Uyku bozukluğu bahar depresyonu habercisi

29 Mart 2017

Bahar ayları uzun bir kış döneminin ardından, yeni bir mevsimin başlangıcının yanı sıra, bizleri alışkın olduğumuz günlük rutinin dışına çıkarabilecek farklı bir doğa uyanışının ve ruh halinin habercisi olabilir. Yapılan araştırmalara göre bahar aylarında merkezi sistemimizde yaşanan bazı değişiklikler biyolojik ritmimizi oldukça etkiler. Özellikle uyku bozuklukları, telaşlı olma hissi, kaygı ve endişede yaşanan artış, iştahta belirgin bir değişiklik, ani kilo kaybı, cinsel isteksizlik, dikkatte azalma gibi belirtiler bahar depresyonunun habercisi olabilir. Bunlara ek olarak kişilerin daha önce yapmaktan keyif aldığı şeyleri yapmamaya başlaması, geçmişte zevk alınarak yapılan aktivitelerden uzaklaşması da önemli belirtiler arasında yerini alır.

Kadınların yüzde 70’i en az 1 kez bahar depresyonu yaşıyor

Mevsimsel geçiş süreçlerine bakıldığında kış aylarında yaşanan depresyon belirtileri arasında kişilerin içine kapanması dikkat çekerken, bahar depresyonunda huzursuzluk ve agresyon ön plana çıkar. Bu belirtilerin yoğun yaşandığı durumlarda destek almayı atlamamak ve koruyucu bir önlem almak gerekir. Tüm bunlara ek olarak kişinin deneyimlediği belirgin bir işlev kaybı varsa ve hayat

Yazının Devamı

Baharda çocuk hastalıklarına dikkat!

28 Mart 2017

İlkbaharda kışın sona ermesiyle oluşabilecek ısı değişimleri, sık dışarıya çıkma ve toplu yerlerde daha fazla bulunma nedeniyle çocuklarda daha sık olarak hastalıklar ortaya çıkabilmektedir. En sık olarak ateş, öksürük, hapşırık, ishal, kusma gibi semptomlar görülmektedir. Ayrıca polenlerin artmasıyla alerjik semptomlar da sık görülebilmektedir. Bu basit semptomlarının ardından orta kulak enfeksiyonu, bronşiolit, zatürre, krup sendromu hastalığı daha sık görülmektedir.

Boğulur tarzda öksürük krup işareti

Bahar aylarında en sık görülen hastalık üst solunum yolu hastalıklarıdır. Kişide boğaz ağrısı ve ateş şikayetleri, boğaz ve bademcik enfeksiyonlarının; kulak ağrısı, orta kulak enfeksiyonunun; ani başlayan boğulur tarzda öksürük ve nefes alamama sıkıntısı ise ‘krup sendromu’ adı verilen ses teli enfeksiyonunun habercisi olabilir. Bunun dışında, sık ve hızlı nefes alıp verme, öksürük, hırıltı gibi şikayetler bronşiolit ve zatürre habercisi olabilir. Bu durumlarda hemen doktora başvurulmalı ve tedavi düzenlenmelidir.

2 yaş altında burun spreyi kullanılmamalı

Gribe bağlı burun tıkanıklarında burun damlaları kullanılarak burun açılmalı, basit serum fizyolojik ve okyanus suyu kullanılmalı,

Yazının Devamı

Yeşilden uzak durmak poleni durdurmaz!

27 Mart 2017

Bahar iyice yüzünü göstermeye başlamışken MLP Care hekimleri bu hafta "Bahara Sağlıklı Başlangıç" için önemli tüyolar veriyor.

BAHAR MEVSİMİNİN İŞKENCESİ: POLEN ALERJİLERİ

Her ne kadar bahar ayları tabiatın uyanışı, mutluluk ve neşe mevsimi olsa da birçok insan için tekrarlayan can sıkıcı alerjik hastalıklar sezonudur.

Alerji, insanların normalde reaksiyon göstermediği genelde zararlı olmayan bazı maddelere karşı tolerans kaybıyla birlikte aşırı reaksiyon göstermesidir.

Hava yolları (burun ve akciğerler) solunum vasıtasıyla havada süzülen alerjik maddelerin vücuda genel giriş noktalarıdır. Hava yoluyla ulaşan polenler, ev tozu akarları, küfler başlıca çevresel alerjenler olup bahar aylarında ‘polen’ denen gözle görülmeyen bitkilerin tohumları duyarlı olan insanlarda öksürük, astım atakları, geçmeyen burun akıntısı, hapşırık, burun, göz kaşıntısı, sinüzit gibi yakınmalara yol açar. Bu yakınmalara sürekli bir halsizlik, yorgunluk ve hatta depresyon hali eşlik edebilir.

Hangi polen türü, ne zaman şikayete yol açar?

Yazının Devamı

'Yaş 70, iş bitmiş' sözü geçmişte kaldı

23 Mart 2017

Yaşlanma; her canlının doğası gereği görülen, bazı işlevlerde azalmanın seyrettiği, evrensel ve yaşam boyu devam eden bir süreçtir. İnsan organizması da bu sürecin her aşamasında farklılaşarak değişik özellikler gösterir. Bireyin yaşlanması, tek bir koşula bağlı olmadan gelişen, biyolojik, ekonomik, psikolojik ve sosyal boyutlarla etkileşen karmaşık bir olgudur. Sabit ve artık değişmeyen bir yaşam dönemiymiş gibi kullanılan ‘yaşlılık’ teriminin yerine, yaşamın doğal sürekliliği içerisinde değişimini ve devamlılığını anlatan ‘yaşlanma’ terimini kullanmak daha uygun olacaktır.

