Biliyorum, memleketin ağır konuları yordu.. Devlet içinde büyük bir çekişme, çatışma yaşanıyor..
Ne kadar derinleşeceğini, sonunun nereye varacağını tahmin etmek zor..
Belirsizliklerle dolu bir dönemden geçiyoruz..
Bugün pazar, bu konulara girmeye niyetim yok..
Bugün, Taksim’in içler acısı haline dikkat çekmek istiyorum..
*
Halini şöyle anlatayım.. Sanki deprem olmuş, binalar yıkılmış, moloz kaldırılmış, ortalık temizlenmiş..
Yılı taşların yerinden oynadığı müthiş bir sarsıntıyla kapattık.. Ortalık toz duman oldu..
Bir adım ötesi görünmez hale geldi..
Hala görünmüyor.. İktidarın Cemaat’e karşı ne tür hamleler yapacağı bilinmiyor.. İktidara yönelik üçüncü bir dalganın gelip gelmeyeceği de meçhul..
Bu bilinmezlikler içinde bilinen bir gerçek var.. Türkiye yerel seçime gidiyor.. Yerel seçimin sadece yerel seçim olmayacağı, genel seçim havasında geçeceği belli..
Başbakan da 30 Mart seçimini girecekleri en önemli seçim ilan etti..
*
Herkesin birbirine sorduğu soru şu.. Toz duman seçimi nasıl etkiler? Etkilemez diyen yok, etkileyeceği belli de merak edilen nasıl etkileyeceği..
İlk günden beri yazıyorum.. İktidar-cemaat kavgası hayırlara vesile olacak diyorum..
Olmaya başladı..
Yargı, iktidara yolsuzluk ve rüşvet iddialarıyla abanınca eski defterler yeniden açıldı.. Eski soruşturmalar, eski uygulamalar akıllara geldi..
Yapılan haksızlıklar, hukuksuzluklar, hoyratlıklar.. Kırılan kalpler, yıkılan yuvalar hatırlandı..
Boş yere, yok yere hapis yatan insanlar hatırlandı..
İtiraflar peş peşe geldi..
Kimi, ‘ben zaten o zaman da yazmıştım, söylemiştim; hukuksuzluklara dikkat çekmiştim’ dedi..
Aslında 2013 iyi başlamıştı.. İmralı’yla müzakereler, PKK’nın çekilme kararı, Öcalan’ın Nevruz demeci..
Nevruz’un bayram gibi kutlanması.. İmralı’dan yapılan ‘silahlı mücadele bitmiştir’ açıklaması..
Güzel günleri müjdeliyordu..
Tam bahara ‘bahar’ yaşayarak girecektik ki..
1 Mayıs bütün havayı bozdu..
Aslında 1 Mayıs değil, iktidarın Taksim inadı, iktidar adına çarkların tersine dönmesinin, geriye gidişin başlangıcı oldu..
Kırılma anı diyebiliriz..
Bugün yılın son günü güzel şeyler yazmak isterdim.. Güzel bir yılı geride bıraktık demek isterdim ama!..
Amasını biliyorsunuz..
Bir yanda yolsuzluk öte yanda çete iddiası..
Ülkeyi yönetenlerin açıklamalarını dinleyince insan dehşete kapılıyor.. Memlekette neler oluyormuş neler..
Yeni İçişleri Bakanı öyle laflar etti ki; korkmamak elde değil.. Güneyde bir ilimizde (galiba Mersin)
devlet içindeki bir çete hakim kararıyla valiyi, AKP’yi, CHP’yi, BDP’yi dinlemiş.. İddiaya göre tüm kenti dinlemiş..
Yürüttükleri bir soruşturma için mi dinlemişler?
Başbakan’ın Başdanışmanı geçen hafta yazısının içine bir cümle sıkıştırdı..
Şöyle..
Kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına, milletin gönlünde yer edinen sivil iktidarına kumpas kuranların bu ülkenin hayrına bir iş yapmış olmayacağını çok iyi bilir..
Kendi ülkesinin milli ordusuna..
Kilit ifade bu..
Bu ifade yazarın sadece kendi görüşünü ortaya koyan yaklaşım olmadığı..
Bunun düşünülmüş taşınılmış üzerinde strateji kurulmuş, hükümetin yeni politikasını açıklayan ifade olduğu ortaya çıktı..
Önce şunu ortaya koyalım.. Devletin derin hücrelerine girilmesini hedefleyen kutsal ittifak..
Devletin hücrelerine girdikten sonra güç bende mücadelesine girmeseydi..
Cemaat (iddia odur ki) MİT Müsteşarı’nı hedef almasaydı.. Tutuklamaya kalkışmasaydı..
Bunu hazmedemeyen iktidar dershaneleri kapatmaya çalışmasaydı..
Cemaat de misilleme yaparak; yolsuzluk kartını açmasaydı..
İktidar ‘madem öyle gel böyle’ anlayışını devreye sokarak; çeteleşmeyi, cemaatin çete kurmasını, paralel devlet oluşturmasını iddia etmeseydi..
Biz garip vatandaşlar demokratik bir devlette yaşadığımızı zannedecektik..
İstanbul’da acayip işler oluyor.. Bugüne kadar duymadığımız, tanık olmadığımız işler..
Tek kelimeyle; vahim..
Aslında vahim kelimesi bile durumu izah etmeye yetmez..
İki gündür ortalık ikinci yolsuzluk, rüşvet operasyonuyla çalkalanıyordu..
İddialar inanılmazdı..
Savcı, mahkemeden 30 kişi hakkında gözaltı ve arama emri çıkarmış ama polis kılını kıpırdatmamıştı.. Uygulamamıştı..
Gün boyu Savcı-Başsavcı-Şube Müdürleri arasında görüşmeler sürmüştü..