Kültür Bakanı

23 Kasım 2002


<#comment>Kültür Bakanı Hüseyin Çelik önceki akşam NTV’de Gani Müjde ile konuşurken Orhan Pamuk ile Ahmet Altan’ı okumam şeklinde bir söz sarf etmediğini, söylediği sözlerden gazetecilerin yanlış bir yorum çıkarttığını söyledi. Yeni Bakan’ın "Bize miras kalmış eski eserleri, geçmiş kültürleri dinine ve milliyetine bakmadan kucaklayacakları" yolundaki sözlerini (hele de bir zamanlar İstanbul surlarını yıktırmaya kalkışan birini anımsayınca) memnuniyetle not ettik.
Doçent Hüseyin Çelik’in düşüncelerini kitaplarını okuyarak anlamak mümkün. Örneğin "Türkiye’de Değişim Demokrasi ve Aydınlar" kitabının arka kapağından satırlar:
...Bizim aydınımız 2.5 asırdır kurtuluşu, kurtuluş reçetelerini, kendi kültürü, tarihi ve dinamikleri içerisinde arayacağına; Batı’dan da gerektiği kadarıyla yararlanacağına; hep Batı’da aramıştır. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın deyişiyle Türk aydını bir "eşik nesli" olmaktan kurtulamamıştır. Ne kendisi kalabilmiş ne de başkası olabilmiş bir toplum ve bu topluma yön veren aydınlar... Türkiye’de aydınların tarihi, ne yazık ki, Batılılaşma veya yabancılaşma tarihi ile aynı çizgiyi takip eder."
Yukardaki tespitte elbet doğruluk payı çok... Ancak

Yazının Devamı

Kılıçın istifası...

22 Kasım 2002

- Ben türbanın devlet protokolune girmesine alışamıyorum. Bazı arkadaşlarımın buna niçin alışmak istediklerini de anlamıyorum. ...Atatürk zamanında da başörtüsü örtülürdü. Kimse karışmazdı. Fakat "sıkma baş" denilen şekilde örtünün takılması bir mesaj içermektedir. Ben bunun sembol haline getirilerek dayatılır bir şekilde Bülent Arınç tarafından mesaj verme şeklinde olmasını anlayamadım.Altemur Kılıçın bu konuşması üzerine kendisini gazetenin Genel Yayın Müdürü Resul İzmirli arayarak köşe yazılarına ara verildiğini bildiriyor. Emri gazetenin sahibi Enver Ören vermiş. Altemur Kılıç bunun üzerine Enver Örene bir mektup yazarak yıllardır çalıştığı gazeteden istifa ettiğini bildiriyor. Atatürkçülük oyunu bitti. Dincilik oyunu başlıyor. Altemur Kılıç gibilerine bir kısım basında o yüzden pek gerek kalmadı. Habertürk Televizyonu sık sık gazetecilere bağlanarak olaylar hakkında yorum istiyor. Önceki akşam da Bülent Arınçın eşinin türbanı konusunda Türkiye gazetesi yazarı Altemur Kılıça bağlanıyorlar. Altemur Ağabey, Atatürkün silah arkadaşı Kılıç Alinin oğlu. Diyor ki: Muhalefeti ziyaret Bir okurumuz dün telefonda dedi ki:- Öyleyse Sayın Deniz Baykal neden muhalefet partilerini

Yazının Devamı

Kılıç’ın istifası...

22 Kasım 2002


<#comment>Habertürk Televizyonu sık sık gazetecilere bağlanarak olaylar hakkında yorum istiyor. Önceki akşam da Bülent Arınç’ın eşinin türbanı konusunda Türkiye gazetesi yazarı Altemur Kılıç’a bağlanıyorlar. Altemur Ağabey, Atatürk’ün silah arkadaşı Kılıç Ali’nin oğlu. Diyor ki:
- Ben türbanın devlet protokolune girmesine alışamıyorum. Bazı arkadaşlarımın buna niçin alışmak istediklerini de anlamıyorum.
...Atatürk zamanında da başörtüsü örtülürdü. Kimse karışmazdı. Fakat "sıkma baş" denilen şekilde örtünün takılması bir mesaj içermektedir. Ben bunun sembol haline getirilerek dayatılır bir şekilde Bülent Arınç tarafından mesaj verme şeklinde olmasını anlayamadım.
Altemur Kılıç’ın bu konuşması üzerine kendisini gazetenin Genel Yayın Müdürü Resul İzmirli arayarak köşe yazılarına ara verildiğini bildiriyor. Emri gazetenin sahibi Enver Ören vermiş. Altemur Kılıç bunun üzerine Enver Ören’e bir mektup yazarak yıllardır çalıştığı gazeteden istifa ettiğini bildiriyor. Atatürkçülük oyunu bitti. Dincilik oyunu başlıyor. Altemur Kılıç gibilerine bir kısım basında o yüzden pek gerek kalmadı.

