Dosya'ya itiraz!

1 Haziran 2003

- Ankete katılanlara, anketin hata paylarını ortaya çıkaracak ideolojik duruşlarının sorulmamış olması da büyük eksiklik. Türban takan, baş örten bir hanıma türban üniversitede ya da kamuda serbest bırakılsın mı, bırakılmasın mı diye sorarsanız elbet bırakılsın der. Bu tür soruların yansız kişilere sorulması gerekirdi. Kılıçbay devam ediyor:- Başını inançları gereği örttüğünü söyleyen hanımlara kocasının ikinci eş alması konusunda ne düşündüğü sorulmalıydı. Dince yasak olan altın ve ipek kullanıp kullanmadığı sorulmalıydı. Türban takanlara dinde başın sıkmabaş şeklinde örtülmesi konusunda kayıt olmadığı halde neden böyle örttüğü sorulmalıydı. Böylece ne kadar dinin, ne kadar dinci siyasetin etkisinde oldukları anlaşılırdı... Gazetemizde yayımlanan "Türban Dosyası" konusunda bu konularda hayli makale ve kitap yazmış bulunan Prof. Mehmet Ali Kılıçbay'la söyleştik. Ona göre sonuçlar tartışmalıydı. Türbanın yayılma sebeplerini (zorlamaları) araştırmadan sadece bir özgürlük sorunu gibi ele almak doğru değildi. Peşin kabulle yapılan araştırmalar gerçeği yansıtmayabilirdi. Ekledi: "İnsanı elbisesine göre karşılar, bilgisine göre uğurlarlar." Rus Atasözü Hortum yazıları neden

Yazının Devamı

Dosya'ya itiraz!

1 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Gazetemizde yayımlanan "Türban Dosyası" konusunda bu konularda hayli makale ve kitap yazmış bulunan Prof. Mehmet Ali Kılıçbay'la söyleştik. Ona göre sonuçlar tartışmalıydı. Türbanın yayılma sebeplerini (zorlamaları) araştırmadan sadece bir özgürlük sorunu gibi ele almak doğru değildi. Peşin kabulle yapılan araştırmalar gerçeği yansıtmayabilirdi. Ekledi:
     - Ankete katılanlara, anketin hata paylarını ortaya çıkaracak ideolojik duruşlarının sorulmamış olması da büyük eksiklik. Türban takan, baş örten bir hanıma türban üniversitede ya da kamuda serbest bırakılsın mı, bırakılmasın mı diye sorarsanız elbet bırakılsın der. Bu tür soruların yansız kişilere sorulması gerekirdi.
     Kılıçbay devam ediyor:
     - Başını inançları gereği örttüğünü söyleyen hanımlara kocasının ikinci eş alması konusunda ne düşündüğü sorulmalıydı. Dince yasak olan altın ve ipek kullanıp kullanmadığı sorulmalıydı. Türban takanlara dinde başın sıkmabaş şeklinde örtülmesi konusunda kayıt olmadığı halde neden böyle örttüğü sorulmalıydı. Böylece ne kadar dinin, ne kadar dinci siyasetin etkisinde

Yazının Devamı

Kadıköy'ün fethi

31 Mayıs 2003

Anakent Belediyesi eşe dosta iş yaratmakta marifetli. Rıhtıma 40 metre uzunluğunda pis bir çadır oturtarak denizi kapattı. Çadırda sağlık taramasıyla birlikte özel bir hastanenin reklamı yapılıyor. Moda sahil yolunun çıkış noktası sayılabilecek Kurbağalıdere kavşak inşaatı sürüyor. Müfit Gürtuna "sahil yolu yok, bu yalnızca bir köprü ve kavşak inşaatı" diyedursun... Kurbağalıdere'den Moda'ya 300 metrelik bir sahil şeridi katledilip yola dönüştürüldü bile... Moda sahil yolu inşaatı başlamadı ama yolun başlangıcı hazır edildi. Sahil yolunu başlatmak şart oldu. Mevcut zihniyet nerede nefes alınacak boş alan görürse oraya müteahhit zengin edecek gereksiz bir yatırım oturtuyor. Kadıköy Belediye Başkanı ne diyor olup bitene diye sorarsanız? O da bizim gibi seyirci!İstanbul'la birlikte Kadıköy'ün de fethini kutluyoruz bu yıl... Şu günlerde görmelisiniz güzelim Kadıköy ne halde... Deniz Otobüsü'nü Kadıköy'e bağlayan asfaltın üzerine koskoca bir tramvay garajı inşa ediliyor. Evet cadde ortasına tramvay garajı. Hemen yanındaki Anakent'e bağlı halka açık park özel çay bahçesi haline getirildi. Tramvay raylarının inşaatı yüzünden her yan delik deşik. Trafik tıkalı. Gelen geçen lanet okuyor. O