YAŞAM SEVİNCİ YÜKSEKSE YAŞLI HİSSETMEYEBİLİR

Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 65 yaş ve üstü gruba ‘yaşlı’ denilmektedir. 35 yaşında bir insan da geçmiş yaşantılarına ve enerji düzeyine bakarak yaşlandığını düşünebilir. Yaşlanma hakkındaki görüşler, kişinin o zamana kadarki yaşanmışlıkları ve hayattan beklentilerine göre değişkenlik göstermektedir. Kişinin saçları beyazlamış, eskisi kadar dik olmayan bir duruşa sahip, dişleri dökülmüş vs. olabilir, fakat her olgu gibi yaşlılık da kişinin kendisini konumlandırdığı ölçüde o kişide sirayet edecektir. Kişinin hala yaşama sevinci fazlasıyla yüksekse, hayattan beklentileri

Yazının Devamı

Yaşlanma nedir? Sağlıklı yaşlanmanın püf noktaları nelerdir?

22 Mart 2017

Yaşlanmak ne demektir? Yaşlanmanın en önemli belirtileri nelerdir?

Yaşlanma; ilerleyen yaş ile birlikte hücre, doku, organ ve sistemlerde meydana gelen ve geriye dönüşümü olmayan değişikliklerin bütünüdür. En önemli belirtisi, tüm vücut fonksiyonlarında belirgin yavaşlamadır.

Yaşlanmayı etkileyen faktörler nelerdir?

Yaşlanma genetik olarak programlanmış bir süreç olmasına rağmen çevresel faktörler, beslenme alışkanlıkları, geçirilen ve hala var olan hasatlıklardan etkilenir. Bu yüzden aynı yaşta olanlar aynı hızda yaşlanmamaktadırlar.

Sağlıklı yaşlanma denince ne anlamalıyız? Sağlıklı yaşlanmanın 10 püf noktası nedir?

Sağlıklı yaşlanma; yaşlılığımızda bağımsız ve kendine yeterli olabilmek, sosyal ve psikolojik açıdan kendini iyi hissetmektir. Bunun için;

•Çoklu ilaç kullanımından (polifarmasi) kaçınılmalıdır. Hekimin ve eczacının önerdiği dozda ve tedavi şemasına uyulmalıdır. Gereksiz ilaç ve gıda takviyesinden kaçınılmalıdır.

•Düzenli yürüyüş ve egzersizler yapılmalıdır. Fırsat buldukça açık havada tempolu yürüyüşler gerçekleştirmelidir.

Yazının Devamı

Yaşlanan beyin, unutkanlık, demans ve alzheimer hastalığı

21 Mart 2017

Günümüzde yüksek tansiyon, şeker hastalığı ve enfeksiyonlar gibi toplumda yaygın görülen hastalıkların daha iyi tedavi edilebilir hale gelmesiyle kişilerdeki yaşam beklentisi gün geçtikçe uzamaktadır. Bu da toplumdaki yaşlı nüfusun artışı ile sonuçlanır.

Bu artış ister istemez yaşlılıkta daha çok görülen bazı hastalıkların daha fazla gözlenir hale gelmesine yol açar. Yaşlılıkta daha fazla görülen nörolojik hastalıkların başında demans ya da bunama gelir.

Aslında her yaşlanan kişinin bunayacağı gibi bir gerçek söz konusu değildir. Bununla birlikte hemen her kişide yaşlanmayla beraber çeşitli zihinsel sorunlar ortaya çıkabilir. En sık ortaya çıkan sorun, yeni olayların iyi kaydedilememesi ve gerektiğinde eski olayların kayıtları arasından gerekli bilginin hatırlanıp kullanılamaması, yani unutkanlıktır.

Ek olarak yaşlanmayla beraber kişilerin zihinsel esnekliğinde ve yeni durumlara uyum sağlama yeteneğinde de görece azalma söz konusu olabilir. Zihinsel işlevlerin yaşla etkilenen bir diğer özelliği de gerçekleştirilme hızlarındaki yavaşlamadır.

Yazının Devamı

Sağlıklı yaşlanmak için beslenme reçeteleri

20 Mart 2017

Yaşlanma, doğumumuzdan itibaren başlayan doğal ve kaçınılmaz bir süreçtir. Sağlıklı yaş almak ve bu süreci konforlu bir şekilde tamamlamak mümkündür. Sağlıklı yaşlanmak için en önemli noktalardan birisi de sağlıklı beslenmektir.

Sağlıklı yaşlanmak için beslenme önerileri;

- Her yaşta en önemli öğün kahvaltıdır. Uyandığımızda maksimum 1,5 saat içinde bitmiş olmalıdır.

- Yemekleri yaparken sağlıklı pişirme yöntemleri kullanılmalıdır.

- Mutlaka sağlıklı protein kaynakları tüketilmelidir. Yüksek lif içeriği ve kolesterol içermediğinden kurubaklagilllere ve Omega 3 içeriği yüksek olan balığa beslenmede yer verilmelidir.

- Kırmızı et sağlıklı protein kaynaklarındandır fakat tüketimi haftada 3 günü ve haftalık ortalama 500 gramı geçmemelidir. Kırmızı et tüketilirken mümkün oldukça etin yağsız kısımları tercih edilmelidir. Aşırı kırmızı et tüketiminin kalp ve damar hastalıkları ve kolorektal kanserlerle ilişkisi kanıtlanmıştır.

- Sağlıklı bir yaşam için günde mutlaka 5-6 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir.

-

Yazının Devamı