Önceki bin yıl

31 Aralık 1999


       Dünya yeni "bin yıl" a giriyor...
       Peki bundan önceki bin yıla girerken, yani 999 yılının sonlarında, Dünya'nın hali neydi? Ä°nsanoÄŸlu ne durumdaydı?
       Herald Tribune gazetesi ilk "bin yıl"ın genel bir tablosunu çizmiÅŸ...
       Ne Ä°talya, ne Fransa, ne Ä°ngiltere ne diÄŸer Avrupa ülkeleri vardı meydanda... Avrupa kıtasında, Ä°skandinavya'dan Yunanistan'a kadar inen geniÅŸ alanda topu topu 70 milyon insan yaşıyordu. Bunların yüzde 90'ı köylüydü. En büyük kentler 10 bin bilemediniz 20 bin nüfusluydu... Yol yoktu... Harita pek kullanılmazdı. O yüzden bir yerden bir yere giderken insanlar sık sık yollarını kaybederdi.
       Pek çok insan ömrünü doÄŸduÄŸu yerde tamamlardı. Avrupa'nın bugün bilinen ülkeleri meydanda yoktu. Ä°ki büyük kültür merkezi Bizans ve Çin'di...
       Hayat kısaydı... DoÄŸan her 10 çocuktan 4'ü ölüyordu. Ortalama hayat süresi 30 yıldı. EÄŸer delikanlılık çağını atlatırsa, erkekler 47, kadınlar 44 yıl yaÅŸardı.

Yazının Devamı

10 puanlık gasp!

30 Aralık 1999


       Hükümet, 2000 yılının ilk 6 ayı için memur ve emeklilerin maaÅŸlarına topu topu yüzde 15 zam yapıyor... Zammın bahÅŸiÅŸe dönüşmesinin sebebi malum: Parasızlık...
       Öte yandan CHP ve FP'nin açıklamalarına göre... Batan 5 bankanın halka çıkardığı fatura 2,5 katrilyon liradır...
       Bu para ister Mevduat Sigortası'ndan ödensin.. Ä°ster Dünya Bankası kredisinden.. Sonunda ödemeyi yapacak olan Türk vatandaşıdır...
       EÄŸer bu parayı 5 bankacının cebine koymayıp memur ve emekliye aktarabilseydiniz sonuç ne olurdu?
       Maliye bürokratı dostumuz basit bir hesap yapıyor:
      "Memur maaÅŸlarına yapılacak 1 puanlık ilave zammın bütçeye getireceÄŸi ek yük 274 trilyon lira... 10 puanlık bir zamda 2.7 katrilyon liralık bir ek yük söz konusu... EÄŸer hükümet bankaları iyi denetlese, içlerinin boÅŸaltılmasına zamanında müdahale etseydi bugün memura yüzde 10 daha fazla zam verebilirdi."

Yazının Devamı

Aramızdaki Castro!..

29 Aralık 1999


       Onun da adı Castro... Ama Fidel Castro değil, Jorge Castro... Küba'nın Ankara Büyükelçisi..."Hiç merak etmeyin, Fidel ölürse Küba'da sosyalizm yıkılmaz, belki daha da güçlenir! " diye şaka yapabilecek ve bunun yazılmasından çekinmeyecek kadar esprili, rahat..."Biraz da ikinci katibimizle konuşun, belki beni tekzip edecek birşeyler anlatacaktır size..." diyebilecek kadar kendinden emin...Arkadaşımız Fahrettin Fidan bu ilginç büyükelçiyle konuştu.
       -Dünya basınında Küba'yla ilgili yer alan haberler genellikle olumsuzdur...Durumunuzu bir de sizin ağzınızdan dinlesek...
       -Küba, devrimden bu yana ABD'nin inanılmaz sıkı ambargosu altında...Buna, on yıl önce Sovyetler'in yıkılması da eklenince sıkıntılarımız tarif edilmez boyutlara ulaştı. 9 milyon ton olan yıllık petrol ithalatımız bir gecede 3 milyon tona düştü...Elektrik kesintileri günde 20 saate kadar vardı...Biz de bunun üzerine, savaş koşullarında uygulanmak üzere hazırladığımız planı barış koşullarında uygulamak zorunda kaldık. İlk başlarda halkımız gerçekten çok sıkıntı çekti. Ama hemen belirteyim ki, bu dönemde gerek sağlık gerekse eğitim hizmetlerimizde hiçbir aksama olmadı. Çünkü bu iki

Yazının Devamı

Sorunlu bankalar!

