ABD Merkez Bankası’nın (Fed) faizi şimdilerde yüzde 0.25 oranında. Merkez bankaları bankaların bankasıdır. Merkez bankalarının belirlediği faiz oranı bankaların merkez bankasından borçlanma ihtiyacı duyduklarında ödeyecekleri faizdir.
Merkez Bankası 2008 yılında yüzde 1.00 olan faiz oranından 0.75 puan indirim yaptı. Faizi yüzde 0.25’e indirdi.
ABD’de bankalar merkez bankasından borçlanmak yerine birbirinden borçlanıyorlar. Bunun için de merkez bankası bir kaide koydu. “Bankalar birbirinden borçlanırken yüzde 0’dan düşük faizle, yüzde 0.25’den yüksek faizle borçlanamaz” dedi. Bankaların yüzde 0 faiz ile borçlanma imkânı olduğu için “sıfır faiz”den bolca söz edilir oldu.
ABD Merkez Bankası faizi 2008 yılından bu yana yüzde 0.25’te tutmakla kalmadı. 2008’in temmuz ayında 900 milyar dolar olan bilanço büyüklüğünü 4.5 trilyon dolara yükselterek piyasayı dolara boğdu.
ABD Merkez Bankası’nın faiz oranındaki değişim, ABD’de devletin borçlanma faizi ile piyasa faizini belirliyor.
Tahvil faizi yönlendiriyor
Devletin borçlanma faizi şimdilerde 3 aylık tahvillerde yüzde 0.03 oranında, 12 aylık tahvillerde yüzde 0.25 ve 10 yıllık tahvillerde yüzde 2.24 oranında. 10 yıllık tahvil faizi küresel piyasalarda faiz oluşumunu yönlendiriyor.
Normal olarak faiz artırımı, daha önce tahvil satın alanların, ellerinde tahvil bulunanların kaybına yol açıyor. Çünkü tahviller iskonto esası ile satılıyor. 100 dolarlık tahvil, 10 yıllık faizi düşülerek 100 doların altında satıldığı için, faiz yükselince eski tahvillerin ikinci piyasada fiyatı düşüyor. Yeni tahviller yüksek fiyatla satılabiliyor.
Bizim 10 yıllık devlet tahvilinin gösterge (piyasa) faizi şimdilerde yüzde 10.5 dolayında.
Merak edilen ABD Merkez Bankası’nın yüzde 0.25 olan faizi 0.25 puan artırarak yüzde 0.50 mi yapacağı yoksa 0.50 puanlık artışla 0.75’e mi yükselteceği...
İşte bu küçük ayarlamanın dünya para piyasalarında fırtına yaratmasından korkuluyor.
Paralar dolara yönelecek
Bekleyiş, ABD tahvillerinin veriminin artması ve bu nedenle “güvenli yatırım aracı” olarak dünyadaki yüzer gezer paraların ABD tahvillerine yönelmesi.
Ne var ki, dünyada para bol... Hepsinin ABD’ye gitmesi mümkün değil. Belki kira maliyeti (faiz) artar ama, kirayı (faizi) ödeyen doları nasıl olsa bulur.
İyi de bizim endişemiz ne? Bizim derdimiz, bundan sonra daha yüksek faizle borçlanmanın ötesinde bir endişe. Bizim endişemiz Türkiye’nin riskli ülke imajının öne çıkması sonucu, yüksek faizi ödemeye razı olsak bile cari açığı kapatabilecek kadar dolar bulamamak endişesi.
Sakın ha “ABD Merkez Bankası faizi artırınca, bizim Merkez Bankamız da artırır. Sorun kalmaz” diyerek gelişmeleri küçümsemeyiniz. Şimdilerde Türkiye’den döviz çıkışının artmasının, Türkiye’ye döviz girişinin durmasının nedeni Merkez Bankası’nın faizinin düşüklüğü değil. İç ve dış sorunlar nedeniyle Türkiye riskinin artması. Türk Lirasının değerindeki aşırı oynaklık. Büyümedeki yavaşlama. Ana sorunlarımızı küçümseyerek, sabah akşam faiz konuşmakla bir yere varamayız.