Gazın musluğu

3 Aralık 1999


       AGİT zirvesinden sonra gaz ve elektrik kesintileri birbirini izledi. Sebebi hala kesin belli değil... Efendim Ukrayna gaz çaldı, hayır Moldova gaz kaçırdı, Rusya Ukrayna'dan borcunu alamayınca musluğu kıstı... Gaz kesiliyor ve Türkiye gazın neden kesildiğini bilemiyor. Rusya'nın bildirdiği sebebe inanmak zorunda kalıyor. Bir meslektaşımız dün A.A'nın gözden kaçan bir haberini anımsatıyordu. Adı açıklanmayan bir Gazprom yetkilisi demiş ki:
     Â- Gazdaki azalma Ukrayna'nın borcunu ödememesi kadar Türkiye'nin Türkmenistan ve Azerbaycan'la imzaladığı anlaÅŸma ile de ilgilidir...
       Şu veya bu.. Olaydan çıkarılacak dersler önemli... Demek ki:
       1) Rusya önceden haber vermeden - çok zorunlu bir sebebe bağlı olmadan - gazı rahatça kesebiliyor...
       2) Türkiye yaptığı anlaşmada bir yığın taahhüt altına girmiş ama Rusya'nın gazı azaltmasını sağlam tazminata bağlamamış. Veya tazminat maddesi kolay işlemiyor. Rusya o yüzden muslukla istediği gibi oynayabiliyor.
       3) Rusya'yı böylesine başıboş bırakan Türkiye yurt içindeki santral ihalelerinde özel sektöre gaz teminini kesiksiz sürdürme sözü veriyor. Anlaşmalardaki maddelere

Yazının Devamı

Demokrat Fazilet

2 Aralık 1999


       Demokrasi, özgürlükler ve insan hakları konusunda son aylarda en büyük hassasiyeti gösteren partimiz Fazilet Partisi biliyorsunuz... Demokrasiye yapılan 28 Åžubat türünden müdahaleler konusunda çok hassaslar. Türban söz konusu oldu mu "Ä°nsan hakları ve özgürlükler"in en büyük müdafii kesiliyorlar. Laiklik mi? Onlar ABD'de uygulanan en ileri modelin savunucuları... Batı'daki kadar hatta daha çok demokrasi, ABD'deki kadar laiklik, cennetteki kadar özgürlük... Ä°stemekteler.
       Peki kendileri acaba ne kadar demokratlar? Örnek...
       Bu partinin kısa süre önce Ankara Ä°l BaÅŸkanlığı'na seçilen bir mensubu var: Ersönmez Yarbay... Ersönmez Bey ne casus, ne sabotajcı... Bu partide yıllarca milletvekilliÄŸi yapmış bir isim. Ankara il BaÅŸkanlığı'na da üyelerin seçimi sonucu geldi. Ne var ki seçildiÄŸi günden bu yana istifa baskıları altında bunalıyor. Sebebi? Erbakan grubunun deÄŸil gençler grubunun adayı olması. Baskılar altında bunalan Ersönmez Bey'in gazetelerde ÅŸu demeci yayımlandı önceki gün:
      "Beni istifaya davet etmeyiniz,

Yazının Devamı

Çankaya yarışında...

1 Aralık 1999


     ÂÇevik Bir PaÅŸa'yı önceki akÅŸam Rumeli Ä°ÅŸadamları DerneÄŸi'nin toplantısında izledik. Sayın Çevik Bir iddialı bir açılım yaptı, konuklar önünde CumhurbaÅŸkanlığına aday olabileceÄŸini bildirdi. Böylece 2 bin yılına damgasını vuracak cumhurbaÅŸkanlığı yarışının adı açıklanan ilk adayı oluverdi.
     ÂÇevik Bir'in bu medeni cesareti göstermesi güzeldi. Ayrıca gazeteciler önünde bir sınavı da göze almıştı. Ne var ki sonuç parlak olmadı...
     ÂÇevik Bir PaÅŸa bir CumhurbaÅŸkanı adayı olarak beklenen sınavı veremedi. Mesela... Kötü niyetli olmayan bir soruya aşırı tepki gösterdi. Soruları negatif - pozitif olarak ikiye ayırdı. Negatif sandığı sorulara karşı alerjik davrandı.
       Gazeteci dostların soruları pek tutarlı değildi. Ama Cumhurbaşkanlığı gibi iddialı bir göreve baş koymuş bir aday bu soruları sinirlenmeden yanıtlamalıydı. Düşünelim ki oradaki gazeteciler Çevik Bir'e sempati duyan laik kesimden.. Paşa yarın birgün islamcı hatta irticacı medyanın sorularına da muhatap olacak. Sükunetini o zaman nasıl koruyacak?
       Askerler sivil hayata döndükten sonra siyasete girmeli... Cumhurbaşkanlığına aday da olmalı... Çünkü yönetim piyasasının

