Ayşe Arman sıra dışıdır

20 Haziran 2009

AYŞE Arman’ın Hello ve Şamdan Plus’ta yayımlanan fotoğrafları hararetle tartışılıyor.
Şöyle düşünüyorum...

Ayşe, gene gündem yaptı. Kendini konuşturuyor.
Bir yazının içeriği ve üslubu kadar, kimin tarafından yazıldığı da okutucu etkendir.
Ayşe de bu gerçeği bilir ve uygular.
Bizim “bileği kıvrak” dediğimiz “üslup, renk, baharat ve konu seçimi” yanı sıra Ayşe’nin kişiliği de okunmasına “sessiz çağrıdır.”

Yazının Devamı

Çözüm harddisklerde

19 Haziran 2009

ESKİ Adli Tıp Kurumu Başkanı Prof. Dr. Sevil Atasoy, “belge” olduğu iddia edilen “İrticayla Mücadele Eylem Planı” ve altındaki imza “gerçek” mi “çakma” mı soru işaretine ışık tutacak en iyi referanslardan biridir.
Prof. Sevil Atasoy’dan dinlediklerim şöyle:
Ergenekon sanığı avukatın bilgisayarından çıkan kopyadan sonuç alınamaz.
Belgenin aslı gerekir.
Belgenin aslı yoksa, Ergenekon sanığı eski Üsteğmen-Avukat Serdar Öztürk’ün harddiskinin incelenmesi gerekir.
Sonra hardiskte belge olduğu iddia edilen metnin izi sürülür.
Hangi bilgisayardan mail ya da bir başka yöntemle geldiği saptanır, o bilgisayarın harddiski de incelemeye alınır.

Yazının Devamı

Hukuk röntgeni

18 Haziran 2009

LAF ve kafa karışıklığına açıklık getirmek gerek. “Belge” olduğu iddia edilen “İrtica ile Mücadele Eylem Planı” başlıklı bilgisayar çıktısı askeri mi, yoksa sivil yargının mı yetki alanında...
“Hukukçu” şapkam altında önce şunu belirtmekte yarar var.
“Hem askeri, hem sivil yargının bir arada yürüyeceği” yolundaki söylemler ve yayınlar temelden yanlıştır.
Madem “belge” olduğu iddia edilen bu metnin altında Genelkurmay Harekât Başkanlığı’ndan Dr. Deniz Kurmay Albay Dursun Çiçek’in imzası görünmektedir, o halde “görev başında askeri suç zanlısı” durumunda yargı yetkisi askeri mahkemelerdir.
Zaten süreç de böyle başlamıştır.

Askeri yargı barajı

Yazının Devamı

Azman göktaşı düştü

17 Haziran 2009

İSMET Paşa’nın (İnönü) asker için bir söylemini hatırlıyorum:
“Mahfillerin (bugünün orduevleri) genç subay masalarında daima ihtilal konuşulmuştur. Şimdi de konuşuluyor olabilir ama orada kalır.”
TSK içinde hâlâ böyle masa muhabbetleri yapılıyordur herhalde...
Ancak... 21. yüzyıl Türkiye’sinde askeri darbe olmayacağını, olamayacağını görebilmek için siyaset dehasına gerek yok. Bir sabah TRT’yi basıp, Hasan Mutlucan’dan kahramanlık türküleri söyleterek, “NATO’ya, CENTO’ya, uluslararası antlaşmalara bağlıyız” güvence anonsuyla, “ülke idaresine el konulduğunu” ilan etmek, artık mümkün mü?
“Mümkün” diyenler ya hayal görüyorlardır, ya da nostaljik takılıyorlardır.
Öyle olmasa... “Günce” olduğu iddia edilen satırlara göre, koca koca komutanlar, aralarında toplanıp, müdahale seçeneği dahil her şeyi konuşmuşlar da, neden harekete geçmemişlerdir?..
Çünkü...

Yazının Devamı

İsrailli turist freni

16 Haziran 2009

SURİYE sınırı boyunca mayınlarının temizlenmesi karşılığı bu arazinin bir süre için İsrail’e verileceği yolundaki tartışmalara bir gözlem sunayım...
İsrailliler Davos rüzgârı nedeniyle Türkiye’den uzak duruyorlar.
Halk tepkisinden çekiniyorlar.
Hele Filistinliler ve diğer Araplarla bir çatışma halinde 550 kilometre boyunca arazide İsrailliler açık hedef haline gelmezler mi?..
Örnek vereyim...
Her yıl Antalya Kemer, İsrail’den gelen turistlerin yoğunlaştığı adresti.
Ayrıca... Askere gidecek olan ve de askere gitmiş ve terhis olmuş İsrailli kızlar, delikanlılar da İsrail devleti tarafından birer haftalığına Kemer’e gönderilirdi.

Yazının Devamı

Tarkan’dan alaturka

14 Haziran 2009



TARKAN’ın sesi Vaniköy sahil-i deryasını sardı. Hem de alaturkanın en has şarkılarıyla...
Sayısı küçük, sevgisi büyük dostları Vaniköy’deki yalısında Ali Ağaoğlu’nun konuklarıydı.
Yemekten sonra denize açılan terasta önce fasıl vardı. Ardından mikrofonu Tarkan aldı.
Ve... Alaturka söyledi.
Ama... Nasıl da güzel...

Yazının Devamı

Tavanda sallanan lamba

13 Haziran 2009

NECMETTİN Erbakan’ın başında olduğu ortak hükümetin İçişleri Bakanı Meral Akşener’le, Nazlı Ilıcak’ın evindeki bir yemekteydik.
Orada müthiş bir itiraf dinledim.
Aradan yıllar geçti ama hâlâ kelimesi kelimesine hatırlıyorum:
“İçişleri Bakanı olarak ben tavandan sallanan lamba gibiydim. Birileri düğmeyi çevirir, lamba yanar... Sonra... Gene birileri düğmeyi çevirir, elektriği keser, lambanın ışığı söner.
Sadece bana mahsus bir durum değil, bu gerçek bütün içişleri bakanları için de geçerlidir.
Lamba, ışık vermek ve sönmek için kendi iradesini kullanamaz.”
Onun bu söylemi pek çok sorunun kafamdaki karmaşasını çözen “şifre” olduğunu söyleyebilirim.

Yazının Devamı

Ayran kabartmak

12 Haziran 2009

LİBYA Devlet Başkanı Muammer Kaddafi konuk olarak gittiği İtalya’da, Başbakan Berlusconi’yi daha ilk karşılaşmada “morarttı.”
Uçaktan, göğsünde “Ömer El Muhtar’ın idama mahkûm edilmek üzere tutuklandığı anı gösteren fotoğrafı” asılı üniformasıyla indi.
İtalyan sömürgeciliğine karşı “Çöl Aslanı” diye anılan ve Libya halk direnişinin lideri olan, bu nedenle İtalyanlar tarafından idama mahkûm edilen Ömer el Muhtar, “özgürlük mücadelesinin” efsane ismiydi.
Darbeyle Libya’nın başına geçen ve 40 yıldır ülkenin tek adamı olan eski Albay Kaddafi, bu tavrıyla çizdiği vitrin olarak İtalyanlara geçmişin acılarını hatırlatmış oluyor.
Ama... Asıl mesaj, kendi halkına...
İtalya’ya posta koyan lider görüntüsü içeride prim yapar.
Kaddafi, bu zengin damarı besleyecek başka tavırlar da koyuyor.

Yazının Devamı