Başbakan’ın kafası net, oyun planını en küçük ayrıntısına kadar kurgulamış..
Kıyısından köşesinden tüyolar vererek, hem milletvekillerini hem partisini hem tabanını kem de kamuoyunu hazırlamaya çalışıyor..
‘AKP genel başkanı ile başbakan aynı kişi olmalı’ demesi oyun planına ilişkin ilk önemli işaretti..
Çünkü..
Bugüne Erdoğan Köşk’e çıkarsa partisi başka kişiye hükümeti başka kişiye bırakacağı iddia ediliyordu..
Hatta kesin gözüyle bakılıyordu..
*
Peki, Erdoğan cumhurbaşkanı seçilirse süreç nasıl işleyecek?.
Önce başbakan atanacak, o başbakan AKP genel başkanlığına adaylığını koyacak.. Genel başkan seçimine başbakan sıfatıyla, başbakan gücüyle mi girecek?
Yoksa..
Önce AKP genel başkanı seçilecek , o genel başkan cumhurbaşkanı tarafından hükümeti kurmakla mı görevlendirilecek?
Ne fark var demeyin, çok fark var..
*
Mehmet Barlas’ın atv’de Başbakan’la yaptığı söyleşiden anladığım kadarıyla, önce AKP’nin yeni genel başkanı belirlenecek, o kişi başbakan olacak..
Erdoğan’ın isteği bu yönde..
Başbakan, cumhurbaşkanı seçilirse başbakanlık görevini bırakmadan önce AKP büyük kongresini toplayacak..
28 Ağustos’tan önce..
Programda Barlas, AKP’nin 45 gün sonra kongreye gideceğini söyleyince Erdoğan itiraz etti..
Hayır dedi; yasa 45 gün sonra değil 45 gün içinde gidilir diyor..
Ayrıntı gibi durabilir ama değildi..
Erdoğan 45 gün içinde vurgusunu bilerek yaptı..
Barlas, bu ayrıntı üzerinde durmadı konuyu değiştirdi, Erdoğan’ın neden itiraz ettiği havada kaldı..
Kongre 28 Ağustos’tan önce mi yapılacak diye sorsa belki de ‘evet’ cevabını alacaktı..
*
Gördüğüm şu..
Başbakan, yeni genel başkanının belirleyeceği kongrenin kontrolünde yapılmasını istiyor..
Köşk’ten seyrederek değil..
İçlerinde olarak..
Yani o kongreye Başbakan ve AKP Genel Başkanı sıfatıyla katılacak.. Otoritesiyle, karizmasıyla işaret ettiği kişinin genel başkan seçilmesini sağlayacak..
Oyun planı bu..
Kontrolü elden bırakıp; en küçük bir olumsuzluğa, hesaplanmaya kargaşaya, tatsız bir olaya izin vermek istemiyor..
*
Peki seçim ikinci tura kalırsa.. 24 Ağustos’a.. Önce 10 Ağustos’u görelim.. Çünkü Başbakan’ın oyun planı ilk tur üzerine..
Kelepçe bu kez polislere vuruldu
Sarsıcı bir operasyonla karşı karşıyayız..
Bu kez gözaltına alınanlar, kelepçe vurulanlar polis.. Düne kadar iktidarda olan, muktedir olan, operasyonları yöneten polisler..
Ergenekon, Balyoz, KCK, askeri casusluk gibi operasyonlara imza atan polisler..
Düne kadar, insanların koluna girip emniyete götürüyorlardı..
Düne kadar, insanları sorguluyorlardı..
Şimdi, kendilerinin koluna giriliyor..
Şimdi, kendileri sorgulanıyor..
Peki, ne oluyor?
*
İktidarın iddiası şu; bu polisler paralel yapıdan.. Savcının gözaltı gerekçesi şöyle; Selam Tevdit adlı terör örgütünün kurulduğuna dair delil olmadığı halde bu kişiler soruşturma başlattı, üç yıl boyunca 251 hedef kişiyle birlikte toplam 2280 kişiyi dinlediler..
Dinlenenler arasında Başbakan da var..
MİT Müsteşarı da var..
*
Öteki taraf da diyor ki; 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuna karışan polisler cezalandırılıyor.. Bu bir algı operasyonu, itibarsızlaştırma operasyonu, gözdağı operasyonu, korkutma operasyonu..
Yolsuzluk işini kurcalayan yanar operasyonu..
Hangisi doğru?
*
Paralel devlete yönelik operasyon mu, paralel devlet bahanesiyle yapılan sindirme operasyonu mu?
Acele etmeyelim..
Türkiye algı operasyonlarının ortasında çok kaldı.. Fırtınaya çok tutuldu..
Ne tür tezgâhların çevrildiğini yaşayarak öğrendik..
Bekleyelim.. Fotoğraf netleşsin..
*
Hukuksuzluk kuşkusu var mı?
Var; bu işlere bakacak özel mahkemeler kurulması.. Sulh ceza mahkemesi hâkimlerinin özenle seçilmesi.. Rüşvet ve yolsuzluk operasyonundan gözaltına alınanları tahliye eden hâkimlerin görevlendirilmesi..
İntikam, gözdağı görüntüsü var mı?
Var; polis amirlerinin elleri arkadan kelepçelenmesi..
Derin devlet izi var mı?
Var; telefonları kim dinledi ? Büyük davalardaki sahte belgeleri kim üretti?
Sen yaparsan sana da yaparlar
Cemaate yakın televizyon kanalları bütün gün yayın yaptı.. Konuyla ilgili onlarca kişi çıktı konuştu..
En çok üzerinde durdukları evlere sahur vakti baskın yapılmasıydı.. .
Üç buçuk dört arası..
Yorum yapanların tamamı; evlerinde oturuyorlardı, kaçacak halleri yok diye tepki gösterdi..
Kınadı.. Ayıpladı.. Normal değil yorumunu yaptı..
Haklılar.. Ama bi dakika..
Dün gözaltına alınan amirler, memurlar da sabaha karşı yapılan operasyonlara imza atmadı mı?
Mesela, İlhan Selçuk’un evine kaçta gitmişlerdi?
Sabah beşte mi? İlhan Selçuk’un kaçacak hali mi vardı?
Söyleyeceğim şu; haklı olsalar da, dün başkasının canını yakanların bugün kendi canı yanınca bağırmaya, isyan etmeye hakkı yoktur..
Çünkü, dün kendileri yaptı.. Bu dünya etme bulma dünyasıdır..
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024