<#comment>#comment>Sol neden birleşmez... Solcular neden anlaşamaz... Gibi sorular ortaya atılınca bir dostumuz şu şirin öyküyü aktardı...
İkinci Dünya Savaşı sırasında gemisi batan bir asker ıssız adaya çıkmış. Aylar sonra karşı adanın sahilinde bir adam görünce sevinçle bağırmaya, adamı yanına çağırmaya başlamış. Aradaki mesafenin biraz fazla olması nedeniyle sesini duyuramayacağını anlayınca da işaretlerle anlaşma yolunu seçmiş. Kollarını yüzer gibi yaparak,
- Sen de benim gibi denizci misin, demek istemiş.
Sağ eli ile bir tüfeğin kayışını tutar gibi yaparak,
- Yoksa karacı mısın, sorusunu yöneltmiş.
Ardından da ellerini dürbün gibi yaparak gözlerine götürmüş.
3843 sayılı yasaya göre:"İkinci eğitimde (saat 17.00den sonra yapılan eğitim)... ikinci taksitlerini ödemeyen öğrencilere bir aylık ek süre tanınır, bu süre içerisinde de öğrenim ücretini kanuni faiziyle birlikte ödemeyen öğrencinin yükseköğretim kurumu ile ilişkisi kesilir"...Devlet hortumcuyu affediyor... Vergi kaçıranı affediyor... Ama üniversite öğrencisi unutkanlık eseri harç ödemesini 1 ay geçirdi mi okuldan atılıyor... İnanılacak gibi değil... Ama böyle... Suçla cezanın orantısı aynı zamanda YÖKle vicdan ve adalet arasındaki orantıyı gösteriyor. Bir üniversite öğrencisi annesinin hastalığıyla uğraşırken öğrenim harcını ödeme süresini geçirmiş. Şimdi öğrenciyi okuldan atıyorlar. Nasıl olur diyeceksiniz... Yasa öyle... İnternette YÖK sayfasına girince görüyorsunuz... Bir siyasetçi için aptalca konuşmak aptalca işler yapmaktan daha tehlikelidir. Kitap okumadan Peki ne olacak? İktidarı kitap ve gazete okumayan çoğunluk belirleyecek. Çocuklarımız da hayrını görecek! Nihat Genç, Lemanda anımsatıyor: "...Bu ülkede tüm kitap okuyanlar tek bir partiye oy versek, sayımız beş yüz bini geçmez, bu da yüzde 1i aşmaz. Bu ülkede yazı okuyanlar tek bir partiye oy versek bir buçuk milyon
<#comment>#comment>Bir üniversite öğrencisi annesinin hastalığıyla uğraşırken öğrenim harcını ödeme süresini geçirmiş. Şimdi öğrenciyi okuldan atıyorlar. Nasıl olur diyeceksiniz... Yasa öyle... İnternette YÖK sayfasına girince görüyorsunuz...
3843 sayılı yasaya göre:
"İkinci eğitimde (saat 17.00’den sonra yapılan eğitim)... ikinci taksitlerini ödemeyen öğrencilere bir aylık ek süre tanınır, bu süre içerisinde de öğrenim ücretini kanuni faiziyle birlikte ödemeyen öğrencinin yükseköğretim kurumu ile ilişkisi kesilir"...
Devlet hortumcuyu affediyor... Vergi kaçıranı affediyor... Ama üniversite öğrencisi unutkanlık eseri harç ödemesini 1 ay geçirdi mi okuldan atılıyor... İnanılacak gibi değil... Ama böyle... Suçla cezanın orantısı aynı zamanda YÖK’le vicdan ve adalet arasındaki orantıyı gösteriyor.
Bir siyasetçi için aptalca konuşmak aptalca işler yapmaktan daha tehlikelidir.
