<#comment>#comment>Geçen yıl TIR gezimizde uğradığımız Isparta’da aydın, becerikli, yaratıcı, duyarlı bir Vali tanımıştık; Halil İbrahim Daşöz... Sayın Daşöz’ün iki ilginç projesi vardı... Öğretmenler ve öğrencilerin katkısıyla "Ulusal Eğitime Destek Kampanyası" çerçevesinde iki okul...
Projelerin yürürlüğe konduğunu bu yılın başlarında okurlarımıza duyurmuştuk...
Sayın Daşöz birkaç gün önce iki kocaman okul fotoğrafı gönderdi...
Öğretmenlerin katkılarıyla yapılan Öğretmenler İlköğretim Okulu...
Öğrencilerin katkısıyla yaptırılan Öğrenciler İlköğretim Okulu.
Isparta’da çalışan 4100 öğretmen, maaşlarından gönüllü bağışlarla 100 milyar liralık katkı sağlamışlar... Valiliğin üstünü tamamlamasıyla 16 derslikli Öğretmenler İlköğretim Okulu ortaya çıkmış. Girişine Ceyhun Atuf Kansu’nun ünlü şiirinin başlığı "Dünyanın Bütün çiçeklerini Getirin Buraya " yazılmış.
- Genel Başkanımız, milletvekilleri arasında sorun yaratır düşüncesiyle bu olaya sıcak bakmıyor. - Ne gibi sorun yaratabilir?- Örneğin bizde büyükelçi kökenli üç milletvekili var; Şükrü Elekdağ, İnal Batu ve Onur Öymen. Bu üç isimden meslek kıdemi en fazla kişi Şükrü Elekdağ, parti kıdemi en fazla kişi ise İnal Batu. Hangisini gölge bakan yapsanız diğeri kırılır. Aynı şey hemen tüm bakanlıklar için sözkonusu. Bütün bunları düşündük ve sonunda gölge kabineden vazgeçtik. *** CHP, Batı demokrasilerinde olduğu gibi, AKPli bakanların icraatını izleyecek "Gölge Kabine" kurmayı düşünüyor mu? Soruyu CHPnin önde gelen bir Genel Merkez yöneticisine yöneltiyoruz. Aldığımız yanıt; Peki İngiltere gibi ülkeler bu işi nasıl beceriyor.Bakanlar parti grubunda oylama yapılarak tayin edilemez mi?İnsanların kaprisleri nasıl olur da ülke çıkarlarının önüne geçer? Demek bakanlık böylesi efsunlu... Gölgesi bile kavgaya sebep oluyor. İnsan düşünmüyorsa özgür değildir. Çünkü o zaman başkalarının isteğine göre davranır. Hegel Kıyafet devrimi... "Melahat Nurcan Hanım, 1954 yılında Yargıtay üyesi seçildi. Bu olay ABDde büyük yankı bulmuştur. Onlarda ise 1980de ilk kez bir kadın Yargıtay üyesi
<#comment>#comment>CHP, Batı demokrasilerinde olduğu gibi, AKP’li bakanların icraatını izleyecek "Gölge Kabine" kurmayı düşünüyor mu? Soruyu CHP’nin önde gelen bir Genel Merkez yöneticisine yöneltiyoruz. Aldığımız yanıt;
- Genel Başkanımız, milletvekilleri arasında sorun yaratır düşüncesiyle bu olaya sıcak bakmıyor.
- Ne gibi sorun yaratabilir?
- Örneğin bizde büyükelçi kökenli üç milletvekili var; Şükrü Elekdağ, İnal Batu ve Onur Öymen. Bu üç isimden meslek kıdemi en fazla kişi Şükrü Elekdağ, parti kıdemi en fazla kişi ise İnal Batu. Hangisini gölge bakan yapsanız diğeri kırılır. Aynı şey hemen tüm bakanlıklar için sözkonusu. Bütün bunları düşündük ve sonunda gölge kabineden vazgeçtik.
***
Demek bakanlık böylesi efsunlu... Gölgesi bile kavgaya sebep oluyor.
Profesör Akkaş gönderdiği notta ne mi demiş? İşte:"...Sayın Taha Akyol bir yazısında kadınların siyah çarşafa bürünmelerini benimsemediğini ima etmişti. Sayın Akyol türbanı onaylıyor ama çarşafı onaylamıyor. Yeni Sağlık Bakanımız da eşinin çarşaf giymediğini sadece türban taktığını kanıtlama gereği duydu. Anlaşılıyor ki, türbana evet diyenlerin bile kendilerine göre bir hoşgörü sınırları var. Türbana evet diyenler sınırı kara çarşafta çizmekte bir sakınca görmüyorlar. Öyleyse sınırı türbanda çizmeye çalışan (istihzai deyimiyle) laikçilere niye kızıyorlar?" Sayın Akkaşın sorusu ilginç bir tartışmanın konusu olabilecek incelikte. ODTÜlü Profesör Nuri Akkaş, CNN Türk kanalının "Söz Sizde" adlı programına gönderdiği notun dikkate alınmamasından şikâyetçi... Çağımızın aydını aynı zamanda eylem adamı olmak zorundadır. J.Paul Sartre İşte sporcu... - Bildiğiniz gibi bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü. Her şeyden önce sevgili öğretmenlerimizin bu mutlu günlerini kutluyor, hepsinin ellerinden öpüyorum.Bu gerçek sporcuya tüm öğretmenler adına teşekkür ediyoruz. Gençlerbirliği - Galatasaray maçı sonrasında futbolculara sırayla mikrofon uzatılıyordu. Sıra G.Birliği futbolcusu Ümit Bozkurta
<#comment>#comment>ODTÜ’lü Profesör Nuri Akkaş, CNN Türk kanalının "Söz Sizde" adlı programına gönderdiği notun dikkate alınmamasından şikâyetçi...
