Seçim öncesi iki vatandaş konuşuyor: - Oyunu kime vericen?
- Falanca lidere..
- Fakat dostum o adam liderlerin en yalancısı...
- İyi ya...En azından onun söylediklerinin tümünün yalan olduğunu biliyorum... Ötekilerin ise hangi sözleri doğru hangisi yalan bilmiyorum...
***
Kayseri’nin Yahyalı ilçesinin köylerinden birinde muhtarlık seçimi yapılmış. İhtiyar heyetine yedek üye seçilen köylünün biri, sonuçlar belli olur olmaz, etrafındaki arkadaşlarına dönmüş:
- Eee arkadaşlar, demiş, biraz öncesine kadar ben de sizin gibi bir adamdım.
***
Bektaşi yaz günü dağ başında serinlemek için bir karpuz kesmiş. Karpuzu kelek çıkmış. Hiç dokunmamış karpuza, o sırada uykusu da bastırmış, yatmış uyumuş oracıkta. Uyandığında bakmış, adamın biri gelmiş, biraz önce yemeden bıraktığı kabak karpuzu kemiriyor. İkide bir de "Yarabbi çok şükür, yarabbi çok şükür..." diyor. Bektaşi:
- Babalık, demiş, sen kabak karpuza bu kadar şükredersen daha iyisini ömrü billah bulamazsın... Ona göre...
Hırsızlar da hırsız var diye bağırıyor.
Bir ülkede yolsuzlukları kovuşturmaz... Banka hortumlayanları kollar... Çalanın çaldığını yanına kâr bırakırsanız...
O ülkede namuslu kadroların yaşama şansı kalmaz...
İktidar hırsızlık ve ahlaksızlıkta başı çekenlerin eline geçer...
Namuslu olmanın değeri kalmayınca namussuzluk hayat biçimi olur. Halk mafyalaşır. Siyasetçi ile hortumcu bütünleşir.
Böyle toplumlarda insanlar insanlıktan çıkar. Toplum canavarlaşır. Ve o canavar sonunda kendi kendini yer. Doğal sonuç budur.
Nasıl ki güneş her gün hem eskidir hem yeni
Sevgim de yeni baştan söyler her söyleneni
Seçim fıkrası diye anlatılır ama gerçek olması ihtimali de vardır... Eskiden köyün birinde muhtar seçimi çok ilginç bir yöntemle yapılırmış. Adaylar meydanda toplanır, havaya bir güvercin salınır, hayvan dönüp dolaşıp geldiğinde kimin omzuna konarsa o muhtar olurmuş...
Görünüşte komik ve saçma görünüyor.
Ama kesinlikle bizim bugünkü sandık demokrasisinden daha iyi.
Çünkü o sistemde güvercinin (az da olsa) yurtsever, demokrat, halkçı, dürüst birinin omzuna konması ihtimali var...
EVDEN EVE NAKLİYAT. Evinizden alıyoruz, partimizin mitingine götürüyoruz, iş bittikten sonra paranızı cebinize koyuyoruz, tekrar evinize bırakıyoruz. Siz sadece telefonla bizi arıyorsunuz.
Tel: O532. 989 98..
DVD’leriniz, VCD’leriniz beni hiç ilgilendirmiyor tezgâhtar bey. Şu an beni ilgilendiren tek şey WC’niz. Nerede olduğunu hemen söylemezseniz DVD, VCD satılan dükkânınız bir anda WC gibi kokmaya başlayacak, ona göre.
Sıtkı Sıkıştı
DOĞALGAZCILAR! Hışştt bilader, size son kez söylüyorum. Sokakta doğalgaz tamiri yapılırken öyle fosur fosur sigara içmek de ne oluyor kardeşim? Manyak mısınız siz? Hepimizi havaya uçurmak mı isti...
Şevkat Pürdikkat. Merhum.
KOŞU bandı aldım, iki adım bile koşamadan bant bitiyor. Hay ben bu kadar kısacık koşu bandı yapan geri zekâlının aklına...
Zeki Buneki
KUŞADASI’NDA BEŞ YILDIZLI OTEL’deyim. Havuzun başında şezlonga uzanmışım, sağımda solumda bikinili, monokinili, yokinili, esmer, sarışın, kumral yavrular... Sen şimdi bütün bunları bırak oylarını kapmak için Anadolu’ya git, yamuk - yumuk adamlara şirinlik numarası yap... Of, oofff! Hu, huuu, Oksana yavrum, bak sana dondurma aldım, gel birlikte yalıyak.
Haydar Özhıyar Milletin vekili.
KÖPEKLERİNİZ, KEDİLERİNİZ bizi ilgilendirmez. Bizi ilgilendiren dairenizde beslediğiniz bu hayvanlara biz komşularınızın adlarını koymanız, bunun da bize çok koyması. Ya hayvanlarınıza adam gibi hayvan adı koyunuz ya da apartman sakinleri olarak karar aldık, biz sizi hayvanlarınızla birlikte kapının önüne koyucaz...
Sadık Yeterartık. Huzur Apartmanı Yöneticisi.
Bir yardımcısı Luisiana Valisi Earl Long’a demiş ki.
- Haklı kararlarınızda sizin yanınızdayım efendim ama yanlış kararlarınızda yanınızda olamam...
Vali Long şöyle bir bakmış:
- Salak herif, demiş, haklı olsam sana ihtiyacım olur mu?