Uzun süredir politikacılar bir torba kanuna bir madde ekleyerek zeytinlik alanları kullanıma açma arayışında.
Neden sadece zeytin ağaçları? Bu memlekette kullanıma açılacak tarım arazileri arasında zeytinlikler neden öne çıktı? Bunun nedenini anlayabilmek için bu yazının altındaki tabloya bakınız.
Bizim zeytin ağaçlarımızın çoğu Aydın, Manisa, Muğla, İzmir ve Balıkesir yörelerinde.
Ege’nin en kıymetli arazileri zeytinlik. Zeytin ağaçlarının kesilmesine imkân tanınırsa bu kıymetli araziler imara açılacak.
Zeytinliklerin çoğu denize yakın. Ya turistik alanların içinde, ya yakınında ya da çevresinde.
Zeytin ağacının yetiştiği topraklar kıymetlendi.
Buralara sanayi tesisi yapılabilir, turistik tesis yapılabilir, konut yapılabilir.
Anadolu’nun simgesi
Bugüne kadar domates, biber fiyatının artışı ekonomi gündeminin başına otururdu. Ramazan öncesi pide fiyatlarını tartıştık. Şimdi de inşaat demiri fiyatlarındaki artışı tartışıyoruz.
Ankara Ticaret Odası Başkanı’nın dünkü açıklamasına göre ocak ayı başında tonu 1.830 TL’den satılan inşaat demirinin fiyatı 2.155 TL’ye kadar yükseldi.
Ülkede inşaat demirinden bol bir şey yok. O kadar bol ki ucuz ucuz ihraç ediyoruz. O halde fiyatlar neden arttı?
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği, üretimi de talebi de değerlendiren çatı kuruluş. Dernek yetkililerinden öğrendiğime göre, inşaat kesimi 15 Nisan oylamasına kadar işleri yavaşlatmış. Siparişleri kesmiş. 15 Nisan’dan sonra inşaat kesimi, işlerin kısa sürede açılacağı beklentisiyle demir satın almaya başlamış.
Yılbaşından 15 Nisan’a kadar iç talepteki daralmaya göre üretimi yavaşlatan demir üreticisinin elinde stok olmadığından talep karşılanamaz olmuş.
Türkiye Demir Çelik Üreticileri Derneği yetkilileri bu arz talep dengesizliğinin geçici olduğunu, üretim artışının başladığını söylüyorlar.
Türkiye’de inşaat kesimi yılda 9 milyon ton, ayda 750-800 bin ton dolayında demir kullanıyor.
8. büyük üreticiyiz
Bu yılın ilk 4 ayında, ocaktan nisan sonuna kadarki dönemde beyaz eşya satışlarında büyük artış görüldü.
Beyaz eşya, buzdolabı, derin dondurucu, çamaşır makinesi, kurutma makinesi, fırın gibi evlerimizde kullanılan elektrikli ürünler.
Beyaz eşyada yılın ilk 4 ayında iç satışlar yüzde 37 oranında arttı.
Hükümet şubat ayında elektrikli ev aletleri ve beyaz eşyada yüzde 6.7 olan ÖTV oranını 30 Nisan’a kadar sıfırlamıştı. Daha sonra vergi muafiyeti eylül ayı sonuna kadar uzatıldı.
Klima, buzdolabı, çamaşır ve kurutma makineleri, bulaşık makinesi, elektrik süpürgesi, gıda ve meyve presleri ile elektrikli küçük ev aletlerine uygulanan ÖTV kaldırılınca fiyatlarda yüzde 7-8 dolayında bir gerileme olması ve ülke genelinde beyaz eşya satışlarının artması bekleniyordu.
Hem satış hem fiyat arttı
Beyaz eşya satışları ilk 4 ayda yüzde 37 oranında arttı ama fiyatlarda beklenen gerileme olmadı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun fiyat endeksleriyle ilgili belirlemelerine göre, buzdolabı ve çamaşır makinesi fiyatları arttı.
