Alıp satacak olmasak da gün boyu dolar fiyatını ve altın fiyatındaki değişimi izler hale geldik.
Nasıl izlemeyelim? Önceki pazartesi dolar 2.90 TL idi. Dün 2.94’ten satıldı.
Altının gramı önceki pazartesi 120 TL iken, dün 126 TL olmuştu.
Dolar fiyatı dalgalanıyor. Çıkıyor, iniyor. Altın fiyatı yükselmeyi sürdürüyor.
Altın fiyatı artınca, altın birikimi olanlar seviniyor.
Altın almayı düşünenler dertleniyor. Önümüz sünnet ve evlilik dönemi. Sünnete, düğüne hediye olarak altın götürecek olanların işi zor.
Ayşe Hanım Teyzem soruyor: “Altın fiyatları neden yükseliyor? Altın fiyatı daha fazla yükselecekse altın mı alınır? Fiyatlar yakında düşecekse altın mı satılır?”
Kazandırır da kaybettirir de
İngilizler karar verdi. Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılıyorlar. “Olan biten İngiltere ile AB arasında... Bize ne?” diyemeyiz.
- İngiltere pazarı da, AB pazarı da bizim ihracatımız için önemli pazarlar.
- Bize doğrudan sermaye ve kredi girişinde İngiltere ve AB ülkeleri önemli.
- İngiltere’nin AB’den ayrılması, “kurulu dengeleri” değiştirecek. Bir süre belirsizlik yaşanacak. Sonra yeni dengeler oluşacak. Türkiye’nin bu değişimden nasıl etkileneceğini tahmin etmek zor.
- İngiltere’de ve AB ülkelerinde Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyan çok sayıda vatandaşımız yaşıyor.
Pazarımız çalkalanıyor
İhracatımızın yüzde 45’ini AB pazarına yapıyoruz. İthalatta AB ülkelerinin payı yüzde 38. İhracatta İngiltere, Almanya’dan sonra en büyük pazarımız. İthalatta ise İngiltere 9’uncu.
- İngiltere’de de AB ülkelerinde de yeni duruma uyum (daha açık anlatımıyla belirsizlik) döneminde talep daralması olacak. Halbuki bekleyiş bizim için önemli pazarlarda canlanma başlaması idi.
Kuzgun Acar’ın “Kuş”u, Sabancı Müzesi’nde sergileniyor. Abdülahet Kuzgun Çetin Acar (1928, İstanbul - 1976, İstanbul), demir, çivi, tel ve ahşap gibi malzemelerle gerçekleştirdiği yapıtlarıyla tanınan bir heykeltıraştır. Türkiye’de çağdaş heykel sanatının öncülerindendir. İstanbul’daki Manifaturacılar Çarşısı’nın ‘sembolü’ olarak ısmarlanan ve Acar’ın yaptığı demir ‘Kuş’un renkli bir hikâyesi var.
Menderes, İstanbul’un imarına el attığında, Sultanhamam’daki manifaturacılara bir çarşı yapılmasını istedi. 1100 manifaturacı bir kooperatif kurdu. Belediye Saraçhane’de 45 dönüm yer tahsis etti. Proje için 1957’de yarışma açıldı. Çarşının, Mimar Doğan Tekeli ve arkadaşlarının projesine dayalı olarak inşa ettirilmesi kararlaştırıldı. 1961’de temeli atılan çarşı 6 yılda tamamlandı.
Manifaturacılar Çarşısı
Bundan sonrasını Doğan Tekeli’den aktaracağım: (Doğan Tekeli, Mimarlık Zor Sanat, Yapı Kredi Yayınları, 2012, sayfa 161-183)
“Türkiye’de bir defada inşa edilen en büyük yapıda plastik sanatlardan örnekler olmasını istiyordum. Çarşıya bir amblem ve İstanbul’u simgeleyen, heykeller, panolar yerleştirmek için yola çıktım. Sekiz sanat eseri için yer belirledim. Jüri amblem için Kuzgun Acar’ı,
Halkımızın morali (güveni) yılbaşından sonra şubat ayında dibe vurdu. Şubattan bu yana düzelme eğiliminde.
Genelde doğrudan dolar alıp satmasalar, altın alıp satmasalar da, dolarları, altınları olmasa da, dolar ve altın fiyatı insanlarımızı büyük ölçüde etkiler hale geldi.
Dolar fiyatı inince, altın fiyatı yükselince halkın morali (güveni) artıyor. Altın fiyatı iner, dolar fiyatı yükselirse halkın güveni hemen yok oluyor.
Dolar fiyatı ile altın fiyatı her gün, her saat değişiyor. İnsanlarımız gün boyu bu değişimi izler hale geldi. Kulaklar radyoda, gözler TV ekranında veya bilgisayar ekranında. İnsanlar sokakta birbirine rastladığında hal hatır soracak yerde, doların altının ne olacağını soruyor.
Güvende iyileşme var
Her ay “Tüketici Eğilim Anketi” ile tüketicinin güveni ölçülüyor. Anketle, tüketicilerin kişisel mali durumları ve genel ekonomiye ilişkin mevcut dönem değerlendirmeleri ile gelecek dönem beklentileri sorgulanıyor. Yakın gelecekte yapılması planlanan harcamalarına ve tasarruflarına ilişkin eğilimleri belirleniyor.
Anket sonuçlarından değerlendirilerek, sonuçlar sıfır ile 200 aralığında endeks rakamına dönüştürülüyor.
