<#comment>#comment>Tayyip Erdoğan Berlusconi’den sonra dün de Yunan Başbakanı Simitis tarafından öğle yemeğine davet edilmişti. Kimileri Erdoğan’ın davetleri kabulünü onun İslamcı kimliğini geri ittiğinin göstergesi gibi algılıyor. Oysa meselenin daha önemli ve başka bir yönü var.
Bu konuda en güzel yorumu Erdoğan’ın İtalya gezisi sonrasında Radikal yazarı Nuray Mert yaptı... Özetlersek:
"Bana göre, eğer eşitlikçi, birbirinin değerlerine saygılı bir dünyada yaşadığımızı varsayacaksak veya en azından böyle bir iddia söz konusuysa bu diplomatik bir skandal. Zira ramazan, Müslümanlar için kutsal bir ay ve bu ay içinde Müslümanların en azından bazıları oruç tutuyor. Bu durumda, normal olarak, Müslüman bir ülkeden biri resmi bir ziyaret yapıyorsa, oruç konusunun dikkate alınması gerekmez mi?
Tayyip Erdoğan’ın oruç bozup bozmaması dini bir mesele değil, zaten bence Türkiye’den giden konuğun dindar olup olmaması, oruç tutuyor olup olmaması da önemli değil. Önemli olan, çokkültürlü olma iddiasındaki dünyanın, hâlâ Batı merkezli düşünüp davranması, başkalarının kültürünü, değerlerini, hassasiyetlerini ciddiye almaması... Batı dışında kalan dünyanın, kendisini hep Batı’ya göre
Umut verici bir başlangıç... Dileriz devamı da böyle olur. Geçmişte sık sık rastlandığı gibi, bir kez daha hayal kırıklığına uğramayız... Bu arada umarız medyamız da artık kendine biraz çeki düzen verir. Manken bacağı kadar vatandaşlarla da ilgilenir, insanların biribirini anlaması, halkla iktidar arasında iletişim kurulması için çalışır... Umarız hep umutlu kalırız... Recep Tayyip Erdoğan ın açıkladığı Acil Eylem Planı genelde itiraz edilmesi mümkün olmayan, toplumun ortak beklentilerini yansıtan hususları içeriyor. Örneğin; yolsuzlukla mücadeleye özel bir önem verileceğinin açıklanması... Kamu yönetiminde şeffaflığın sağlanacağının vurgulanması... "Vatandaşın Bilgi Edinmesi" adıyla bir yasanın çıkartılacağının belirtilmesi... Böylece bütün çağdaş toplumlardaki gibi vatandaşın hem bilgilenme hem de hesap sorma hakkı olduğunun kabulü... İşkenceyi önleyecek tedbirlerin derhal alınacağının taahhüt edilmesi... Açlık sınırında yaşayan ailelerin belirlenip gıda yardımı yapılacağı sözünün verilmesi... "Komünistlik" gibi safsatalarla yıllardır ihmal edilen demiryolu ulaşımına gereken önemin yeniden verileceğinin söylenmesi... Ve en az bunlar kadar önemlisi, icraatın, muhalefetin ve sivil
<#comment>#comment>Recep Tayyip Erdoğan’ ın açıkladığı Acil Eylem Planı genelde itiraz edilmesi mümkün olmayan, toplumun ortak beklentilerini yansıtan hususları içeriyor. Örneğin; yolsuzlukla mücadeleye özel bir önem verileceğinin açıklanması... Kamu yönetiminde şeffaflığın sağlanacağının vurgulanması... "Vatandaşın Bilgi Edinmesi" adıyla bir yasanın çıkartılacağının belirtilmesi... Böylece bütün çağdaş toplumlardaki gibi vatandaşın hem bilgilenme hem de hesap sorma hakkı olduğunun kabulü... İşkenceyi önleyecek tedbirlerin derhal alınacağının taahhüt edilmesi... Açlık sınırında yaşayan ailelerin belirlenip gıda yardımı yapılacağı sözünün verilmesi... "Komünistlik" gibi safsatalarla yıllardır ihmal edilen demiryolu ulaşımına gereken önemin yeniden verileceğinin söylenmesi... Ve en az bunlar kadar önemlisi, icraatın, muhalefetin ve sivil toplum örgütlerinin eleştirilerine ve denetimine açık olunduğunun net bir şekilde ifade edilmesi...