Yazının Devamı

Prefabrik kondular...

30 Kasım 1999


       Depremzede vatandaş, sınırlı bütçesiyle devletten daha seri çözümler üretebiliyor... Örneğin... Yalova'da, kentin tam ortasındaki Süleyman Bey Mahallesi'nde "Kendi prefabriğini kendin yap!" yöntemiyle kurulan baraka kent...
       Vatandaş, bulduğu bir ustayla pazarlığa tutuşmuş; güç bela biraraya getirdiği 300 - 350 milyon lirayı ödeyip sunta - tahta - naylon - elyaf karışımı ilkel prefabrikler kondurmuş parkın ortasına... "Orta hasarlı" evlerini terkedenler ve ellerine tutuşturulan "az hasarlı" raporunun şaibeli olduğuna inanan yurttaşlar yaşıyor burada... Çünkü onlara prefabrik ev verilmeyecek.
       Baraka - kentte kime sorsanız, 17 Ağustos sonrası yapılan "hasar" tespitlerinin sağlıklı olmadığını söylüyor... Bakın söylenenlere:
     ÂNEVÄ°N YILMAZ: Ä°lk tespitte evimizin orta hasarlı olduÄŸu saptandı. Apartmanda çok sayıda dairenin ve alttaki dükkanın mülkiyetine sahip olan zat, ne yapıp etti, "sıfır hasara" indirtti. ÇoÄŸu insan, gündüzleri yine hasarlı evlerde geçiriyor. Geceleri geliyorlar barakaya...
     ÂSAFFET TUNA: Bir arkadaşımın oturduÄŸu apartmanın alt katına "ağır hasar" raporu verdiler. 2'inci katlara "orta hasar", üst

Yazının Devamı

Belediye çalışıyor!

28 Kasım 1999


       Ä°stanbul BüyükÅŸehir Belediyesi'nin gönderdiÄŸi, kenti ve kentliyi olası bir depreme hazırlama yolunda bilgiler içeren notu vatandaÅŸların bilgisine sunalım:
       "Sayın hemÅŸerilerimiz,
       BildiÄŸiniz üzere Heybeliada güneyinde bulunan fay hatlarıyla ilgili deÄŸiÅŸik görüşler ileri sürülmüş, bu fayların düşey atımlı olduÄŸu sonucuna varılmıştır. Düşey atımlı fayların "Tsunami" adı verilen dev dalgalar oluÅŸturduÄŸu ve olası bir Marmara depreminde bu dalgaların Pendik, Kartal, Maltepe, Bostancı, Erenköy, Fenerbahçe kıyılarında etkili olacağı ve 5 kilometre içerilere kadar gireceÄŸi tahmin edilmektedir.
       BüyükÅŸehir Belediyesi olarak bu bölgelerde yaÅŸayan vatandaÅŸlarımızın can güvenliÄŸinin saÄŸlanması açısından "Hızlandırılmış Sörf Kursları" düzenlenmesi kararı alınmıştır. Sörf kursunu tamamlayan vatandaÅŸlar muhtemel Tsunami'yi arkalarına aldıktan sonra tahmini olarak eski Ankara yolu, yani E - 5 civarında karaya ayak basacaklardır. Geri dönüş için otobüs mevcuttur.
       Bu vesileyle