Yüksek faizin faturası uzun süredir Merkez Bankası’na kesildiği için, Merkez Bankası’nın faizi indirmesi ile bankaların faizlerinin de inişe geçeceğine inanmaya başladık.
Şimdilerde çok kişi, Merkez Bankası faizleri indirdiğine göre bankalar da faizi indirecek bekleyişine girmiş durumda.
Ne var ki, Merkez Bankası faiz indirdi diye bankaların faizi aynı öçlüde indrimeleri mümkün olmayabilir.
Faizin inmesini kim istemez? Ancak istemekle olmuyor... Faiz “paranın fiyatı”dır. Nasıl ki, ekmeğin fiyatı önce maliyete, sonra arz ve talebe bağlı ise, aynı şekilde “paranın fiyatı” olan faiz de önce maliyete, sonra arz ve talebe bağlıdır. Faizlerin düşmesini bankalar da ister. Çünkü faiz ne kadar düşük olursa kredinin geri gelme imkânı da o kadar yüksek olur, işlem hacmi artar.
Bankalar para maliyeti ucuzlamadan, kredi fiyatını ucuzlatırlarsa batarlar. (Burada banka avukatlığı yapmıyorum. Neyin ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Yazıyı lütfen o gözlükle okuyunuz.)
Kredi kaynağı mevduat
Merkez Bankası elinden geleni yaptı. Bankalara gecelik olarak borç verirken uyguladığı faizin tavanını yüzde 9.0’a indirdi. Bundan sonra bankalara gecelik olarak düşük yüzde 7.25, en yüksek yüzde 9.0 faiz ile kredi verecek. Merkez Bankası’nın bir de “Politika Faizi” diye adlandırılan, haftalık yüzde 7.5 oranında borç verme faizi var.
Merkez Bankası, haftalık faiz ve gecelik faiz oranlarını harmanlayarak bankalara ortalama yüzde 8.5 dolayında faizle yaklaşık 100 milyar dolar borç para veriyor. Bankaların toplam kredileri 1 trilyon 500 milyar TL’ye ulaştı. Merkez Bankası’nın bankalara borç vererek sağladığı kaynak sadece 100 milyar TL.
Ana kaynak değişmedi
Bankalar topladıkları mevduattan Merkez Bankası’na aktardıkları kısım ve kasalarında tuttukları imkânlardan sonra mevduatın 1 trilyon 100 milyar TL’sini kredi vermekte kullanıyorlar. Yurtdışından dövizle borçlanarak yurda getirdikleri dövizin yaklaşık 300 milyar TL’sini buna ekliyorlar.
1 trilyon 500 milyar TL kredi kaynağının 1 trilyon 400 milyar lirası mevduat ve bankaların yurt dışından getirdikleri para... Sadece 100 milyar TL’si Merkez Bankası kaynağı.
Açık anlatımla Merkez Bankası’nın faiz indiriminin, bankaların toplam fon
Yurtdı-şında Türk şirket-lerinin doğrudan yatırımlarıyla ilgili olarak yapılan bir araştırmaya göre, Türk şirketleri son iki yılda yurtdışında 5.2 milyar dolarlık sıfırdan yatırım ve 10 milyar dolarlık birleşme ve satın alma işlemi gerçekleştirdi.
Türk şirketleri, yurtdışında 2014 yılında 2.8 milyar dolarlık sıfırdan 100 yatırıma, 2015 yılında 2.4 milyar dolarlık 52 sıfırdan yatırıma başladı.
Sıfırdan yatırımlar dışında, Türk şirketleri 2014 yılında 6.5 milyar dolar değerinde 41 birleşme ve satın alma işlemi gerçekleştirdi. 2015 yılında ise Türk şirketleri tarafından yurtdışında 3.5 milyar dolarlık 35 birleşme ve satın alma işlemi için yurtdışında 3.5 milyar dolar harcama yapıldı.
Son on yıllık dönemde Türk şirketlerinin yurtdışı pazarlardaki 250 satın alma işleminin değerinin 25 milyar dolara ulaştığı belirtiliyor.
Üretim dışarıya kayıyor
2015 yılında Türkiye’ye gelen yabancı turistler otel ve pansiyonlarda 157 milyon geceleme yaptı. Buna karşı yerlilerin otellerde ve pansiyonlarda geceleme sayısı 38 milyondan ibaret.
Yerlilerin otellerde pansiyonlarda geceleme sayısını artırarak, yabancı turist sayısındaki azalma sonucu boş kalan otel ve pansiyon yataklarını doldurmak mümkün değil.
Okullar kapandı. Okullar kapanınca yaz tatili başlar. Yaz tatilinde çok kişi imkânları ölçüsünde seyahat eder.
Halkımız en çok temmuz, ağustos ve eylül ayında seyahati seviyor. Bir yılda yapılan seyahatlerin yüzde 55’i bu 3 aylık dönemde yapılıyor. Bu 3 ayda yaklaşık 25 milyonumuz seyahate çıkıyor. Bizde yıl boyu 70 milyon seyahat gerçekleştiriliyor. Yaz dönemi seyahat sayısı 35 milyona yakın.
Yılboyu yapılan 70 milyon seyahatin 15 milyonu sırf gezi ve tatil amaçlı seyahat. 50 milyonu, akraba, arkadaş ziyareti ve tatil amaçlı ”karma seyahat.”
600 milyon geceleme
Halkımız 70 milyon seyahatte yaklaşık 600 milyon gece konaklama yapıyor.
Bir yılda yapılan 600 milyon konaklamanın yaklaşık 120 milyonu gezi, tatil konaklaması, 420 milyonu aile, akraba yanında yapılan konaklamalar.