaları serinlesin diye Lefkoşa'nın sokaklarını sulamıyor. Çocukluğumu geçirdiğim surlar içi Türk

Yazının Devamı

Kâğıt uçaktan ucuzdur

9 Şubat 2007

"Beyaz kâğıt", hükümetin hazırlattığı politika belgelerine verilen isimdir. Önemli konularda karar almadan önce yaygın bir tartışma zemini oluşturmak için yazılır. Bunlara şunun için "beyaz" denir: Olağan koşullarda, İngiliz hükümetinin resmi belgeleri mavi ciltler içinde yayımlanıyordu. Bazı raporlar, ivedilik dolayısıyla, ciltlenemediği için bunlar ince bir beyaz kâğıt kapaklar arasında basılmaya başlandı.Bir de "yeşil kâğıtlar" var ama onu başka bir zamana bırakarak nükleer caydırıcılığa dönelim.İngiltere'nin elinde Vanguard sınıfı nükleer silah taşıyan denizaltıları var. Bunlar, yenileştirilseler bile, 2020'den itibaren servis dışına alınmaları kaçınılmazdır. Vanguard'ların yerini alacak yeni denizaltıların tasarlanması, yapılması ve hizmete girmesi yaklaşık 17 yıl ve 15-20 milyar sterlin harcama gerektirir (yaklaşık 30-40 milyar dolar). Onun için, raporda kullanılan kelimelerle, "Bu yeteneği daha uzun vadede elimizde tutmak istiyorsak, karar alma zamanı şimdidir."Konu uzun uzun tartışıldı. Canterbury Başpiskoposu'ndan nükleer karşıtı olarak bilinen ünlü film yıldızlarına kadar birçok kişinin fikirleri duyuldu. Başbakan Blair İngiltere'nin ulusal çıkarlarını korumak için

Yazının Devamı

IMF de mi? Hayır! İnanmıyorum!

7 Şubat 2007

Kim derdi ki Türkiye ekonomisi düzlüğe çıkacak ve Uluslararası Para Fonu... (yutkunma!) ...parasız kalacak!İşte, her ikisi de oldu.Türkiye, Türkiye olduğu için, uzun süre düzlükte kalamaz, tabii. Biz, muhakkak bir yolunu bulup düzlükteki tek uçurumu bulur, oradan kendimizi aşağı bırakırız. Ama, şimdilik, işler çok uzun zamandan beri ilk defa birçok kalemde tıkırında gidiyor. Bütçe dengede, enflasyon düşüyor, ihracat artıyor, yabancı sermaye girişleri rekor düzeylere ulaştı. Durum o kadar iyi ki IMF ile aramızdaki son üç yıllık stand-by anlaşması önümüzdeki mayısta sona erdiğinde yeni bir anlaşmaya gerek duymadan yola devam edebiliriz. İnsan yeteri kadar uzun yaşayınca galiba her şeyi görüyor. Fona sadece 7 milyar dolar borcumuz kaldı. Programda herhangi bir aksama olmazsa 2011'de son taksiti ödeyeceğiz. Bu az buz şey değil. IMF'nin internet sitesinden aldığım bilgiye göre, 1984'ten bu yana Fon'a borç taksiti veya anapara ödemesi yapmadığımız tek bir yıl yok.IMF'nin mali problemleri de işte bundan kaynaklanıyor.Finansal tımarhanenin sadık sakinlerinden olan Türkiye gibi ülkeler akıllarını başlarına topladılar. Peru'dan Papua Yeni Gine'ye, bütün gelişmekte olan ülkelerde akıllı

