<#comment>#comment>Körfez depreminden sonra bir süre tartışılmış ama ciddi bulunmamıştı.. Deprem dışardan tetiklenebilir mi? Bir başka ülke depremi silah olarak kullanabilir mi? Yeni ve ilginç bir site "www.thememoryhole", ABD’li bir yetkilinin ağzından bu konuda çarpıcı bir ipucu veriyor.
Eski Amerikan Savunma Bakanı William Cohen, 1997 yılında Georgia Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada bir soru üzerine teröristlerin ilginç silahlarından söz ediyor ve bu arada bazılarının uzaktan kumanda ile elektronik dalgalarla volkanları harekete geçirebildiğini veya deprem yaratabildiğini söylüyor. Haberi veren site kuşkulu bir soruya yöneliyor.
"Teröristler bunu yapabiliyorsa devletler niçin yapmasın?"
Teröristlerde bulunan silahların çok daha gelişmişi her zaman ABD başta birçok ülkenin elinde bulunmuyor mu?
Acaba depremle ilgili araştırmalar yapan TÜBİTAK bu konu üzerinde duruyor mu?
Iskalamayalım... Konuyu tartışalım...
Acaba bu patlamalar gerçekten teröristlerin eseri mi? Yoksa oyun içinde oyun mu var?Bölgeyi iyi tanıyan gazetecilerden Peter Symonds, aylar önce, 12 Nisan 2002 tarihinde kaleme aldığı "Amerikan yönetimi Endonezyada askeri kuvvet bulundurmak için bastırıyor" başlıklı yazıda, Washingtonun "Teröre karşı global savaş" gerekçesiyle Endonezya hükümetine bu ülkede asker bulundurmak için baskı yaptığını yazıyordu.USA Today gazetesinin 20 Mart 2002 tarihli haberi de ilginçti:"Pentagon Endonezyaya birlik göndermek istiyor." Açıkçası... Filipinlerden 10 yıl önce ayrılmak zorunda kalan ABD, bölgede yeniden üslenmek istiyor. Çünkü ABDnin yeni stratejisi artık dünyanın tüm kritik bölgelerinde asker bulundurmayı öngörüyor. Endonezya lideri Bayan Megawati ülkesinde ABD askeri varlığı oluşturulmasına karşı direniyordu. Ancak Balideki patlamalar Bayan Megawatinin direncini kırabilir. Patlamalar İslamcıların değil ABDnin işine yaramaktadır... Fazla da karmaşık olmayan bir oyun var gibi ortalıkta... Endonezyanın Bali Adasında meydana gelen ve çoğunluğu turist 187 kişinin ölmesine yol açan patlamaları, henüz hiçbir kanıt yokken, Amerikan ve Avustralya kaynakları Müslüman örgütlerin üzerine yıkmaya
<#comment>#comment>Endonezya’nın Bali Adası’nda meydana gelen ve çoğunluğu turist 187 kişinin ölmesine yol açan patlamaları, henüz hiçbir kanıt yokken, Amerikan ve Avustralya kaynakları Müslüman örgütlerin üzerine yıkmaya çalıştı.
Acaba bu patlamalar gerçekten teröristlerin eseri mi? Yoksa oyun içinde oyun mu var?
Bölgeyi iyi tanıyan gazetecilerden Peter Symonds, aylar önce, 12 Nisan 2002 tarihinde kaleme aldığı "Amerikan yönetimi Endonezya’da askeri kuvvet bulundurmak için bastırıyor" başlıklı yazıda, Washington’un "Teröre karşı global savaş" gerekçesiyle Endonezya hükümetine bu ülkede asker bulundurmak için baskı yaptığını yazıyordu.
USA Today gazetesinin 20 Mart 2002 tarihli haberi de ilginçti:
"Pentagon Endonezya’ya birlik göndermek istiyor."
Açıkçası... Filipinler’den 10 yıl önce ayrılmak zorunda kalan ABD, bölgede yeniden üslenmek istiyor. Çünkü ABD’nin yeni stratejisi artık dünyanın tüm kritik bölgelerinde asker bulundurmayı öngörüyor. Endonezya lideri Bayan Megawati ülkesinde ABD askeri varlığı oluşturulmasına karşı direniyordu. Ancak Bali’deki patlamalar Bayan Megawati’nin direncini kırabilir. Patlamalar İslamcıların değil ABD’nin işine
Genelgede neler mi vardı. Buyurun: Salonun güvenliğini sağlamak için ya kendi elemanlarınızdan oluşturulmuş ya da özel güvenlik şirketlerinden kiralanmış güvenlik görevlileri olacak. Bu kişilerle ilgili güvenlik soruşturması yaptırılacak ve haklarında polise bilgi verilecek.Giriş kapısında metal arama detektörü ile seyircilerin üzerini arayacak elemanlar bulundurulacak. Mümkünse X - Ray cihazı konulacak. Güvenlik bariyeri gibi fiziki, mekanik, elektronik güvenlik tedbirleri alınmış olacak.Oyunun oynanacağı salonun içini ve önemli noktalarını gözetleyebilen CCD kamera sistemi kurulacak, oluşturulacak kontrol odasından etkinlik sürekli takip edilecek. CCD kamera görüntüleri banda kaydedilecek, kasetler 30 gün süre ile muhafaza edilecek ve talep halinde kolluk kuvvetlerine verilecek.Salon, havalandırma sistemine ve çevresindeki trafiği etkilemeyecek şekilde araç kapasitesine sahip otoparka sahip olacak. vs. vs. Ankara Ekin Tiyatrosu güney illerimizden birine turne düzenleyecekti. Kural gereği, o ilin Emniyet Müdürlüğüne başvurdu... "İçişleri Bakanlığının 11 Mayıs 2002 tarihli genelgesine uymak şartıyla oyununuzu oynayabilirsiniz" yanıtını aldı. Uzun sözün özü... Bu genelge tiyatro
<#comment>#comment>Ankara Ekin Tiyatrosu güney illerimizden birine turne düzenleyecekti. Kural gereği, o ilin Emniyet Müdürlüğü’ne başvurdu... "İçişleri Bakanlığı’nın 11 Mayıs 2002 tarihli genelgesine uymak şartıyla oyununuzu oynayabilirsiniz" yanıtını aldı.
