Biraz dersinize çalışsanız

9 Haziran 2012

Burası yapay göl mü?” Madonna (Suada’da yemek yerken söylediği iddia edildi); “Tepede ay var, yanda nehir akıyor” Axl Rose (İstanbul konserine bir buçuk saat geç çıkmasının ardından seyircilerin gönlünü alırken); “Kasaba sanıyordum İstanbul’u ama burada büyük bir şehirleşme ve endüstri var. Her yerde çok bina var böyle beklemiyordum” Megan Fox (Reklamda oynamak için geldiği İstanbul’da Saba Tümer’in sorularını yanıtlarken...) Madonna adaya mı yapay dedi yoksa boğazı mı göl sandı tam anlaşılamadı. Hayranları “Madonna öyle şey yapmaz, gazeteciler gene ortalığı karıştırdı” diye veryansın ediyor, buna inanmayanlar Madonna’ya sövüyor. Ne dediği aslında detay. Konu Madonna da değil. Çünkü genel olarak hepimiz biliyoruz ki pek çok dünya starı ciddi cahil. Kendi şehirlerinin hatta mahallelerinin dışında en ufak bilgileri yok. Hint Okyanusu’nu göl, Rusya’yı bir dağ köyü, Paris’i beş yıldızlı turistik otel ve alışveriş merkezi sananları da vardır.

İstanbul’a geliyorsun, bir ton para alıp konser veriyorsun, profesyonelsin, şöylesin böylesin. O halde işinin ve pozisyonunun gerektirdiğini yap, bir zahmet kendine bir danışman falan bul ya da -çeviri Türkçesiyle- “profesyonel yardım” al

Yazının Devamı

Kimbra’yla tanışın!

3 Haziran 2012

Gerçi tanışmış da olabilirsiniz. Hani şu videosu yüz milyonlarca kez izlenen (234 milyon küsür) “Somebody That I Used to Know” diye bir şarkı var ya. İşte o şarkıyı Gotye ile birlikte söyleyen zat Kimbra.

Kendisi Yeni Zelandalı. 22 yaşında ve 2011’de yayımladığı “Vows” isimli albüm şarkının başarısının ardından dikkat çekmeye başladı. Kendisi de öyle. Biliyorsunuz 14-15 Temmuz’daki Efes One Love Festival’da yer alıyor bu yıl. Güzel bir sesi var ve ‘deli dolu görünümlü sevimli kız’ kategorisindeki benzerlerinden daha orijinal. Indie R&B ya da indie soul desem tam karşılar mı bilmiyorum. Indie pop desem en kapsayıcısı olacak herhalde. Albümü Türkiye’ye ithal edilmemiş, ancak internetten dinleyebilir ya da indirebilirsiniz. Güzel sesli sevimli kızları seven Türk halkının Kimbra’yı da bağrına basacağına eminim ben.

Dışarıdan nasıl görünüyor?

Hayır ‘elalem ne der’, Avrupa ne düşünür derdinde değilim, herkes kendine baksın. Ama işin aslı şu ki bizim memlekette acayip şeyler oluyor ve biz bunları normal kabul etmeye başladık.

Sezaryen yasaklanacak. Kürtaj da yasak olacak, yasa hazırlanıyor. Başbakan Uludere katliamını kürtaja benzetti.

Sağlık bakanı, “Tecavüze uğrayan

Yazının Devamı

Masaüstünden notlar...

2 Haziran 2012

Masanın üzeri albümlerle dolmuş taşmış. Tür, tarz, büyük, küçük, iyi, kötü ayırt etmeden son zamanlarda piyasaya çıkan albümlerden notlar bakın şöyle...