CHP lideri Deniz Baykal seçimin ertesi günü kendilerinin TBMM dışında

Yazının Devamı

TKPden AKPye!

21 Kasım 2002

"Ertuğrul Beyle dostluğumuz çocukluk yıllarımıza kadar dayanır. Hukuk fakültesinde okurken yazları lise öğrencilerine ders verirdik. 1976da ortak bir avukatlık bürosu açtık. O yıllarda hepimiz CHPliydik, Ertuğrul bir ara CHP merkez ilçe başkanlığı ve Belediye Meclisi üyeliği yaptı. Dürüst ve demokrat bir insandır. 1980 sonrası Bursalı TKPli arkadaşlarımız, yurda dönen Nabi Yağcı ve Nihat Sargının avukatlığını yapmamızı rica ettiler. Bizim büro adına bu işi Ertuğrul üstlendi. 100 kadar avukatın savunduğu Yağcı ve Sargının bir duruşmasında görev yaptı. Necmettin Erbakanın Altınoluktaki villasının istimlakiyle ilgili davayı alınca Erbakanla tanışmış oldu ve 1995te RPden Meclise girdi. Daha sonra sırasıyla ANAPa ve AKPye geçti. Siyasi görüşlerimiz giderek birbirinden uzaklaştı ama dostluğumuzda değişen bir şey olmadı. Hâlâ görüşür, konuşuruz." Abdullah Gül başkanlığındaki 58. hükümetin Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır nasıl bir kişi? Eski CHP Bursa milletvekili Yahya Şimşek ve geçen dönemin DSP Bursa milletvekili Ali Arabacıya kulak veriyoruz. Bir insanla göz göze gelmek için insan olmak gerekir. Jerzy Lec Gölge muhalefet "Gönül isterdi ki CHP, yeni hükümetin

Yazının Devamı

TKP’den AKP’ye!

21 Kasım 2002


<#comment>Abdullah Gül başkanlığındaki 58. hükümetin Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır nasıl bir kişi? Eski CHP Bursa milletvekili Yahya Şimşek ve geçen dönemin DSP Bursa milletvekili Ali Arabacı’ya kulak veriyoruz.
"Ertuğrul Bey’le dostluğumuz çocukluk yıllarımıza kadar dayanır. Hukuk fakültesinde okurken yazları lise öğrencilerine ders verirdik. 1976’da ortak bir avukatlık bürosu açtık. O yıllarda hepimiz CHP’liydik, Ertuğrul bir ara CHP merkez ilçe başkanlığı ve Belediye Meclisi üyeliği yaptı. Dürüst ve demokrat bir insandır. 1980 sonrası Bursalı TKP’li arkadaşlarımız, yurda dönen Nabi Yağcı ve Nihat Sargın’ın avukatlığını yapmamızı rica ettiler. Bizim büro adına bu işi Ertuğrul üstlendi. 100 kadar avukatın savunduğu Yağcı ve Sargın’ın bir duruşmasında görev yaptı.
Necmettin Erbakan’ın Altınoluk’taki villasının istimlakiyle ilgili davayı alınca Erbakan’la tanışmış oldu ve 1995’te RP’den Meclis’e girdi. Daha sonra sırasıyla ANAP’a ve AKP’ye geçti. Siyasi görüşlerimiz giderek birbirinden uzaklaştı ama dostluğumuzda değişen bir şey olmadı. Hâlâ görüşür, konuşuruz."

