Biz “Darbe”yi unutmuştuk. İşimize gücümüze bakıyorduk. Beklenmedik zamanda hiç de iyi olmayan bir durum ortaya çıktı.
Ne mutlu ki halk demokrasiye sahip çıktı. Silahlı Kuvvetler, kendi içlerinde, kanun dışı hareketi önledi.
Ne var ki bu beklenmedik gelişme, ülkemizin imajını, halkımızın moralini ve ekonomiyi ciddi şekilde olumsuz etkiledi.
Halbuki geçen hafta ekonomide sevinilecek gelişmeler olmuştu.
İhracattaki yavaşlamaya, turizm gelirlerindeki gerilemeye rağmen cari açığın (döviz açığının) küçülmeye devam ettiğini öğrendik.
Daha da önemlisi, cari açık rakamının üzerinde döviz girişinin olmasıydı. Açığın üzerindeki döviz girişi hem döviz rezervini artırıyor hem de döviz fiyatında istikrara yol açıyor.
İyi haberler
Türkiye’nin toprağı büyük ama sahip olduğumuz toprağın sadece yüzde 28’i tarıma elverişli.
Tarım alanı büyüklüğünde ülkeler arası sıralamada 14’üncü sıradayız.
Tarım alanının büyüklüğü önemli ama daha da önemlisi, o ülkede tarım alanının kaç kişiyi beslediği.
Nüfus artınca kişi başı tarım alanı küçülüyor. Bizde kişi başına 3 dekar tarım alanı düşüyor.
Ülkeler arası kişi başına tarım alanı sıralamasında 40’ıncı sıradayız.
Sahip olduğumuz tarım alanlarının sadece yüzde 6’sı birinci sınıf, her türlü tarımın yapılabileceği tarım alanı.
Büyük bölümü sulamayla ürün yetiştirilebilen alan.
İşte bunun için tarım alanlarını korumak zorundayız. Ne var ki “sanayileşme ve şehirleşme” nedeniyle tarım alanlarımızı hem de en değerli tarım alanlarımızı kaybediyoruz.
İsrail ile ilişkilerimiz düzeliyor. İlişkiler düzelmeye başlayınca gündeme gelen ilk konu “İsrail gazı” oldu.
Akdeniz’de gaz arayan uluslararası şirketler, İsrail karasularında gaz buldu. Şimdilik 7 önemli gaz rezervi tespit edildi. Bunların 2’si önemli ve verimli gaz sahası. Leviatham İsrail’e 47 km. Tamar 80 km. Bu 2 gaz sahasındaki rezerv 662 milyar m3 olarak tahmin ediliyor. Bu sahalarda 5.500-7.500 m derinlikten gaz çıkarılacak.
Rezervlerin bulunması önemli. Rezervin büyüklüğü, verimi önemli. Ama rezervin bulunmasıyla iş bitmiyor.
Gazın yeryüzüne çıkarılma maliyeti önemli. Yeryüzüne çıkarılan gazın tüketim noktalarına ulaştırılması önemli.
Değişik yabancı kaynaklarda yer alan bilgilere göre, Leviatham ve Tamar’dan çıkarılacak gaz en erken 2019 yılı sonunda İsrail’de tüketime sunulabilecek.
Çıkarılması zaman alacak
İsrail Yüksek Mahkemesi’nin daha önceki sözleşmeleri iptal etmesi nedeniyle rezervlerden gaz çıkarılmasına yönelik çalışmalar gecikti. Mayıs ayında hükümet, Leviatham ve Tamar gaz rezervlerinin, Teksas merkezli Amerikan Noble Energy ve İsrail Delek firması ortaklığıyla değerlendirilmesini karara bağladı.
Gazın bulunması için uluslararası şirketlerin bugüne kadar 6 milyar do
Polonya’nın başkenti Varşova’daki NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi’nden ‘Awacs’ kararı çıktı. Nato Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Nato’nun Awacs erken uyarı ve gözlem uçaklarının Türkiye hava sahasında uçacağını söyledi.