“Tam 90’dan” Volga Tamöz
Geçen hafta İbiza’daydım. DJ’lik, elektronik müzik, dans müziğindeki son trendler ve gelecekte sektörün durumu gibi çok farklı konularda bir sürü konferans dinledim. Partilere katıldım, yeni ve eski nesil DJ’ler dinledim. Yani bugüne kadar hiç DJ, elektronik müzik ya da remiks falan dinlememiş bile olsam geçen hafta gördüklerim ışığında şunu söyleyebilirim: Ben DJ’lik adı altında bu albümdeki gibi kofti bir şey dinlemedim. 90’lar albümü dinlemek istiyorsanız satın alın orijinalini dinleyin kardeşim. Abilerinizin ablalarınızın CD’lerini tırtıklayın yeniden dolaşıma sokun. Yaşınız tutuyorsa annenizin dolapların diplerine sokuşturduğu kendi arşivinize dadanın ya da ne bileyim Youtube’a girip ordan izleyin. Paranız cebinizde kaldığı gibi kulak zevkiniz de bozulmaz. (Diyeceksiniz ki madem beğenmedin niye yazıyorsun? E adı üzerinde masaüstüne bırakmışlar ne yapayım?)


“Trespassing” Adam Lambert
Bizdeki yetenek yarışmaları jüride yer alan unutulmuş ya da yırtmaya çalışan bazı isimlerin yıllık

Yazının Devamı

İbiza’daki müzik zirvesinden notlar

27 Mayıs 2012

PAZAR ALBÜMÜ

“Solaris” Photek

Madem İbiza’dan bildiriyoruz,
o halde bir dans albümü önereyim. Ama eski usül bir şeyler olsun. Photek drum’n’bass’ın öncülerinden, “Risk & Reward” albümü çoktan klasik olmuştur. Ama bence dans müziğinin klasikleri arasına girecek albümü (en azndan bir-iki şarkısıyla) Solaris. İbiza’da her yerde müzik var ve her zaman yeni şeyler değil eskiler de duyuluyor. “Solaris” albümünden “Mine to Give” sahilde oturduğum bir mekanda kulağıma çalındı. O şarkıdan başlayın dinlemeye, pazar pazar iyi gider şimdi...

Bu hafta ‘clubbing’ kültürünün hâlâ ana akım olduğu, DJ’lerin en mühim insanlar olarak el üstünde tutulduğu yerden bildiriyorum. Peki İbiza’da bir Uluslararası Müzik Zirvesi olursa sizce mevzu ne olabilir?

Biliyorum; bir sürü şey söylenebilir, yazılabilir İbiza için. Ve çoğu da söylenmiş, yazılmış olur. Ben onları geçeyim, şunu söyleyeyim: İnanın burası belli bir anlamda 90’lar sonu Türkiye’si gibi. Hani bizde kulüp kültürü, yani şu ‘clubbing’ denen şey 90’ların ortasında başlayıp sonunda bitti ve sonra daha dar bir çevrede devam etti ya... Burada öyle değil. Burada en büyük insan hâlâ David Guetta. O yüzden buraya gelip partileyenleri

Yazının Devamı

Ne olacak bu ‘business’ların hali?

26 Mayıs 2012

THY’nin ‘business’ biletle uçan yolcuları ağırladığı şatafatlı lüks salonun adına CIP Lounge deniyor ya... O ‘lüks’ ortamdan manzaralar aktarıyorum.

Bizim memleket gerçekten dünyada tek. Eşimiz benzerimiz yok ve bazı şeyleri işitmekle, okumakla olmuyor; gidip görmek lazım. Bakın gördüm, aktarıyorum. Bizim ‘business’ların hali şöyle...


Taksim meydanındaki McDonald’s’da beleş tavuk burger dağıtılıyor ya da tatil köyünde açık büfe az önce açıldı millet saldırıyor gibi bir ortam var. Her yerde kuyruk, itiş kakış.


En son böyle bir yağma görüntüsünü Media Markt açıldığında gördüm. Otobanın karşı yanındaki arabasına sırtında LCD ekran televizyonlarla koşan insanlar vardı.


Yazının Devamı

Gençler müziğe ne kadar para harcıyor?