Bir insanla göz göze gelmek için insan olmak gerekir.
Jerzy

Yazının Devamı

Medya pilaki

20 Kasım 2002

"Erdoğan ve Gül dikkat etsinler, bizim yalakalar insanı evirir, çevirir, zıvanadan çıkarır; adam aynaya bakar gibi gazetelerin birinci sayfalarını her gün seyrettikçe, inanmaya başlar: - Ben neymişim yahu?.. Ve zokayı yer!.. Mesut nerde şimdi?.. Ya Tansu?.. Ya ötekiler?.. Penguen mizah dergisi "oldu olacak" diyerek "Yalaka Medya Manşeti" örnekleri sıralamış:Tayyip Bey bir oturuşta 3.5 kilo hamsi yiyor!Tayyip Bey iki eli havada bisiklet sürebiliyor! Tayyip Bey sol ayağıyla 28e kadar top sektirebiliyor!Tayyip Bey anadili gibi Türkçe konuşuyor! Tayyip Bey olmasa biz şimdi sömürgeydik!Tayyip Bey aya ilk ayak basan Kasımpaşalı! Tayyip Beyin sönük hali bu! Tayyip Bey kemiksiz 98 kilo geliyor! Tayyip Bey çok şahane yayık ayranı yapıyor! Yalakalıkta Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü kurulsa, amma çok üyesi olur! Medyanın yeni iktidara yaklaşımı (kibar deyimiyle) aşırı mültefit... İlhan Selçuk dünkü yazısında konuyu ele almış, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Güle öğüt veriyordu: Alfabenin dışında daha nice harfler olduğunu unutma. Jerzy Lec Yapıcı muhalefet..! Yapıcı muhalefet ne demek? Son 3.5 yılda yapıldığı gibi susup oturmak mı? Eleştiri yapmak yapıcı muhalefete aykırı mı? Mesela

Yazının Devamı

Medya pilaki

20 Kasım 2002


<#comment>Medyanın yeni iktidara yaklaşımı (kibar deyimiyle) aşırı mültefit... İlhan Selçuk dünkü yazısında konuyu ele almış, Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül’e öğüt veriyordu:
"Erdoğan ve Gül dikkat etsinler, bizim yalakalar insanı evirir, çevirir, zıvanadan çıkarır; adam aynaya bakar gibi gazetelerin birinci sayfalarını her gün seyrettikçe, inanmaya başlar:
- Ben neymişim yahu?..
Ve zokayı yer!.. Mesut nerde şimdi?.. Ya Tansu?.. Ya ötekiler?..
Penguen mizah dergisi "oldu olacak" diyerek "Yalaka Medya Manşeti" örnekleri sıralamış:
Tayyip Bey bir oturuşta 3.5 kilo hamsi yiyor!

Yazının Devamı

Saygısız davet

19 Kasım 2002

Bu konuda en güzel yorumu Erdoğanın İtalya gezisi sonrasında Radikal yazarı Nuray Mert yaptı... Özetlersek:"Bana göre, eğer eşitlikçi, birbirinin değerlerine saygılı bir dünyada yaşadığımızı varsayacaksak veya en azından böyle bir iddia söz konusuysa bu diplomatik bir skandal. Zira ramazan, Müslümanlar için kutsal bir ay ve bu ay içinde Müslümanların en azından bazıları oruç tutuyor. Bu durumda, normal olarak, Müslüman bir ülkeden biri resmi bir ziyaret yapıyorsa, oruç konusunun dikkate alınması gerekmez mi? Tayyip Erdoğanın oruç bozup bozmaması dini bir mesele değil, zaten bence Türkiyeden giden konuğun dindar olup olmaması, oruç tutuyor olup olmaması da önemli değil. Önemli olan, çokkültürlü olma iddiasındaki dünyanın, hâlâ Batı merkezli düşünüp davranması, başkalarının kültürünü, değerlerini, hassasiyetlerini ciddiye almaması... Batı dışında kalan dünyanın, kendisini hep Batıya göre hizalamak zorunda kalması..." Tayyip Erdoğan Berlusconiden sonra dün de Yunan Başbakanı Simitis tarafından öğle yemeğine davet edilmişti. Kimileri Erdoğanın davetleri kabulünü onun İslamcı kimliğini geri ittiğinin göstergesi gibi algılıyor. Oysa meselenin daha önemli

Yazının Devamı