<#comment>#comment>Seçim öncesi iki vatandaş konuşuyor: - Oyunu kime vericen?
- Falanca lidere..
- Fakat dostum o adam liderlerin en yalancısı...
- İyi ya...En azından onun söylediklerinin tümünün yalan olduğunu biliyorum... Ötekilerin ise hangi sözleri doğru hangisi yalan bilmiyorum...
***
Kayseri’nin Yahyalı ilçesinin köylerinden birinde muhtarlık seçimi yapılmış. İhtiyar heyetine yedek üye seçilen köylünün biri, sonuçlar belli olur olmaz, etrafındaki arkadaşlarına dönmüş:
Peki ne yapmalı?İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Suat Gezgin sorumuz üzerine düşüncelerini şöyle sıralıyor:- İletişim Fakültelerinin kontenjanları azaltılmalıdır.- İletişim Fakültesi mezunlarına Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK arasında yapılacak işbirliği çerçevesinde tezsiz yüksek lisans ve pedagojik formasyon eğitimiyle öğretmenlik hakkı tanınmalıdır.- Hukuk, iktisat, siyaset bilim ve toplumbilimleri alanında kapsamlı bir eğitim verilen İletişim Fakültesi mezunlarına kaymakamlık ve müfettişlik sınavlarına girebilme hakkı tanınmalıdır.- Medya, bir sözleşme çerçevesinde İletişim Fakültesi öğrencilerine 1 yıl süreli staj olanağı tanımalıdır; ardından da yetiştirilen bu öğrencilere iş olanağı sağlanmalıdır.- Yerel basına devlet güvencesi sağlanmalı; her yerel basın - yayın organı, İletişim Fakültesi mezunlarına 2 kişilik basın kadrosu açmalıdır.Pek çok önlem mümkün. Bu önlemlere kafa yoracak iktidar bulmakta mesele... Ülkemizde 23 iletişim fakültesinde 3600ün üzerinde öğrenci okuyor... Radyo, televizyon ve sinema bölümlerinden her yıl 2000in üzerinde öğrenci mezun oluyor... Bu kadar mezuna iş mümkün mü? Dolayısıyla ancak 20 - 30u medyada işe yerleşiyor, gerisi
<#comment>#comment>Ülkemizde 23 iletişim fakültesinde 3600’ün üzerinde öğrenci okuyor... Radyo, televizyon ve sinema bölümlerinden her yıl 2000’in üzerinde öğrenci mezun oluyor... Bu kadar mezuna iş mümkün mü? Dolayısıyla ancak 20 - 30’u medyada işe yerleşiyor, gerisi işsizler ordusuna kaydını yaptırıyor.
Peki ne yapmalı?
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Suat Gezgin sorumuz üzerine düşüncelerini şöyle sıralıyor:
- İletişim Fakültelerinin kontenjanları azaltılmalıdır.
- İletişim Fakültesi mezunlarına Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK arasında yapılacak işbirliği çerçevesinde tezsiz yüksek lisans ve pedagojik formasyon eğitimiyle öğretmenlik hakkı tanınmalıdır.
- Hukuk, iktisat, siyaset bilim ve toplumbilimleri alanında kapsamlı bir eğitim verilen İletişim Fakültesi mezunlarına kaymakamlık ve müfettişlik sınavlarına girebilme hakkı tanınmalıdır.
O kadar da çok gürültü patırtı çıkarıyorlar ki... Halk çalınan milyarlarca doları kendisinin ödediğini unuttu... Cümbüşü seyrediyor...Bu arada BDDK ne yapıyor diye sorarsanız...Hortumcularla birlikte sahanın ortasında top çeviriyor...Şu sorulara bir türlü cevap verilmiyor:(1) Batan her bir bankada hortumlanan para var ise bunun miktarı nedir? Kimler ne kadar hortumlamıştır? Yönetim hatası veya beceriksizliğinden batmış kredi miktarı nedir? (2) Her bir bankaya boşalan kasayı doldurmak için ne kadar para verilmiştir?(3) Banka boşaltanlarla ne gibi anlaşmalar yapıldı... Kim ne kadar geri verecek? Kimden ne istenilecek? Kim bugüne kadar ne verdi?BDDK bu sorular sorulduğunda bankacılık yasasının arkasına sığınıyor.Ne var ki bugüne dek Ceylan Holding ve Yaşar Holdingle yapılan anlaşmaları BDDK sitesinde pekâlâ açıkladı. Hem de ayrıntılarıyla. Demek ki açıklanabiliyor. Ve demek ki diğerlerinin durumu mahcubiyetten gizleniyor... Hortumculuk ülkemizde saygın bir meslek haline geldi denebilir.. Çünkü hiçbir işadamı (veya gazeteci) hortumcu olduğu için herhangi bir mahcubiyet içinde görünmüyor. Tam tersine hortumcular hortumcu olmayanlardan hesap soruyor. Üzerine saldırıyor. Erişmek
<#comment>#comment>Hortumculuk ülkemizde saygın bir meslek haline geldi denebilir.. Çünkü hiçbir işadamı (veya gazeteci) hortumcu olduğu için herhangi bir mahcubiyet içinde görünmüyor. Tam tersine hortumcular hortumcu olmayanlardan hesap soruyor. Üzerine saldırıyor.
