Şair'i dinlerken

15 Haziran 2003

- Günümüzde bir cami minaresinin ucuna bir bilgisayar klavyesi yerleştirmeye kalksanız kim bilir nasıl tuhaf tuhaf bakarlar size, diye ekledi...Şair - Ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu Kızkulesi ile Galata Kulesi'ni evlendirmeyi düşlermiş... - O mümkün olmadı ama Galata Kulesi ile Eyfel Kulesi'ni evlendirdik, dedi Sunay Akın, çocukları da işte fotoğrafta...O sırada arkasındaki perdede Çamlıca Tepesi'ndeki televizyon antenleri belirdi...Bir fırsatta Şair'i izlemenizi salık veririz... Merck Sharpe Dohme şirketine teşekkür ederiz... Merck Sharp Dohme ilaç firmasının gazeteciler için düzenlediği davet, Şair Sunay Akın'ın tek kişilik kültür şovuyla başladı. Sunay Akın bir saat boyunca bizleri tarihin cilveleri arasında dolaştırdı, şaşırtıcı bilgiler verdi. Ünlü "Ankara" yolcu gemisinin Japonların Pearl Harbour baskınından kurtulan tek gemi olduğunu, hastane gemisi olarak görev yaptığından bombalanmadığını, İzmir tersanesinde sökülürken kamaralarından birinin kurşun kaplı olduğunun ortaya çıktığını, burasının röntgen odası olduğunu, Camialtı Tersanesi'ndeki şadırvan damının o kurşunlarla kaplandığını... 1544 yılında Eyüp'teki Defterdar Camii'ni yaptıran Nazım Mehmet Efendi'nin minarenin

Yazının Devamı

Şair'i dinlerken

15 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Merck Sharp Dohme ilaç firmasının gazeteciler için düzenlediği davet, Şair Sunay Akın'ın tek kişilik kültür şovuyla başladı. Sunay Akın bir saat boyunca bizleri tarihin cilveleri arasında dolaştırdı, şaşırtıcı bilgiler verdi. Ünlü "Ankara" yolcu gemisinin Japonların Pearl Harbour baskınından kurtulan tek gemi olduğunu, hastane gemisi olarak görev yaptığından bombalanmadığını, İzmir tersanesinde sökülürken kamaralarından birinin kurşun kaplı olduğunun ortaya çıktığını, burasının röntgen odası olduğunu, Camialtı Tersanesi'ndeki şadırvan damının o kurşunlarla kaplandığını... 1544 yılında Eyüp'teki Defterdar Camii'ni yaptıran Nazım Mehmet Efendi'nin minarenin tepesine hilal yerine bir hokka ve kalem yerleştirdiğini anlattı:
     - Günümüzde bir cami minaresinin ucuna bir bilgisayar klavyesi yerleştirmeye kalksanız kim bilir nasıl tuhaf tuhaf bakarlar size, diye ekledi...
     Şair - Ressam Bedri Rahmi Eyüboğlu Kızkulesi ile Galata Kulesi'ni evlendirmeyi düşlermiş...
     - O mümkün olmadı ama Galata Kulesi ile Eyfel Kulesi'ni evlendirdik, dedi Sunay Akın, çocukları da işte

Yazının Devamı

Onlar dışardan...