Profesör Akkaş gönderdiği notta ne mi demiş? İşte:
"...Sayın Taha Akyol bir yazısında kadınların siyah çarşafa bürünmelerini benimsemediğini ima etmişti. Sayın Akyol türbanı onaylıyor ama çarşafı onaylamıyor. Yeni Sağlık Bakanımız da eşinin çarşaf giymediğini sadece türban taktığını kanıtlama gereği duydu. Anlaşılıyor ki, türbana evet diyenlerin bile kendilerine göre bir hoşgörü sınırları var. Türbana evet diyenler sınırı kara çarşafta çizmekte bir sakınca görmüyorlar. Öyleyse sınırı türbanda çizmeye çalışan (istihzai deyimiyle) laikçilere niye kızıyorlar?"
Sayın Akkaş’ın sorusu ilginç bir tartışmanın konusu olabilecek incelikte.
Çağımızın aydını aynı zamanda eylem adamı olmak zorundadır.
...Ekonomi olarak büyüklükse Suudi Arabistanın bizden daha büyük ekonomisi var!Nüfus büyüklüğü ise Pakistanın bizden çok nüfusu var!Nüfus gençliği ise Bangladeşin bizden daha genç nüfusu var...Bu ülkeler Avrupa Birliğine aday diyebilir miyiz?O kötü Doğu Avrupa ülkelerini şöyle bir turlayın...Ekonomik potansiyelleri Türkiyeden geri bile olsa: İnsanların hukuk sistemlerine guveninin bizden fazla olduğunu, sağlık hizmetlerinin standardının daha iyi olduğunu, eğitimlerinin daha iyi oldugunu, üniversite okumuşların işsiz dolaşmadığını, polislerinden bizim halkımız kadar korkmadıklarını, ülkelerinin kuzeyiyle güneyi doğusuyla batısı arasındaki ekonomik ve sosyal farkların bizdeki gibi olmadığını göreceksiniz. En önemlisi; bu ülkelerdeki nüfusun tamamının Avrupalı gibi yaşamak istediğini göreceksiniz... Avrupa ile bir arada yaşamak yerine Avrupayı kendine uydurmayı hayal eden insanlar da göremezsiniz o ülkelerde... Gazetelerimizde "Türkiye, ABye aday 12 ülkeden daha önde..." şeklinde haberler yayımlanıyor. Okurumuz Mete Özgürel bu haberlerin mantıklı bir temele oturmadığını yazıyor notunda ve şunları söylüyor: Atatürk, "Cumhuriyeti biz kurduk, sizler batıracaksınız" demedi,
<#comment>#comment>Gazetelerimizde "Türkiye, AB’ye aday 12 ülkeden daha önde..." şeklinde haberler yayımlanıyor. Okurumuz Mete Özgürel bu haberlerin mantıklı bir temele oturmadığını yazıyor notunda ve şunları söylüyor:
...Ekonomi olarak büyüklükse Suudi Arabistan’ın bizden daha büyük ekonomisi var!
Nüfus büyüklüğü ise Pakistan’ın bizden çok nüfusu var!
Nüfus gençliği ise Bangladeş’in bizden daha genç nüfusu var...
Bu ülkeler Avrupa Birliği’ne aday diyebilir miyiz?
O kötü Doğu Avrupa ülkelerini şöyle bir turlayın...
Doçent Hüseyin Çelikin düşüncelerini kitaplarını okuyarak anlamak mümkün. Örneğin "Türkiyede Değişim Demokrasi ve Aydınlar" kitabının arka kapağından satırlar:...Bizim aydınımız 2.5 asırdır kurtuluşu, kurtuluş reçetelerini, kendi kültürü, tarihi ve dinamikleri içerisinde arayacağına; Batıdan da gerektiği kadarıyla yararlanacağına; hep Batıda aramıştır. Ahmet Hamdi Tanpınarın deyişiyle Türk aydını bir "eşik nesli" olmaktan kurtulamamıştır. Ne kendisi kalabilmiş ne de başkası olabilmiş bir toplum ve bu topluma yön veren aydınlar... Türkiyede aydınların tarihi, ne yazık ki, Batılılaşma veya yabancılaşma tarihi ile aynı çizgiyi takip eder." Yukardaki tespitte elbet doğruluk payı çok... Ancak batıcılıkın yeni bir kültür yaratma ihtiyacından doğduğunu unutmayalım. Bu ihtiyacın neden doğduğunu da irdeleyelim. Konuyu tartışalım. Kültür Bakanı Hüseyin Çelik önceki akşam NTVde Gani Müjde ile konuşurken Orhan Pamuk ile Ahmet Altanı okumam şeklinde bir söz sarf etmediğini, söylediği sözlerden gazetecilerin yanlış bir yorum çıkarttığını söyledi. Yeni Bakanın "Bize miras kalmış eski eserleri, geçmiş kültürleri dinine ve milliyetine bakmadan kucaklayacakları" yolundaki sözlerini (hele de