İngiliz İşçi Partisi lideri Keir Starmer’ın Filistin-İsrail meselesindeki duruşu şimdilerde partisinde büyük bir krizin kapılarını aralamış gibi duruyor. Starmer, ateşkesin şu an için doğru karar olmadığını ifade ettiği konuşması üzerinden partisi içinden ve tabanından gelen sert eleştirilere maruz kalıyor.
Starmer’ın sözleri özellikle partinin Müslüman üyeleri ve ileri gelenleri arasında öfkeye neden oldu. İçlerinde Londra Belediye Başkanı Sadiq Khan’ın da bulunduğu belediye başkanları derhal ateşkes ve insani yardım gönderimini savunurken, İngiltere genelinde pek çok Müslüman belediye meclisi üyesi istifa etti, yeni istifalar bekleniyor. Partinin bazı yerlerde belediyelerde çoğunluğu kaybettiği de haberlerde yer alıyor. Mesela Luton eski Belediye başkanı Sameera Saleem, partisinden Ekim ayında bu yüzden istifa edenler arasında. 2 Kasım itibarıyla çeşitli yerlerde 30 belediye meclis üyesi istifasını verdi.
Bu tabloyu anlamak için bir iki bilgi vermem gerek. İngiltere, Müslüman siyasetçilerin çok etkin olduğu bir ülke. Özellikle İşçi Partisi’nde ve yerel yönetimlerde güçlüler. Bunun pek çok nedeni var. Göçmen halkın yoğun olduğu yerlerde, İşçi Partisi’nin göçmen ve yoksullara yönelik politikalarını anlatarak ilgi görüyorlar. Teknik olarak bir Krallık olan İngiltere’de Muhafazakâr Parti yaygın bir şekilde ülke yönetimine hâkim olsa da, sosyal devlet (Thatcher döneminde ciddi gerileme yaşamasına rağmen) hala çok önemli ve belirgin. Devletin bu yönünü çoğunlukla İşçi Partisi temsil ediyor ve canlı tutuyor. Yoksullara yönelik konut projeleri, emekliler, evsizler, çocuk bakımı, parasız eğitim, çalıma şartlarının iyileştirilmesi, sendikalarla üretilen politikalar, okullarda ücretsiz yemek hep İşçi Partisi’nin dillendirdiği önayak olduğu meseleler.
Durum böyle olunca işler karışıyor. Parti tabanı ve yönetim Starmer’dan sağlam ve adil bir duruş bekliyor. Bu ise henüz gelmiş değil.
Muhafazakâr Parti lideri ve Başbakan Rishi Sunak gibi son derece dengesiz, adaletsiz, tarafsızlıktan uzak bir siyaset gütmese de net bir duruş sergileyemedi Starmer.
Muhafazakâr Parti, en zayıf günlerini yaşıyor. Son dönem gerçekleşen bütün ara seçimleri İşçi Partisi kazandı. Anketlerde ve halk oylamalarında iki parti arasındaki fark kapandı. En önemlisi Sunak’ın görev onay grafiği düşüşte. Sunak halk tarafından seçilmemiş, parti tarafından bir ekonomik kriz sonucu lider seçilmiş, doğal olarak da başbakanlık görevini bu şekilde almış bir isim. Halk tarafından seçilmemiş bir başbakanın faaliyetleri hep tartışılırken, ekonomik faaliyetleri, serveti, eşinin iş ilişkileri her gün haberlere konu olurken ve İşçi Partisi iktidara doğru giderken Filistin meselesi can simidi gibi yetişti. Sunak, 2025’teki genel seçimlerde aday olduğunu açıkladı, kampanyasını başlattı ve Filistin meselesinin yerel siyasetin merkezine oturmasıyla neden oldukları ekonomik kriz dahil, başarısızlıklarını unutturmaya girişti. Bu meseleye dair duruş ve söylem belli ki seçim sonuçları üzerinde bir etkiye sahip.
Hamas ve İsrail arasında 7 Ekim’de başlayan ve tırmanan şiddet, hiç şüphesiz 2025’teki seçimlere giden süreçte İngiltere’nin iç siyaset dinamiklerini belirleyecek unsurlardan biri olacak.