20 Mayıs 2012

Yakın zamanda 1297 kişinin katılımıyla yapılan ‘Gençlik ve Müzik Trendleri’ araştırmasının Türk gençlerinin müziğe ne kadar para harcadığıyla ilgili bölümü ilginç. Bakın şöyle notlar aldım kendime

150 TL. Bir üniversiteli genç ayda ortalama 150 TL harcıyormuş müziğe. 1297 gencin katıldığı araştırmanın sonucu bu. Youth Republic, Bigumigu ve Marketing Türkiye’nin araştırması. Geçenlerde bir hesap yapmış, bu yaz sadece belli başlı beş müzik etkinliğine (Hi Voltage, Two Door Cinema Club / Metronomy, Tuborg Gold Fest, Efes One Love ve Red Hot Chili Peppers) gitmek için bilet, yol, yemek ve içki dahil yarım pansiyon maliyet çıkarmıştık. Bulduğumuz rakam 1150 TL’ydi. Bu araştırmaya göre ayda 150 TL’den toplam üç aya yayılan bu etkinliklere bir genç en fazla 450 TL ayırabilir. Kalan 700 TL için eş-dost-akraba tırtıklanacak; kısa dönem yazlık işlerde çalışılacak; tercüme, günlük rehberlik gibi işler yapılacak veya boğazdan kısılacak.
Tabii bu sadece konserler için. Müzik satın almak diye bir kalemi hesaplamıyoruz, zira nesli giderek tükenen bir davranış biçimi bu. Eskiden senede bir kere festival oluyordu, ona da bir şekilde para denkleştiriyorduk. Ama sorun bu değil. Yani

Yazının Devamı

Ne olacak bu bizim üniversitelerin hali!

19 Mayıs 2012

Hangi üniversite hangi sanatçıyla bahara ‘keyifli’ bir hoşgeldin dedi ve ‘unutulmaz anlar’ yaşadı?
Gelin birlikte bakalım neler olmuş


Murat Boz, Hadise ve Sıla üniversite şenliklerinde en fazla tercih edilen isimler arasında.

Yakın Doğu Üniversitesi bahar şenliklerinde Model ve Emre Altuğ öğrencilerle buluşacakmış, Demet Akalın konser verecekmiş.
Bahçeşehir Üniversitesi MayFest’inde Sertab Erener ve Murat Dalkılıç varmış.
Işık Üniversitesi’nin Işık Fest’inde Sıla, Murat Boz, Hayko Cepkin unutulmayacak anlar yaşatacakmış.

Yazının Devamı

Konserlerden tiplemeler

13 Mayıs 2012

Son haftalarda arka arkaya çok konser izledim, sezon kapanıp da yazlık mekanlara taşınılmadan genel bir tablo çizeyim dedim. Bakın konser salonlarındaki tiplerde son durum şöyle

* Dans edenler: Şarkıları bilip bilmemek mühim değil. Onlar en önde ve hep zıplıyorlar. Salonun atmosferini yönlendiren ‘dans edenler’in tek sıkıntısı zaman zaman çevredeki ‘sallananlar’ın ayaklarına falan basmaları. Bir de içkilerini dökmeleri.
* Sallananlar: Şişe bira standart aksesuar. Sahnenin önündeki çemberin hemen arkasındaki alanda sıklıkla rastlanırlar. Yalnız ya da ikili gruplar halinde konuşmadan konseri izlerler. Zaman zaman salonun en arkasında bir duvara ya da sütuna yaslanmış halde de görebilirsiniz onları. Erkekleri çoğunlukta olsa da çiftler halinde dolaştıkları da gözlemlenmiştir.
* ‘Vuuuhhuuuuvvvvv’cular: Salonun farklı bölümlerine yayılmışlardır. Yerlerini tespit etmek için herhangi bir şarkının sonunu ya da başını beklemek yeterlidir. Onlar muhakkak bağıracaktır. Sahnedeki sanatçı ne derse desin o esnada bir ‘vuuuhhuuuuvvvvv’cu mutlaka devreye girer.
* Muhabbetçiler: Salonun arka bölgelerinde gruplar halinde gezindiklerinden, çok konuştuklarından ve sahnede olan bitenle

Yazının Devamı