Bizim de parasını ödeyerek Boeing firmasından satın altdığımız 4 Awacs uçağımız var.
“Acaba bizim 4 Awacs uçağımız ne yapıyor? Bizim 4 uçağımız varken, neden başka ülkelerin Awacs’larının Türkiye üzerinde uçmasını bekliyoruz?” derken Milliyet’te 10 Temmuz günü “Barış Kartalları Yurtdışında” başlıklı bir haber yayımlandı.
Milliyet’te yayımlanan haberden öğrendik ki bizim Awacs’lar Konya’da konuşlanmış. Bunlardan biri de 2 sorti yaparak NATO toplantısı sırasında Varşova semalarında gözetleme ve kontrol görevi yapmış.
Şanslı bir ülkeyiz
Bugüne kadar her “babayiğit ülke” bu pahalı uçaktan satın alamadı. İnternette yayınlanan bilgilere göre, AWACS diye bilinen bu özel uçaklardan ABD’nin ünlü Boeing firmasından bugüne kadar ABD 33 adet, NATO 17 adet, İngiltere 7 adet, Fransa 4 adet, Suudi Arabistan 5 adet satın alabilmiş. Biz 4 adet Awacs uçağıyla, özel uçak siparişi verebilen 5’inci ülkeyiz.
Awacs’ların ne işe yarayacağını bilenlerin anlattığına göre, bu uçaklar
Yap-İşlet Devret modeliyle gerçekleştirilen yollar, köprüler, tünellerin hizmete açılması memnunluk yaratıyor.
Ancak bu önemli projelerde 2014 yılından bu yana uygulanan “Satın Alma Garantisi” ve de “Finansman Garantisi”nde bazı endişeler dile getiriliyor.
Esas itibarıyla “Yap-İşlet-Devret” modeli yanlış bir model değil.
Endişenin kaynağı, bu modelde yapılan ihalelerde, ihaleyi alanlara; (1) Uzun süreli imtiyaz hakkı verilmesi, (2) Devletin gelecekteki gelirlerinden vazgeçilmesi ve de (3) Satın alma ve finansman garantisiyle bütçelere uzun süreli yükler getirilmesi tehlikesi.
Endişeleri dile getirenler, Osmanlı’nın son yıllarında yabancı şirketlere verilen imtiyazlarla, vazgeçilen bütçe gelirleriyle ve gereksiz borçlanmalarla Osmanlı’nın başının derde girmesini hatırlatıyorlar.
Satın alma garantisi ne?
Yap-İşlet-Devret modeliyle, bir yolun yapımı ve 10 yıl süreyle işletilmesi ihaleye çıkarılıyor. Yolun inşa bedeli 1 milyar dolar. İhale ilanında, köprünün yıllık işletme gelirinin 150 milyon dolar olarak tahmin edildiği belirtiliyor. İhaleyi alan bir firma, 1 milyar dolara yolu inşa edecek, 10 yıl boyunca üzerinden geçenlerden para toplayacak. (Böylece, hem ihaleyi alırken devlete dolar
Dokuz günlük bayram tatili, turizm sektörüne hareket getirdi ama 9 gün süresince çalışmaya ara verilmesi veya çalışmanın yavaşlaması sonucu ekonomide önemli ölçüde üretim kaybına neden oldu.
Açık anlatımıyla 9 günde ülke genelinde tüketim arttı, üretim yavaşladı veya durdu.
Önümüzdeki günlerde üretimdeki kayıpları telafi etmeye mecburuz.
Bayram öncesi Başbakan tarafından açıklanan ekonomi ile ilgili ‘Müjdeler Paketi’nde yer alan tedbirlerin önümüzdeki günlerde uygulanması bekleniyor.
‘Müjde Paketi’ ile yatırım yapacaklara, işe başlayacaklara, tarımda üretim yapanlara, esnafa, turizmciye, işçiye, emekliye ve gençlere değişik imkanlar tanınıyor.