Vergi indiriminin fiyatlara yansımamasına, bazı ürünlerin fiyatlarındaki artışa rağmen yılın ilk 4 ayında iç piyasada halkımızın beyaz eşya talebindeki artışın büyüklüğü ilgi çekiyor.
Yaz aylarında düğün harcamaları ekonomiye hareket getiriyor. Türkiye geneline bakıldığında 2015 yılında toplamda 603 bin evlenme gerçekleşmişti. 2016 yılında evlenme sayısı yüzde 1.4 azaldı, sayı 594 bin olarak açıklandı. İstanbul’da geçen yıl 113 bin, Ankara’da 37 bin, İzmir’de ise 32 bin evlilik gerçekleşti. Malum hayat pahalı. Her evlilik sonunda mutlaka düğün-dernek yapılmıyor ama, genelde her aile kendi imkanlarına göre kutlama harcaması yapıyor.
Ülkede en fazla evliliğin gerçekleştiği İstanbul’da Şişli, Beşiktaş ve Kadıköy’de çoğu alt gelir grubundaki düğünlerin gerçekleştiği 4 bin dolayında salon var.
Alt gelir grubundaki ailelerin düğünlerinin yapıldığı bu salonların düğün başı kirası 3 bin liradan başlıyor, 5 bin liraya kadar çıkanları da var. Salonlarda içki servisi yok.
Yemek ve ikram istenir ise kişi başına 10 TL veya 30 TL fiyata ikramlar yapılıyor. İkram paketi genelde pilav üstü tavuk, alkolsüz içecek, kurabile, tatlı şeklinde oluyor.
Fark iyice açıldı
Alt gelir grubundakilerin düğün salonlarında yaptıkları düğünler, gelinlik ve damadın elbisesi dahil, yemeksiz ise 10 bin TL. Pilav ikramlı ise 20 bin TL fiyata kadar çıkıyor.
Bu tür düğünlerde önemli olan davetlilerin,
Ramazan başlıyor. Ramazan Müslümanların kutsal ayıdır. Ramazan “Arabi/Hicri” takvimde 12 aydan 9’uncu ayın ismidir. Tek başına kullanılamaz. Önüne “ay” anlamına gelen kelime eklenerek, “Şehr Ramazan” veya “Şehr-i Ramazan” şeklinde söylenir.
Ramazan Kuran’da adı geçen tek aydır. Ramazan ayının önemi ve ayrıcalığı ile oruçla ilgili buyruklar, Kuran-ı Kerim’in Bakara Suresi’nin 183-184-185-187 ve 197’nci ayetlerinde yer alır.
Diyanet İşleri’nin mealine göre, bu buyruklarda “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kuran’ın indirildiği aydır. Öyle ise Ramazan ayını idrak edenler onda oruç tutsun. Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez. Bütün bunlar, size doğru yolu göstermesine karşılık, Allah’ı tazim etmeniz, şükretmeniz içindir.
Ey İnananlar! Oruç, Allah’a karşı gelmekten sakınasınız diye, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de sayılı günlerde farz kılındı. İçinizden hasta olanlar veya yolculukta bulunanlar, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar. Oruca dayanamayanlar, bir düşkünü doyuracak kadar fidye verir. Kim gönülden iyilik yaparsa o iyilik kendisinedir. Oruç tutmanız biliniz ki sizin için
Ali Rıza Bey Amcam, “Kâğıtları satıp, dolar alayım mı?“ diye sorunca şaşırdım. “Ne satacaksınız, ne alacaksınız?” diye sordum.
Ali Rıza Bey Amcam anlattı: “Borsa şöyle, böyle diye borsayı övüyorsunuz. Bankadaki üç kuruş birikimimi çektim. Az miktarda hisse senedi aldım. Aldığımdan beri de huzurum kaçtı. Fiyat bir gün iniyor, bir gün çıkıyor... Ama şu günlerde artıyor. Bundan fazla da artmaz diyorlar. Buna karşılık dolar fiyatı düşüyor. Bundan fazla da düşmez diyorlar. Acaba kâğıtları satıp, dolar alsam daha mı iyi olur?”