Ekonomi Bülteninde her sayıda ekonomik krizin sorumlusu olarak IMF gösterildi, Ecevit Hükümeti IMFye teslimiyetle suçlandı. Tabii bu suçlamalardan Kemal Derviş de nasibini aldı.. Örneğin 12 Aralık 2001 tarihli bültende Kemal Dervişin:"2002de enflasyonun yüzde 35e çekilmesini hedefledik; ancak, bunu yapabileceğimiz kuşkulu. Hiç değilse yüzde 50de kalmamız gerekli" sözleri zikrediliyor, kendisi "haftanın şaşkını" ilan ediliyor, ve şu yorum yapılıyordu:- Hedeflere, programı yapan inanmazsa, Türkiyenin sonu bugünkü gibi olur kendisinin de çekilip gitmesi gerekir... Çekilip gitmesi önerilen Derviş bugün artık CHPnin ikinci adamı..CHPnin ekonomik politikalarını bundan böyle Kemal Derviş biçimleyecek... CHP onun yönetiminde felaketin sebebi olarak gösterdiği IMF programını uygulayacak...Peki Ekonomi Masasının saygın uzmanları bu durumda ne yapacak? Bilemeyiz... Ama şimdiye kadar hiçbirinden en ufak ses çıkmadı... CHP iki yıl önce bir "Ekonomi Masası" kurdu... Bu masada saygın ve seçkin iktisatçılar toplandı... Algan Hacaloğlu, Yakup Kepenek, Prof. Osman Coşkunoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu, Prof. Oğuz Oyan, Aziz Konukman, Enis Tütüncü, Ali Kemal Kumkumoğlu, Zuhal Şamlı, Prof. Mehmet Tomanbay
<#comment>#comment>CHP iki yıl önce bir "Ekonomi Masası" kurdu... Bu masada saygın ve seçkin iktisatçılar toplandı... Algan Hacaloğlu, Yakup Kepenek, Prof. Osman Coşkunoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu, Prof. Oğuz Oyan, Aziz Konukman, Enis Tütüncü, Ali Kemal Kumkumoğlu, Zuhal Şamlı, Prof. Mehmet Tomanbay vb...
Ekonomi Bülteni’nde her sayıda ekonomik krizin sorumlusu olarak IMF gösterildi, Ecevit Hükümeti IMF’ye teslimiyetle suçlandı. Tabii bu suçlamalardan Kemal Derviş de nasibini aldı.. Örneğin 12 Aralık 2001 tarihli bültende Kemal Derviş’in:
"2002’de enflasyonun yüzde 35’e çekilmesini hedefledik; ancak, bunu yapabileceğimiz kuşkulu. Hiç değilse yüzde 50’de kalmamız gerekli" sözleri zikrediliyor, kendisi "haftanın şaşkını" ilan ediliyor, ve şu yorum yapılıyordu:
- Hedeflere, programı yapan inanmazsa, Türkiye’nin sonu bugünkü gibi olur kendisinin de çekilip gitmesi gerekir...
Çekilip gitmesi önerilen Derviş bugün artık CHP’nin ikinci adamı..
CHP’nin ekonomik politikalarını bundan böyle Kemal Derviş biçimleyecek... CHP onun yönetiminde felaketin sebebi olarak gösterdiği IMF programını uygulayacak...
...Kent, ilk kez, bugün Bodrum Kalesinin bulunduğu noktada kurulduğunda adı "rüzgârlı" anlamına gelen "Zephyra"dır. Daha sonraki yüzyıllarda kent büyüyünce "Halikarnassus" olur. Bodrum Kalesi, Haçlıların yaptığı son kale olup Aziz Petrosa adanmıştır. Bu kalenin yapımına katkıda bulunanlara "cennete gitme" vaat edilmiştir. Dolayısıyla kale adını Aziz Petrostan aldığı için "Aziz Petrum (Saint Petrum)" olarak tanımlanmıştır. Türkçede "P"nin geleneksel olarak "B"ye dönüşmesi gibi "Petrum" da zamanla "Bodrum" olur. Bodrumun ünlü "çökertme"sine konu olan Bitez Yalısı da bu yöre ile Bodrum arasındaki "Pedessa" antik kentinden adını alır. Burada da "P" zamanla "B" olduğu için "Pedessa", "Bitez"e dönüşmüştür. Hangi akla hizmet ise bu köyün adı "Ağaçlı Köyü" olarak değiştirilmiştir. Çökertme türküsündeki "Burası Aspat değil Halilim Bitez Yalısı" sözlerini acaba kim "Burası Aspat değil Halilim Ağaçlı Yalısı" diye söylüyor? Anadolunun köklerini tarihten kopartma yanılgısı son 40 yılda İçişleri Bakanlığında moda oldu; binlerce yıllık binlerce köy, dağ, ova, nehir adı değiştirildi, yine de değiştirilmek isteniyor! Bütün renkleri kireçle boyayıp tek renge dönüştürme tutkusu sürüyor...
<#comment>#comment>Arkadaşımız Özgen Acar, Bodrum’un adıyla ilgili etimolojik bilgi göndermiş... Tatlı tatlı okuyalım...
...Kent, ilk kez, bugün Bodrum Kalesi’nin bulunduğu noktada kurulduğunda adı "rüzgârlı" anlamına gelen "Zephyra"’dır. Daha sonraki yüzyıllarda kent büyüyünce "Halikarnassus" olur. Bodrum Kalesi, Haçlıların yaptığı son kale olup Aziz Petros’a adanmıştır. Bu kalenin yapımına katkıda bulunanlara "cennete gitme" vaat edilmiştir. Dolayısıyla kale adını Aziz Petros’tan aldığı için "Aziz Petrum (Saint Petrum)" olarak tanımlanmıştır. Türkçe’de "Pönin geleneksel olarak "B"’ye dönüşmesi gibi "Petrum" da zamanla "Bodrum" olur.
Bodrum’un ünlü "çökertme"sine konu olan Bitez Yalısı da bu yöre ile Bodrum arasındaki "Pedessa" antik kentinden adını alır. Burada da "P" zamanla "B" olduğu için "Pedessa", "Bitez"e dönüşmüştür. Hangi akla hizmet ise bu köyün adı "Ağaçlı Köyü" olarak değiştirilmiştir. Çökertme türküsündeki "Burası Aspat değil Halilim Bitez Yalısı" sözlerini acaba kim "Burası Aspat değil Halilim Ağaçlı Yalısı" diye söylüyor?
Anadolu’nun köklerini tarihten kopartma yanılgısı son 40 yılda İçişleri Bakanlığı’nda moda oldu; binlerce yıllık binlerce köy, dağ,
Doğrusu ülkenin dış düşmanlara karşı savunulması için fedakârlıktan kaçınmıyoruz.Ama fazla işe yaramıyor... Neden?Çünkü ülkeyi dış düşmanlar değil iç hortumcular ve hazine yağmacıları çökertiyor da ondan...Ülke dışa karşı savunmalı... Ama içerden vuruluyor... Siyasetçi (koltuk desteği karşılığı) hazine soyguncuları ile anlaşıp ülkeyi soyduruyor. Acı ama gerçek... Silahlı kuvvetlerimize Awacs uçakları alındı... Tank ve helikopter alımları yapılıyor. Gözler kendilerine, kulaklar başkalarına inanırlar. Eflatuna not... Okurumuz, Eflatun için, "Türkiyenin koşullarını bilmeden laf etmiş!" diyor... Ve Türkiyenin koşullarına uygun sözü aktarıyor:"Cebinde siyasete girecek parası olmayan aydınları bekleyen sonuç, cebinde siyasete girecek parası olan cahillerce yönetilmektir." Eflatunun bir sözünü yayımlamıştık dün: "Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç; cahiller tarafından yönetilmektir..." Atımız yoruldu... - IMFnin atı yoruldu. IMF at değiştiriyor...IMF yola sosyal demokratların sırtında devam edecek... Seçimde barajı aşma şansına sahip 5 - 6 parti var. Bu partilerin tümü iktidara geldiği takdirde "IMF proramını uygulayacağını" söylüyor. Halk kime oy verirse versin IMFye oy