BİR kez, o da İzmir’de genel başkanlık sürecinden önce düz milletvekili iken dinlemiştim kendisini.
O kürsüde, ben izleyiciler için ayrılan salondaydım.
Kemal Kılıçdaroğlu’nu bu haftasonu ilk kez bu kadar yakın; birebir konuşma ve görme fırsatım oldu.
Çok dikkatle, hatta biraz aşırı yaklaşımla izledim kendisini.
Hani, gelininde “kusur” arayan kaynanalar olur ya; tıpkı onlar gibi.
Epey zaman geçmişti.
Kılıçdaroğlu, Genel Başkan olduktan sonra değişmiş miydi?
Bu köşede internetten aşırma mal yoktur. Ürünlerimiz ev yapımı ve CE belgelidirH.T.
Dizileri “Şimdi korkunç bir şey olacak” diye gerildiğiniz anda sahneyi dondurup bitiriyorlar. Ben de, geçen hafta halimi anlatırken yer yokluğundan konuyu dizi film keser gibi bitirmiştim.
Bu hafta dizinin bittiği noktaya dönelim.
Bıraktığım nokta 13 Şubat saat 23.30’du. Yani Sevgililer Günü’ne yarım saat kalaydı. Önümde de üç problem vardı:
1. Meltem Hanım’a Sevgililer Günü için çok güzel bir hediye, mümkünse tek taş almak.
2. Meltem Hanım’a eşi menendi bulunmaz bir sıfat bulmak.
3. Kaynanamın gönlünü kazanmak.
- BİZ çok zor durumda kaldık...
- Neden?
- “Kurtar Bizi Kemal” diye yazdınız ya;
- Evet!...
- Biliyorsunuz biz Tire’de bir tarım kooperatifiyiz. Hükümetle, bakanlıkla ilişkilerimiz var...
- Eeeeeeee...
- Siyaset bizim işimiz gücümüz değil... Biz her partiye eşit uzaklıktayız...
HASTALIKTA en önemli unsur teşhis koyabilmedir. Teşhis (sağıtım) doğru ise tedavisi kolaydır.
Uygulanacak ilacı bilir, fiziksel-psikolojik yöntemler takip edilirse hastalık biter, canlı yaşama döndürülür, hasta adam ayağa kaldırılır.
Teşhisi konulamayan hastalığın tedavisi yoktur ve ölüm kaçınılmaz olur.
* * *
Türkiye’nin önde gelen araştırma ve danışmanlık kurumlarından KONDA Genel Müdürü Bekir Ağırdır, dün İZSİAD’ın davetlisi olarak geldiği İzmir’de 12 Haziran genel seçimlerinin “şifreleri”ni açıkladı.
Ak Parti ve CHP’ye ilişkin teşhislerini anlattı, tedavisini ise yoruma bıraktı.
* * *
UZUNCA bir süredir dikkatle izliyorum.
O da yaklaşık birbuçuk yıl kadar sessiz-sedasızdı.
Ne yalan söyleyeyim, Bornova adam olmaz diye düşünüyordum.
Yanılmışım...
Meğer Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır’ın sessizliği, iş bilmezliğinden, işi öğrenmeye çalışmasından değil, yerel hizmetlere de bir “bilim adamı” gibi, “bilimsel” olarak yaklaşmasındanmış.
* * *
Sevindim...
CUMA akşamı İzmir’de ama asıl önemli olan bir gün sonra; cumartesi günkü programı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ödemiş’in ünlü İstasyon Meydanı’nda, partisinin tarım politikaları ile; üretici-çiftçi-köylüye, iktidara geldiklerinde nasıl bir yol izleyeceklerini anlatacak.
Kılıçdaroğlu, önce bir tespit yapacak.
Ülkede tarım ve hayvancılığın, 2002’den buyana iktidarda olan Ak Parti tarafından, nereden nereye getirildiğini rakamlarla anlatacak.
Türkiye’nin kendi kendine yeten bir ülke durumundan, dokuz yılda yediğinin-içtiğinin yarısına yakınını ithal eder hale getirilmesinin nedenlerini sıralayacak.
Köylü tarafından ekilip-biçilmeyen toprakların hesabını soracak.
Ardından da, Türk Tarımı’nın nasıl kurtarılacağını, düşünülen teşvikleri, “reform” niteliği taşıyan ekilebilir arazilerle ilgili yeni düzenlemeyi anlatacak.
ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım açıkladı.
Aliağa-Menderes Hızlandırılmış Tren’in resmi açılışı, 6 Mart Pazar günü törenle yapılacakmış.
Sistemin düğmesine, Başbakan Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, birlikte basacaklarmış.
Harika...
Fevkalade...
Muhteşem ve yerinde bir karar...
Çünkü bu proje, Devlet Demir Yolları ile Büyükşehir Belediyesi’nin ortak kurdukları İZBAN şirketi tarafından hayata geçirildi.
Kaynanam aradı.
- Alo, Hamdi Bey...
Şaşırdım.
Kendileri Ecevit nezaketi ekolünden gelirler.
Benimle konuşurken bile, neredeyse “Sayın Hamdi Bey...” diyecek sanırım, yani o kadar naziktir kendileri.
Ama bu sefer telefonu “Hamdi Bey” diyerek açsa da, sesinin tonu beni ürküttü, her zaman aldığım elektriği alamadım.
- Buyurun efendim,