Mehmet Tezkan

Şu belli oldu.. Beşiktaş’a bu yıl rahat, huzur yok.. Birileri Gezi olaylarının intikamını Beşiktaş’tan almaya çalışıyor..
Ne ilgisi var diyeceksiniz?
Hani, Gezi olayları sırasında Çarşı aktifti ya..
Hani, Barbaros Bulvarı’ndan inerken veya Deniz Müzesi önünde biber gazından ciğerleri ağzına gelenler.. Gözlerini açamaz halde olanlar çarşıya kaçmıştı ya..
Çarşı onlara sahip çıkmıştı ya..
Hani, Boğaz Köprüsü’nü geçip Taksim’e çıkmak isteyen Fenerbahçelilere de el vermişlerdi ya.. Kapılarını açmışlardı ya.. Limon vermişlerdi, sirke vermişlerdi, yaralarını sarmışlardı ya..
Hani, Gezi Parkı’nın en aktif, en neşeli, en çok slogan üreten grubu onlardı ya..

Garip bir davadan daha söz edeceğim.. Zaten ülkemizdeki bütün davalar garip oldu ya..
Neyse.. Bu dava; askeri casusluk ve fuhuş davası..
İzmir’deki değil, İstanbul’daki..
Bu davanın da öteki davalarla ortak özelliği dijital verilere dayanılarak mahkumiyetlerin verilmesi..
Bu davada da içler acısı durumlar var.. Trajikomik de diyebiliriz..
Mesela, dijital verilerin bulunduğu evlere yapılan baskınlar ev sahipleri evde yokken yapılmış.. Mesela, yanlış adreste doğru delil (!) bulunmuş.. Üsteğmen Emrah Karaca’nın evi yerine üsteğmen Emrah Büyükakça’nın evi aranmış ama Karaca’ya ait dijitaller bulunmuş.. Mesela, Vika kod adlı kadın telefon görüşmesi çözümlerine sehven girmiş.. Mesela, fuhuş için kullanıldığı söylenen kadınlardan biri mahkemeye bekâret raporu sunar..
Bunun gibi bir sürü gariplikler..

Bizim gazete ‘Günün Haberi’ damgasıyla verdi.. Bence yılın haberiydi.. Çünkü; ‘hukuk’ denen kavramın varlığını hatırlatan karardı..
Barışçı yürüyüş, gösteri ve protestonun hak olduğunu tescil eden karardı..
Ne o derseniz?
Mahkeme Gezi eylemleri sırasında gözaltına alınan 23 kişi hakkında duruşma yapmaya bile gerek görmeden beraat kararı verdi..
Duruşmasız beraat..
*
Dava sürecinin seyir defteri ibretlik..

İktidarla cemaat arasında kavga çıkınca hava döndü.. Hukuksuzluk, hoyratlık, kolay tutukluluk, haksız mahkumiyet gibi kavramlar akıllara geldi...
Yılların ittifakı yerini hesaplaşmaya bıraktı.. Suçlamalar müthiş.. İktidar yanlıları da, cemaatten olanlar da vurdukça vuruyor..
Güzel olan şu..
Bizim yıllardır gündeme getirdiğimiz haksızlıkları, hukuksuzlukları kabul etmiş haldeler.. Kabul etmişler ki faturayı birbirlerine kesmeye çalışıyorlar..
Şu operasyon sizin yüzünüzden yapıldı..
Bu kişiyi sizin ekip tutuklattı..
*

Gezi eylemleri hakkında 41. iddianame de yayınlandı.. 255 kişi suçlanıyor..
Neyle?
Klişe kavramlarla; gösteri yürüyüşü kanununa muhalefet, görevi yaptırmamak için direnme, kamu görevlilerine görevinden dolayı hakaret, kamu malına zarar..
Somut ne var?
Camideki halıları kirletmek..
Dolmabahçe’de polisin gaz bombardımanından kaçan bir grup camiye sığınmıştı ya.. Cami revire dönmüştü..
Savcı suç saymış.. İbadethaneye kirletmek suretiyle zarar verdiklerini iddia etmiş.. Aynı iddiayı Diyanet İşleri Başkanı da yapmıştı.. Gazdan yüreği ağzına gelenleri, kafası gözü yaralananları, yani insanları yok saymış; halılarım kirledi diye tutturmuştu..

Yüksekova’da can sıkıcı olaylar oldu.. PKK’lılara ait mezarların tahrip edildiği iddiasıyla başlayan olaylarda, uzun namlulu silahlar devreye girdi; iki kişi öldü..
Ortak kanı şu: Provokasyon..
Çözüm sürecini baltalamaya yönelik adım.. Peki kim yaptı?
Paralel devleti işaret ediyorlar.. Paralel devlet dedikleri, paralel örgütlenme dedikleri ne ola ki!..
Paralel devlet tanımını KCK operasyonları sırasında duyduk.. KCK’nın paralel örgütlenmeye gittiği iddia edildi..
İktidar cemaat kavgası sırasında da gündeme geldi.. Paralel örgütlenmeden bahsedildi..
Durum şunu gösteriyor; devlete karşı birden fazla paralel yapılanma var..

Demokratikleşme paketi sonunda Meclis’e gönderildi.. Gönderildi ama içi söylendiği gibi çıkmadı..
Kıyısından köşesinden yeni yasaklar getiriyor..
Mesela kamu kurumu tarafından yürütülen projenin hayata geçirilmesi gibi faaliyetleri engelleyenlere 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası geliyor..
Tuzak madde!..
Eylem niye yapılır; o projenin hayata geçirilmesini engellemek için.. Mesela, HES’e karşı eylem yaptınız, eylem nedeniyle çalışma bir gün durdu, iki gün durdu, on gün durdu..
Göstericiler, 5 yıla kadar hapisle mi yargılanacak?
Şu da var; protestolar genellikle kamu faaliyetlerine yöneliktir..

Önce MGK belgesi ortaya çıktı.. Ardından fişleme belgeleri piyasaya çıktı.. Gördük ki, fişleme 2013 yılına kadar tam gaz sürmüş.. Başbakan üç dört gün sessiz kaldı.. Sonra sert bir dokunuşla meseleyi başka yöne çekti..
Veya çekmeye çalışıyor..
Başbakanlık suç duyurusu yaptı.. Başbakan belgelerin yayımlanmasının vatana ihanet olduğunu söyledi.. Devletin mahremiyetinden bahsetti.. Tartışma başka bir mecraya sürüklenir gibi oldu.. Belgeleri yayımlamak gazetecilik mi değil mi, suç mu değil mi, ihanet mi değil mi tartışması başladı..
Başbakan’ın da istediği buydu..
Fakat..
Bu kez gündem saptırma, gündemi çevirme, mağduriyet çıkarma hamlesi çok başarılı olmayacak gibi..
Çünkü..