Melih Aşık

       Trabzon Belediyesi "YaÅŸayan Temeller" adıyla bir fıkra yarışması düzenlemiÅŸ... Yarışmada birinci, ikinci ve üçüncülüğe layık fıkra bulunmamış. Kimi fıkralar "mansiyon" almış. AÅŸağıda bu fıkralardan ikisi...
       ***
      Dursun beÅŸ yaşındaki oÄŸlu Temel'in eline bir milyon lira verip bakkala ekmek almaya gönderir. Temel ekmeÄŸi alır, eve gelir. Dursun oÄŸlanın elinden ekmeÄŸi aldıktan sonra paranın üstünü ister... Temel ekmeÄŸi verir ama parayı vermez... Tepesi atan Dursun;       - UÅŸaÄŸum, parami niye vermiyesun? diye sorunca Temel kendinden emin;
      - Niye vereceÄŸim oni saÄŸa! Senin paranla ekmek aldum. Ha bu parayi baÄŸa bakkal amicem verdi! der...
       (Hasan Kırmızı - Trabzon)
       ***

      Orhan Karaveli aÄŸabeyimiz Ä°sveç dönüşü bir not göndermiÅŸ. Okuyalım:
       "Ä°sveç'te yaÅŸayan kadim dostum, bol esprili Ä°stanbul çocuÄŸu Garbis Havlucuyan, bir Ä°spanya gezisinde vefat etmiÅŸ ve Göteborg'da topraÄŸa verilmiÅŸti. Kabrini ziyaret etmek istedim. Bir katolik kabristanına götürülmeyi beklerken kent yakınındaki bir ormana geldik. Her yanımız göğe yükselen aÄŸaçlarla doluydu. Ormandaki boÅŸlukları da düzenli biçimde parselleyip ölülerini gömüyorlarmış. Din, renk, mezhep, inanç farkı gözetmeden ve yanyana! Soracak olunca:
      - Öyle, her inanca göre ölüleri deÄŸiÅŸik yerlere gömme iÅŸi geçmiÅŸte kaldı, diye konuÅŸtular.
       Gerçekten de, bizim sevgili Garbis'in yanında Protestanı da vardı, KatoliÄŸi de, Budisti de!.. Ä°ddiasız mezar taÅŸlarının üzerinde ölünün adı, doÄŸum ve ölüm tarihlerinin yanı sıra bir haç, altı köşeli bir yıldız veya ayyıldız! Evet, kabristanı gezerken bizim müslüman Türk merhumlara da rastladım. Ayyıldızlı garanit taÅŸların altında mışıl mışıl uyuyorlardı; baÅŸka din, inanç ve mezheplerden insanlarla birlikte ve

       Erdem, ya da eski dille söylersek "fazilet" nedir?
      - Zor durumda olana karşılık beklemeden iyilik yapmak, diyor Voltaire...
       Ve ekliyor:
      - Bir insan tek başına kaldığında onun iyi ya da kötü olması söz konusu deÄŸildir. O insan belki zararsız olabilir ama bunu yeterli saymak ne akla ne erdeme uygun deÄŸildir...
       Soruluyor:
      - Ä°nzivaya çekilerek yaÅŸamış, kilise tarafından kutsanmış Aziz Pavlus erdemli deÄŸil midir?

       Arkeolog Nezih BaÅŸgelen, Birecik Baraj Gölü altında kalan Belkıs antik kentinden yeni döndü ve izlenimlerini Turing Genel Merkezi'ndeki sohbet toplantısında aktardı... VerdiÄŸi bilgilere göre...
       Tam bir tarih, doÄŸa ve kültür katliamı yaÅŸanan bölgede binlerce meyve ve fıstık aÄŸacı, kırlangıçlar, kediler, kaplumbaÄŸalar, bölgeye has 20 canlı türü yok oldu.. 45 yerleÅŸim merkezi, binlerce ev ve tarihi eser sular altında kaldı.. Fırat kıyı ÅŸeridinde birikmiÅŸ (peÅŸpeÅŸe 3 - 4 ürün veren) bereketli alüvyon topraklar sulara gömüldü. Ve kala kala kıraç bir bozkır kaldı geride...
       - Aslında, diyor Nezih BaÅŸgelen, baraj biraz daha yukarı bölgede inÅŸa edilerek bu katliamın önüne geçilebilirdi. Ama "maliyet artacak" denip baraj ÅŸu an sular altında kalan bölgede "kolayca" ve ihale fiyatının çok altında bir harcamayla inÅŸa edildi. Baraj gölü, çevresi kıraç ve aÄŸaçsız olduÄŸu için kaymalar sonucunda kısa süre sonra dolacak, kullanılmaz hale gelecek... Olan koca bir tarihe oldu...
       Dr. Bülent TandoÄŸan da konuyla ilgili notunda diyor ki:
&n