14 Haziran 2003

İkinci tezkerenin çıkmamasından esas sorumlu olan AKP olduğu halde ABD ısrarla TSK'yı sorumlu tutuyor.AB'de kabul edilen raporlarda Kemalizm ve TSK'nın ülke yönetimindeki rolü eleştiriliyor.Yunanistan TSK'yı AB'ye şikayet ediyor.Tayyip Erdoğan Yunanistan'a karşı TSK'yı savunmadığı gibi..."İktidar olamıyoruz" yakınmasıyla kendisi de dolaylı olarak TSK'yı suçluyor.Görünüşte mücadele daha demokrat bir Türkiye içindir!Acaba öyle midir?TSK'nın demokrasi içindeki konumu gözden geçirilebilir ama...AKP'nin önderliğinde bir mücadele ile demokrat Türkiye'ye mi varılır...Yoksa Batı'nın kendi dışında tutup pis işlerinde kullanacağı ılımlı İslam modeline mi? Üzerinde düşünelim bakalım... Tehlikeli bir oyun giderek daha tehlikeli bir hal alıyor... "Karakteriniz siz aslında ne iseniz odur, şöhretiniz, başkaları sizi ne sanıyorsa odur." John Wooden Doğru yolda mı? Türk Silahlı Kuvvetleri, Milli Güvenlik Kurulu, Cumhurbaşkanlığı, Muhalefet Partileri, Anayasa Mahkemesi, Yargı Organları, Bürokrasi..vs...Yani Tayyip Erdoğan Bey demokratik ve anayasal yoldadır da tüm bu kurumlar yanlış yoldadır... Ters yola giren Karadenizli sürücünün "Bütün araçlar yanlış yolda" deyişi gibi mesela... "Hükümet

Yazının Devamı

Onlar dışardan...

14 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Tehlikeli bir oyun giderek daha tehlikeli bir hal alıyor...
     İkinci tezkerenin çıkmamasından esas sorumlu olan AKP olduğu halde ABD ısrarla TSK'yı sorumlu tutuyor.
     AB'de kabul edilen raporlarda Kemalizm ve TSK'nın ülke yönetimindeki rolü eleştiriliyor.
     Yunanistan TSK'yı AB'ye şikayet ediyor.
     Tayyip Erdoğan Yunanistan'a karşı TSK'yı savunmadığı gibi...
     "İktidar olamıyoruz" yakınmasıyla kendisi de dolaylı olarak TSK'yı suçluyor.

Yazının Devamı

'Aklın yolu bin'

13 Haziran 2003

"... Ne yazık ki, bizde çok kullanılan ve istismar edilen bir söz var: "Aklın yolu birdir" sözü. Ben bunun yanlış olduğuna inanıyorum. Yol birse, çıkmaz sokaktır. Aklın yolu hiçbir zaman bir olmamalı. Bir olan akıl faşizan akıldır. Bu sözü birçok yerde kullanıyorlar; televizyonlarda boyuna duyuyorum, pespaye bir söz haline geldi. Ne kadar yanlış. Bence aklın yolu bindir, binlercedir, sonsuzdur."Aklın yolu birdir" düşüncesi yüzyıllar boyunca vicdan özgürlüğü ve felsefi bağımsızlığı ezmek için kullanılmıştır. Körü körüne inancın egemen olması uğrunda alet edilmiştir. Din savaşlarında, Haçlı seferlerinde, totaliter ideolojilerin hegemonyasında hep aklın tek yolu, inancın birliği, tek bir doğrunun tartışılmazlığı zorla kabul ettirilmiştir. "Aklın yolu birdir" bir zincirdir. "Aklın yolu birdir," saplantısındaki her toplumda yaratıcılık fakirdir." Eşsiz bir kültür adamı olan Prof. Talat Halman'ın aylarca süren bir röportajda Cahide Birgül'e anlattıkları kocaman bir kitap olmuş.. Adını "Aklın Yolu Bindir" koymuşlar... Kitapta yer alan izlenim ve gerçek öyküler enfes... Kitabın adındaki anlamı ise Talat Halman'ın daha önce Bilimler Akademisi'nde yaptığı konuşmada yer alan şu sözler iyi

Yazının Devamı

'Aklın yolu bin'