“Ali Rıza Bey Amcacığım” dedim, “Bu konularda kimseye akıl verilmez. Herkes kendi değerlemesine göre karar verir. Doların fiyatı büyük ölçüde dünyadaki gelişmelere bağlı. Borsa ise büyük ölçüde içerideki gelişmelerden etkileniyor.
Dolar için tahmin yapmak zor ama borsanın geleceği ne olabilir konusunu bir bilenden öğrenerek size bilgi veririm.”
Aktaş ne diyor?
Bu işleri bilenlerden, Milliyet Ekonomi’de borsa konularında bilgi veren Zeynep Aktaş’ı aradım. Aktaş bana anlattı:
“Borsada hisse senetlerinin ortalama fiyat hareketi ‘Borsa Endeksi’nden izleniyor. Borsa endeksi yılbaşında 78.138 idi, bir ay önce 92.423 idi. Dün 98.519 oldu. Borsa endeksi o günün dolar fiyatına
Ramazan ayı başlıyor. Her Ramazan öncesi gıda maddelerinin fiyat artışı tartışılır. Bazı yıllar pirinç, fasulye, nohut ithalatı, bazı yıllar et ithalatı gündeme gelir. Her Ramazan en çok tartışılan konulardan biri de pide fiyatlarının ne olacağıdır. Ayşe Hanım Teyzem, Ramazan alışverişine çıkacak. Ben de Ayşe Teyzem için çarşı pazar hakkında bilgi derlemeye çalıştım.
Öncelikle belirteyim ki, bu yıl çarşıda pazarda “yokluk sorunu” yok! Daha önceki aylarda ithalat yapıldığı için piyasada pirinç de var, nohut da var, fasulye de var... Çarşıda pazarda ne ararsan bulunabiliyor. Yeter ki, Ayşe Hanım Teyzem’in cebinde parası olsun.
Pide fiyatı ne olacak?
Her Ramazan öncesi olduğu gibi bu Ramazan öncesi de fırıncılar pide fiyatının ne kadar artırılması gerektiğini tartışıyorlar. Büyük şehirlerimde bakkallarda, fırınlarda satılan pide fiyatı ile Belediyelerin Halk Ekmek bayilerinde satılan pide fiyatları farklı oluyor.
Ramazan ayı öncesi, dün, İstanbul Halk Ekmek Fabrikasının 350 gr. pidesinin fiyatı 85 krş. İzmir Halk Ekmeğin 300 gr. pidesinin fiyatı 1 TL, Ankara Halk Ekmek Fabrikasının 250 gr pidesinin fiyatı 70 krş. idi. İstanbul’da benim alışveriş ettiğim markette ise, Ramazan öncesi 350
Kişi başı milli gelirimizi 2023 yılında 25 bin dolara çıkarmak istiyoruz.
Kişi başı gelirimiz 2016 yılı sonunda 10.807 dolar oldu.
2008 yılında kişi başı milli gelirimiz 10.931 dolara yükselmişti, aradan 9 yıl geçti, 10 bin dolar kişi başı milli gelir rakamına takıldık kaldık.
Milli gelir, bir yıl içinde ülkede üretilen mal ve hizmetlerin katma değeri toplamıdır. Katma değer, bir mal veya hizmetin çıktı fiyatı ile girdi fiyatı arasındaki farktır.
Örneğin bir terzi, kadın giysisi dikmek için, kumaş alır, iplik alır, düğme alır. Dikiş makinesinin taksitini, atölyenin kirasını, çırağın ücretini öder. Sonra diktiği giysiyi satar.
Terzinin giysideki katma değeri, giysi fiyatı ile giysi için yaptığı harcamalar arasındaki farktır. Aynı şekilde, o giyside kullanılan kumaşı, ipliği yapanlar da kendi üretim aşamalarında katma değer yaratırlar.
Kişi başı milli gelir, ülkede yaşayanların kişi başına yarattıkları katma değeri gösterir.
Türkiye’de kişi başı milli gelir 10 bin dolar iken, Avrupa Birliği ülkelerinde ortalama 35 bin dolar. Demek ki biz Türkiye’de kişi başına yeterli ölçüde katma değer yaratamıyoruz.