Yazının Devamı

Harcama var, açıklama yok

6 Şubat 2007

Denizaltılardan uçaklara, uydudan radar sistemlerine milyarlarca dolarlık alışveriş listeleri. Bu site benim ve sizin gibi amatörler için değil. Siz ve ben bu siteden ne bu silahların ne olduğunu ne de neden alınması gerektiğini öğrenebiliriz. Örneğin, altı adet "Havadan bağımsız tahrik sistemine (AIP) sahip yeni tip denizaltı"nın 2016'ya kadar teslim edilmek üzere "kredili" tedarik edileceğini okuyabiliriz. Veya "keşif ve gözetleme" görevi yapacak bir uydu için ihaleye çıkılmış olduğunu. Ama havadan bağımsız tahrik sistemine sahip yeni tip denizaltının ne olduğunu ve neden buna ihtiyacımız olduğunu merak ediyorsanız merakınızı orada gideremezsiniz. Ne de neden 500 milyon dolara mal olacağı söylenen "keşif ve gözetleme" uydusu almak gerektiğini. Eğer Savunma Sanayii Müsteşarlığı'nın (SSM) web sitesine* girecek olursanız Silahlı Kuvvetler için satın alınması planlanan düzinelerce kalem silah, vesaire görürsünüz. Ne orada, ne de halkın ulaşabileceği başka bir yerde bu bilgi yok.SSM'nin sitesi profesyoneller içindir. Silah tedarikçileri için yani. Bakıp Türkiye'nin hangi silahları satın almaya karar verdiğini görsünler, teklif versinler, işin kimin üzerinde kaldığını öğrensinler

Yazının Devamı

Şu anda penceremden içeri baksanız

4 Şubat 2007

Geceleri aynı anda uykuya dalıyoruz, ama uyanır uyanmaz iki kişiyim.Birim kalkıp aşağıya inmek, ateşi yakıp kahvaltı hazırlamak ve güne başlamak istiyor. Diğerim sıcak yorganların altında, başı yastıklara gömülü, uyku ile uyanıklık arasındaki tahterevallide inip çıkmaya devam etmek.Dışarıda rüzgâr esiyor, yalnızların kendilerini daha yalnız hissetmelerine neden olan bir sesle.Dün gece yarısına doğru havaalanından geldiğimde ev karanlık ve soğuktu. Elektrikler yanmıyordu ve 30 saat kesik kalacaktı. Trafo patlamıştı sonra öğrendiğime göre. Mutfakta el yordamıyla kibrit kutusunu buldum ve bir mum yaktım. Üst kata çıkıp yatağımın başucundan el fenerini aldım. Mumları yaka yaka geri mutfağa döndüm. Elektrik sık sık kesildiği için her tarafta şamdanlar var. Şu anda penceremden içeri baksanız yatakta bir adam göreceksiniz, ama orada iki kişi var ve ikisi de benim. Eşyalarımı yerleştirdikten sonra mumları söndürdüm ve yattım. Yatak buz gibiydi, ama vücudumun sıcaklığından ısınması uzun sürmedi. Soğuk odalara ve yataklara çocukluğumdan alışkınım. "Elektrik hâlâ gelmedi. Ev buz gibi. Kalkıp ne yapacaksın. Yat işte" diyor diğeri, ama onu yatakta bırakıp kalkıyorum ve giyinip mutfağa

Yazının Devamı

KTHY stratejik ortak arıyor

3 Şubat 2007

KTHY 17 ay önce, Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın hatırını kırmak istemeyen Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından 33 milyon dolara Kıbrıslı Türklere satıldı. Ancak şirket o kadar kötü yönetildi ki rekor denebilecek bir zamanda iflasın eşiğine geldi. KTHY geçen sene 17 milyon dolar civarında zarar yazdı. Personelin ocak maaşları Maliye Bakanlığı'ndan alınan yardımla ödenebildi.Geçen hafta sonunda Lefkoşa'da Talat başkanlığında bir toplantı yapıldı. Toplantıya KTHY yönetim kurulu başkanı ve genel müdürü dışında maliye ve ekonomi bakanları katıldı. KTHY'ye "stratejik bir ortak bulmak için" bir komite kurulması kararlaştırıldı.KTHY'nin dara düşmesinin en önemli nedeni kuruma mali değil, siyasi mülahazaların hâkim olmasıdır. Kıbrıs Türk Hava Yolları (KTHY) iki yıl içinde ikinci defa özelleştiriliyor, daha birinci özelleştirmenin son taksiti ödenmeden. Şirketin tepesine iktidarın çoğunluk ortağı olan Cumhuriyetçi Türk Partisi'ne (CTP) hizmeti dokunmuş fakat havacılık deneyimi olmayan kişiler getirildi. İhtiyacın en az iki misli olan personel azaltılamadı ve israfın önüne geçilemedi. Pegasus ve Alfa gibi halkın kesesine uygun fiyatlarla uçan şirketlerin rekabeti, yüksek maliyetli KTHY'yi