Umut verici bir başlangıç... Dileriz devamı da böyle olur. Geçmişte sık sık rastlandığı gibi, bir kez daha hayal kırıklığına uğramayız...
Bu arada umarız medyamız da artık kendine biraz çeki düzen verir. Manken bacağı kadar vatandaşlarla da
- Milletvekilleri lojmanda oturmayacaksa kira yardımı da yapılmamalıdır. AKPli arkadaşlar ille de yapılmalı diyorlarsa ona da bir şartla evet deriz; yapılacak yardımın miktarı devletin memuruna ödediği miktar kadar olmalıdır; ayda 200 bin lira! Ayda 1 - 1.5 milyar lira kira yardımı alıp sonra da millete lojmanlarda oturmuyorum diye hava atmak olmaz. CHP Milletvekili Mehmet Sevigen, dün TBMM kulisinde gazetecilerle sohbet ederken milletvekili lojmanlarının satılması ve vekillere kira yardımı yapılmasına karşı çıkarak dedi ki: "Ben seçiyorum, sen seçiyorsun, o seçiyor, biz seçiyoruz, siz seçiyorsunuz, onlar hükmediyor." İtalyada seçim afişi Olmayacak dua - Türban, Recep Tayyip Erdoğanın bile öncelikli sorunumuz değil dediği bir konu... Onların dahi uzak durduğu bir konuyu bizim çözmeye kalkışmamız tabii ki olacak şey değil. Ancak Recep Tayyip Erdoğan eğer laik cumhuriyetin daha kökleşmesi yolunda adımlar atmaya kalkarsa o zaman ilk adımı atan taraf olmayı kabul edebiliriz. Türkiye siyasetini etkilemekte iddialı bir meslektaşımız önceki dün "Üniversitelerde türban yasağının kalkması için ilk adımın CHPden gelmesini" önerdi. Acaba CHP bu konuda ne düşünüyor? Bu konuda CHPnin ne
<#comment>#comment>CHP Milletvekili Mehmet Sevigen, dün TBMM kulisinde gazetecilerle sohbet ederken milletvekili lojmanlarının satılması ve vekillere kira yardımı yapılmasına karşı çıkarak dedi ki:
- Milletvekilleri lojmanda oturmayacaksa kira yardımı da yapılmamalıdır. AKP’li arkadaşlar ille de yapılmalı diyorlarsa ona da bir şartla evet deriz; yapılacak yardımın miktarı devletin memuruna ödediği miktar kadar olmalıdır; ayda 200 bin lira! Ayda 1 - 1.5 milyar lira kira yardımı alıp sonra da millete lojmanlarda oturmuyorum diye hava atmak olmaz.
"Ben seçiyorum, sen seçiyorsun, o seçiyor, biz seçiyoruz, siz seçiyorsunuz, onlar hükmediyor."
