Çevrenize bir bakınız. Vatandaş bir büfe açar, döner tezgâhı, kebap ızgarası, birkaç masa birkaç sandalye derken birkaç yıl içinde orasını koskoca lokantaya dönüştürür. Üzerini örtüp gece kulübü yapan da olur... Varoşlara bir bakınız...8 - 10 kata kadar yükselen apartkondu'lar bundan 8 - 10 yıl önce tek kat gecekondu idiler. Belediyeler özellikle seçim öncelerinde gelir elde etmek ve seçmeni okşamak için rüşvet karşılığı kaçağa göz yumunca İstanbul beton ormanına dönüştü. Boğaz'ın iki yakası hariç dünyanın en çirkin kenti haline geldi. Bu belediyecilik anlayışı bugün Türkiye'de iktidardır.SİT alanlarına binde üç inşaat izni verseniz sonuç yukardaki gibi olacaktır. İzmir Barosu'nun açıkladığı gibi... Bu girişim Anayasa'nın "Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" diyen 35. ve "Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının korunmasını sağlar" diyen 63. maddelerine aykırıdır.Bu girişim Türkiye'nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere aykırıdır.Karadeniz illerine gidenler biçimsiz yapılaşmanın bölgeyi mahvettiğini görüyorlar. Bütün Türkiye aynı görüntüye bürünecek yakında. Türk halkı bu girişimi durdurmalıdır. Bu girişim Türkiye'nin sonudur. Doğal SİT alanlarına yüzde 6 yapılaşma izni veren tasarı komisyonda yüzde 3'e indirildi... Ne ifade eder? Hiç. Zenginle fakir arasındaki duvar camdandır, hiçbir şeyi gizlemez... Lyndon Johnson Krakow konukları Başkan Bush'un halen sürdürdüğü gezinin ilk ayağı Polonya'nın Krakow kentiydi... Bush görkemli bir törenle karşılandı. Ancak Krakow Belediye Başkanı Profesör Jacek Majchrowski karşılama töreninde bulunmadı. Sebep? Çok değerli bir tarihçi ve hukukçu olan Prof. Jacek, Irak Savaşı sırasında Polonya'nın ABD'ye destek olmasını eleştiren yazılar yazmıştı. Amerikalılar bu yüzden onu görmek istememişti. Haksız ve hukuksuz bir işgalin faili olan ABD kendisini eleştirenleri suçlu görüyor ve üstelik affetmiyor. Ne yüz..... Piromanyaklar... - O kadar suyla yangın sönmez hemşerim, diye akıl vermek de boşuna..Piromanyaklara dikkat... Orman yangını mevsimi yaklaştı... Yalçın Pekşen Akşam'daki sütununda orman yangınlarının sebeplerini incelerken pek de üzerinde durulmayan bir nedeni anımsatıyor: Piromani... Piromanyak tabir edilen ruh hastaları yangın çıkarıp idrarlarıyla söndürerek rahatlıyorlar. Ancak söndürmekte gecikince ya da çiş miktarı söndürmeye yeterli olmayınca orman tutuşuyor... Yalçın'ın da anımsattığı gibi: Genç beyinler - Zor bir bölüme girdiğinize göre yüksek zekâya da sahipsiniz. Sanırım matematiğiniz de iyidir...- Evet üniversiteye ilk bin kişi arasında girdim. Matematiğim de iyi.- O zaman sizin olayları kavrama ve düşünce hızınız da çok iyidir... Siyasetle ilgileniyor musunuz? Birtakım çözümler geliştirdiğiniz oluyor mu?- Pek olmuyor.. Ayrıca okulda mümkün olduğu kadar siyasetle ilgilenmiyor görünüyorum- Neden?- Çünkü siyasetle ilgilenenler mimleniyor. Bazen de küçük grupların içine çekiliyor ve tecrit oluyorsunuz. - Bu çaba sizi siyaset düşünmemeye de götürüyor tabii...- Evet... Aslında görünmeyen kimi eller bizim siyaset düşünmememiz için gerekli bütün tedbirleri almış gibi...- Böylece tüm bilgi birikiminiz ve donanımınıza rağmen Türkiye'nin düşünce hayatına katkınız olmuyor. Herhalde gelecekte de pek olmayacak.- Evet, tüm arkadaşlar dikkatini kariyer yapmaya ve iş bulmaya yöneltmiş durumda...- Doğal olarak gelecekte düşünme yeteneği sizin çok altınızda olan birtakım insanlar tarafından yönetileceksiniz... - Galiba öyle olacak... Bu yüzden birçok arkadaş yurtdışına gitmeyi düşlüyor.- Ama bir gün döneceksiniz ve bıraktığınızdan da acınacak halde bir ülke bulacaksınız...- Evet ama şimdilik elimizden başka bir şey gelmiyor...Hem insanımız hem ülkemizin geleceği adına dramatik bir tablo değil mi? İTÜ Elektronik Haberleşme Bölümü'nde okuyan cin gibi zeki görünüşlü bir öğrenci var karşımızda... Serbest piyasa ekonomisinde dağları, denizleri, ovaları, ormanları Kısaca her yeri ve her şeyi çalabiliyorlar... Eskiden "parayı veren düdüğü çalıyordu" m.asik@milliyet.com.tr Akif Kökçe