Yazının Devamı

En komik olan kazansın

2 Şubat 2007

Dünyanın en büyük mühendislik firmalarından biri olan Siemens'in başına gelenlerden haberiniz var mı?Efendim, trenden ampule sayısız ürün imal eden bu dev şirket azgelişmiş ülkelerde iş almak için 500 milyon dolar civarında rüşvet ödemiş. Hakkında Münih'te soruşturma yürütülüyor. Şüpheliler arasında şirketin eski mali işler direktörü Heinz-Joachim Neubuerger var. Halen Mali İşler Direktörü olan Joe Kaeser de yıllardan beri rüşvet verildiğini bilenlerden biriymiş. Siemens bu iddiayı kesinlikle yalanlıyor. Bazı hissedarlar Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür Heinrich von Pierer'in istifa etmesini talep etti. Rüşvet iddiası (muhtemelen) kuyruk acısı olan bir Siemens çalışanının gammazlamasıyla ortaya çıkmış.Komik değil mi?Olayı araştıran savcılar ve genel müdürün kellesini isteyen hissedarlar acaba Siemens'in veya diğer Batılı firmalarının azgelişmiş ülkelerde nasıl ihale kazandıklarını sanıyorlar?İri mavi gözlerini kırpıştırarak mı? Siemens Türkiye dahil 190 ülkede 470.000 çalışanı olan bir azman. Faaliyet gösterdiği ülkelerin büyük bir bölümü azgelişmiş kategorisindedir. Bu tip ülkelerde rüşvet bir hayat tarzıdır. Bu Avrupalılar bazen çok komik oluyor. Bunu Almanlara kimse

Yazının Devamı

Beni bu güzel havalar mahvetti

31 Ocak 2007

Ağaç kucaklayıcı. Veya, bağrına ağaç basan. Çevreciler veya çevreye biraz mistik duygularla bağlı kişiler için kullanılan, hafif alaycı bir deyim. Doğrusu, hiç umurumda değil. Korkum, bağrına ağaç basmayanların yakında benim gibilere bağrına basacak ağaç bırakmayacakları.Bugün, çevreciliği romantiklik veya hanım evlatlığı sananlara küçük bir hava raporum var.İç Anadolu Bölgesi'ne aralık aylarında metrekareye ortalama 49 kilogram yağış düşer. Geçen aralıkta bölgede metrekareye 3 kilogram yağmur düştü. Bu, tahılda büyük bir rekolte düşüklüğünün habercisidir. İç Anadolu Türkiye'nin tahıl ambarıdır. Aralıkta Türkiye'nin bütününde mevsim normallerinin yüzde 73 altında yağış kaydedildi.Bu bilgileri Çevre ve Orman Bakanlığı'na Bağlı Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü'ndeki arkadaşlardan aldım.Yağmur az olunca ürün az olur. Ürün az olunca fiyatlar yükselir. Nitekim 2005'te yüzde 5 artan gıda fiyatları 2006'da yüzde 11 arttı. Fiyatlar yükselince enflasyon artar, dar gelirlilerden başlayarak halkın satın alabileceği gıda azalır. Benim gibilere "tree hugger" diyor Anglosaksonlar. Eskiden olsaydı, eksildiğiniz gıdayı ithal edebilirdiniz. Gene de edebilirsiniz. Ama dünyanın birçok yerinde

Yazının Devamı