İtalya’da seçim afişi Olmayacak dua
Türkiye siyasetini etkilemekte iddialı bir meslektaşımız önceki dün "Üniversitelerde türban yasağının kalkması için ilk adımın CHP’den gelmesini" önerdi. Acaba CHP bu konuda ne düşünüyor? Bu konuda CHP’nin ne düşündüğünü merak edenlere milletvekili Mustafa Gazalcı yanıt verdi:
"World Tribune. com" adlı sitede dün bu konuda yayımlanan habere göre; "CIA, Türkiyenin Kuzey Irakın ele geçirilmesinde rol almasını ve Kürt - Türkmen bölgesinde düzeni sağlamasını istiyor. CIA planları Türkiyenin Kerkük ve Musulun ele geçirilmesi konusunda askeri desteğini öngörüyor..."World Tribune sitesinin bu haberleri ne kadar sağlıklıdır bilemeyiz.Ancak ABDnin Irak savaşına süratle hazırlandığı çok açık.Silah denetçileri Irakta kimyasal silah bulamasa da ABD bir bahane uydurup Iraka saldıracak. Bu saldırının önümüzdeki şubattan önce gerçekleşmesi büyük olasılık.Türkiyenin bu konuda hızla bir pozisyon alması gerekiyor.Siyasetin sendelemesine rağmen Genelkurmay ve Cumhurbaşkanlığı geçtiğimiz aylarda bu konuda sağlam bir tavır almayı başardılar.Bundan sonra da bu tavrın sürmesi beklenir...Türkiye petrol iştahıyla girişilecek bu savaşa en az düzeyde karışmalı.Geçenlerde E. Orgeneral Çevik Birin belirttiği gibi... Türkiye, diğer NATO ülkeleriyle birlikte hareket etmeli, onlardan daha fazla bir rol üstlenmemeli... Katkımız (çok zorlanırsak) hava alanları ve hava sahasını açmaktan öte gitmemeli. CIA Heyeti Ankarada Dışişleri Bakanlığı ve istihbarat yetkilileriyle ne görüştü?
<#comment>#comment>CIA Heyeti Ankara’da Dışişleri Bakanlığı ve istihbarat yetkilileriyle ne görüştü?
"World Tribune. com" adlı sitede dün bu konuda yayımlanan habere göre;
"CIA, Türkiye’nin Kuzey Irak’ın ele geçirilmesinde rol almasını ve Kürt - Türkmen bölgesinde düzeni sağlamasını istiyor.
CIA planları Türkiye’nin Kerkük ve Musul’un ele geçirilmesi konusunda askeri desteğini öngörüyor..."
World Tribune sitesinin bu haberleri ne kadar sağlıklıdır bilemeyiz.
Ancak ABD’nin Irak savaşına süratle hazırlandığı çok açık.
Kemal Uluer ortaokul sıralarında geçirdiği kas erimesi hastalığı sonucu tekerlekli sandalyeye çakılmıştır. Kendi kendine hareket edemez. İskemlesinden yatağına geçişi bazen 1.5 - 2 saat sürer... Doğan Akın en iyi dostudur onun; sandalye mahkûmiyetini bile unutturan dostu...1980lerin sonuna doğru Kemal Uluer birden beklenmedik bir şey söyler Doğana:- Ortak, der, zamanı geldiğinde odama kapanıp son 10 tablomu yapıp her şeye nokta koymayı planlıyorum...Aradan 10 yıl geçer. Kemal 2000 yılı başında evinde inzivaya çekilir. 91 gün hiç kimseyle görüşmez. 10 tablodan 9unu bitirmiş, paketleyip üzerine "2002den önce açılmaz" notu düşmüştür... Son tablosunu yaklaşık 1.5 yıl sonra 27 Aralık 2001de yaparak kendisine verdiği sözü tutar... İntihar eder...Doğan Akın bu talihsiz arkadaşının günlük notlarını "Başucumda Hayat" (YKY) adlı bir kitapta topladı. Kemal Uluerin 100e yakın resmi şu sırada Ankarada "Çağdaş Sanatlar Galerisi"nde 21 Kasıma kadar sergilenecek. Son 10 tablo da orada... Halen Milliyetin Haber Müdürü olan Doğan Akın arkadaşımız, 1983 yılında Siyasal Bilgiler Fakültesinde tanışır Kemal Uluer ile. İkisi de birinci sınıftadır. Yıllarca sürecek derin dostluk, ders çıkışlarından