Anadolu Madenciler Derneği Başkanı Selahattin Kaya tasarıdaki ilginç bir noktaya dikkatimizi çekti... Tasarı önce bir "Özel denetim hesabı" kurulmasını öngörüyor.Madde 30da şöyle diyor:"Sahaların ihalesinden elde edilen gelirler özel denetim hesabına aktarılır"Madde 35i okuyoruz:"Madencilik faaliyetlerinin kontrol ve denetimi için yapılacak masraflar özel denetim hesabından karşılanır...***Anadolu Madenciler Derneği Başkanı Selahattin Kaya diyor ki:- Maden sahaları ihalesinden bir yılda 50- 100 trilyon arası hasılat elde edilir. Bu paranın Hazineye aktarılmayıp "Özel denetim Hesabı" diye bir hesapta toplanarak Maden İşleri Genel Müdürlüğü emrine verilmesi ilginçtir. Madenlerin denetimi bu paranın onda veya yirmide birine gerçekleştirilir. Paranın üstü ne olacaktır? Enerji Bakanı Hilmi Güler açıklamalıdır.Madenciler Derneği temsilcileri Komisyonda söz almak istemişler. Söz verilmemiş. Salonu terk etmişler. Maden Mühendisleri Odasına da söz verilmemiş. İşine gelen yerde demokrasi talep eden AKPnin yönetim anlayışı içinde demokrasi yok. Yangından mal kaçırma var... Maden Yasası tasarısı TBMM Sanayi Komisyonundan geçti... Ne ilginç ülkeyiz; tutuklularımızı 3 kişilik koğuşlarda,
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Maden Yasası tasarısı TBMM Sanayi Komisyonu’ndan geçti...
Anadolu Madenciler Derneği Başkanı Selahattin Kaya tasarıdaki ilginç bir noktaya dikkatimizi çekti...
Tasarı önce bir "Özel denetim hesabı" kurulmasını öngörüyor.
Madde 30’da şöyle diyor:
"Sahaların ihalesinden elde edilen gelirler özel denetim hesabına aktarılır"
Madde 35’i okuyoruz:
- Siz bu ülkede geçici misiniz? Neden her şeyi katlediyorsunuz?Prof. Talat Halman geçenlerde TUBA'da verdiği konferansta göçebe kültürümüz ve yaratıcı olmayışımızdan hareketle şöyle demişti:- Türkler sıfırdan bir kent, bir büyük şehir yaratamamış nadir uluslardan biridir...Ama yağmacılıkta üzerimize yok... İstanbul yağmasının mimarı olan İstanbul Belediyesi ekibi SİT'lere imar izniyle Türkiye yağmasını hazırlıyor şimdi. Seyirci mi kalacağız? Doğan Çelebi geçen yıl Türkiye'yi ziyaret eden Amerikalı arkadaşına etrafı gezdirmiş. Adam dört bir yandaki görüntü kirliliğini, çarpık yapılaşmayı, talanı gördükten sonra demiş ki: Uygarlık eğitim ile felaket arasındaki amansız yarıştır. H.G.Wells 1920 Kazanlı kazandı Mersin'e bağlı kıyı kasabası Kazanlı'da geçen yıl 103 deniz kaplumbağası ölü olarak sahile vurdu. Yapılan araştırmada katilin krom fabrikası Kromsan'ın zehirli gaz ve atıkları olduğu anlaşıldı. Zehirli atıklar yeraltı sularına ve denize de karışıyordu. Kazanlı Belediyesi Kromsan'ın kapatılması için dava açarken Kromsan da bir arıtma tesisi inşaatı başlattı. Ancak Belediye Başkanı tesisin gerçek mi göstermelik mi olduğunu bilecek durumda değil. Bir şart koştu: "Kasaba
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Doğan Çelebi geçen yıl Türkiye'yi ziyaret eden Amerikalı arkadaşına etrafı gezdirmiş. Adam dört bir yandaki görüntü kirliliğini, çarpık yapılaşmayı, talanı gördükten sonra demiş ki:
- Siz bu ülkede geçici misiniz? Neden her şeyi katlediyorsunuz?
Prof. Talat Halman geçenlerde TUBA'da verdiği konferansta göçebe kültürümüz ve yaratıcı olmayışımızdan hareketle şöyle demişti:
- Türkler sıfırdan bir kent, bir büyük şehir yaratamamış nadir uluslardan biridir...
Ama yağmacılıkta üzerimize yok... İstanbul yağmasının mimarı olan İstanbul Belediyesi ekibi SİT'lere imar izniyle Türkiye yağmasını hazırlıyor şimdi.
Seyirci mi kalacağız?