Yazının Devamı

Kadıköy'ün fethi

31 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     Şu günlerde görmelisiniz güzelim Kadıköy ne halde... Deniz Otobüsü'nü Kadıköy'e bağlayan asfaltın üzerine koskoca bir tramvay garajı inşa ediliyor. Evet cadde ortasına tramvay garajı. Hemen yanındaki Anakent'e bağlı halka açık park özel çay bahçesi haline getirildi. Tramvay raylarının inşaatı yüzünden her yan delik deşik. Trafik tıkalı. Gelen geçen lanet okuyor. O yüzden Kadıköy Belediyesi afiş asmış, tramvay inşaatının Anakent'in icraatı olduğunu ilan ediyor...
     Anakent Belediyesi eşe dosta iş yaratmakta marifetli. Rıhtıma 40 metre uzunluğunda pis bir çadır oturtarak denizi kapattı. Çadırda sağlık taramasıyla birlikte özel bir hastanenin reklamı yapılıyor. Moda sahil yolunun çıkış noktası sayılabilecek Kurbağalıdere kavşak inşaatı sürüyor. Müfit Gürtuna "sahil yolu yok, bu yalnızca bir köprü ve kavşak inşaatı" diyedursun... Kurbağalıdere'den Moda'ya 300 metrelik bir sahil şeridi katledilip yola dönüştürüldü bile... Moda sahil yolu inşaatı başlamadı ama yolun başlangıcı hazır edildi. Sahil yolunu başlatmak şart oldu. Mevcut zihniyet nerede nefes alınacak boş alan görürse oraya müteahhit zengin edecek gereksiz bir

Yazının Devamı

Satılık gümüş

30 Mayıs 2003

Bu kuruluşlardan Eti Gümüş için 2003 Nisan ayı sonunda "blok satış" yöntemiyle ihaleye çıkıldı, 30 Nisan 2003 tarihinde teklifler alındı. Teklif veren iki firma arasında 06.05.2003 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nda yapılan ihaleyi, "3S" isimli firma kazandı. Şimdi.. Maden Mühendisleri Odası soruyor:1 ) Firmanın adı Reuters Haber Ajansı tarafından "3S Madencilik" olarak geçilmiştir. Anılan firmanın gerçek kimliği "Söğüt Seramik Sanayi Şirketi"nin isim değiştirmiş hali olan ve 3 yıl önce bankalara olan borçları nedeniyle iflas ederek Sermaye Piyasası Kurulu'na "artık üretim yapamıyoruz, fabrikamızı kiraya verdik" şeklinde bildirimde bulunan "Söğütsen Seramik" midir?2 ) Firmanın nakit sıkıntısı içerisinde olduğu ve ihalenin söz konusu firmaya verilmesi ile ilgili işlemlerin mevcut iktidara yakın bazı siyasiler tarafından takip edildiği doğru mudur?3) Söz konusu firmanın madencilik deneyimi nedir? Daha önce gümüş ya da benzeri işletmeciliği yapmış mıdır?Bu kadar soru yeter... Sıra yanıtlarda... Bekliyoruz efendim... AKP hükümeti Eti Gümüş, Eti Krom, Eti Elektrometalurji, Karadeniz Bakır işletmesi ve Eti Bakır, gibi madencilik sektöründe faaliyet gösteren pek çok kuruluşu

