<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Eskiden akşam gazeteleri vardı. Öğleden sonra piyasaya çıkardı. Üç beş kişiyle hazırlanan bu gazeteler attıkları manşetlerle dikkati çekmeye çalışırlardı.
Sevgili Güngör Sayarı, piyasaya yeni çıkan "Çelişkiler Ülkesinden Hinlik Cinlik Öyküleri" adlı enfes kitabında bu gazeteleri de anlatıyor.
Zeki Müren'in cinsel tercihi ile ilgili dedikoduların ayyuka çıktığı günlerde bu gazetelerden birinin attığı başlık:
"Zeki Müren çocuk düşürdü"
Gazete o gün yok satmıştı. Haberin içinde ise Zeki Müren'in İstiklal Caddesi'nde bir çocuğa çarparak düşmesine sebep olduğu yazılıydı...
Satıcı çocuklar manşetleri ilgi çekici hale getirmekte ustaydı.
Atatürk, sinemayla ilgili bunları söylemiş... İktidar tersini yapıyor...Cannes Film Festivali'nin Ana Yarışma bölümünde Türkiye 21 yıl aradan sonra ilk kez "Uzak" adlı filmle temsil edilecek...Sinema Eseri Sahipleri Derneği (SESAM), Uzak ve diğer Türk filmlerini tanıtmak için Cannes'da bir stand açıyor. Sinema gösterimlerinden kesilen rüsumları devlet bir fonda topluyor. Bu fonda birikmiş 22 trilyon lira var.SESAM bu fondan 145 milyar lira istiyor. Kültür Bakanlığı ise yarısı Nuri Bilge'ye verilmek üzere toplam 50 milyar lira göndermiş...Cannes'da stand kirasının bir bölümü ödendi. Şimdi boş bir kulübenin üzerinde TURKEY yazısı okunuyor. Eğer Kültür Bakanlığı istenen parayı vermezse Türkiye festivalde boş bir kulübede temsil edilecek... Komedi... "...Sinema öyle bir keşiftir ki, gün gelecek barutun, elektriğin ve kitapların keşfinden çok dünya medeniyetinin veçhesini değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak uçlarında oturan insanların birbirlerini tanımalarını, sevmelerini temin edecektir. Sinema insanlar arasındaki görüş, görünüş farklarını silecek, insanlık idealinin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır. Efendiler... Sinemaya gereken ehemniyeti veriniz..."
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> "...Sinema öyle bir keşiftir ki, gün gelecek barutun, elektriğin ve kitapların keşfinden çok dünya medeniyetinin veçhesini değiştireceği görülecektir. Sinema, dünyanın en uzak uçlarında oturan insanların birbirlerini tanımalarını, sevmelerini temin edecektir. Sinema insanlar arasındaki görüş, görünüş farklarını silecek, insanlık idealinin tahakkukuna en büyük yardımı yapacaktır. Efendiler... Sinemaya gereken ehemniyeti veriniz..."
Atatürk, sinemayla ilgili bunları söylemiş... İktidar tersini yapıyor...
Cannes Film Festivali'nin Ana Yarışma bölümünde Türkiye 21 yıl aradan sonra ilk kez "Uzak" adlı filmle temsil edilecek...
Sinema Eseri Sahipleri Derneği (SESAM), Uzak ve diğer Türk filmlerini tanıtmak için Cannes'da bir stand açıyor.
Sinema gösterimlerinden kesilen rüsumları devlet bir fonda topluyor. Bu fonda birikmiş 22 trilyon lira var.
SESAM bu fondan 145 milyar lira istiyor. Kültür Bakanlığı ise yarısı Nuri Bilge'ye verilmek üzere toplam 50 milyar lira göndermiş...
Bunu büyük laflarla ifade ediyorlar...Efendim demokrasinin önünü tıkıyor... Statükocu... Üçüncü Dünyacı...Kimileri Sezer'in ABD'nin Irak saldırısına aldığı tavırdan şikâyetçi...Neden halkın arasında alışverişe çıkıyor diye eleştirenler bile var.Haklılar mı? Eh bir ölçüde haklılar...Cumhurbaşkanı dediğiniz düzenle bütünleşir. Çalar, çaldırır...Mesela etrafına soyguncuları toplayıp aile fotoğrafı çektirse... Çarşı pazarda tasarruf gösterileri yapacak yerde trilyonları lüzumsuz köşk inşaatlarına yatırsa...Şöyle Anayasa'yı zaman zaman ufaktan delse, işi bitirse, malı götürse, çocuklarına komisyonculuk yaptırsa, yeğenlerine banka soydursa, iş takipçilerine sıcak davransa, Köşk'ün bahçesinde tavla oynanmasına izin çıkarsa falan tabii ki fikrimiz değişirdi..."Baba" diye neresine sarılacağımızı şaşırırdık...Devlet adamı gibi davranınca apıştık kaldık...Özetle dostlar... Memleketi soymayan, soydurmayan sürekli hukuka uygun davranan adam bize ters geliyor... Cumhurbaşkanı Sezer'e yönelik eleştiriler bir kampanyaya dönüşme eğiliminde... AKP'liler onun hukuka aykırı yasa ve atamaları sürekli geri çevirmesinden ve irticaya yüz vermemesinden rahatsız. Başkalarıyla savaşta olanlar
<#comment>#comment> Cumhurbaşkanı Sezer'e yönelik eleştiriler bir kampanyaya dönüşme eğiliminde... AKP'liler onun hukuka aykırı yasa ve atamaları sürekli geri çevirmesinden ve irticaya yüz vermemesinden rahatsız.