28 Aralık 1999


       Milliyet'in dün konuğu olan Gazi Erçel, hem Merkez Bankası Başkanı hem de Sigorta Fonu'na devredilmiş olan 8 bankanın patronu... Binaenaleyh soruyoruz:
     Â- Sayın BaÅŸkan, son olarak batan 5 bankanın devlete 5 milyar dolar yük bindirdiÄŸi söyleniyor. Türkiye'nin önümüzdeki yıl yapacağı toplam yatırım da 5 milyar dolar. Batan bankalar ekonomiyi nasıl etkileyecek sizce?
       Gazi Erçel, "Batık banka" deyimini şık bulmuyor... Bunlara "Sorunlu banka" deyimini yakıştırıyor... Ve ekliyor:
       - Bu bankaların doğurduğu yükü mümkün olduğunca vergi mükellefine yansıtmamaya çalışıyoruz... Bu bankalara Sigorta Fonu'ndan 1.1 milyar dolar aktaracağız. Dünya Bankası'ndan 3 milyar dolar kredi gelecek. Ayrıca Sigorta Fonu ileri doğru borçlanabilir. Böyle bir kaynaktan yararlanabiliriz. Ayrıca bu bankaları satarak zararı bir miktar daha kapatırız...
       Sayın Erçel anlatıyor. Biz anlamıyoruz...
       İçi boşaltılmış 5 bankaya 5 milyar dolar koyacaksınız. Ve bu para vatandaşın cebinden çıkmayacak. Peki kimin cebinden çıkacak?..

Yazının Devamı

Cesur operasyon

26 Aralık 1999


       Sevgili Oktay EkÅŸi AÄŸabeyimiz dünkü yazısına iç çekerek baÅŸlamış:
      - IMF ve Dünya Bankası'ndan üç yılda gelecek olan 7 milyar doları sadece batık 5 bankanın deliÄŸini tıkamaya kullansanız yetmiyor... Yani 5 kiÅŸi tüm Türkiye'nin ekonomik olarak belini bükecek kadar büyük parayı hepimizin sırtına yüklüyor...
       DoÄŸru... Ama bu cümleden bir noktada yanlış bir anlam çıkarılmamalı... Sakın 5 banka sahibi 7 milyar doların üzerine yatmış gibi bir anlama varmamalı. O mümkün deÄŸil. Batık bankaların hesapları incelendiÄŸinde görülecektir ki, geri dönmeyen kredilerin önemli bir bölümü etkili ve yetkili kiÅŸilerin iÅŸ hayatındaki akrabalarının ve yakınlarının üzerindedir. Götürücü iÅŸadamı büyük ÅŸavullemek için cömert dağıtmak zorundadır. Ancak bu takdirde kanunların azgın pençesinden kendini kurtarabilir.
       Peki belli kiÅŸileri ve çevreleri yemlemezse ne olur?
      Gülay Atığ'a ne olduysa o olur?
      Gülay Atığ'ın tek suçu paraları tek başına götürmeye

Yazının Devamı

Danimarka örneği...

