İktidar, paralel yapının yargıyı teslim aldığını iddia etti.. Kılcal damarlarına kadar girdiğini, hücrelerini eline geçirdiğini..
Adaletin yerini keyfiyetin aldığını..
Hukukun rafa kaldırıldığını..
İntikam duygusuyla hareket edildiğini..
Düzmece belgeler, sahte tanıklarla korku imparatorluğu yaratıldığını..
Paralel emirlerle masum insanların hapislerde süründürüldüğünü..
İktidar, ‘elimizde belgeler var, bilgiler var, en küçük bir kuşkumuz yok’ dedi düğmeye bastı..
Paralelci dedikleri yüzlerce savcı ve hâkimin görev yeri değiştirildi.. Binlerce polisin tayini çıktı veya kızağa çekildi..
Hedefleri şuymuş..
Paralel vesayeti (cemaat vesayeti) bitirmek..
*
İktidar, sadece görevden almakla yetinmedi, yargıda bazı düzenlemeler de yaptı..
Bundan sonra yakalama, tutuklama, arama, dinleme, tedbir koyma gibi kararları sulh ceza hâkimleri verecek..
Soruşturmalar onlardan sorulacak..
Onlar he derse olacak, ıhıh derse adım atılmayacak..
İstanbul’a bu iş için altı sulh ceza hakimi atandı.. Altı kişiden üçü kimmiş biliyor musunuz?
17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonunun kilit hâkimleri.. Tabii iktidarın hoşuna giden kararları alanlar..
*
Taha Akyol’un köşesinden öğrendiğimize göre..
Biri, Rıza Sarraf ve bakan çocuklarına tahliye kararı veren hâkim..
Diğeri, Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın mal varlığına konulan tedbiri kaldıran hakim..
Öteki, Aslan ve arkadaşlarını tahliye eden hakim..
*
Yargıdaki atamalar bu istikamette yürüyecekse, HSYK’daki atama kıstası buysa..
Olan şudur..
Veya şöyle okunabilir..
Bir vesayet düzeni ortadan kaldırılırken yerine bir başka vesayet düzeni konuluyor..
Cemaat vesayeti gidiyor..
Parti vesayeti geliyor..
*
Bu söyledikleri müthiş bir öngörü, çok iddialı sözler değil..
2010’da, ‘yargıda Kemalist - Alevi -sol hakimiyeti var, bu yapının vesayeti var’ denilerek Anayasa değiştirildi..
Yargı hallaç pamuğu gibi atıldı..
Aradan üç yıl geçti.. İktidarın dediğine göre; Kemalist-Alevi- sol vesayetin(!) yerini cemaat vesayeti almış..
Cemaatin yerini kimin alacağını tahmin etmek zor değil..
Bakan ‘copy paste’i yeni mi öğrendi?
Adalet Bakanı Bozdağ Mardin ile Tekirdağ idare mahkemelerinin aldığı kararları göstermiş..
İsim ve yerler hariç gerekçeli kararların cümleleri noktasına virgülüne kadar aynı demiş..
Ve sormuş; bu kararlar başka yerde mi yazılıyor?
Nerde yazıldığını bilmem ama nasıl olduğunu söyleyeyim..
Copy-paste yapıyorlar.. Kopyala yapıştır..
Mahkeme dosyalarında yüzlerce örneği vardır.. Sadece kararlar değil, bazı polis fezlekeleri copy- paste, iddianameler copy- paste..
Örnekleri var..
*
Şaşırdığım şu.. Bozdağ’ın bu uygulamayı yeni öğrenmiş gibi davranması.. Bu ülke copy- paste ifade bile gördü.. Daha ne diyeyim..
Yargıda bunlar olurken Bozdağ neredeydi acaba!..
Ne davası ya.. Lider görsün yeter..
AKP’nin Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas için verdiği iftarda acayip şeyler olmuş..
Nihal Bengisu Karaca’nın aktardığına göre..
Başbakan’ın konuşmasını gözleri parlayarak, alkışlarla, fotoğraf çekerek dinleyen kitle kürsüye Abbas çıkınca arazi olmuş..
Ağır ağır, sallana sallana, birbirleriyle selamlaşarak, birbirlerine laf atarak, aheste çek kürekleri misali salonu terk etmişler..
Kapı önü muhabbetine girişmişler..
Bengisu Karaca bu duruma çok bozulmuş..
‘İlk kez merak ettim: Erdoğan davasını ve tuttuğu yolu anladığı için seven kaç kişi vardı?’ diye kendi kendine sormuş..
*
Çok yoktur.. Karaca yeni görmüş olabilir ama bu durum uzun süredir böyle.. AKP’nin mutlak iktidar olduğu günden beri böyle..
Hatırı sayılır kitle için; dava mava hikâye, vizyon mizyon fosa fiso..
Mühim olan iktidarın nimetleri.. Mühim olan pastadan alınacak pay..
O nimetleri kim dağıtıyor?..
Lider.. Başbakan..
Peşinden koşturmalarının, gittiği her yerde hazır ve nazır olmalarının, gözünün içine sevdayla bakmalarının, avuçları patlayana kadar alkışlamalarının sebebi bu..
Başbakan’ın söyledikleri değil..
Amaç başka..
Amaç, Başbakan’a görünmek..
Felsefeleri de şu; o salonda olmazsan, lider seni görmezse, iktidarın attığı tohumlar senin tarlana düşmez..
*
Bu AKP’yle gelen anlayış değil.. Hep vardı, her iktidar döneminde vardı.. Her iktidarın beraber yürüdük bu yollarda diyen kitlesi vardı..
Sonra yok oldular..
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024