Bunu büyük laflarla ifade ediyorlar...
Efendim demokrasinin önünü tıkıyor... Statükocu... Üçüncü Dünyacı...
Kimileri Sezer'in ABD'nin Irak saldırısına aldığı tavırdan şikâyetçi...
Neden halkın arasında alışverişe çıkıyor diye eleştirenler bile var.
Haklılar mı? Eh bir ölçüde haklılar...
İkinci tezkerenin Meclis'ten geçmemesini hâlâ hazmedemiyorlarmış!Bizimkiler mahcup... Amerikalılardan özür üstüne özür diliyor.Kimse kalkıp demiyor ki...Yahu efendiler...Kitle imha silahı yalanı uydurarak bağımsız bir ülkeye saldırdınız... Petrol hırsızlığı uğruna çoluk çocuğu katlettiniz. İşgal suçu işlediniz...Üstüne üstlük bizi de yüz milyonlarca dolar zarara soktunuz...Sizin haksız saldırınız yüzünden turizm durdu, Güneydoğu'da hayat bitti... Yol açtığınız zararlar için 5 kuruş bile ödemediniz...Kuzey Irak için verdiğiniz sözleri tutmadınız. Bize kazık attınız...Kızması gereken kim efendiler, siz misiniz biz miyiz?Bu insanlık dışı saldırıya ortak olmadığımız için biz mi suçluyuz yoksa siz mi?Bunları söylemek kimsenin aklına gelmiyor... Söyleyecek yürek kimde var o da ayrı mesele...Abdullah Gül, Habur sınır kapısına alternatif bir kapının açılması için Gümrük Müsteşarlığı'na yazdığı yazıda; "ABD Büyükelçiliği'nden de görüş alınması"nı istemiş... Yurtdışı gezilere de Powell'ın izniyle çıkıyor.Uyduluk Ankara'da siyasetin hayat biçimi haline geldi... Özeti bu... Amerikalı yetkililer ikide bir "Türkiye'ye kırgınız" diyor. 1 Mayıs işçinin - emekçinin bayramı, iş bulabildiği gün
<#comment>#comment> Amerikalı yetkililer ikide bir "Türkiye'ye kırgınız" diyor.
İkinci tezkerenin Meclis'ten geçmemesini hâlâ hazmedemiyorlarmış!
Bizimkiler mahcup... Amerikalılardan özür üstüne özür diliyor.
Kimse kalkıp demiyor ki...
Yahu efendiler...
Kitle imha silahı yalanı uydurarak bağımsız bir ülkeye saldırdınız... Petrol hırsızlığı uğruna çoluk çocuğu katlettiniz. İşgal suçu işlediniz...
***Gazeteye gelirken zaman zaman yolumuzun üstündeki Eyüpsultan'a uğruyoruz. Eyüp Belediyesi iyi çalışıyor. Meydan temiz, seyyar satıcılara bir örnek kıyafetler giydirilmiş, türbe ve mezarlar oldukça bakımlı. Ne var ki türbe, imarethane, medrese gibi binaların içine yerleşmiş sağlık ocağı, vakıflar, yardım dernekleri gibi kuruluşların kocaman ve zevksiz tabelaları tarihi görüntüleri müthiş şekilde bozuyor. Eyüp Camii'ne asılmış bilgi verici tabelalar da öyle... Bunların elden geçirilmesi hiç de zor değil. Sağlayacağı görüntü zenginliği ise tariflere sığmaz.Kültür Bakanlığı sanırız bu konularla uğraşacak durumda değil. Bu konuda da Belediye'ye düşüyor.. Ha gayret, diyelim... İstanbul'da Mısır Çarşısı'nın hemen yanında bulunan Rüstem Paşa Camii 1561 yılında Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş. Caminin en önemli özelliği iç duvarlarını süsleyen İznik çinileri... Bunlar yurtdışına kaçırılan nadide çinilerin yurtiçinde kalan benzerleri. Peki ne olmuş diyeceksiniz... Efendim caminin iç duvarındaki çinilerden bazıları matkapla delinip üzerine dijital saat asılmış. Turist Rehberleri Birliği'nin gönderdiği haber ve fotoğraf, günümüz Türkiyesi'ndeki estetik, sanat ve tarih cehaletini