Seçime katılma oranı beklenenin çok altında çıkınca fatura sahillere kesildi..
Tatilcilere.. Şezlongculara..
Çeşmecilere, Bodrumculara, teknecilere, teknesizlere..
Neden dönmediler, neden sandık başına gitmediler, neden tatillerine sandık molası vermediler? Sosyolojik vaka..
Durumu yerinde tespit etmek lazım dedim, salı sabahı sahile indim..
Bu hızlı davranışım kimine göre gazetecilik refleksiydi.. Kimine göre tatile kaçış bahanesiydi..
Hadi ikisi bir arada diyelim..
Cumhurbaşkanı seçimi taşları yerinden oynattı.. Siyaset külliyen değişecek.. 2015 değişim yılı olacak..
Değişimin faturasını 2015 seçimlerinde göreceğiz..
*
İktidar partisinden başlayalım.. Ağır toplar veda ediyor.. MKYK toplantısında Erdoğan üç dönem meselesini gündeme getirmiş..
Üç dönem kuralını işletmeliyiz demiş..
Demek ki iktidar partisi sahaya yeni oyuncular sürecek.. O yeni oyuncular ‘biat kültürü’nü sürdürür mü, başına buyruk mu davranır bilemem..
AKP, tek ses partisine mi dönüşür, çok sesli hale mi gelir, bunu da kestirmek zor..
Temel soruları sormanın zamanı geldi..
Denildiğine göre, Anayasa’da yazmasa bile 28 Ağustos’ta yeni bir dönem başlayacakmış..
Sandıktan çıkan cumhurbaşkanı eskilere benzemeyecekmiş.. İcracı yönü de olacakmış..
Bu sözleri ezberledik diyeceksiniz..
Doğru..
Bu ne demek?
Yürütmenin işlerine karışacak demek.. Yürütmeye direktif verecek demek.. Yürütmeye müdahale edecek demek..
Seçim bitti.. konuşulan iki konu var..
BİR: Türkiye’nin nasıl yönetileceği..
İKİ: Başbakanın kim olacağı..
Birincisi uzun hikâye.. Aşağı yukarı belli ama yine de yaşaya yaşaya göreceğiz..
Biz gelelim ikincisine.. İktidar partisinin karar organı bu meseleyi masaya yatırdığı saatlerde Cumhurbaşkanı Gül’ün veda resepsiyonunda ‘Kurucusu olduğum partime elbette geri döneceğim’ sözleri heyecan yarattı..
Yarattı ama..
Gül, şunu da söylemeyi ihmal etmedi..
Başlığı okuyunca.. Hoppala.. Sen neden bahsediyorsun.. Ne ilk raundu, maç bitti maç.. Erdoğan cumhurbaşkanı seçildi düşüncesiyle başlığı tuhaf bulanlar olacaktır..
Öyle değil..
Sadece cumhurbaşkanı seçimine bakarsak haklısınız.. Erdoğan ikinci tura bile bırakmadan maçı bitirdi diyebilirsiniz..
Ama meseleye Başbakan’ın koyduğu hedeften bakarsanız..
Nihai hedefini göz önüne alırsanız..
Üç rauntluk maçın daha ilk raundundayız..
*
Musul’u ele geçirdikleri, konsolosluğu-muzu işgal ettikleri, çalışanları rehin aldıkları gün..
IŞİD’imiz oldu demiştik..
Afganistan sınırımıza taşındı!.
Sadece Irak sınırımıza değil, Suriye sınırımıza da.. En önemli komşumuz oldular!..
(Kendilerine İD demeye başlamışlar.. İslam devleti!.. Ben demeyeceğim.. Dinimize hakaret olur.. )
Bu yeni durumu kimi yorumcular; ‘Yeni Taliban rejiminin temelleri atılıyor’ sözleriyle açıkladılar..
Ama bunlar Taliban’a da benzemiyor.. Hiçbir örgüte benzemiyor.. Gaddarlıkta sınır tanımıyorlar.. Önlerine kim çıkarsa; kadın, çoluk çocuk öldürüyorlar.. Kendi mezheplerine ait olmayan camileri havaya uçuruyorlar..
En çok sorulan iki soru..
Bir: Cumhurbaşkanı seçimini kim kazanır?
İKİ: Kim kazanırsa ne olur?
Elimizde ölçü aleti yok.. Şu kazanır diye siyasi falcılık yapacak halimiz de yok..
İlk sorunun cevabını pazar akşamı alacağız..
Gelelim ikinci soruya..
Kim kazanırsa ne olur? Bu sorunu cevabı kolay.. Çünkü adaylar seçilirlerse nasıl cumhurbaşkanı olacaklarını söylediler..
Bütün yollar dönüp dolaşıp 2010’daki referanduma çıkıyor..
Yüzde 58 evet oyuna..
Referandum kırılma noktası olmuş..
Otoriterleş-menin de.. Biz ne istersek yaparız anlayışının da.. Sandıktan sandığa konuş yaklaşımının da.. Paralel devletin de.. Başına buyrukluğun da.. Özel hayatları hiçe saymanın da.. Çeteleşmenin de müsebbibi aynı..
2010 referandumu..
Niye mi?
Referandumdan sonra olanlara bakalım..