ABD’nin Indiana Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada sigaraya 599 ayrı katkı maddesi eklendiği ortaya çıkarılmış. Araştırmaya konu olan beş büyük sigara üreticisinin kullandıkları girdilere bakınca insanın ciğerine ve kanına ne akla gelmedik şeyler girdiğini hayretle görüyorsunuz... Asitleri bir kenara bırakalım... Zararsız görünen maddelerin birkaçını sayalım:
Vanilya, üre, şeker, sirke, erik yağı, fesleğen yağı, anason, elma kabuğu, pelesenk yağı, defne yaprağı, Bergamot yağı, tereyağı, çikolata, tarçın yağı, kereviz tohumu, kafein, havuç yağı, kakao, mısır püskülü, bal, yasemin özü, ıhlamur yağı, limon yağı, maydanoz tohumu yağı, biber yağı, nane yağı. greyfurt suyu, erik suyu, tütün aroması, menekşe yaprağı özü...vs..vs... Bunlar zararsız madde. Ne var ki her biri yanınca içinden envai çeşit zararlı gaz neşrediyor... En zararlı madde ise malum: nikotin... Mütemmim bilgi:
(www.drugs.indiana.edu)
Bir milletin büyüklüğü nüfusunun çokluğuyla değil, akıllı ve faziletli kişi sayısıyla bellidir.
Muğla’dan Orhan Besi yazıyor: "Ailece Deniz Baykal hakkında olumsuz düşünmemize rağmen CHP’ye oy vermemizin vatanseverlik olacağına karar verdik.
Orhan Veli’nin şiirini seçim sonrasında okumak üzere şöyle değiştirdik:
"Neler yapmadık bu vatan için
Kimimiz öldük
Kimimiz CHP’ye oy verdik"
Bir hanım arkadaşımız dün apartmanda üzerine kedinin saldırdığını, korkudan dakikalarca avaz avaz bağırdığını, tek bir kişinin kapıyı açıp ne oluyor diye bakmadığını anlattı... Eskiden olsa yadırgardık... Yadırgamadık.
Bu kentin ortasında bir kadını şeffaf elbise giydi diye vurdular... Olay ihbar edildiği halde önlenemedi. Gazeteciler kadını kurtarmak yerine acısını haber yaptılar. Vurduranı herkes bildiği halde bilmezlikten geldi.
Bir tabanca kurşunu artık tüm toplumu vurabilir. Çünkü toplum korkuya ve hiçliğe teslim olmuş durumdadır...
Felsefe kitapları ikinci baskıyı zor yapar... İmge Yayınları’ndan çıkan Felix Marti İbenez’in yazdığı "Felsefe Öyküleri" adlı kitap hayli ilgi çekici ve akıcı olduğundan... İkinci baskıyı yapmış... Ünlü filozofların yaşam serüvenleri, tartışmaları, özelliklerini bulabilirsiniz kitapta... Kitaptan küçücük bir paragrafı buraya alalım:
" Kant için bilim ve din aynıdır; çünkü dünün bilimi bugünün dini olmuştur ve bugünün bilimi yarının dini olacaktır"
Profesör Baskın Oran, önce Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti’nin kurulacağına inanmıyor. Sonra da diyor ki:
- Ama Saddam düzeninin bir biçimde değişeceği kesin. Her halükârda, biçimi (özerk bölge, federe devlet, vs.) şimdiden bilinemez ama, Kuzey Irak Kürtleri bir şekilde bir tür özerklik kazanacaklar. Acaba, bu özerkliğin ebeliğini Amerika değil de Türkiye yapsa çok mu kötü olur?
Çünkü, bebek sana rağmen doğduktan sonra adını senin koyman biraz zor. Türkiye gibi IMF olmadan memur maaşları ödeyemeyecek bir devletin, kendi sınırlarının dışında devlet kurdurmama lüksü yok.
Bunca "Çizmeyi aştılar" tehditlerini fiile dönüştürdüğünü düşünsen; Irak’ta kaç gün, kaç hafta, kaç ay, kaç yıl kalacaksın ve nasıl çıkacaksın? Fiile dönüştüremezsen, bu sefer "Kağıttan Kaplan" olacaksın. Sana rağmen kurulan düşman bir devletle burun buruna yaşamak derdi, cabası.
Oysa Kuzey Irak Kürtlerinin şimdi en kritik zamanı. Saldırı sonrası düzen umurunda olmayan bir ABD’nin elinde oyuncaklar... Dört düşman ülkeyle kuşatılmış bir durumdalar... Musul petrollerini de kimse onlara yedirmez...
Bu ebelik rolüne aslında Suriye ile İran bayılır ama, birincisinin esamisi okunmaz, ikincisi ise "Haydut Devlet". Oysa Türkiye tek "mümkün" komşu.
Böyle bir devlet veya federe devlet veya her ne ise; kurulunca Türkiyeli Kürtler hakkında irredantizm (onları da topraklarına katmak) emelleri beslemez mi? Hadi canım... 3.5 milyonluk Kuzey Irak Kürtleri 68 milyonluk Türkiye’den toprak mı koparacak? Aman Allah, bu nasıl korkmak?
Tabii, kendi televizyonumuzda "Berivan" dizisi oynarken Hakkâri’de doğan bebeye Berivan adının konmasını nüfus memurumuz önlerse, üstüne üstelik bir de o baba Hakkâri çöplüğünü karıştırmak zorundaysa, korkmakta haklıyız.
Ben televizyonu fevkalade eğitici buluyorum.
Biri açtığı zaman hemen diğer odaya gidip kitap okuyorum.