13 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Eşsiz bir kültür adamı olan Prof. Talat Halman'ın aylarca süren bir röportajda Cahide Birgül'e anlattıkları kocaman bir kitap olmuş.. Adını "Aklın Yolu Bindir" koymuşlar... Kitapta yer alan izlenim ve gerçek öyküler enfes... Kitabın adındaki anlamı ise Talat Halman'ın daha önce Bilimler Akademisi'nde yaptığı konuşmada yer alan şu sözler iyi anlatıyor:
     "... Ne yazık ki, bizde çok kullanılan ve istismar edilen bir söz var: "Aklın yolu birdir" sözü. Ben bunun yanlış olduğuna inanıyorum. Yol birse, çıkmaz sokaktır. Aklın yolu hiçbir zaman bir olmamalı. Bir olan akıl faşizan akıldır. Bu sözü birçok yerde kullanıyorlar; televizyonlarda boyuna duyuyorum, pespaye bir söz haline geldi. Ne kadar yanlış. Bence aklın yolu bindir, binlercedir, sonsuzdur.
     "Aklın yolu birdir" düşüncesi yüzyıllar boyunca vicdan özgürlüğü ve felsefi bağımsızlığı ezmek için kullanılmıştır. Körü körüne inancın egemen olması uğrunda alet edilmiştir. Din savaşlarında, Haçlı seferlerinde, totaliter ideolojilerin hegemonyasında hep aklın tek yolu, inancın birliği, tek bir doğrunun tartışılmazlığı zorla kabul ettirilmiştir.

Yazının Devamı

Yiğitlik bu mu?

12 Haziran 2003

- Bizde iki kişiyi teke tek dövüşürken göremezsin... Bir taraf mutlaka sayıca çoktur... İki kişi karşı karşıya gelince de eşit değildirler. Birisinin elinde mutlaka bıçak, tabanca falan vardır...Çetin Altan zaman zaman anımsatır:- Bizde düello geleneği yoktur, pusu geleneği vardır..Ülkemizde mertlik ve yiğitlik edebiyatı hayli ilerlemiş olsa da... Günlük yaşamda o iki kavram genelde kâğıt üstünde kalır.Ünlü beyin cerrahımız Gazi Yaşargil şöyle der hatıratında:- En sevdiğim spor İsviçre köylülerinin güreşidir. Hasmının sırtını yere getiren pehlivan yenileni yerden kaldırır, sırtındaki talaşı temizler. Bizim yağlı güreşimizde de yenen hasmını kaldırır, sırtını sıvazlar. Ne güzel anane...Macarlar düşmanları pes ettikten sonra daha ileri gitmezler; canlarını ve mallarını bağışlar, en fazla kendilerine karşı bir daha savaşmayacakları sözünü alırlarmış. Montaigne der ki:- Kol bacak sağlamlığı yiğitlik değil pehlivanlıktır. Yiğitlik kolun bacağın değil, yüreğin, ruhun sağlamlığındadır. Toplumda yiğitliğin değeri yoksa kalleşçe kavgalarda harcanır insanlar... Gazetelerde fotoğraf... Kilyos'ta 6 güvenlik görevlisi iki genci kıyasıya dövüyor... Besim Tibuk dostumuz geçenlerde bir sohbette

Yazının Devamı

Yiğitlik bu mu?

12 Haziran 2003

<#comment>
<#comment>     Gazetelerde fotoğraf... Kilyos'ta 6 güvenlik görevlisi iki genci kıyasıya dövüyor... Besim Tibuk dostumuz geçenlerde bir sohbette söylemişti:
     - Bizde iki kişiyi teke tek dövüşürken göremezsin... Bir taraf mutlaka sayıca çoktur... İki kişi karşı karşıya gelince de eşit değildirler. Birisinin elinde mutlaka bıçak, tabanca falan vardır...
     Çetin Altan zaman zaman anımsatır:
     - Bizde düello geleneği yoktur, pusu geleneği vardır..
     Ülkemizde mertlik ve yiğitlik edebiyatı hayli ilerlemiş olsa da... Günlük yaşamda o iki kavram genelde kâğıt üstünde kalır.
     Ünlü beyin cerrahımız Gazi Yaşargil şöyle der hatıratında:

Yazının Devamı