Hortumculuk ülkemizde saygın bir meslek haline geldi denebilir.. Çünkü hiçbir işadamı (veya gazeteci) hortumcu olduğu için herhangi bir mahcubiyet içinde görünmüyor. Tam tersine hortumcular hortumcu olmayanlardan hesap soruyor. Üzerine saldırıyor.
O kadar da çok gürültü patırtı çıkarıyorlar ki... Halk çalınan milyarlarca doları kendisinin ödediğini unuttu... Cümbüşü seyrediyor...
Bu arada BDDK ne yapıyor diye sorarsanız...
Hortumcularla birlikte sahanın ortasında top çeviriyor...
Şu sorulara bir türlü cevap verilmiyor:
(1) Batan her bir bankada hortumlanan para var ise bunun miktarı nedir? Kimler ne kadar hortumlamıştır? Yönetim hatası veya beceriksizliğinden batmış kredi miktarı nedir?
(2) Her bir bankaya boşalan kasayı doldurmak için ne kadar para verilmiştir?
(3) Banka boşaltanlarla ne gibi anlaşmalar yapıldı... Kim ne kadar geri verecek? Kimden ne istenilecek? Kim bugüne kadar ne verdi?
BDDK bu sorular sorulduğunda bankacılık yasasının arkasına sığınıyor.
Ne var ki bugüne dek Ceylan Holding ve Yaşar Holding’le yapılan anlaşmaları BDDK sitesinde pekâlâ açıkladı. Hem de ayrıntılarıyla. Demek ki açıklanabiliyor. Ve demek ki diğerlerinin durumu mahcubiyetten gizleniyor...
Erişmek istedikleri bir hedefi olmayanlar, çalışmaktan da zevk almazlar.
IMF, yapısal reformlar tamamlanmadığı için 1.6 milyar dolarlık krediyi vermemiş.
Reformlar bahane... Bizce asıl gerçek şu:
Adamlar kimi siyasi liderlerimizin bol keseden vaatlerini duyunca
"Ohoo.. Türkiye’de para bol...
Bunların krediye mrediye ihtiyacı yok" dediler...
Mesele bundan ibaret...
Profesör Sinan Çağdaş Yıldız Teknik hocaları adına yazıyor...
"Derya Tuna için seferber olan ve suçluyu kısa sürede yakalayan İstanbul emniyeti, aynı hassasiyeti evinde saldırıya uğrayıp parası ve arabası gasp edilen profesörler için göstermemiştir. 4.Levent Şebboy Sokak’ta 17 Eylül günü yapılan kapkaçta, kapkaççıların çalıntı otomobilinin plakası ve markası anında 155 nolu polis imdata bildirilmesine rağmen bu araba yakalanamamıştır.
Bizim gibi medyatik olmayan kişileri kimse korumamaktadır. İstanbul Emniyeti eğer azmederse gasp ve kapkaç çetelerini bitirebilir. Bu azmi bekliyoruz."
Rahmetli Aziz Nesin’in pek çok konuda olduğu gibi ekonomik konularda da cin gibi fikirleri vardı. Ölümünden kısa süre önce "Memleket nasıl kurtulur" konulu bir sohbette değme iktisatçılara taş çıkartan çözümler öne sürmüş, o arada ortalığı kırıp geçirmişti.
- Memleket nasıl kurtulur Aziz Hoca?
- Bize bu iş için önce güçlü ve cesur bir iktidar lazım.
- Neden?
- İlk olarak 44 milyara varan borçların üzerine bir çizgi çekilecek, borcunu isteyen alacaklılara, "Ne o kardeşim biz senden borç almadık" denilecek.
- Ya karşı taraf, "Aldınız işte senetler" diye ısrar ederse?
- O zaman şöyle diyeceğiz: "Bakın şeker kardeşim biz ekonomiyi sizden öğrenmiyor muyuz? Sizden öğreniyoruz. Borç verirken siz sonunda böyle olacağını bilmiyor muydunuz? Biliyordunuz. O zaman neden verdiniz? Kaldı ki biz bu borcu faiz ödemesi altında çoktan geri ödedik. Siz paranızın değerini yükselttiniz, dolayısıyla bizim borç oranımız arttı. Hadi kardeşim başka kapıya..."
- Pekiyi Aziz Bey ya bunu da yemezlerse?
- O zaman şunları sorarız: "Bu 44 milyar doları kime verdiniz arkadaş? Halka vermiş olsanız, halkın refahı artmış olurdu. Halkın refahı tam tersine düştü. Şimdi gidin bu parayı kime verip zengin ettinizse ondan isteyin..."
Aziz Nesin bu gelişmeler sonunda ekonomik ambargo konulursa ona karşı düşündüğü çareyi de açıkladı:
- Biz demiyor muyuz "Türkiye kendi kendine yeter" diye... Ekonomik ambargo uygulanırsa bize de kendimize yettiğimizi kanıtlayacak fırsat çıkmış olur...
***
Aziz Bey’in bu gırgırı günümüzde kimi partilerin ekonomik programı haline gelmeye başladı... Bu konuya dikkat çekmeyi de borç biliriz!
CHP incir, kabak ve kavundan oluşan meyveli, sebzeli kampanya başlatmış.
Domatesin liderliğinde başka türlüsü mümkün mü?