Genelgede neler mi vardı. Buyurun:
Salonun güvenliğini sağlamak için ya kendi elemanlarınızdan oluşturulmuş ya da özel güvenlik şirketlerinden kiralanmış güvenlik görevlileri olacak. Bu kişilerle ilgili güvenlik soruşturması yaptırılacak ve haklarında polise bilgi verilecek.
Giriş kapısında metal arama detektörü ile seyircilerin üzerini arayacak elemanlar bulundurulacak. Mümkünse X - Ray cihazı konulacak. Güvenlik bariyeri gibi fiziki, mekanik, elektronik güvenlik tedbirleri alınmış olacak.
Oyunun oynanacağı salonun içini ve önemli noktalarını gözetleyebilen CCD kamera sistemi kurulacak, oluşturulacak kontrol odasından etkinlik sürekli takip edilecek. CCD kamera görüntüleri banda kaydedilecek, kasetler 30 gün süre ile muhafaza edilecek ve talep halinde kolluk kuvvetlerine verilecek.
Salon, havalandırma sistemine ve çevresindeki trafiği etkilemeyecek şekilde araç kapasitesine sahip otoparka sahip
- 1990ların başında İstanbul - Sheraton Otelinde TÜSİADın bir toplantısı vardı. O toplantıda Meksikalı bir uzman şu sözü söyledi ve kimse anlamadı:"Bir ülkede özelleştirmenin başarısı özel sektörün özelleştirilmesine bağlıdır.""Türkiyede özel sektör Ankaraya bağlı olduğu sürece özelleştirme başarıya ulaşamaz. Biz, eğer Meksikalı uzmanı dinleyip, işadamı ile Ankaradaki siyasetçinin göbek bağını kesebilseydik, özelleştirmede başarılı olabilirdik." Ekonomistler Platformunun düzenlediği panelde konuşan Doçent Kerem Alkin önemli bir noktaya değindi: "Anladığımız insana kin beslemeyiz. Bütün düşmanlıklar anlaşılmazlıkların eseridir." Hortum siyaseti Bu kanıya varmamıza Sadettin Tantanın liderliğindeki Yurt Partisinin yayın organı "Yurt"ta gözümüze çarpan bir inceleme neden oluyor.1) "Çıkar amaçlı suç örgütleriyle mücadele"yi öngören 4422 sayılı yasaya 1999 tarihinde Fazilet Partisi olumsuz oy vermiştir... 2) 2001 yılı sonunda bu suçlar DGM kapsamından çıkartılırken hem AKP hem Saadet Partisi olumlu oy kullanmış, patronları DGMlerden kurtarmışlardır. Dikkat çekici bir muhabbet... Yalnız Tayyip Erdoğanın ve AKPnin değil... Saadet Parisi de dahil tüm bu grubun hortumculara garip bir
<#comment>#comment>Ekonomistler Platformu’nun düzenlediği panelde konuşan Doçent Kerem Alkin önemli bir noktaya değindi:
- 1990’ların başında İstanbul - Sheraton Oteli’nde TÜSİAD’ın bir toplantısı vardı. O toplantıda Meksikalı bir uzman şu sözü söyledi ve kimse anlamadı:
"Bir ülkede özelleştirmenin başarısı özel sektörün özelleştirilmesine bağlıdır."
"Türkiye’de özel sektör Ankara’ya bağlı olduğu sürece özelleştirme başarıya ulaşamaz. Biz, eğer Meksikalı uzmanı dinleyip, işadamı ile Ankara’daki siyasetçinin göbek bağını kesebilseydik, özelleştirmede başarılı olabilirdik."
"Anladığımız insana kin beslemeyiz. Bütün düşmanlıklar anlaşılmazlıkların eseridir."
- Yarım yüzyıl boyunca NATO üyesi olarak Batının yanında yer aldık. Milli gelirimizin büyük bir bölümünü savunma harcamalarına ayırdık. 40 yıldır AB üyesiyiz... Ancak bugün eski demirperde ülkeleri bile ABye ve NATOya alınırken Türkiye AB dışında bırakılıyor. Eğer yıllar önce Batı ittifakı yerine sosyalist blokta yer alsaymışız bugün Romanya veya Bulgaristan gibi AB üyeliğine adım atmış olacaktık... Acaba yanlış cephede yer aldığımız söylenebilir mi?Soru sorulmuyor... Yanıtı öğrenilemiyor... Ancak General W. Ralston konuşurken tavanda başlayan gürültü patırtının sebebi öğreniliyor.. Meğer üst katta İspanyol Balesinin gösterisi varmış... Davetin sahibi Strateji Dergisi Yayın Kurulu Başkanı Orgeneral Çevik Bir ve CNR Fuarcılık Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem... Davetin konuşmacısı NATO Avrupa Kuvvetleri Komutanı Joseph W. Ralston... Konuklar; üst düzey komutanlar, büyükelçiler, işadamları ve gazetecilerden oluşan yaklaşık 200 kişilik seçkin bir topluluk... Davetin yeri Gökkafesteki Ritz Carlton oteli... Orgeneral W. Ralston duru bir konuşmadan sonra sorulan soruları yanıtlıyor. AB - NATO ilişkilerinin iyi gitmediğini söz arasında söylüyor. Irakla ilgili soruları