Akkuyu'da fay hattının 20 - 25 km. ötesinde kurulması planlanan nükleer santralı protesto etkinlikleri sürüyor. Sultanahmet Meydanı'nda dün bu çerçevede sendika, mühendis odası ve çevreci kuruluş temsilcilerinin katılımıyla bir basın toplantısı düzenlendi... Ortak bildiriden bir paragraf:
     Â
"Su, kömür, jeotermal enerji kaynaklarının ancak yüzde 30'unu kullanılabiliyoruz. Şebekede enerji kayıpları yüzde 25'ler düzeyinde. Oturup bu tablo üzerine düşünmemiz gerekirken, tüm dünyanın terkettiği nükleer santrallardan birini kurmayı planlıyoruz. Akkuyu nükleer santralı, 2007 yılında hizmete girdiğinde, kurulu gücümüz içindeki yüzde 2'lik payıyla hangi enerji ihtiyacımızı karşılayacak?.."      Greenpeace Türkiye temsilcisi de, 1985'te parlamentonun ezici çoğunluğunun kararıyla nükleer enerji defterini
"ebediyen" kapayan Danimarka'daki son durumu anlattı:
     Â
- Danimarka bugün elektriğinin yüzde 8'ini rüzgardan üretiyor. 2030'da bu oran yüzde 50'ye çıkacak. Danimarka rüzgar endüstrisi, dünya rüzgar enerjisi pazarının yüzde 60'ını elinde tutuyor, ülkede 15 bin kişiye istihdam olanağı sağlıyor. Almanya, İspanya ve Hindistan gibi ülkeler de bu alanda iddialı. 20 yıl içinde dünya enerji ihtiyacının yüzde 10'u rüzgardan sağlanacak...Türkiye'nin nesi meşhur?
      1) Siyasilerle yapılan işbirliği sayesinde banka kurmak için izin alma kolaylığı,
      2) Kurulan bankaya yatırılan paraların kredi, teminat gibi yöntemlerle iç edilmesi,
      3) Denetim görevi yapması gerekenlerin bankalar soyulurken seyretmesi,
      4) İçi boşaltılan bankanın vatandaşlardan alınan vergilerle kurtarılması,
      5) Bütün soygun ve talanların gariban vatandaşa fatura edilmesi meşhurdur."
      Zaman gazetesinden
VatandaÅŸ duyurusu
      Vatandaş Bartın'dan yazmış. Diyor ki:
     Â
- Yurt dışından peşpeşe mafya babaları, dolandırıcılar, suçlular getirtiyoruz. Bunların topluma faydası yok. Acaba enerjimizi yurt dışındaki değerli beyinlerimizi yurda getirmek için göstersek... Daha iyi değil mi?İzahat
      Emlak Bankası eski Genel Müdürü
Erdin Arı, dün bu sütunda kendisi hakkında yayımlanan yazıyla ilgili kimi açıklamalar yaptı... Devlet kuruluşunda genel müdür olmak için zorunlu 12 yıl devlet hizmetine sahip olmasa da banka genel müdürü olmak için asgari 10 yıllık süreyi doldurduğunu, Emlakbank Genel Müdürlüğü yapmasında o yüzden sakınca bulunmadığını savundu. Şu anda Balkaner Grubunda danışman olarak çalıştığı yolundaki iddiaları yalanladı. Genel Müdür olduğu dönemde
Demirel ailesine ait
Ege Factoring ve
Ege Leasing'e kredi verdiğini, ancak bu kredilerin şu anda batık durumda olmadığını sözlerine ekledi...
      Cumhurbaşkanı
Demirel Hükümetin
Erdin Arı'yı görevden almasını neden önledi? Bu soru hala yanıt bekliyor?
Sıra lahmacunda!
      İngiliz
Daily Telegraph gazetesinin verdiği habere göre.. AB ile İtalya arasında fırın sorunu patlamış... AB odunla ısınan fırınların sakıncalar doğurduğunu bildirmiş ve elektrikli ısıtmaya geçilmesini istemiş. İtalyanlar ise lezzetli pizzanın ancak odun ateşinde piştiğini söylüyor, AB'nin isteğini reddediyorlarmış. Diyeceğimiz... Kokoreç'ten sonra... Odun ateşinde pişen bizim Lahmacun'da tehlikede...
Türkbank ve DSP
      Türkbank ihalesinde ortaya dökülen pislikler üzerine TBMM geçen dönemde bir soruşturma komisyonu kurmuştu. Ancak araya erken seçim girdi, bu komisyonun bazı üyeleri yeniden seçilemediler. Ve TBMM Genel Kurulu 23 Kasım tarihinde aldığı kararla adı geçen komisyonun yeniden kurulmasını kararlaştırdı.
      İçtüzüğe göre yapılması gereken şey belli... Her parti, kendine düşen sayıdaki üye ismini Meclis Başkanlığı'na bildirecek, ardından da komisyon çalışmalarına başlayacak...
      Fazilet Partisi ve MHP hiç zaman yitirmeksizin gerekeni yaptılar, isimleri bildirdiler. ANAP, DSP ve DYP'ye gelince... Her nedendir bilinmez (!) bu üç parti, tam bir aydır Türkbank Soruşturma Komisyonuna isim bildirmiyorlar. Bildirmeyince de Komisyon toplanamıyor, çalışmalarına başlayamıyor.
      Peki bu partiler neden isim bildirmiyorlar?
      İşte bir milletvekilinin ağzından olayın kısa yorumu:
     Â
- Maksat, olayı olabildiğince sürüncemede bırakıp Mesut Yılmaz'
a zaman kazandırmak... Çünkü Türkbank ihalesindeki pislikler ortaya çıkarsa bundan en çok zarar görecek kişi o... DSP, koalisyon dağılır şeklinde tehdit aldığı için mi yoksa kendiliğinden ortağına kıyak olsun diye mi bilemiyorum, bir türlü isim bildirmiyor. DYP'nin isim bildirmeme nedenini ise iyi biliyorum. Çünkü Tansu Çiller'
in de başında bir Örtülü Ödenek soruşturması var. Onlar ANAP'a Türkbank soruşturmasında kıyak geçiyorlar. "Türkbank soruşturmasından aklanmadan bu Hükümete girmem"
diyerek ucuz kahramanlık yapan Mesut Yılmaz
da bütün bu pazarlıkları el altından bir güzel idare ediyor. Alaattin Çakıcı'
nın da ifadesini alabilecek olan bu komisyon, işte bu hesaplar yüzünden kurulamıyor...
     ÂYerli otomobile binip araç ve benzin tasarrufu saÄŸlarak kamuoyunda dürüst lider imajını elde etmiÅŸ olan Sayın
Bülent Ecevit acaba bu işe ne diyor? DSP neden komisyona isim bildirmiyor?..
      ***
      Mafya babaları, dolandırıcılar, soyguncular!..
      Duyduk duymadık demeyin, Türkiye'ye İADE TURLARI başladı... Milenyum tatilini Krallar gibi cezaevinde geçirin sonra da tahliye olun, bu fırsat kaçmaaaz!...
      ***
Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr