Doğrusu ülkenin dış düşmanlara karşı savunulması için fedakârlıktan kaçınmıyoruz.Ama fazla işe yaramıyor... Neden?Çünkü ülkeyi dış düşmanlar değil iç hortumcular ve hazine yağmacıları çökertiyor da ondan...Ülke dışa karşı savunmalı... Ama içerden vuruluyor... Siyasetçi (koltuk desteği karşılığı) hazine soyguncuları ile anlaşıp ülkeyi soyduruyor. Acı ama gerçek... Silahlı kuvvetlerimize Awacs uçakları alındı... Tank ve helikopter alımları yapılıyor. Gözler kendilerine, kulaklar başkalarına inanırlar. Eflatuna not... Okurumuz, Eflatun için, "Türkiyenin koşullarını bilmeden laf etmiş!" diyor... Ve Türkiyenin koşullarına uygun sözü aktarıyor:"Cebinde siyasete girecek parası olmayan aydınları bekleyen sonuç, cebinde siyasete girecek parası olan cahillerce yönetilmektir." Eflatunun bir sözünü yayımlamıştık dün: "Siyasetle ilgilenmeyen aydınları bekleyen sonuç; cahiller tarafından yönetilmektir..." Atımız yoruldu... - IMFnin atı yoruldu. IMF at değiştiriyor...IMF yola sosyal demokratların sırtında devam edecek... Seçimde barajı aşma şansına sahip 5 - 6 parti var. Bu partilerin tümü iktidara geldiği takdirde "IMF proramını uygulayacağını" söylüyor. Halk kime oy verirse versin IMFye oy vermiş olacak. Peki IMF neden seçim istedi? Neden Kemal Derviş "Seçim tarihi belirlensin","Seçim ekonomiyi sarsmaz" gibi sözlerle manipülasyon yaparak Türkiyeyi seçim sürecine soktu... Bir dostumuzun yorumu: Sevgili İstanbullular... Siz beni unuttunuz; Ama ben sizi unutmayacağım! YTPnin saydamlığı... Bu görüşe yürekten katıldığını söyleyen Müdat Güler ABDden yazıyor:"Peki ama bu ilkeyi neden hemen hayata geçirmiyorsunuz... Partinin milletvekili adayları ve örgüt liderlerinin mal ve servet beyanlarını internette yayınlayarak işe başlayabilir, sözünüze gerçeklik kazandırabilirsiniz." İsmail Cemin partisi YTPnin programından bir satır: "Etkin ve ciddi bir yönetim anlayışının başlıca unsurları saydamlık ve dürüstlük olacaktır..." Denizlinin sırrı..! Peki, Denizli bu noktaya nasıl geldi? Geçmişte Bülent Ecevitin Koruma Müdürlüğünden tanıdığımız Denizli Emniyet Müdürü Mümtaz Karadumana kulak veriyoruz.- Bu sonuç karşılıklı iyi niyet, güven ve sevginin eseridir. Biz bunu sağladık. Önce amigoları eğittik. Biz size her türlü yardımı yapmaya hazırız, ancak siz de bize yardımcı olacaksınız, herhangi bir olay çıkarsa sizden biliriz, dedik.- Başka önlemler de almışsınızdır mutlaka... - Burada seyirci, üç aramadan geçtikten sonra sahaya girer. Sahaya meşale, konfeti, pet şişe, hatta çekirdekle bozuk para bile sokulmaz. Bozuk paralar Kızılayın yardım kutularına atılır. Daha önce olay çıkardığı saptanan kişiler içeri girmeyi bırakın, sahanın yakınına bile gelemez. 5 - 6 noktada alkolmetre ile alkol muayenesi yapılır. Pankartlarda tahta varsa, tahta alınır, yerine ip verilir. - Daha başka... - Amigoların bazen parası olmaz, biletini biz alırız. İşsiz olanlarına iş bulmaya çalışırız. Rakip takım taraftarları için şehir girişlerinde mobil bilet satış büfeleri kurduk. Bileti olmayan saha civarına yaklaştırılmaz. - Polisle ilgili aldığınız önlemler? - Polisimiz, çaresiz kalmadıkça şiddet kullanmaz. Görev süresi uzarsa aç bırakılmaz, kumanyası hemen ayağına gelir. Örneğin son Galatasaray maçında kumanyaları Mc Donaldstan geldi. Polis sayısını azaltmamıza karşın son iki sezon hiçbir olay yaşanmadı.Demek ki.. İsteyince oluyor... Stadyumunda tel örgü olmayan tek ilimiz... Diğer özelliklerine gelince... Tribünlerinde küfür de yok, sahaya yabancı madde atıldığını gören de... Klasik deyimle, "sahalarımızda görmek istemediğimiz manzaraların" hiçbiri yok... Özlem duyduğumuz, görmek istediğimiz ne varsa hepsi var; dostluk, kardeşlik, centilmenlik, sportmenlik vs. Kemal Derviş, Baykalın "Bizim Kemal" lafına alınmış... Bu lafa esas IMF alınmıştır... m.asik@milliyet.com.tr