1987’de Billboard Hot 100 listesinde ilk 10’da yer alan ve İngilizce olmayan tek şarkı Los Lobos’un söylediği “La Bamba”ydı. 2012’ye kadar başka hiçbir şarkı bunu başaramadı. O yıl PSY “Gangnam Style” ile ilk 10 şarkı arasında girdi. 2023 itibarıyla ilk 10’da yer almış İngilizce olmayan şarkı sayısı yedi.
Stream verilerine göre 2017’de bu trend zirve yapmış. Şöyle ki artık herkes kendi dilinde şarkı dinliyor. Fransızlar Fransızca, İtalyanlar İtalyanca, İspanyollar İspanyolca. Türkiye’de de en çok Türkçe müzik dinleniyor yıllardır. Bizde zaten hiç değişmedi ama dünyada İngilizce pop zirvedeydi ve bu değişmeye başladı. Dünya trendlerinin değişmesinde K-Pop’un başarısının payı büyük. Son beş yılda sayısız K-Pop grubu hit şarkılar yaparak Batı listelerini domine etti. K-Pop gibi dünyaya açılmasa da yerelde de çok büyük türler gelişti. Bunlardan biri Almanca Rap. Diğeri Fransızca Rap sahnesi. Reggaeton, amapiano çok çok büyük oldu. Bugün Londra’da Wembley
Britanya’da büyük şirketlerin işe alımlarda giderek daha fazla yapay zekâ kullandığı biliniyordu. Ancak rakamlar yeni açıklanmaya başlandı. Bu ülkedeki tüm işe alımların yüzde 26’sında yapay zekâdan yardım alınmış geçen yıl. Bir önceki yıla göre 9 puan artış var. Yani bir yılda yüzde elliden fazla artmış bu rakam.
Özellikle pozisyonlara uygun yeni mezunları tespit etmede yani aday belirlemede yapay zekâ kullanılıyor. Britanya Hükümeti, BBC, Bank of England, Fujitsu, HSBC, Deloitte, BT, Network Rail ve Marks & Spencer bu yöntemi kullanan kuruluşlardan sadece bazıları.
Bu ne anlama geliyor? Şu anlama geliyor. Mesela birkaç aşamalı işe giriş sürecinde ilk veya ilk iki aşamayı yapay zeka sizin için hallediyor. Onun filtrelerinden geçtikten sonra bir insanla yüzyüze konuşacak aşamaya gelebliyorsunuz. Biliyorum korkutucu geliyor böyle yazınca.
Yeni mezunların işe giriş süreçleri üzerine araştırmalar yapan ISE (Institute of Student Employers) raporuna göre her yıl aynı pozisyonlar için daha fazla
50 yıl sonra gelen yeni Beatles şarkısı geçen hafta itibarıyla İngiltere’de bir numaraya yükseldi. Bu en son 60 yıl önce olmuştu. Şu an başta müzik tekeli olan büyük şirketler, onların ardından irili ufaklı küçükler ve dünyanın dört bir yanına dağılmış diğerleri ellerini ovuşturuyor, bu ilk ve en önemli deneyin başarıyla tamamlanmasını kutluyorlar.
İki üyesi hayatta olmayan, 53 yıl önce dağılmış bir grup yeni şarkı yaptı ve bu şarkıyla bir numara olmayı başardı. Elde sadece, daha önce yayınlanmaya değer görülmeyen bir demo vardı. Demodaki ses kalitesi o kadar kötüydü ki, George Harrison grubun kalanına bunun kurtaramayız demişti. Lennon’ı mezardan kaldırıp yeniden söyletmeleri imkânsız olduğundan şarkı bekledi. Ta ki 2023 Ekim ayına kadar.
Paul McCartney ve Ringo Starr’ın The Beatles’ı yaşatma, gündemde tutma çabası meyvesini verdi, yapay zekâ tarafından güçlendirilen John Lennon vokalleri şarkıyı yayınlanabilir kaliteye taşıdı (kimilerine göre bu da yeterli değil aslında). Aradan geçen
Dua Lipa bir süre önce Instagram’ındaki bütün postları sildi. 88.6 milyon takipçili hesapta sıfır post olduğunu görenler yeni bir şey geldiğini anladı. O günden bu yana azar azar bilgiler sızdırıldı yeni albümün ve yeni konseptin öncüsü, bu hafta klibiyle birlikte yayınlanan “Houdini” hakkında. Şu anda şarkıyla ve yeni imajla ilgili dokuz yeni post var bu hesapta.
“Houdini”, Dua Lipa’nın Tame Impala’dan Kevin Parker ile ortak çalışması. Parker, Tame Impala’yı turnelerde bir araya gelen ve Parker bestelerini canlı çalan bir ekibe indirgeyip her şeyi kendi yapmaya başladıktan sonra iki albüm yayınladı ve her ikisi de dönemlerinin en dikkat çekici işleri arasında yer aldılar. 2015 tarihli “Currents” ve 2020’de yayınlanan “Slow Rush”, Kevin Parker’ın doğanın içinde kendine inşa ettiği bir tür oyun bahçesine benzeyen ev stüdyosunda kaydedildiler. Parker tek başına buraya kapanıp kendi dünyasında yaşamayı seviyor. Bu yaşantının sonuçları genellikle başarılı oluyor.