Yazının Devamı

Satılık gümüş

30 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     AKP hükümeti Eti Gümüş, Eti Krom, Eti Elektrometalurji, Karadeniz Bakır işletmesi ve Eti Bakır, gibi madencilik sektöründe faaliyet gösteren pek çok kuruluşu özelleştirme kapsamına aldı.
     Bu kuruluşlardan Eti Gümüş için 2003 Nisan ayı sonunda "blok satış" yöntemiyle ihaleye çıkıldı, 30 Nisan 2003 tarihinde teklifler alındı.
     Teklif veren iki firma arasında 06.05.2003 tarihinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nda yapılan ihaleyi, "3S" isimli firma kazandı.
     Şimdi.. Maden Mühendisleri Odası soruyor:
     1 ) Firmanın adı Reuters Haber Ajansı tarafından "3S Madencilik" olarak geçilmiştir. Anılan firmanın gerçek kimliği "Söğüt Seramik Sanayi Şirketi"nin isim değiştirmiş hali olan ve 3 yıl önce bankalara olan borçları nedeniyle iflas ederek Sermaye Piyasası Kurulu'na "artık üretim yapamıyoruz, fabrikamızı kiraya verdik" şeklinde bildirimde bulunan "Söğütsen Seramik" midir?
     2 ) Firmanın nakit sıkıntısı içerisinde olduğu ve ihalenin söz konusu firmaya verilmesi ile ilgili işlemlerin mevcut iktidara yakın

Yazının Devamı

Atatürk ve fetih

29 Mayıs 2003

Sonraki yıllarda fetih kutlamaları dallanıp budaklanmış.İstanbul'un fethi anılabilir. Ancak "kutlama" garip bir manzara yaratıyor. 550 yıldır Türk olan bir kentin her yıl yeniden fethediliyormuş gibi davranılması garip, hatta savaş ve zorla alımı teşvik etmesi açısından da ayıp değil mi?Atatürk'ün aklına neden İstanbul'un fethini anmak gelmemiş?Çünkü Atatürk "fetih" merakını bizatihi Osmanlı'nın çöküş sebebi olarak görmüş. Ata 16 Mart 1923 günü diyor ki:"Dünyada ülkeler açmanın iki aracı vardır. Biri kılıç, öteki de saban... Zaferinin aracı yanlız kılıçtan oluşan bir ulus bir gün girdiği yerden kovulur. Aşağılandırılır, sefil ve perişan olur... Onun için gerçekten ülkeleri fethetmek yalnız kılıçla değil, sabanla yapılandır..."Bir kenti ekonomik olarak fethedemezseniz belki kovulmazsınız... Ama berbat eder bırakırsınız... Gerçek fethin bir kenti cennete çevirmek olacağını biz İstanbul'da tersini gerçekleştirerek çoktan ispatlamadık mı? Orhan Koloğlu'nun Tarih ve Toplum dergisindeki yazısından öğreniyoruz ki İstanbul'un fethinin 500'üncü yılını anma düşüncesi ilk kez 1939 yılında, Atatürk'ün ölümünden bir yıl sonra ortaya atılmış. Ne var ki Yunanistan'ı üzme kaygısıyla 1953'teki ilk

Yazının Devamı

Atatürk ve fetih

29 Mayıs 2003

<#comment>
<#comment>     Orhan Koloğlu'nun Tarih ve Toplum dergisindeki yazısından öğreniyoruz ki İstanbul'un fethinin 500'üncü yılını anma düşüncesi ilk kez 1939 yılında, Atatürk'ün ölümünden bir yıl sonra ortaya atılmış. Ne var ki Yunanistan'ı üzme kaygısıyla 1953'teki ilk fetih kutlaması sönük geçmiş.
     Sonraki yıllarda fetih kutlamaları dallanıp budaklanmış.
     İstanbul'un fethi anılabilir. Ancak "kutlama" garip bir manzara yaratıyor. 550 yıldır Türk olan bir kentin her yıl yeniden fethediliyormuş gibi davranılması garip, hatta savaş ve zorla alımı teşvik etmesi açısından da ayıp değil mi?
     Atatürk'ün aklına neden İstanbul'un fethini anmak gelmemiş?
     Çünkü Atatürk "fetih" merakını bizatihi Osmanlı'nın çöküş sebebi olarak görmüş. Ata 16 Mart 1923 günü diyor ki:
     "Dünyada ülkeler açmanın iki aracı vardır. Biri kılıç, öteki de saban... Zaferinin aracı yanlız kılıçtan oluşan bir ulus bir gün girdiği yerden kovulur. Aşağılandırılır, sefil ve perişan olur... Onun için gerçekten ülkeleri fethetmek yalnız kılıçla değil, sabanla

Yazının Devamı