Yavuz Donat'ın dünkü yazısından öğreniyoruz ki... Baba, getirdiği kabine listesini onaylamasının hemen ardından Başbakan Ecevit'e bir kağıt uzatarak şunları söylemiş:
"Devlette devamlılığın icabı... Benim gözümle, ülkenin gündeminde neler var?.. Kısa ve orta vadeli işler. Bu notta hepsi yazılı..."
Ecevit'in "gerekli ilginin gösterilmesi ricasıyla" kendisine verilen pusula notunda neler, hangi proje ve konular mı varmış?..
* Moldova - Gagavuzya'daki sulama projesi.
* Çoruh üzerindeki Deriner Barajı.
* Şemdinli - Derecik yolunun yapılması.
* Bulgaristan sınırında Hamzabey kapısının açılması.
Yeni dönemde parlamento ve yerel yönetimlerde yer kapmaya aday siyaset erbabı seçim havasına çoktan girmiş... Adaylığı kesin görünenler, aday olmayı düşünenler, "Olamazsam ne olurum?" diye düşünenler... Velhasıl herkes birşeyler düşünüyor. Ve bakın memlekette neler oluyor. (Erzurum'da yayımlanan haftalık Temmuz dergisinden küçük bir alıntıyla şehirdeki son durum:)
"Şimdilerde gazete bürolarının telefonları hiç susmuyor. Adı bir yerlere aday olarak çıksın da, nerede çıkarsa çıksın önemli değil... Gecenin 10'u da, 11'i de olsa farketmiyor. Zırrr... Telefon çalıyor:
- Alo Muratcan sen misin?
- Evet abi, benim!
- Yahu kaç zamandır bekliyoruz.
- Hayrola abi, neyi bekliyorsun?
- Yahu herkesi şeyttirdin de bir tek bizi...
Türk Kalp Vakfı'nın Genelkurmay eski Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'ya "İyi Kalp" ödülü vermesi dolayısıyla yapılan törende çok ilginç bir olay yaşandı. Hatta bir skandal...
Olayın bilinen kısmını gazetelerde okumuş olacaksınız... Geçen hafta sonunda Sabancı Center'da yaplan törende konuklara önce iftar yemeği verildi. Daha sonra konferans salonuna geçildi. Burada konuşmalar yapılacak, İsmail Hakkı Karadayı'ya Türk Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın tarafından "İyi Kalp" plaketi verilecek, Sakıp Sabancı da bir Kur'an - ı Kerim armağan edecekti.
Davetliler salona geçip yerlerini almaya başladılar. Orta ön blok protokolu şöyle düzenlenmişti:
Birinci Ordu Komutanı Orgeneral Çevik Bir ve eşi, Orgeneral Karadayı ve eşi, Kalp Vakfı Başkanı Çetin Yıldırımakın ve eşi, Sakıp Sabancı ve eşi, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Atilla Kıyat ve eşi...
Ön sıradaki davetliler yerlerini alırken Türkiye Gazetesi sahibi Enver Ören atik davrandı, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri
Aydın Boysan geçenlerde birkaç arkadaşıyla Çicek Pasajı'nda demlenirken yanlarına Entelektüel Cavit gelmiş. Cavit, Pasaj'ın 40 yıllık meyhanecisidir... Ama ağzına bir damla alkol koymaz...
Aydın Ağabey:
- Bu Cavit, demiş, Pasaj'ın Ecevitidir... - Neden o? - Çünkü içmez içirir... - Ecevit'le alakası?.. - Ecevit de çalmaz çaldırır... *** Kuruoğlan, sağcı Mesut Yılmaz'la 17 ay süren başarılı bir birliktelik sergiledi...
Mesut yolsuzluktan düşünce bayrağı devraldı.
DYP ve ANAP liderlerinin kuşkulu mal varlıklarını akladı.
Şimdi DYP ve ANAP'ın desteğiyle bir hükümet kuruyor...
"Ecevit sağın lideri oldu" diyenler var...