Yazının Devamı

Diyanet'in iÅŸlevi

27 Kasım 1999


       Prof. Bülent Tanör, "Laiklik ve Demokrasi" konulu panelde Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'nın "Fetvalar" kitabından alıntılayarak bir olay anlatıyor:
       - Bir karı - koca trafik kazası geçirmiÅŸ... Koca ağır yaralı... Hastaneye getiriyorlar. Acilen kan vermek gerekiyor. Karısının kan grubu uyuyor. Kan verecek, veremiyor. Din açısından sakıncası vardır diye korkuyor. Sonunda "Bir dakika" diyor ve telefona koÅŸup Diyanet'i arıyor:
      "Kocam kaza geçirdi, kan verebilir miyim Hocam?.."
       Düşünün manzarayı: Kocası ölüyor. Ama kadın böylesi hayati bir konuda özgür iradesiyle karar verme olanağından yoksun... Aklın alacağı ÅŸey mi?..
      Tanör bir baÅŸka konuya geçiyor:
       - 1924'teki kuruluÅŸundan 1945'e kadar Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı Kemalist laiklik anlayışını kitlelere götüren bir tramplen görevi görüyordu. Özellikle 1970 - 80'lerle birlikte "din yayıcısı" kurum haline geldi. Bugün Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'yla ilgili olarak farklı modeller

Yazının Devamı

Tarihe akıl öğretmek!

26 Kasım 1999


       Fransız Kültür Merkezi'nde dün başlayan "Laiklik ve Demokrasi" başlıklı kolokyumda konuşan Prof. Bülent Tanör son günlerin ateşli bir tartışmasına ışık tuttu. Bakınız ne dedi:
       - Ülkemizdeki sağ ve sol liberaller ve dinciler, "Neden biz Fransızların `hukuk devleti' modelini aldık da İngiliz - Amerikan `hukuk üstünlüğü' modelini almadık? Neden İngiliz - Amerikan sekülarizmini almadık da Fransız modeli laikliği aldık?" diye soruyorlar. Tercihi bu yönde yaptığımız için laiklik yolunda bir türlü ilerleyemediğimizi savlıyorlar. En son Yargıtay Başkanı Sami Selçuk dile getirdi bunu.. Bu yaklaşım, tarihe akıl öğretmek gibi geliyor bana.. Sanki 1920'lerde yeni bir devlet ve toplum inşa etmeye karar vermiş birtakım insanlar oturmuşlar; önlerindeki reçetelere bakıyor, "Onu mu alsam, bunu mu alsam?" diye seçim yapıyorlar. Böyle şey olmaz. Tarih koşullarıyla birlikte düşünülüp irdelenmesi gereken bir süreçtir. Ünlü sözdür: "Tarih belli bir şekilde olmuşsa, başka bir şekilde olamayacağı için öyle olmuştur!.." Türkiye'de de 1920'lerde "devrimciler" ağır bastı. O günün koşullarında başka türlü olması mümkün olmadığı için öyle oldu!. Evet, Türk laikliği Fransa'dan

Yazının Devamı

G.Saray modeli

25 Kasım 1999


       Galatasaray'ı önceki gece Ä°talya'nın Bologna takımı karşısında izlerken gururlandık.. Ä°ftihar ettik... Maddi imkanları sınırlı bir Türk takımı bu... Oyuncularının aylık ve pirmlerini düzenli ödeyemiyor.. Teknik Direktörüne bir yıl süreyle maaÅŸ verememiÅŸ... Ama dolar milyoneri Ä°talyan takımlarına kök söktürüyor.. Geçen yıl Juventus'a ecel terleri döktürmüş. Bu yıl Milan'ı ÅŸampiyonlar liginde saf dışı bırakmış. Bologna'yı uçurumdan aÅŸağı itmek üzere...
       Milli Takım da Mustafa Denizli yönetiminde aynı baÅŸarıları gösteriyor.
       Futboldaki baÅŸarının ötesinde... Türkiye için örnek birer model var karşımızda.
       Demek ki... Yöneticileri iyi seçersiniz... Onlara yetki verirseniz... Türk çocuklarına cesaret, bilgi, motivasyon, beceri aşılarsanız... Maddi imkanlarınız sınırlı da olsa Avrupa çapında baÅŸarılar elde etmeniz mümkün.
       Galatasaray modelini iyi inceleyelim... Her alanda uygulayalım...
       Tabii bazıları bunu yapmak yerine G.Saray'ın ve

Yazının Devamı