AYŞE Arman’ın Hello ve Şamdan Plus’ta yayımlanan fotoğrafları hararetle tartışılıyor.
Şöyle düşünüyorum...
Ayşe, gene gündem yaptı. Kendini konuşturuyor.
Bir yazının içeriği ve üslubu kadar, kimin tarafından yazıldığı da okutucu etkendir.
Ayşe de bu gerçeği bilir ve uygular.
Bizim “bileği kıvrak” dediğimiz “üslup, renk, baharat ve konu seçimi” yanı sıra Ayşe’nin kişiliği de okunmasına “sessiz çağrıdır.”
Ayşe, sadece şu son fotoğraflarıyla değil, röportajlarındaki değişik fotoğraflarla da hep ilginç olmuştur.
Örneğin... ŞEFFAF ODA programında konuğumuz olmuştu.
Bizim klasik “anı-fotoğraf” çekimlerimiz vardır.
Kadın konuklar erkeklerin kollarına girerler.
Bir de kadın konuklar oturur, erkekler onların arkalarında objektife poz verirler.
Ayşe, daha fotoğraf çekiminden başlayarak neşesini ve yeniliklerini programa taşıdı.
Diğer konuk Keremcem’le Ayşe’yi ortamıza aldık. Fikir Ayşe’nindi.
Bir pop müzik grubu gibiydik.
Ayşe, Keremcem şarkı söylerken onun başından gül yaprakları da döktü...
Kısacası... Sıra dışıdır.
Klasik gazetecilik kalıpları içine sokarak yorumlanamaz.
Hello’da yayımlanan fotoğraflarını daha estetik buldum.
Photoshop’la biraz oynanması doğaldır. Bütün ünlü kadın, hatta erkek sanatçılara da uygulanıyor.
Şamdan Plus’taki fotoğraflar “dönem görüntüleri” olarak tasarlanmış. Tüylü giysiler, file çoraplar vs...
O fotoğraflar için “yorum yok.” Müstehcen değil, müstekreh de değil.
Neden yayımlanmasın?..
Peki... Gerekli miydi o çekimler?..
40 yaşın virajını alırken bir kadının belgeselinden en duyarlı kareler bunlar... Durup dururken çektirilmiş değil.
Ayşe’yi fotoğraflarıyla yargılayanlar, mesleğini sorgulayanlar, şu son haftalarda “gey hakem” ve “Münevver’in katili” konusunda yaptığı gazeteciliği de görmezden gelmesinler.
GS CEMAATİ
BELGE ve Gülen cemaati gündemde ama ben başka bir cemaatin üzüntüsünü yansıtıyorum.
Aslantepe inşaatında 1 aydır “tık” yok.
Çivi çakılmıyor.
Türkiye’nin en fazla taraftarı olan kulübü Galatasaray buna layık değil.
İş programında aksama olmasaydı, inşaat sürseydi, loca ve kombine bilet satışlarıyla GS yönetiminin elinde transferler için yüklü ve kullanılabilir fon olacaktı.
İnşaat duruyor, GS yönetimini de durduruyor.
Bu duruma en çok üzülenin Eren Talu kardeşim olduğuna inanıyorum.
Tüm olanaklarını ve ruhunu Aslantepe’yi gerçekleştirmeye adadı.
Aslında onun da elini bağlayan -sanıyorum- küresel ekonomik kriz. Ama... Böyle olağanüstü hallerde devletin katkısı beklenir.
50 milyon dolar krediyle düğüm çözülecektir.
Biliyorum ki, Aslantepe’nin projeden hayata geçirilmesi aşamasında Başbakan Erdoğan’ın ağırlık koyması, bütün direnişleri, engelleri ortadan kaldırmıştı.
Başbakan Erdoğan, stadın Avrupa Kültür Başkenti İstanbul etkinliği için 2010’a yetişmesini istiyordu.
Havadan gelenlerin dikkatini çekecek güzellikte bir görkemli ve çağdaş spor anıtı olmasına kararlıydı.
Şimdi gözler gene onda.
İnşaatın tamamlanması için gerekli “ek” kredi bağlamında düğmeye basmalı.
Önümüzdeki haftalarda GS camiasını temsil eden her kesimden simge isimlerle bir grubun oluşması ve Aslantepe’nin tamamlanmasını hedef alan çözümler için devreye girmesi gündemde.
Türkiye’nin -tekrar ediyorum- en fazla taraftarı olan camiası bu utançtan kurtarılmalı.