HERKESİ bir çılgınlığa davet ediyorum.
Daha doğrusu, görsel ve duyusal bir protestoya.
Önce;
Var mısınız?
Yok musunuz?
Varım diyorsanız, hadi bugünden başlayalım o zaman...
* * *
BU gidiş gidiş değil...
Nereye varacak orası da belli değil...
CHP’nin İzmir metropolündeki yerel yönetimlere şöyle bir bakalım:
Yargı karar verinceye kadar herkes masumdur ama, Buca Belediye Başkanı Ercan Tatı hakkında, “Kasırga” adlı bir operasyon sonucu Ağır Ceza’da dava açılıyor.
İddianamede 49 yıla kadar hapsi isteniyor.
Aynı olaydan Buca Belediyesi Başkan Yardımcısı ve belediye şirketi Buca Mar’ın Genel Müdürü halen tutuklu ve cezaevinde yatıyorlar.
Başkan Tatı da, ihaleye fesat karıştırmak, rüşvet almak, suç örgütüne yardım etmek ve görevi kötüye kullanmaktan mahkemeye çıkacak.
GÜNLERDEN bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş.
Keyfi yerinde olan şeytan sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineğini sağan genç bir kadını uzaktan izlemiş.
Şeytan kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş.
Buzağı az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış, debelenmiş ve boynundaki ip çözülmüş.
Koşarak annesini emmeye giden buzağı süt kovasını devirmiş.
Sağdığı süt ziyan olunca sinirlenen genç kadın eline geçirdiği odunu buzağıya vurunca yavru yere yığılmış.
Yavrusuna saldırılan inek kayıtsız kalamayıp bir tekmede kadını yere serip öldürmüş.
Bu hafta biraz geyik yapacağım.
Bizim evde işler biraz karıştı.
Sevgili eşim çalışmaya başladığından bu yana sabah ezanıyla kalkmak zorunda kalkmak var ya- ölümden beter vallahi!..
Kalkmıcam ama, olmuyor.
Eskiden kapıdan biz uğurlanırdık, şimdi uğurlayan olduk.
Bu yeni düzeni ve şikayetlerimi haftaya anlatacağım.
* * *
YAZIN bir köşeye...
Bu sözümü de unutmayın; beş yılı bulmaz İzmir’de de, tıpkı Kocaeli’deki Dilovası gibi toplu ölümlere tanık olacağız.
Nerede biliyor musunuz; İzmir’in Kuzeyi’nde...
Aliağa, Kozbeyli, Gerenköy, Gencelli, Yeni Foça, Helvacıköy, Şakran çevrelerinde...
* * *
Bakırçay’ın; Menemen-Aliağa arasındaki bereketli toprakları, ne yazık ki birilerine peşkeş çekilerek, bu bölgede tam bir çevre katliamı yapılıyor.
Sanayi ve ağır sanayi hiç şüphesiz ki bu ülkenin vazgeçilemez, olmazsa olmazlarından.
PARTİLİ-partisiz, önüne gelen açıp soruyor:
“CHP’nin yeni İzmir İl Yönetimi’ni nasıl buldun?”
Allah Allah, ben ne partinin genel başkan yardımcısıyım, ne genel sekreteri ne de milletvekili.
Değerlendirmek, bana değil, onlara düşmez mi?
* * *
Gel de anlat.
Onların verecekleri yanıtlar, karbon kağıdıyla kopyalanmış gibi aynı olurmuş...
HA köle çalıştırmışsın, ha taşeron işçi...
Yok birbirinden farkı.
Tek fark; köle düzeninde isterseniz “can”ını da alabilirken, taşeronda, “can almak” dışında herşey serbest.
Cuma, yani yarın, hem İzmir hem de Türkiye’de, emekçiler ve çalışanlar için önemli bir gün.
Çünkü; CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun, genel başkan seçildiği ilk gün verdiği “Belediyelerde ve kamu kurumlarında köle düzeninden bir farkı olmayan taşeron işçi çalıştırmaya son vereceğiz” sözü, Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu tarafından uygulamaya konuluyor.
Bunun için Halkapınar Spor Salonu’nda “Emek Şenliği” düzenlendi.
Binlerce işçi, aileleri ile, taşeron şirket işçisi olmaktan kurtulup, belediye şirketlerinden birinin kadrolu çalışanı olmanın sevincini kutlayacak, Başkanları Aziz Kocaoğlu ile türküler söyleyip, halay çekecek.
KİM doğru söylüyor bilemiyorum: CHP İzmir İl Başkanı Tacettin Bayır mı, Karabağlar Belediyesi’nin CHP’li Belediye Başkanı Sıtkı Kürüm mü?
CHP İl Başkanı; 2009 yerel seçimlerinde il genel meclisi adaylığının, Karabağlar İlçe Başkanlığı’na teslim ettiği dosyasından “evrak çalındığı” için düşürüldüğünü...
Karabağlar Belediye Başkanı Kürüm ise; “İftira atmasın, sırasını beğenmediği için çekildi” diyor.
Peki şimdi hangisi doğru?
Bence, kimin haklı olup olmadığından daha önemli bir sıkıntı var.
O da; CHP’li bir ilçe belediye başkanının, partisinin il başkanına “yalancı” imasında bulunması.
* * *