       Haberi dünkü Hürriyet'te okuyoruz:
       "Ä°DO (Ä°stanbul Deniz Otobüsleri) filosuna dün bir deniz otobüsü daha katıldı. Barbaros Hayrettin PaÅŸa adı verilen 21'inci deniz otobüsü, Yenikapı Ä°DO Terminali'nde düzenlenen törenle seferlerine baÅŸladı. Törende Ä°brahim Tatlıses de 17 milyar lira karşılığında bir konser verdi."
       ***
       Belediye baÅŸkanları Ankara'da gelirlerin yetersizliÄŸi yüzünden gösteri yapıyor, TBMM'ye yürüyor. Ä°stanbul Belediyesi aynı gün Ä°bo'ya bir açılış konseri için 17 milyar lira ödüyor. Ne söylesem? Deniz otobüsünün motoru Ä°bo'nun sesini duymayınca çalışmaz mı? Ne ilgisi var Ä°bo konseri ile deniz otobüsünün? O parayla deniz otobüsü duraklarındaki bozuk turnikeleri çalıştırsanız (10 yıldır hiçbir yönetim çalıştıramadı) iyi olmaz mı?

Aferin BaÅŸkan'a...       Konya'nın Meram Belediyesi öğrencilere çeÅŸitli armaÄŸanlar dağıtmış. Ä°yi karne alanlara kitap ve masal kaseti armaÄŸan edilmiÅŸ. Kötü karne alanlara uyku yastığı... Meram Belediye BaÅŸkanı Mustafa

       Yazarımız Metin Toker yazısında şöyle diyor.
     Â"...Tespitim ve teÅŸhisim odur ki, geçen seneler içinde Türk futbolu ne kadar ilerlemiÅŸ, kalite kazanmışsa, Türk siyaseti o derece gerilemiÅŸ, kalite kaybetmiÅŸtir..."
       Doğru tespit... Doğru, çünkü:
       1- Türk halkı futbolu siyasetten daha fazla sevmekte, futbolla daha fazla haşır neşir olmaktadır. Bugün çoğumuz tuttuğumuz takımın kadrosunu kafadan sayabiliriz, ama sözgelimi, Sanayi veya Tarım bakanlarının ismini hatırlamakta zorlanırız...
       2- Demokrasi tutkusu futbol tutkusu kadar güçlü değildir bizde... Siyasi parti üyesi olup katılımcı demokrasiye katkıda bulunmak yerine, taraftar olup rakip takıma küfretmeyi daha kolay, daha eğlenceli buluruz...
       3- Günde bir - iki saat kitap okumaya vakit ayıramayan insanlarımız bazı maçlarda stadyuma girebilmek için 24 saat kuyrukta bekleyebilir...

       28 Åžubat sürecinin mimarlarından Güven Erkaya'yı önceki gün topraÄŸa verdik. O, aydın bir insandı, cesur bir Atatürkçüydü. Türkiye'yi irtica uçurumundan döndürmek yolundaki çaba ve hizmeti büyüktür... Dinci ve kinci basın o yüzden ölümüne zil takıp oynadı. Ordu, biraz da ÅŸeriatçı basının merhum hakkında yaptığı çirkin yayınlara tepki olarak cenazeye en üst düzeyde katıldı... 28 Åžubat'a ve onun önde gelen mimarına sahip çıktığını bu vesileyle bir kez daha gösterdi. Önceki gün Levent Camii avlusunu binlerce sivilin doldurmuÅŸ olması da aynı tepkinin sonucuydu...
       Cenaze töreninde dikkatlerden kaçmayanlar da vardı. ÖrneÄŸin hükümet adına PaÅŸa'yı uÄŸurlamaya iki bakan gönderilmiÅŸti. Gözler BaÅŸbakanı, yardımcılarını, öteki bakanları boÅŸuna aradı... Meclis'te yer alan siyasi partilerin liderleri de ortalıkta yoktu. Bu konuda CHP Genel BaÅŸkan Yardımcısı Bekir Yurdagül'e kulak veriyoruz.
       - Bu cenazeye katılmak, merhumun kiÅŸiliÄŸine ve yaptıklarına saygının yanısıra 28 Åžubat sürecine sahip çıkılıp çıkılmadığını göstermenin de göstergesiydi aslında. Ama o sürecin iktidar

       Ãœniversite sınavında sorulan sorulardan biri şöyleymiÅŸ:
       ...Depremde evde deÄŸildik. Eve gelince gördük ki dolaplar, kitaplıklar devrilmiÅŸ; binlerce kitap yerde. Åžimdi o kitaplar ne olacak? "Canını kurtarmışsın, yetmez mi?" demeyin. Kitaplar da insanın canı gibi. Birine bile zarar gelse içimden bir ÅŸeyler kopar.
       Bu parçada geçen "içinden bir ÅŸeyler kopar" sözüyle anlatılmak istenen, aÅŸağıdakilerden hangisidir?
       Sorunun devamında birtakım şıklar sıralanıyor.
       Ä°nternette "www.antimedya.net" adresinde yayını sürdüren Antimedya dergisi, bu soruya daha uygun şıklar bulmuÅŸ. Ä°ÅŸte ANTÄ°MEDYA'nın cevap şıkları:
       a) Bre izansızlar, bu soruyu hazırlarken sınava giren çocuklardan bazılarının annesini, babasını, kardeÅŸini, arkadaşını, sevgilisini, niÅŸanlısını depremde kaybettiÄŸini hiç mi düşünmediniz?