O kadar da çok gürültü patırtı çıkarıyorlar ki... Halk çalınan milyarlarca doları kendisinin ödediğini unuttu... Cümbüşü seyrediyor...
Bu arada BDDK ne yapıyor diye sorarsanız...
Hortumcularla birlikte sahanın ortasında top çeviriyor...
Şu sorulara bir türlü cevap verilmiyor:
(1) Batan her bir bankada hortumlanan para var ise bunun miktarı nedir? Kimler ne kadar hortumlamıştır? Yönetim hatası veya beceriksizliğinden batmış kredi miktarı nedir?
Vanilya, üre, şeker, sirke, erik yağı, fesleğen yağı, anason, elma kabuğu, pelesenk yağı, defne yaprağı, Bergamot yağı, tereyağı, çikolata, tarçın yağı, kereviz tohumu, kafein, havuç yağı, kakao, mısır püskülü, bal, yasemin özü, ıhlamur yağı, limon yağı, maydanoz tohumu yağı, biber yağı, nane yağı. greyfurt suyu, erik suyu, tütün aroması, menekşe yaprağı özü...vs..vs... Bunlar zararsız madde. Ne var ki her biri yanınca içinden envai çeşit zararlı gaz neşrediyor... En zararlı madde ise malum: nikotin... Mütemmim bilgi: (www.drugs.indiana.edu) ABDnin Indiana Üniversitesinde yapılan bir araştırmada sigaraya 599 ayrı katkı maddesi eklendiği ortaya çıkarılmış. Araştırmaya konu olan beş büyük sigara üreticisinin kullandıkları girdilere bakınca insanın ciğerine ve kanına ne akla gelmedik şeyler girdiğini hayretle görüyorsunuz... Asitleri bir kenara bırakalım... Zararsız görünen maddelerin birkaçını sayalım: Bir milletin büyüklüğü nüfusunun çokluğuyla değil, akıllı ve faziletli kişi sayısıyla bellidir. Orhan Velinin Orhan Velinin şiirini seçim sonrasında okumak üzere şöyle değiştirdik:"Neler yapmadık bu vatan için Kimimiz öldük Kimimiz CHPye oy verdik" Muğladan Orhan Besi yazıyor:
<#comment>#comment>ABD’nin Indiana Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada sigaraya 599 ayrı katkı maddesi eklendiği ortaya çıkarılmış. Araştırmaya konu olan beş büyük sigara üreticisinin kullandıkları girdilere bakınca insanın ciğerine ve kanına ne akla gelmedik şeyler girdiğini hayretle görüyorsunuz... Asitleri bir kenara bırakalım... Zararsız görünen maddelerin birkaçını sayalım:
Vanilya, üre, şeker, sirke, erik yağı, fesleğen yağı, anason, elma kabuğu, pelesenk yağı, defne yaprağı, Bergamot yağı, tereyağı, çikolata, tarçın yağı, kereviz tohumu, kafein, havuç yağı, kakao, mısır püskülü, bal, yasemin özü, ıhlamur yağı, limon yağı, maydanoz tohumu yağı, biber yağı, nane yağı. greyfurt suyu, erik suyu, tütün aroması, menekşe yaprağı özü...vs..vs... Bunlar zararsız madde. Ne var ki her biri yanınca içinden envai çeşit zararlı gaz neşrediyor... En zararlı madde ise malum: nikotin... Mütemmim bilgi:
(www.drugs.indiana.edu)
Bir milletin büyüklüğü nüfusunun çokluğuyla değil, akıllı ve faziletli kişi sayısıyla bellidir.
Eski Amerikan Savunma Bakanı William Cohen, 1997 yılında Georgia Üniversitesinde yaptığı konuşmada bir soru üzerine teröristlerin ilginç silahlarından söz ediyor ve bu arada bazılarının uzaktan kumanda ile elektronik dalgalarla volkanları harekete geçirebildiğini veya deprem yaratabildiğini söylüyor. Haberi veren site kuşkulu bir soruya yöneliyor."Teröristler bunu yapabiliyorsa devletler niçin yapmasın?" Teröristlerde bulunan silahların çok daha gelişmişi her zaman ABD başta birçok ülkenin elinde bulunmuyor mu?Acaba depremle ilgili araştırmalar yapan TÜBİTAK bu konu üzerinde duruyor mu?Iskalamayalım... Konuyu tartışalım...William Cohenin konuşmasını aşağıdaki adreste okuyabilirsiniz:http://www.defenselink.mil/news/Apr1997/t042897_t0428coh.html. Körfez depreminden sonra bir süre tartışılmış ama ciddi bulunmamıştı.. Deprem dışardan tetiklenebilir mi? Bir başka ülke depremi silah olarak kullanabilir mi? Yeni ve ilginç bir site "www.thememoryhole", ABDli bir yetkilinin ağzından bu konuda çarpıcı bir ipucu veriyor. Bu dünyanın yüceliği ve zavallılığı hiç gerçeklik sunmaz, ama aşklar sunar... Kürt devleti 2 Profesör Baskın Oran da aynı görüşte. Baskın Orana göre; ABD, "devlet"e yeşil