25 Aralık 1999


       Akkuyu'da fay hattının 20 - 25 km. ötesinde kurulması planlanan nükleer santralı protesto etkinlikleri sürüyor. Sultanahmet Meydanı'nda dün bu çerçevede sendika, mühendis odası ve çevreci kuruluÅŸ temsilcilerinin katılımıyla bir basın toplantısı düzenlendi... Ortak bildiriden bir paragraf:
      "Su, kömür, jeotermal enerji kaynaklarının ancak yüzde 30'unu kullanılabiliyoruz. Åžebekede enerji kayıpları yüzde 25'ler düzeyinde. Oturup bu tablo üzerine düşünmemiz gerekirken, tüm dünyanın terkettiÄŸi nükleer santrallardan birini kurmayı planlıyoruz. Akkuyu nükleer santralı, 2007 yılında hizmete girdiÄŸinde, kurulu gücümüz içindeki yüzde 2'lik payıyla hangi enerji ihtiyacımızı karşılayacak?.."
       Greenpeace Türkiye temsilcisi de, 1985'te parlamentonun ezici çoÄŸunluÄŸunun kararıyla nükleer enerji defterini "ebediyen" kapayan Danimarka'daki son durumu anlattı:
      - Danimarka bugün elektriÄŸinin yüzde 8'ini rüzgardan üretiyor. 2030'da bu oran yüzde 50'ye çıkacak. Danimarka rüzgar endüstrisi, dünya rüzgar enerjisi pazarının yüzde

Yazının Devamı

Baba'nın evladı!..

24 Aralık 1999


       Önce bu sütunda 27 Mart 1999 tarihinde yayımlanmış bir yazıyı aynen aktaralım:
       "Emlakbank Genel Müdürü Erdin Arı'nın görevden alınmasına ve yerine SPK Eski Başkanı Ali İhsan Karacan'ın atanmasına ilişkin kararname Cumhurbaşkanı imzalamadığı için Köşk'ten geri çekildi.
       TBMM KİT Komisyonu, `bankacılıktaki görev süresinin yetersizliği' nedeniyle Arı'nın genel müdürlük yapamayacağını belirterek bu görevden alınmasını istemişti. DSP azınlık hükümeti de söz konusu kararnameyi bu isteğe uygun olarak hazırladı.
       Peki Cumhurbaşkanı Demirel kararnameyi neden imzalamadı?
       Bilinmiyor... Ancak akla kimi sorular geliyor... Biri şu:
     Â- Erdin Arı döneminde Emlakbank, Süleyman Demirel'in kardeÅŸi Ali Demirel ile yeÄŸeni Murat Demirel'in ÅŸirketleri olan Ege Factoring, Ege Finansal Kiralama, Era Leasing, Era Factoring, DEMPA, DEMYÖN'e aleyhte müfettiÅŸ raporlarına raÄŸmen kredi vermiÅŸ midir? Ne kadar vermiÅŸtir?..      ÂEÄŸer Sayın Erdin Arı bu soruya bir cevap lütfederse aydınlanacağız..."

Yazının Devamı

Sükut altındır!

23 Aralık 1999


       Adalet ve İçiÅŸleri bakanları "Çakıcı'nın sorgulanması" konusunda birbirlerini boÅŸuna suçluyorlar. BoÅŸuna çene yoruyorlar. Millet mesajı çoktan aldı. Bu meselenin iki bakanı da aÅŸtığını... Çakıcı'nın konuÅŸmasının deÄŸil konuÅŸmamasının arzulandığını... Pek çok ÅŸeyin önceden kurgulandığını... Olayın neredeyse bir devlet ve hükümet politikası halini aldığını.. En saf yurttaÅŸlar dahi anladı...
       Hem Çakıcı sorgulansa ne olacak? En ÅŸaşırtıcı açıklamaları yapsa, en gizli sırları verse ne olacak?
       Susurluk Komisyonu'na her biri manÅŸetlere çıkan onlarca "ÅŸok açıklama" yapıldı da ne oldu?
       Geçen yıl ekranlara salkım salkım Çakıcı bantları döküldü de ne deÄŸiÅŸti?
       Devletin artık (çoluk çocuk hariç) sanığı yargılayacak, hukuku uygulayacak hali mi kaldı?
       O yüzden iki Sayın Bakan birbirlerini boÅŸuna üzüyorlar...

Yazının Devamı