Yeni dönemde parlamento ve yerel yönetimlerde yer kapmaya aday siyaset erbabı seçim havasına çoktan girmiş... Adaylığı kesin görünenler, aday olmayı düşünenler, "Olamazsam ne olurum?" diye düşünenler... Velhasıl herkes birşeyler düşünüyor. Ve bakın memlekette neler oluyor. (Erzurum'da yayımlanan haftalık Temmuz dergisinden küçük bir alıntıyla şehirdeki son durum:)
      "Şimdilerde gazete bürolarının telefonları hiç susmuyor. Adı bir yerlere aday olarak çıksın da, nerede çıkarsa çıksın önemli değil... Gecenin 10'u da, 11'i de olsa farketmiyor. Zırrr... Telefon çalıyor:
     Â- Alo Muratcan sen misin?
      - Evet abi, benim!
     Â- Yahu kaç zamandır bekliyoruz.
      - Hayrola abi, neyi bekliyorsun?
     Â- Yahu herkesi ÅŸeyttirdin de bir tek bizi...
      - Herkesi ne ettirdim abi?
     Â- Yahu anlasana, bize ayıp oluyor. Biz sennen dost deÄŸil miyiz?
      - Öyleyiz abi de, hala durumu anlamış değilim...
     Â- Canım o kadar insanın ismini yazıyorsun; bir de benim ismimi yazsana...
      - Yazayım abi de, nereye yazacağım?
     Â- Canım sen bir yerler bulursun. BüyükÅŸehir felan...
      - Abi yoksa sen de mi adaysın?
     Â- Aslında teklifler var da, benim pek niyetim yok!
      - O zaman yazmıyım he abi?..
     Â- Yok yok! sen gene bi yaz! Bakarsın fikrimi deÄŸiÅŸtiririm...
      - Abi aday olursan hangi partiden olacaksın?
     Â- Ya Muratcım, biliyor musun, artık parti marti farkı kalmadı. Kim teklif ederse ona gideceÄŸim...
      - Hani ya teklif var demiştin?..
     Â- Anla iÅŸte! Sen yazdıktan sonra inÅŸallah!
      - Abi yazmasak! Bir partiden adın çıkarsa senin için iyi olmaz.
     Â- Olur, olur! Sen biÅŸey ettiriver...
      Ertesi gün haberi gazetede okuyanlar sorarlar:
      - Abi adaymışsın?..
     Â- Ne adayı kardeÅŸim! Gazetelerin uydurması!..
      İrlandalının oturduğu evin duvarları o kadar inceymiş ki yan tarafta birisi fikir değiştirse duyuluyormuş...
      CHP lideri Deniz Baykal, dün bağımsız bakanların seçimini eleştirdi. Bağımsız bakanların bağımsız olmadığını söyledi. Adalet ve Ulaştırma bakanlarının Çiller'lerin baskısıyla atandığını iddia etti.
      Türkiye'nin bütün meselesi bu muydu?.. Galiba... Çünkü Baykal başka konuya değinmedi... Mesela... İnterbank'ın batışıyla halkın sırtına 1,5 milyar dolar zarar yüklenmesinin siyasi sorumlusu olarak Mesut Yılmaz, Güneş Taner ve diğer sorumluları halka hesap vermeye davet edebilirdi... Etmedi...
      Mesela... Günlerdir gazete sütunlarını işgal eden pist yolsuzluklarını gündeme getirir; müteahhit Sadri Şener'in 1.8 trilyonluk teklifle aldığı Atatürk Havalimanı üçüncü pistini nasıl olup ta 11.5 trilyona şişirdiğini sorabilir, geçen bayram Mesut Yılmaz'la birlikte olan Sadri Şener'in devleti hortumlarken bu dostluktan istifade edip etmediğini gündeme getirebilirdi.
      Mesela... İncirlik'ten kalkan Amerikan uçaklarının Irak'ı bombalamasının gelecekte başımıza getirebileceği belaları sorgulayabilirdi... Ne var ki... Deniz Bey bu tür somut ve özlü konulara girmiyor. Küçük konularda büyük ses çıkararak durumu idare etmek Deniz Bey'in daha çok işine geliyor. Bu şekilde hem iç ve dış güçler ile para çevreleri rahatsız olmuyor. Hem garibanlar Baykal'ın muhalefet yaptığını sanıyor. Akıllıca (!) bir strateji değil mi?..
      İrlandanın bindiği yarış atı o kadar yavaşmış ki... Bir sonraki yarışı kazanmış...
      Battığı için Sigorta Fonu'na devredilen İnterbank'a geçen Aralık ayının başlarında bir kıyakçılık yapıldı ve "vergi toplama" yetkisi verildi. Bu yetkiyi alan diğer 7 bankadan hiçbiri gözetim altında değildi. Gözetim altındaki bir özel bankaya Maliye Bakanlığı'nın böyle bir yetki vermesi akla ve mantığa sığmıyordu. Karar o yüzden ilgili çevrelerde biraz şaşkınlık yarattı. Ama yüklü gündem arasında kaynadı gitti. Bu çarpıcı kararın altında Gelirler Genel Müdürü Nevzat Saygılıoğlu'nun imzası vardı. Saygılıoğlu, özellikle o tarihten sonra Cavit Çağlar'ın televizyonu NTV'de çok sık görünür oldu. Adı sık sık haberlerde geçiyor, iki günün biri canlı yayına çıkıyordu. Nevzat Bey, son olarak Murat Birsel'in programında boy gösterdi... Bir buçuk ay süren reklam kampanyasını tamamladıktan sonra da dün beklenen kararını açıkladı: "Görevinden istifa ediyor, siyasete giriyor"du...
      İnterbank halkın vergilerinin bir bölümünü de şavulleyerek batmış (batırılmış), ancak Saygılıoğlu bu süreçten zararlı değil karlı çıkmıştı. Batan para bir yana... Olay "devletin artık hangi ölçülerde ve ne fütursuzlukta kullanılabilir olduğunu" göstermesi açısından çarpıcıydı. Bu süreçte Nevzat Saygılıoğlu'nun amiri Maliye Bakanı Zekeriya Temizel'in tavrı ne oldu diye sorarsanız. Tam bilemiyoruz. Ancak Temizel'in en sık göründüğü kanalın da yine NTV olduğunu çok net gözlüyoruz... Devleti ve halkın çıkarlarını kişisel çıkarlarının üzerinde tutan siyasetçi ve bürokratları artık çok özlüyoruz...
      Bu hükümetin adı da bizden olsun:
      "Eceçil hükümeti!.."
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr
Özay Åžendir
ÖÄŸretmenlik ve sosyal statü
24 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
DışiÅŸleri Bakanı Hakan Fidan’dan ABD’ye YPG mesajı: Sineye çekmeyeceÄŸiz
24 Kasım 2024
Abbas Güçlü
ÖÄŸretmenler neden mutsuz?
24 Kasım 2024
Zeynep AktaÅŸ
Her ÅŸey faizlere kilitlendi
24 Kasım 2024
Ali EyüboÄŸlu
Aşkın Nur Yengi: ‘‘Rekabet derdimiz yoktu’’
24 Kasım 2024