Melih Aşık

Melih Aşık

m.asik@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


       Milliyet'in dün konuğu olan Gazi Erçel, hem Merkez Bankası Başkanı hem de Sigorta Fonu'na devredilmiş olan 8 bankanın patronu... Binaenaleyh soruyoruz:
     Â- Sayın BaÅŸkan, son olarak batan 5 bankanın devlete 5 milyar dolar yük bindirdiÄŸi söyleniyor. Türkiye'nin önümüzdeki yıl yapacağı toplam yatırım da 5 milyar dolar. Batan bankalar ekonomiyi nasıl etkileyecek sizce?
       Gazi Erçel, "Batık banka" deyimini şık bulmuyor... Bunlara "Sorunlu banka" deyimini yakıştırıyor... Ve ekliyor:
       - Bu bankaların doğurduğu yükü mümkün olduğunca vergi mükellefine yansıtmamaya çalışıyoruz... Bu bankalara Sigorta Fonu'ndan 1.1 milyar dolar aktaracağız. Dünya Bankası'ndan 3 milyar dolar kredi gelecek. Ayrıca Sigorta Fonu ileri doğru borçlanabilir. Böyle bir kaynaktan yararlanabiliriz. Ayrıca bu bankaları satarak zararı bir miktar daha kapatırız...
       Sayın Erçel anlatıyor. Biz anlamıyoruz...
       İçi boşaltılmış 5 bankaya 5 milyar dolar koyacaksınız. Ve bu para vatandaşın cebinden çıkmayacak. Peki kimin cebinden çıkacak?..
       Ciddi ülkelerde bankacılığın ne kadar ciddi tutulduğunu Gazi Erçel örneklerle anlatıyor:
       Almanya'da banka kurmaya kalkışanların bütün mal ve mülküyle sorumlu olduğunu, bankaların icraat sürecinde sıkı sıkıya kontrol edildiğini söylüyor:
     Â- Almanya'da yöneticisi olduÄŸum banka verdiÄŸi faizi yüzde yarım artırmıştı. Derhal gelip "Bir sıkıntınız mı var?" diye sordular. Bizi kapatmakla tehdit ettiler...
     Â
Bir defasında Alman Hazine müfettişleri eşiyle birlikte operaya davet etmişler Gazi Erçel'i:
     Â- Amaçları tanışıp samimiyeti ilerletmek deÄŸildi, diyor, amaçları özel yaÅŸamımı kontrol etmekti... Banka yöneticilisinin özel yaÅŸamıyla da ilginiyordu Alman Hazinesi...
       Alman olsun İngiliz veya Fransız olsun... Ciddi devletler halkın parasını birkaç açıkgöze kaptırmamak için kılı kırk yarıyor... Çünkü o ülkelerde devlet halk için çalışıyor. Bizde ise yönetim mekanizmasına silahlı veya silahsız çeteler egemen. O yüzden halkın iki yakası biraraya gelmiyor.

       *Eskiden ülke kaynaklarına sahip çıkanlar devrimci, peşkeş çekenler gericiydi.
     ÂÅžimdi roller deÄŸiÅŸti.. Artık Ecevit ve Mesut Yılmaz devrimci...
     ÂHalkın çıkarlarına sahip çıkanlar gerici...

Cook'un rüyası

       İngiliz Dışişleri Bakanı Robin Cook'un bir demeci yoğun gündem içinde kaynadı gitti... Robin Cook, inşaatı süren ILISU Barajı için iki hafta önce:
     Â- Baraj inÅŸaatı Kürtlere özerkliÄŸin önünde engel oluÅŸturacaktır,
       yollu sözler sarfetmişti.
     ÂRobin Cook, "Kürtlerin özerkliÄŸi" deyimini daha önce de kullanmıştı.
       Ulusal Sanayici ve İşadamları Derneği, Türk Dışişleri Bakanlığı'nı bu konuda sessiz kalmamaya çağırıyor. Biz de çağrıya aracılık ediyoruz.

       *Yüzyılın adamı "İzafiyet teorisi"yle Einstein olmuş...
     ÂBizim iktidar "zafiyet teorisi"yle birinciliÄŸi çoktan haketmiÅŸti oysa...
      Cihan Demirci

2000'e mektup...

       Önümüzdeki günlerde eski bir dosttan, anılara karışmış bir eski sevgiliden mektup alırsanız, şaşırmayın....
       Büyük olasılıkla mektubu kaleme alan çoktan unuttu size mektup attığını...
       Onu hatırlasa bile... Ne yazdığını hatırlaması?.. Çok zor...
       Mektup postaya verileli yıllar oldu çünkü...
       Mazide kalmış duygular, anılar, düşünceler... Hiç beklenmedik bir anda kapınızı çalacak bir postacı eliyle, elinize uzanabilir...
       PTT, bundan 13 yıl önce "2000 Yılına Mektup" adı altında bir kampanya düzenlemişti. 23 Ekim 1986'dan 23 Ekim 1987'ye dek bir yıl süreyle "2000'in ilk günlerinde teslim edilmek" üzere mektup toplamıştı...
     Â- Unuturlar, mektuplar kaybolur! diyorduk...
       Unutmamışlar... Şu aralar yurt genelinde postahanelere dağıtımı yapılıyormuş 2000 mektuplarının...
       PTT Posta Telgraf Dairesi Başkanlığı'ndan aldığımız bilgiye göre... Bu kampanya çerçevesinde toplanıp muhafaza edilen binlerce mektup arasında Turgut Özal'ın torununa yazdığı bir mektup ve "2000 yılının başbakanına, cumhurbaşkanına" hitabıyla kaleme alınmış çok sayıda mektup varmış...
       Anne ve babaların o günlerde bebeklik çağını süren çocuklarına, hatta ünlü İtalyan yazar Orianna Fallaci'nin yaptığı gibi "doğmamış çocuklara" hitaben kaleme alınmış sürpriz mektuplar da az değilmiş...
       Evet, PTT mektupları kaybetmemiş... Yerlerine ulaşacak...
       Hayatın cilveleri bu defa bir küçücük zarfın içinde...
       Bakalım kime ne çıkacak?..
     Â

Az buz ceza mı?

       İngiltere, o ülkede suç işlememiş olmasına rağmen Gülay Aslıtürk'ü ancak 235 milyar lira karşılığı tahliye etti.
       Türkiye'de 5 bankanın içini boşaltanlara karşı bu kadarcık bile ceza kesilmemesi eleştiriliyor.
       Aslında haksız bir eleştiri...
       Batan bankaların sahip ve yöneticilerine de çok ağır bir ceza verildi...
     Â"Yılbaşını Türkiye'de geçirme" cezası...
       Az buz eziyet mi?




Yazara E-Posta: m.asik@milliyet.com.tr