Prof.
Bülent Tanör, "Laiklik ve Demokrasi" konulu panelde Diyanet İşleri Başkanlığı'nın
"Fetvalar" kitabından alıntılayarak bir olay anlatıyor:
      - Bir karı - koca trafik kazası geçirmiş... Koca ağır yaralı... Hastaneye getiriyorlar. Acilen kan vermek gerekiyor. Karısının kan grubu uyuyor. Kan verecek, veremiyor. Din açısından sakıncası vardır diye korkuyor. Sonunda
"Bir dakika" diyor ve telefona koşup Diyanet'i arıyor:
     Â
"Kocam kaza geçirdi, kan verebilir miyim Hocam?.."       Düşünün manzarayı: Kocası ölüyor. Ama kadın böylesi hayati bir konuda özgür iradesiyle karar verme olanağından yoksun... Aklın alacağı şey mi?..
     Â
Tanör bir başka konuya geçiyor:
      - 1924'teki kuruluşundan 1945'e kadar Diyanet İşleri Başkanlığı Kemalist laiklik anlayışını kitlelere götüren bir tramplen görevi görüyordu. Özellikle 1970 - 80'lerle birlikte
"din yayıcısı" kurum haline geldi. Bugün Diyanet İşleri Başkanlığı'yla ilgili olarak farklı modeller öneriliyor. Bence bu kurum ilk yıllarındaki işlevine geri dönmeli...
Kısa yorum...
      Olmak veya olmamak... İşte bütün sorun bu... Yani asmak veya asmamak... Peki ikisinin arası yok mu? İşte siyaset o... Arasını bulmak veya bulamamak.
      Apo'yu asalım derken kendimizi de asmayalım. Ölmüş adamı bir kez daha öldürelim derken canlandırmayalım... Sakin olalım. Öfkelerle değil ilkelerle düşünelim. Çağdaş olmak... veya olmamak... İşte bütün sorun bu...
Limancının önerisi
      Haydarpaşa Liman İşletmesi Müdürlüğü bünyesinde çalışan vinç ve iş makinesi operatörleri, ilgili devlet birimlerine ilettikleri faks metninin bir örneğini de bize geçmişler... Depremden sonra afet bölgelerine gidip gönüllü çalışmış çoğu... İş makinesi kullanmada uzman binlerce operatörün sırf limanlarda değil, birçok devlet kuruluşunda
"hazır kuvvet" olarak göreve hazır beklediğini anımsatıyor ve diyorlar ki:
     Â
- Yapılacak tek şey var: Devlet kurumlarında görev yapan ve herbiri konusunda uzman olan gönüllülerin ulusal çapta örgütlenerek tek merkezden yönlendirilmesi... Mesela... İki depremde de büyük yararlılıklar gösteren madenciler ile limancılar biraraya getirilerek bir acil yardım kuvveti oluşturulabilir ilk aşamada...       Yıllardır ihmal edilmiş
"Sivil Savunma" örgütlenmesinin rayına oturtulması yolunda yararlı bir öneri... Dikkatlere...
      ***
      "Kültür'e" ayrılan para bütçede binde 2'ye indirilmiş...
      Yani anlayacağınız ülkedeki kültürsüzlük binde 998...
      ***
      ***
      Nasıl ki bir parça mermeri şekillendiren heykeltraştır, bir ruhu şekillendiren de eğitimdir.
     Â
Joseph Addison      ***
      Ünlü İngiliz yazar
Agatha Christie'nin
"Mousetrap" (Fare Kapanı) adlı oyunu sahip olduğu dünya rekorunu koruyor... Londra'da 47 yıldır kesintisiz oynanan bu oyun 25 Kasım'da yani önceki gün 48 yaşına girdi... Oyun ilgiyle izlenirken seyircilerden sadece bir tek ricada bulunuluyor: Sonunu kimseye söylemeyin...
Deprem - zadeler!
     Â
Ramazan Özcan, Bolu İzzet Baysal Üniversitesi'ne bağlı Düzce Meslek Yüksekokulu'nda öğretim görevlisi olarak çalışıyordu. Düzce'de meydana gelen son deprem herkes gibi onu da vurdu. Kaldığı lojman hasar gördü, ders verdiği yüksekokul öğrenimine ara verdi.
Ramazan Özcan bir haftadan beri kendisi gibi depremzede olan 29 Düzceli hemşehrisiyle İstanbul Tuzla'daki İller Bankası sosyal tesislerinde yaşıyor. Nasıl yaşadığını da bize şöyle anlatıyor:
      - Burası, deniz kenarında, 800 kişi kapasiteli, yemyeşil, çok güzel bir tesis... Başta Tuzla Kaymakamı, Tuzla Sosyal Yardımlaşma Vakfı yöneticileri ve İller Bankası İstanbul Bölge Müdürü Sayın Alkan Şahin buraya yerleştirildiğimiz andan itibaren bizimle yakından ilgileniyorlar. Her gün üç öğün, üç kap yemeğimiz veriliyor. Kaloriferlerimiz yanıyor, sıcak suyumuz daima mevcut.
      Tesisin büyük çamaşır makineleri vardı, kadınlarımız daha küçük makineler istediler, bugün - yarın geliyor. Genç anneler bebeleri için beşik istediler, hemen alındı. Tiryakiler, sigaramız yok dediler, her isteyene 2000 sigarası verildi. İlkokul çağındaki çocuklarımız, geçenlerde çevredeki okullara kayıt ettirildi, bu pazartesi okullarına gitmeye başlayacaklar. Herkese çok teşekkür ediyoruz...
      ***
      İşin dramatik yönü... 800 kişilik bu tesiste topu topu 29 depremzedenin yaşıyor olması... Deprem bölgelerindeki vatandaşlara devlet yardım ve hizmet götüremiyor. Ancak yukarda da görüldüğü gibi, diğer bölgelerde barınma imkanları mevcut. Yöre halkı acilen bu sıcak mekanlara taşınmalı. Yoksa çoluk çocuk donacaklar.
      ***
      Bu kış daha çetin geçecek; "Kardan Adam" dan önce "Faydan Adam" geldi zira...
      ***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr