Bu sabah yine karşılaştınız değil mi? Bayram namazı çıkışında, köşe başında.. Her yer yerdeler.. Parklarda uyuklayan çocukları gördünüz değil mi? Eften püften çadırımsı barınaklarda yaşamaya çalışan aileleri.. Üst geçitlerde oturup avuç açanları..
Üst baş toz toprak içinde, eller yüzler kapkara..
Su yok ki yıkansınlar, karınlarını doyursalar şükrediyorlar..
Suriyeli misafirler den bahsediyorum.. Sokakta yatıp kalkanlardan.. Ağaç altını ev belleyenlerden.. Beş bin kişi on bin kişi değiller, yüz binler..
Bu sabah da gördünüz onları.. Zaten her gün görüyorsunuz da... Bayram sabahı içiniz daha fazla burkuldu.. Yüreğiniz biraz daha acıdı.. Bayram sevinci kursağınızda kaldı..
Aynen böyle oldu değil mi?
*
O an yanlarında olmak isterdim.. Televizyonu açtıkları an.. O görüntüleri gördükleri an.. Cellatları olarak gördükleri polislerin televizyondan gözaltına alınışlarını izledikleri an..
Ne hissetmişlerdir acaba?.
Belki yanlarında olsam da anlayamazdım.. Tahmin ediyorum, çok acayip bir duygudur o.. Derin duygudur, kolay kolay ifade edilemez..
Belki, onlar da duygularını anlatacak kelimeler bulamıyordur..
Sessizlik bu yüzdendir!..
*
Bizler olan bitene dışarıdan bakıyoruz.. Eden bulur dünyası diyoruz.. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste diyoruz.. Beylik sözler gibi gelebilir, aslında değil, üzerinde çok ama çok düşünülmesi gereken sözler..
Gözaltına alınan polisler bir döneme damga vuran polislerdi..
Sadece 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasında ortaya çıkmadılar. Ergenekon’dan Balyoz’a.. Oda TV’den, askeri casusluk davalarına.. KCK’dan Poyrazköy’e kadar o ekip hep vardı.. Birçok insanın evine sabah beşte giden onlardı..
Kelepçe takıp koşturan., Suçlu görüntüsü yaratıp, itibarsızlaştıran..
Sabaha karşı sağlık kontrolüne yollayan.. Psikolojik işkencenin bin bir çeşidini yapan onlardı..
Babamı alan şu polisti..
Bizim evi hallaç pamuğu gibi atan bu komiserdi..
Babamı sabah beşte uyandırıp göğsüne yafta tutturup sabıka fotoğrafı çektiren şu emniyet müdürüydü..
Dün dedim ki; Erdoğan cumhurbaşkanı seçilirse..
Önce AKP Genel Başkanı seçilecek, seçilen kişiyi hükümeti kurmakla görevlendirecek...
Özal’ın hatasına düşmeyecek..
Başbakanı atayıp sonra AKP kongresine dönüp başbakanı genel başkan seçin demeyecek..
Özal bu yöntemi izledi.. Akbulut’u başbakan atadı, sonra kongreye gidildi.. Delegeler mecburen seçtiler ama tepeden inme genel başkan bi türlü dikiş tutmadı..
ANAP’ta kavga gürültü, hır gür hiç bitmedi.. Genel başkan değiştirdiler, işe yaramadı..
*
Başbakan’ın kafası net, oyun planını en küçük ayrıntısına kadar kurgulamış..
Kıyısından köşesinden tüyolar vererek, hem milletvekillerini hem partisini hem tabanını kem de kamuoyunu hazırlamaya çalışıyor..
‘AKP genel başkanı ile başbakan aynı kişi olmalı’ demesi oyun planına ilişkin ilk önemli işaretti..
Çünkü..
Bugüne Erdoğan Köşk’e çıkarsa partisi başka kişiye hükümeti başka kişiye bırakacağı iddia ediliyordu..
Hatta kesin gözüyle bakılıyordu..
*
Ne yapsak ne etsek olmaz.. Sandık üstüne sandık koysak da olmaz.. Cumhurbaş kanından belediye meclis üyesine kadar, muhtara kadar tüm kademeleri seçimle belirlesek de olmaz..
Demokrasinin olması için adaletin olması lazım..
Seçim meydanlarından, en büyük, en çetrefilli davalara kadar her yerde olması lazım..
*
Konuşmaya seçimden mi başlayalım, büyük davalardan mı?
Hadi mahkemelerle başlayalım..
Türkiye’yi meşgul eden bütün büyük davalar çöktü..
İktidar, paralel yapının yargıyı teslim aldığını iddia etti.. Kılcal damarlarına kadar girdiğini, hücrelerini eline geçirdiğini..
Adaletin yerini keyfiyetin aldığını..
Hukukun rafa kaldırıldığını..
İntikam duygusuyla hareket edildiğini..
Düzmece belgeler, sahte tanıklarla korku imparatorluğu yaratıldığını..
Paralel emirlerle masum insanların hapislerde süründürüldüğünü..
İktidar, ‘elimizde belgeler var, bilgiler var, en küçük bir kuşkumuz yok’ dedi düğmeye bastı..
Tabii ki bağıracağız, çağıracağız, tepki göstereceğiz..
Eylem üstüne eylem yapacağız.. Protestonun her türlüsünü deneyeceğiz..
Öfkemizi kusacağız, kusmak zorundayız..
İnsanız..
*
Gazze’de ölen o masum insanları, o çocukları, o bebeleri gördükçe isyan etmemek mümkün mü?
İsrail ilk defa yapmıyor.. Üç yılda bir, dört yılda bir Gazze’ye bomba yağdırıyor..