Çevrenize bir bakınız. Vatandaş bir büfe açar, döner tezgâhı, kebap ızgarası, birkaç masa birkaç sandalye derken birkaç yıl içinde orasını koskoca lokantaya dönüştürür. Üzerini örtüp gece kulübü yapan da olur... Varoşlara bir bakınız...8 - 10 kata kadar yükselen apartkondu'lar bundan 8 - 10 yıl önce tek kat gecekondu idiler. Belediyeler özellikle seçim öncelerinde gelir elde etmek ve seçmeni okşamak için rüşvet karşılığı kaçağa göz yumunca İstanbul beton ormanına dönüştü. Boğaz'ın iki yakası hariç dünyanın en çirkin kenti haline geldi. Bu belediyecilik anlayışı bugün Türkiye'de iktidardır.SİT alanlarına binde üç inşaat izni verseniz sonuç yukardaki gibi olacaktır. İzmir Barosu'nun açıkladığı gibi... Bu girişim Anayasa'nın "Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" diyen 35. ve "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlar" diyen 63. maddelerine aykırıdır.Bu girişim Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere aykırıdır.Karadeniz illerine gidenler biçimsiz yapılaşmanın bölgeyi mahvettiğini görüyorlar. Bütün Türkiye aynı görüntüye bürünecek yakında. Türk halkı bu girişimi durdurmalıdır. Bu girişim Türkiye'nin sonudur. Doğal SİT alanlarına
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> Doğal SİT alanlarına yüzde 6 yapılaşma izni veren tasarı komisyonda yüzde 3'e indirildi... Ne ifade eder? Hiç.
Çevrenize bir bakınız. Vatandaş bir büfe açar, döner tezgâhı, kebap ızgarası, birkaç masa birkaç sandalye derken birkaç yıl içinde orasını koskoca lokantaya dönüştürür. Üzerini örtüp gece kulübü yapan da olur...
Varoşlara bir bakınız...
8 - 10 kata kadar yükselen apartkondu'lar bundan 8 - 10 yıl önce tek kat gecekondu idiler. Belediyeler özellikle seçim öncelerinde gelir elde etmek ve seçmeni okşamak için rüşvet karşılığı kaçağa göz yumunca İstanbul beton ormanına dönüştü. Boğaz'ın iki yakası hariç dünyanın en çirkin kenti haline geldi.
Bu belediyecilik anlayışı bugün Türkiye'de iktidardır.
SİT alanlarına binde üç inşaat izni verseniz sonuç yukardaki gibi olacaktır.
- Bir kere imara açmayagörün, oranı değil yüzde 3'e, yüzde 1'e bile düşürseniz sonuç değişmez, o alan tümüyle elden gider.- Örnek? - Türkiye, 1988 yılında, kıyıların korunmasıyla ilgili Barcelona Anlaşması'na imza attı. Ardından 13 bölgeyi "Çevre Koruma Bölgesi" ilan etti. Bunlardan biri Antalya - Belek bölgesi idi. Barcelona Sözleşmesi'ni imzaladıktan kısa bir süre sonra Belek'te 25 tane büyük otel inşa edildi. - Başka? -Köyceğiz - Dalyan "Özel Çevre Koruma Alanı" ilan edildikten sonra Çevre Bakanlığı, buraya yol açtı, sahile lokantalar, büfeler, tuvaletler inşa ettirdi. Sonuçta Dalyan da büyük ölçüde elden gitti. Sakarya Nehri'nin doğusunda Karasu kumsalı vardı. İstanbul Belediyesi, buradan büyük su boruları geçirdi. Çıkan toprak, binlerce yılda oluşan kumsala döküldü. O yetmezmiş gibi bir de otomobil yarışları düzenlendi. İstanbul'un Kilyos sahili, dünyada eşi - benzeri olmayan bitki örtüsüyle kaplıydı, bu nedenle "Uluslararası Değerde Alan" ilan edilmişti. Burayı da bir üniversite tarumar etti. Hangi birini sayacaksınız. SİT alanlarının yüzde 6'sını imara açmak istemişlerdi, tepkiler gelince oranı yüzde 3'e düşürdüler. İyi de bu neyi değiştirecek? Kıyı kumulları ve bitki
<#comment>#comment>
<#comment>#comment> SİT alanlarının yüzde 6'sını imara açmak istemişlerdi, tepkiler gelince oranı yüzde 3'e düşürdüler. İyi de bu neyi değiştirecek? Kıyı kumulları ve bitki örtüsü konusunda uzman Prof. Turhan Uslu' nun yanıtı;
- Bir kere imara açmayagörün, oranı değil yüzde 3'e, yüzde 1'e bile düşürseniz sonuç değişmez, o alan tümüyle elden gider.
- Örnek?
- Türkiye, 1988 yılında, kıyıların korunmasıyla ilgili Barcelona Anlaşması'na imza attı. Ardından 13 bölgeyi "Çevre Koruma Bölgesi" ilan etti. Bunlardan biri Antalya - Belek bölgesi idi. Barcelona Sözleşmesi'ni imzaladıktan kısa bir süre sonra Belek'te 25 tane büyük otel inşa edildi.
- Başka?
-Köyceğiz - Dalyan "Özel Çevre Koruma Alanı" ilan edildikten sonra Çevre Bakanlığı, buraya yol açtı, sahile lokantalar, büfeler, tuvaletler inşa ettirdi. Sonuçta Dalyan da büyük ölçüde elden gitti. Sakarya Nehri'nin doğusunda Karasu kumsalı vardı. İstanbul Belediyesi, buradan büyük su boruları geçirdi. Çıkan toprak, binlerce yılda oluşan kumsala döküldü. O yetmezmiş gibi