Ankara Trafik Hastanesi doktorlarından Celal Kılıç'ın Almanya'da yaşayan kardeşi geçenlerde telefon ederek "Sivil Toplum Kuruluşları Rehberi" adlı kitabı bulup kendisine göndermesini istedi. Kılıç aradı taradı, sonunda kitabı buldu. Kardeşine göndermeden önce, "Bizde ne gibi sivil toplum kuruluşları varmış acaba?" diyerek içini şöyle bir karıştırdı; sonra da ilginç bulduklarını bize faksladı. Bizde ne gibi sivil toplum kuruluşları mı varmış? Buyrun:
. Açık Sistem Kullanıcıları Derneği
. Afrodisias'ı Sevenler Derneği
. Aktif Balıkadamları Derneği
. Doğuştan Kalça Çıkığı Araştırma ve Tedavi Derneği
. Hale Hanımlar Derneği
. Kayısı Araştırma, Geliştirme ve Tanıtma Vakfı
Alman Sosyal Demokrat Partisi SPD, iktidarda uygulayacağı programı 3 yıl önceden tartışmaya başladı...
Seçime 1 yıl kala Seçim Merkezi olarak bir bina kiraladı. Seçim hazırlığının 12 aylık takvimini yaptı.
Seçime 11 ay kala ön seçim yaparak milletvekili adaylarını belirledi.
Seçime 6 ay kala SEÇİM KURULTAY'ı topladı.
Seçime 3 ay kala Bakanlar Kurulu'nu ilan etti.
Seçime bir ay kala ilk 100 günlük programı ilan etti..
***
Gazeteciler Cemiyeti'nce yayımlanan Bizim Gazete'de Leyla İsmier, zekasını "kapkaç" konularda değerlendirme ustası bir vatandaşın hikayesini anlatıyor. Kapalıçarşı'da bir kuyumcu dükkanında geçen hikaye, ayniyle vaki... Özetle:
Adam dükkana ilk gelişte 3 - 5 Cumhuriyet altını satın almak istediğini söyler. Cebindeki para kadar altını dizerler önüne. Adam büyükçe bir kumbara çıkarır; "Kumbarada biriktirmeyi severim!" deyip altınları doldurur. Birkaç gün sonra yine elinde kumbarayla çıkar gelir adam. Bu defa daha büyük bir yatırım yapacağını söylemektedir. 15'e yakın altının parasını öder, kumbaraya doldurur, gider. Üçüncü gelişte artık "hatırlı" müşteridir. İkram edilen kahveyi keyifle yudumlarken siparişini de verir:
- 100 cumhuriyet altını lütfen!
Tezgahtar çil altınları kumbaraya doldurur tek tek. Bu defa nakit ödeme yerine çek yazar adam.
- Ben bekleyeyim de, der, sizin çocuk gidip bankada bozduruversin. Çocuk gider. 10 dakika
Devlet İstatistik Enstitüsü'nün fiyat artışlarıyla ilgili yayınladığı aylık bültenlerden birini alınız ve rakamlara şöyle bir bakınız. Biz 3 Ocak 1999 tarihli son Haber Bülteni'ne bakıyoruz veee... Neler mi görüyoruz?
Örneğin, 5 numaralı tabloda, kamu ve özel sektördeki ay ay fiyat artışlarının ne olduğunu görüyoruz. Efendim, 1998 yılının Ocak ayında kamu sektöründeki ortalama fiyat artışı yüzde 2.4 olarak gerçekleşmiş. Aynı ay için, özel sektördeki artış yüzde 7.8 olmuş. Devlet sektöründeki artışın neredeyse 3 katı.
Şubat'ta kamudaki artış binde 9 olmuş, özel sektörde yüzde 5.6. Özel sektör kamuya yine büyük fark atmış. Sonraki aylara gelince... Mart; Kamu sektörü yüzde 1.1, özel sektör 4.9. Nisan; Kamu sektörü yüzde 1.7, özel sektör yüzde 4.6. Mayıs; Kamu sektörü yüzde 2.8, özel sektör yüzde 3.4. Haziran; Kamu sektörü yüzde 3.6, özel sektör yüzde 1.0.
Rakamlar böyle uzayıp gidiyor... Sonuç mu? Efendim, DİE'nin rakamlarına göre, 1998'in 12 ayından 8'inde özel sektördeki fiyat artışları kamu sektöründeki artışlardan