28 yaşındaki
İngiltere’de İsrail-Hamas savaşına bakış ilk haftalardaki baskın ve tek taraflı resmi görüşlerin yayılmasının ardından değişti ve çeşitlendi. Hükümetin aksine, halk ve müzisyenler pek çok ateşkes ve şiddete son çağrısı yaptı.
Pink Floyd’un eski lideri Roger Waters’ın Filistin meselesine bakışı eskiden beri biliniyor, eskiden beri tartışma yaratıyor. Waters Gazze’deki yaşam koşullarını en fazla eleştiren, eskiden beri buradaki ablukanın kalkmasını savunan bir isim. Bu konuda sayısız kampanyası var. Bunlardan biri İsrail’e kültür ambargosu uygulaması yönündeydi. Tel Aviv’in konser rotaları üzerinden hayli popüler bir durak olduğu biliniyor. İstanbul, Avrupa rotasının en doğusundaki noktayken, 10-15 yıl kadar önce Tel Aviv canlanarak sanatçıların turne haritalarına eklenmişti. Bu gelişme sonrasında Waters bu İsrail’in Filistin halkına yönelik apartheid politikası uyguladığını ve bu ülkeye giden her sanatçının ‘de facto’ bu politikaya destek verdiğini anlatmıştı.
600 kadar sanatçının desteklediği İsrail’e
Geçen cumartesi Strand bölgesinde yürüyorum. Londra’nın merkezinde Thames nehrine paralel büyük cadde. Mahkemelerin ve hukuk fakültelerinin yoğun olduğu bir yerdir. Özelikle Chancery Lane tarafına giderseniz neredeyse her yer hukuk bürosudur. Sokakta yürüyenlerin dörtte üçü ya avukattır, ya savcı, ya hakim. Bu meslekten olanların muhtelif dernek ve kulüplerinin de bol olduğu bölgenin merkezinde Royal Court of Justice, yani bir nevi buranın adalet sarayı bulunur. Onu geride bıraktım. London School of Economics’in binalarına gelmeden King’s College binasının yanından geçtim, Somerset House’ı da geçince Trafalgar Meydanı’ndaki Nelson Sütunu uzakta belirdi. Hani şu üzerine Şubat depreminde Türkiye ve Suriye’nin yanındayız yazısının yansıtıldığı sütun.
Charing Cross İstasyonu’nda oturma eylemi yapanlar. (The Telegraph’tan alındı)
Caddede bakına bakına yürürken karşıdan tek tük Filistin bayraklı insanlar belirmeye başladı. Aileler, gençler, öğrenciler, çoluk çocuk, bazıları bebek
The Beatles, benim için tartışmasız gelmiş geçmiş en büyük grup. Daha fazla sevdiğim gruplar, sanatçılar var mı? Var. Ama The Beatles en büyük gruptur. Öncüdür, ilktir. Bugün bildiğimiz, dinlediğimiz modern pop müziği onlar keşfetti. Modern anlamdaki konserleri, turneleri, şovları ilk onlar yaptı. Sahnedeki grup müziği onlardan sonra hızla çoğaldı. Popülerlik ilk onlarla boyut kazandı. 1966’da John Lennon, “İsa’dan daha ünlüyüz” demişti. Kilise kızdı ama Lennon haklıydı. Gezegen bu boyutta bir şöhret görmemişti. Şöhret mekanizmaları dahi tam oluşmamıştı müzik dünyasında. Metal gruplarından boyband’lere, rap yıldızlarından popun en büyük isimlerine alternatif çizgiden ana akım popa bugün sahnede kim varsa varlığını biraz The Beatles’a borçlu.
1970’te dağılan, topu topu 10 yıl aktif kalmış bir grup. Bugün 10 yıllık gruplar, 11’inci yıllarında nostalji albümleri çıkarıyor. Üyelerinin yarısı artık hayatta olmayan grupların yıllar süren turnelere giriştiğini
İngiliz İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ın Filistin-İsrail meselesindeki duruşu şimdilerde partisinde büyük bir krizin kapılarını aralamış gibi duruyor. Starmer, ateşkesin şu an için doğru karar olmadığını ifade ettiği konuşması üzerinden partisi içinden ve tabanından gelen sert eleştirilere maruz kalıyor.
Starmer’ın sözleri özellikle partinin Müslüman üyeleri ve ileri gelenleri arasında öfkeye neden oldu. İçlerinde Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan’ın da bulunduğu belediye başkanları derhal ateşkes ve insani yardım gönderimini savunurken, İngiltere genelinde pek çok Müslüman belediye meclisi üyesi istifa etti, yeni istifalar bekleniyor. Partinin bazı yerlerde belediyelerde çoğunluğu kaybettiği de haberlerde yer alıyor. Mesela Luton eski Belediye başkanı Sameera Saleem, partisinden Ekim ayında bu yüzden istifa edenler arasında. 2 Kasım itibarıyla çeşitli yerlerde 30 belediye meclis üyesi istifasını verdi.
Bu tabloyu anlamak için bir iki bilgi vermem gerek. İngiltere, Müslüman siyasetçilerin çok etkin olduğu bir