Satürn’ün hareketleri enflasyon üzerinde olumlu etkiye sahip olacakmış. Böyle dedi televizyonda 2024’ü anlatan astrolog. Ekranda görünen karışık grafikler ve koordinatlarla dolu yıldız haritasına baktı sunucu, merakla sordu: “Enflasyon düşecek mi acaba?”
Satürn 4 milyar 503 milyon yıldır uzayda şu anki konumunda dönüyor. Hayatı çok sıkıcı olmalı ki bu zaman içinde bir göz açıp kapamaya dahi denk gelmeyecek kadar kısa bir sürede ağaçlardan inerek yürümeye başlayan, tarımı keşfeden, uygarlıklar kurması, savaşması, toprak, güç ve para için birbirini boğazlaması daha da kısa sürmüş insanla ilgilenmeye başlamış.
2000 yıl önce, kurduğumuz ekonomik sistem arıza vermeye başlayınca ortaya çıkan enflasyonu 1.5 milyar kilometre uzaktan düşürmeye hazırlanıyor. Ne zaman? 2024’te. 2023’te ya da 223’te değil. Bunu daha önce yapmış mı? Hayır. Ama şimdi 2024’te yapacak. 4.5 milyar yıl bunu beklemiş olmalı. 2024’te umutlu olmak bayağı hayal gücü gerektiriyor, kabul etmek
Yapay zekâ müzik sektörünü etkilemeye devam edecek. Yapay zekâ kullanılarak üretilmiş şarkıların sayısı artacak. Bu alanda ilk örneklerinden biri The Beatles’ın “Now And Then” adlı şarkısıydı. Vokalleri yapay zekâ yardımıyla desteklenen şarkı, artık hayatta olmayan isimlerin kullanılamayacak kalitedeki bazı su yüzüne çıkmamış kayıtlarının değerlendirilebileceğini gösterdi. 2024’te devamı gelecektir. Hayatta olmayan sanatçıların örneğin ölüm ve doğum yıl dönümlerinde tamamen yapay zekâ tarafından yazılmış yeni şarkıların üretilmesinin önünde teknik olarak engel yok. Hukuki boyut, telif konuları ve ailenin ya da mirasçıların onayı gibi detaylar çözüldüğü sürece büyük şirketler için yepyeni bir alanın doğmak üzere olduğunu söyleyebiliriz.
TikTok her zamankinden önemli olacak. Müzik keşiflerinin büyük bölümü bugün TikTok üzerinden yapılıyor. Bu 2024’te de aynı şekilde devam edecek. TikTok’ın stream platformlarıyla iş
Margaret McCollum, 2012 yılının 1 Kasım günü, Londra metrosunun Kuzey hattı “(Northern Line) üzerindeki kalabalık istasyonlardan Embankment’a geldi. Trenden indi, indiği gibi dışarı çıkmak için merdivenlere hücum eden kalabalığın aksine, çoğu zaman yaptığı gibi ters tarafa yürüdü, bir banka oturdu ve beklemeye başladı. Gitmesi gereken bir yer yoktu. Olmak istediği yerdeydi.
Tren hareket etmeden, kapıların kapanmasından hemen önce o anons istasyonun duvarlarında yankılandı: “Lütfen tren ve istasyon arasındaki boşluğa dikkat edin”. İngilizcesiyle “Mind the gap!”
Margaret’in yüzünden karanlık bir bulut geçti. Sağa sola baktı. Kulaklarına inanamadı. Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyordu. Hemen toparlandı, 65 yaşındaki bir insan ne kadar hızlı olabilirse o kadar hızlı bir şekilde merdivenleri çıktı, metronun sokağa bağlandığı yola açılan turnikelere geldi ve görevlinin yakasına yapıştı: “Nerede o ses?”
Kimse bir şey anlamadı. Muhtemelen yaşlı kadını deli zannettiler. Sakinleştirmeye çalıştılar ancak Margaret sakinleşmedi
Geçen yıla baktığımızda o kadar çok şey olmuş ki sırf tek tek adını ansam sayfalara sığmaz. Yine de anlamlı gelişmeleri kısaca ele almaya çalışayım.
- Stream platformları yeni bir döneme girdi. Örneğin Spotify ödeme kurallarını değiştirdi. Artık belli bir stream sayısını aşamayan şarkılara ödeme yapılmayacak. Bunun anlamı az kazanan müzisyenler daha az kazanacak çok kazanan müzisyenler daha çok kazanacak. Uçurum açılacak. Bir hesaba göre 2024’te en az 50 milyon dolarlık bir gelir, az kazananların cebinden çıkacak, çok stream edilen sanatçıların cebine girecek. Peki neden? Yapay zeka tarafından üretilen uyduruk şarkı ve albümler, müzik denemeyecek bir takım içerikler, belli dijital dağıtım ağları üzerinden stream platformlarına giderek daha fazla sayıda yüklenmeye başlandı. Yağmur gibi her gün yüz binlercesi platformlara akıtılan bu içerikler algoritmanın öneri modellerinden faydalanıyor. Algoritma tarafından şarkı sanılarak öneriliyor ve stream alıyor. Her şarkı az sayıda da olsa stream alsa da toplamda on binlerce
■ “Black Classical Music” - Yussef Dayes
Güney Londra çıkışlı davulcu Yussef Dayes, enstrümanıyla caz davulunda kendine has bir ustalığa doğru evrilirken çok değerli caz müzisyenleriyle birlikte siyah müziğin tarihini yeniden yazmaya girişiyor. Albümün adının “Siyah Klasik Müzik” olması, hem caz üzerinden bir klasikleşmeye doğru atıf hem de bir kimlik arayışı Dayes için. Şüphesiz yılın en dikkat çekici caz albümlerinden biri.