Araçlar ucuzluyor
Damga Vergisi kaldırılıyor. Taksi için otomobil, dolmuş, otobüs, ticari araç satın alacaklara, Özel Tüketim Vergisi muafiyeti getiriliyor. Şehit yakınları araç alırken Özel Tüketim Vergisi ödemeyecek. Özel Tüketim Vergisi muafiyeti araç başına ortalama 20-25 bin TL ucuzluk demektir.
Yeni yatırımlara 5 yıl emlak vergisi muafiyeti tanınıyor. Yeni yatırımlarda Özel Tüketim Vergisi de ödenmeyecek.
New York’ta, 5’inci Cadde’ye paralel arka sokaklardaki küçük bir büfeye girdik. Tezgahın arkasında uzun boylu, siyah bir genç var. İki kahve ısmarladık. Ayakta beklerken karımla konuşuyoruz. O kahve hazırlarken yüzünü bize dönmeden sordu:
“Neredensiniz?” Karım, “Türkiye’deniz...” dedi. Sesini çıkarmayınca karım tekrarladı; “Türkiye’deniz. Türkiye nerede biliyor musun?” O, gene yüzünü dönmeden, “Ben yazları Bodrum’a giderim, Ürgüp ve Pamukkale’yi de gördüm. Ama, Bodrum başka...” demez mi? Mosmor olduk. Kahve parasını ödeyerek mahcup bir şekilde, “Allahaısmarladık” diyebildik.
Değişik nedenlerle yirmi yıldır Amerika’nın Doğu yakasına gidip geliyoruz.
Otellerde, lokantalarda, mağazalarda Türk olduğumuzu anlayan orta yaş altı gençlerin çoğu ya Bodrum’a gittiklerini ya da gitmeyi istediklerini anlatırlar.
İngilizler için, Avrupalıların çoğu için de, Bodrum “marka”dır.
Bodrum’u ‘marka’ olarak belleyenler, orta yaş altı, entelektüel, Bodrum’a benzer başka şehirleri de görmüş, Bodrum’un farkını bilen, Bodrum’a birden fazla seyahat edebilecek gelir düzeyinde kadınlar ve erkeklerdir.
Özelliğini korumak şart
Bodrumlular eğer ‘marka’ olmayı sürdürerek yerli ve özellikle yabancı ziyaretçi bekleyişind
İSO’nun 2015 yılında Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde yer alan kuruluşların 182’si İstanbul bölgesinde üretim yapıyor.
Toplam 405 milyar TL üretimden satış hacminde İstanbul bölgesindeki sanayi kuruluşlarının payı yüzde 60.
Son 10 yılda 500 büyük sanayi kuruluşu listesine giren Anadolu’da kurulu sanayi kuruluşlarının sayısı yüzde 34 artarken, üretimden satışlardaki payları sadece yüzde 6 arttı. Açık anlatımıyla, sanayi üretimindeki artışta İstanbul’daki firmalar önde yürüyor.
Türkiye’nin 81 ilinden 33’ünden 500 Büyük listesine girebilen tek bir sanayi kuruluşu yok. 16 ilimizden ise listeye birer sanayi kuruluşu girebildi.
Sanayi İstanbul’da toplandı
İstanbul’dan 182 büyük sanayi kuruluşu listeye girerken, İzmir’den listeye girebilen sanayi kuruluşu sayısı 38, Kocaeli’nden 32, Bursa’dan 30, Ankara’dan 27 oldu.
Orta ve Doğu Anadolu’da sanayinin geliştiği illerden Gaziantep’ten 23, Kayseri ve Adana’dan 14’er, Denizli ve Manisa’dan 11’er, Konya’dan 10, Kahramanmaraş ve Sakarya’dan 9’ar, Hatay’dan 8, Mersin, Samsun ve Balıkesir’den 6’şar, Eskişehir’den 5, Karaman’dan 4 sanayi kuruluşu 500 Büyük listesine girebildi.
Artvin hariç illerimizde 264 organize sanayi bölgesi var. Doğu