■ “Everything Harmony” - The Lemon Twigs
ABD çıkışlı indie ve rock ekipleri bu yıl listelerde haklı olarak kendilerine çok fazla yer buldu. Bunlardan biri New York, Long Island’dan The Lemon Twigs. 2023 tarihli pek çok albümde rastladığımız nostaljik sound burada da etkisini gösteriyor. “Everything Harmony”, ABD’nin 1960’lar 1970’lerde yeşeren şarkıcı / söz yazarı / kent ozanı geleneği ve kültürü üzerine bina edilmiş bir albüm. Gitar sound’undan vokallere ve davula, plak depolarından birinin karanlık köşesinde unutulmuş bir
Londra’ya ilk geldiğimde dikkatimi en fazla çeken şeylerden biri sokakların bomboş olmasıydı. Kedi ya da köpek yok sokaklarda. Sincaplar, geceleri de tilkiler var bazen (2. Dünya Savaşı sonrası şehir genişleyince tilkiler ilk kez şehirlerde görülmeye başlanmış. İnsanlardan kaçarlar ve çoğunlukla geceleri ortaya çıkarlar.)
Sokak hayvanlarının olmaması önemli bir eksiklik gibi gelmişti. O kadar alışmıştım ki İstanbul’da, köşe başından bir kedi ya da köpek çıkmasına, adeta yoksunluk hissediyordum. (Sevgili rahmetli kedim Tekgöz’ü de sokakta bir duvarın dibinde bulmuştum.)
Öte yandan bir rahatlama hissinin de bu eksiklikle birlikte geldiğini itiraf etmem lazım. İnsanların henüz sokaklara dökülmediği, gece geç veya sabah erken saatlerde, tenha yerlerde başıboş ve saldırgan köpek sürüleriyle karşılaşma ihtimaliniz yoktu. Uzaktan acı acı havlayan tedirgin edici bir köpek sesi duymuyordunuz. Ama etrafta çok fazla köpek vardı. Hepsi sahipli ev köpekleri. Londra’da, özellikle merkezin dışındaki mahallelerde neredeyse her
Londra’nın tam anlamıyla merkezinde, City of London’da yer alan Barbican Center geçen hafta ilgimin odağındaydı. Zaman zaman çevresinde yürüyüşler yaptığım kafesine oturmaya gittiğim, güzel sergiler gezip konserler izleme fırsatı bulduğum Barbican, sınırları içine girer girmez bir tür bilimkurgu filmine adım atmışsınız hissi uyandırıyor.
Mimaride Brutalism adı verilen akımın etkisindeki mimarlar Chambarlain, Powell and Bon tarafından adeta betona güzelleme olarak tasarlanan, 1965-1976 yılları arasında inşa edilen 2000 konutluk proje, Londra’nın en eski ve en tarihi bölgesinin üzerine oturtulmuş. Burada milattan önce 200’e tarihlenen surlar yer alıyor. Bugün London Wall (Londra Duvarı) adı verilen bu surlar, şehri milattan önce 400’lerde kuran Romalıların milattan önce 200’lerde inşa ettiği surlar. İstanbul surlarıyla aynı yaştalar.
II. Dünya Savaşı’nda Alman bombardımanı (The Blitz) sırasında yerle bir olan bu bölgeye ne yapılacağı 1950’lerde tartışılmaya başlanmış. Bugün projenin bulunduğu alanın arsa çalışmaları zamanla tamamlanmış
Yılın en iyi albümlerini hatırladığımız dizinin üçüncüsünde mutlaka dinlemeniz gereken beş albüm ve bir EP var.
■ “Everything is Alive” – Slowdive
1990’ların shoegaze öncüleri Slowdive, kısa süren bir başarı döneminin ardından dağılmış, 2017’de orijinal kadroyla yeniden bir araya geldiğinde yeni kuşakların ilgisini çekmişti. “Everything is Alive”, bu dönemin ikinci albümü. 1990’lardaki sound’a göre daha fazla elektronik unsur taşıyan müzikleri hâlâ çok etkileyici ve bana kalırsa grup hâlâ kendi alanında öncü. Shoegaze bugün farklı tarzların içinde yoluna devam ediyor. Dream pop ve indie türleri üzerinde büyük etkisi var. Ancak Slowdive gibi bu müziği ve kültürü başka türlü bir boyuta taşıyan az sayıda grup var. Albüm yer yer post-rock klasiklerini hatırlatan enstrümantal bölümlere de sahip. Devam eden turneyle birlikte yılın kesinlikle en dikkat çekici müzik olaylarından biri.
■